Kaos, kafa karışıklığı ve halkın İsrail hükümetine, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya ve orduya yönelik öfkesi…
Bu, birden fazla siyasi ve güvenlik görevlisinin yanı sıra, İsrail medyasının da üzerinde hemfikir olduğu bir tanımlama haline geldi.
İsrail basınında"İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde egemenliği yeniden sağlamak için savaşıyor" ve "Ordu, güneydeki kasabaları kontrol edemiyor" gibi ifadeler de yer alıyor.
İsraillilerin uzun yıllardır duymadığı bu sözler, sadece halk arasında değil, siyasi güçler ve güvenlik güçleri arasında da korku ve endişeyi artırıyor.
Gazze Şeridi'nden atılan roketler, "Demir Kubbe" onları durduramadan İsrail yerleşimlerine, Tel Aviv'e ve Ben Gurion Uluslararası Havalimanı'na düşmeye devam ediyor.
Ayrıca güneydeki kasabalara füze saldırıları yapıldı ve bu da birçok yerde çok sayıda yangının çıkmasına neden oldu.
Yaşanan hadiselerle birlikte İsrail kamuoyunun Gazze'deki esirlerin sayısı ve durumu, hatta ölü sayısı konusunda bilgi eksikliği göz önüne alındığında, mesele daha da karmaşık hale geliyor.
9 Ekim Pazartesi sabahı ölü sayısının bine yaklaştığı açıklanırken, öğle saatlerinde sayı düzeltilerek 700'e düşürüldü.
Tam kapasiteye ulaşan güneydeki hastaneler artık ölü ve yaralıları alamıyor.
Art arda füze saldırılarına maruz kalan; ölüm ve yaralanmaların yaşandığı Tel Aviv'deki durum da daha iyi değil.
Söz konusu durum, yaralı insanlarla dolu olan Hayfa'daki Rambam Hastanesi'nin otoparkını acil servis odalarına dönüştürmeye zorladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Filistinli savaşçılar kontrol altına alınamadı
İsrail ordu yetkililerinden edinilen bilgilere göre, ülkenin güneyinde konuşlanan askeri güçler Filistinli savaşçılarla çatışmalara odaklanıyor.
Halen Gazze Şeridi çevresindeki 25 yerleşim birimine yayılmış onlarca Filistinli savaşçı İsrail ordusu tarafından etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor.
İsrail ordusu, pazartesi günü öğleden sonraya kadar sınır bölgesini kontrol etmeyi başaramadı.
Çünkü Gazze'den bir insansız hava aracı (İHA) nereye indiği bilinmeden sınırdan içeri girdi.
Gazze Şeridi'nde konuşlanan Filistinli savaşçılar da kontrol altına alınamadı.
İsrail, güneydeki yerleşim yerlerinde yüzlerce Filistinli ölü bulunduğunu duyurdu.
Bunların arasında, Filistinli savaşçıların saklandığı yerlere girme girişimleri esnasında İsrail güçlerinin yıktığı binaların enkazı altında kalan İsrailli esirler de bulunuyor.
İki gün içinde 300 bin yedek asker göreve alındı
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, kara operasyonunun ne zaman yapılacağı konusunda henüz bir karar verilmediğini açıklayarak, iki gün içinde 300 bin yedek askerin askere alındığını duyurdu.
Hagari, mevcut askeri planın, "Gazze'nin her dört saatte bir, Hamas'a, liderlerine ve altyapısına yönelik yüzlerce hedefi vuran büyük bir füze dalgasıyla bombalanması" şeklinde hava bombardımanına odaklandığına dikkat çekti.
Gazze'nin elektriğinin, suyunun ve doğalgazının kesildiğini belirten Hagari, bir bölgeye yapılan her bombalamada bir ton patlayıcı kullanıldığını söyledi.
Öte yandan İsrail, Hamas'ın elindeki esirlerle nasıl başa çıkılacağı konusunda fırtınalı bir tartışmaya tanık oldu.
Esirlerin aileleri, Tel Aviv yönetiminin esirlerin akıbeti konusunda ve onları geri getirmek için ne yapacağını öğrenmek amacıyla kapsamlı protestolar düzenledi.
İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, üç güne kadar, yani en geç 12 Ekim Perşembe günü, Hamas'ın elindeki esirlerin sayısının öğrenilebileceği bildirildi.
Ancak esrilerin isimlerinin açıklanmayacağı, sadece sayılarının bildirileceği duyuruldu.
Ordu ya da herhangi bir yetkili, İsrail'in esirlerle olan ilişkilerine ya da Hamas'la müzakerelere değinmedi.
Şu anki hararetli tartışma "Gazze'ye karşı hava, kara ve denizden düzenlenecek bir savaş planı yapılırsa sayıları 130'u aşan İsrailli esirlerin varlığının hesaba katılıp katılmayacağı" meselesi üzerinde yapılıyor.
Esirlerin serbest bırakılması mı, yoksa Gazze'nin her anlamda kuşatılması mı?
İsrail'in henüz kara operasyonu başlatmaması, böyle bir operasyonun tehlikesiyle ya da bu savaşın ilk aşaması olan Gazze Şeridi içinde yaşanan çatışmaları sonlandırmadan önce gerçekleştirilmesinin imkansızlığıyla sınırlı değil.
İsrail'de büyük bir kesim, yaşananların bedelinin ağır bir biçimde ödetilmesi, Gazze'nin her anlamda kuşatılması, Hamas'ın ortadan kaldırılması ve ardından esirler meselesinin gündeme getirilmesi çağrısında bulunuyor.
General Temir Haymen, esir dosyasına değinilmeden önce stratejik açıdan uygulanması gereken üç yol olduğuna inanıyor:
Bunlardan ilki, Hamas'ın ortadan kaldırılması.
İkincisi, Hamas'ın askeri kolu olan İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın tamamen yok edilmesi.
Üçüncü yol ise, esirlerin özgürleşmesine olanak sağlayacak koşulların yaratılması.
Haymen'a göre, hava saldırılarını yoğunlaştırmaya devam etmek ve ardından Hamas'la ateşkes yapmak, Hamas'ın yönetimini değiştirecek bir başarıya yol açmayacak.
Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesi ve temizlenmesi, hareketin askeri kolunun imhasını sağlamak için uzun bir zaman ve çaba gerektiriyor.
Haymen ayrıca, "İsrail'in bu savaştaki amaçlarından birinin, Gazze'ye yönelik operasyonu dağıtacak ve zayıflatacak çok cepheli bir savaşa sürüklenmemek olduğunu, bu nedenle kuzey cephesine yönelik atılacak her adımın dikkatle düşünülmesi gerektiğini" ifade etti.
"Hamas'la yaşanan çatışmanın çok cepheli bir savaşa dönüşmemesi için kuzeyden gelecek herhangi bir ateşe histerik bir şekilde müdahale etmemiz uygun olmaz" şeklinde konuşan Haymen, "Savunmamızı geliştirmek ve bölgede kalıcı bir caydırıcı varlık oluşturmak için hazırlanmalıyız" dedi.
Gazze ile Mısır arasındaki iletişimin kesilmesi
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin eski başkanı emekli General Giora Eiland ise Hamas operasyonunun ortaya çıkardığı başarısızlıkların, askeri liderlik sisteminin çöktüğüne dair şüpheye yer bırakmayacak bir duruma işaret ettiğine inanıyor.
Eiland, "Hamas yönetimi güçlü bir şekilde çalışmalı ve savaşı durdurmamalı. Daha sonra İsrailli esirlerin geri dönmesi için küçük de olsa bir olasılık oluşturmalı. Yakıt, elektrik, su, doğalgaz ve Gazze Şeridi'ne geçişler Tel Aviv yönetiminin kontrolü altında. İsrail, bu ihtiyaçların Gazze'ye ulaşmasını engellemeli. Gazze'ye her türlü dış desteği keserek Gazze ile Mısır arasındaki iletişimi koparmak için çalışmalı" ifadelerini kullandı.
Bununla da yetinmeyerek Gazze'deki su arıtma tesislerinin hedef alınması çağrısında bulunan Eiland, "Gazze'de en hassas nokta sudur. Gazze'nin suyu tuzlu su kuyularından geliyor ve içmeye uygun değil. Bu nedenle su arıtma tesisleri var. Dolayısıyla İsrail'in bu tesislerin hepsini vurması gerekiyor" dedi.
Bölgesel savaş
Emekli Tümgeneral Yitzhak Brick ise şunları söyledi:
Mevcut durum, çok cepheli bölgesel bir savaş olasılığını gösteriyor. Ancak ben daha önce yaptığım bir açıklamada, ordunun hazırlıksız olduğu konusunda uyarmıştım. Eğer buna hazırlıklı olmazsak bugün karşılaştığımızdan daha tehlikeli bir duruma düşeceğiz. İsrail'in ihtiyacı, Gazze Şeridi'ndeki savaşın beş cephede kapsamlı bir bölgesel savaşa dönüşmesi olasılığını düşünerek plan yapıp saldırı başlatmaktır.
Brick, savaşın bir sonraki aşamasına ilişkin tahminlerinde "bunun tehlikeli ve acımasız bir savaş olacağını, çünkü İsrail şehirlerinin her gün binlerce füzeye maruz kalacağını ve Hamas unsurlarının sınırları defalarca ihlal edeceğini" söyleyerek "Çeşitli cephelerden yüzlerce sızma ve sınırları aşma girişimi göreceğiz" dedi.
Brick, yedek kuvvetlerin sadece çok cepheli bir savaş için hazırlıksız olmaması değil, aynı zamanda yedek ordudaki unsurların paralel olarak birkaç cephede aynı anda savaşa karşı koyacak sayı ve güce sahip olmadığı konusunda uyarıda bulundu.
Brick, İsrail'in pervasızca atacağı herhangi bir adımın Hizbullah'a karşı caydırıcı bir saldırı başlatmakla bağlantılı olacağını belirterek, "Böyle bir saldırı istenen başarıyı sağlamayacaktır. Ancak tüm bölgeyi İran ve ona bağlı milislerin de katılabileceği bir savaşa sürükleyecektir. Bu ise son derece tehlikeli bir durumdur" dedi.
Netanyahu güneye güvence veriyor
İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından ateşlenen roketlerin İsrail yerleşimlerine düşmeye devam etmesi ve Gazze Şeridi'ni çevreleyen yerleşimlere daha fazla Filistinli savaşçının sızdığının duyurulması, İsrail İçişleri Bakanlığı'nın çatışmaya yakın bölgelerde yaşayanlara barınak ve güvenli alanlarda kalmaları, kimliği bilinmeyen kişilere kapıyı açmamaları yönünde çağrıda bulunmasına sebep oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise güneydeki yerel yetkililerle görüştü. Ülkesinin savaş durumuna girdiğini doğrulayan Netanyahu, durumun bu şekilde devam etmeyeceği ve hükümet ile ordunun halkın güvenliğini korumak için gece gündüz çalıştığı konusunda onlara güvence vermeye çalıştı.
Netanyahu, "Yaşadığımız süreç kolay değil. Bu süreçte halkın dayanışma içinde olması gerekiyor. İsrail eşi benzeri olmayan bir savaşa giriyor ama Ortadoğu'nun çehresini değiştirecek" dedi.
Müzakere etmeyi reddetme
Katar'ın, Hamas'ın elinde bulunan İsrailli esirleri serbest bırakmaya yönelik arabuluculuğuna ilişkin İsrail, onlarla müzakere yapmayacağını duyurdu.
Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar, Tel Aviv'in ne Katar ne de başka bir ülke aracılığıyla esirler hakkında pazarlık yapmayacağını söyledi.
İsrail hapishanelerindeki Filistinli kadın mahkumların serbest bırakılması karşılığında Hamas'ın elinde bulunan İsrailli kadın esirlerin iade edilmesi önerisinin ardından konuşan Zohar, "Hükümetin bugünkü temel hedefi Hamas ve İslami Cihad Hareketi'ne karşı zafer kazanmaktır. Bu uzun zaman alacak" dedi.
Zohar'ın tutumu, Tel Aviv'in statüleri ve sayıları ne olursa olsun esirlerle ilgili her türlü müzakereyi kesinlikle reddettiğini doğrulayan İsrail hükümeti ve güvenlik servislerindeki diğer yetkililerin tutumlarıyla aynı çizgide görünüyor.
Independent Arabia