CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa'da Yerel Yönetimler Güneydoğu Anadolu Çalıştayı’na katıldı. Şanlıurfalı çiftçilere ücretsiz elektrik sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, yerel yönetim seçimlerini işaret etti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında özetle şunları söyledi:
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunların çözümünde eğer ahlaki temeli esas alırsak etik değerleri esas alırsak vatandaştan toplanan her kuruş verginin hesabını yine vatandaşa verebilirsek çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Siyaset kurumu kirlilikten arındığı sürece Türkiye’de sorunlar çok daha kısa sürede çözülür. Siyaset kurumunun bugün Türkiye’de temel sorunu kirlilikten arınmamış olmasıdır. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset halka hizmet etme aracıdır. Eğer siz siyaseti zenginleşme aracı olarak görürseniz ülkenin sorunları çözülemez.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Şanlıurfa genç işsizlik açısından Türkiye’de bir numara”
Bu kadar kadim, bu kadar güzel, dünyanın ilgisini çeken bu kent, benim bu anlatımıma baktığınız zaman hiçbir sorunu olmayan hızla büyüyen ve gelişen, her tarafı turist kaynayan bir kent olarak algılanır. Ama öyle değil. Zaten öyle olması için biz burada toplandık. Böyle bir mücevheri, böylesine önemli bir kenti sorunlarla boğuşur halde bir kent görmek beni derinden etkiliyor. Bir sorunlar yumağı ile bu kentte karşı karşıyayız. İşsizlik sorunu… Genç nüfus açısından Şanlıurfa bir numara. Ama genç işsizlik açısından da Türkiye’de bir numara. O zaman bir sorunumuz var. Bu bereketli topraklarda, bu kadim kentte neden pırıl pırıl evlatlarımız işsiz.
“Bir bela var BEDAŞ diye”
Topraklar var. Mardin Ovasını da Harran Ovasını da bilirim. GAP var. Dünyanın en büyük barajlarından birisi. Kaç yıl geçti, GAP İdaresi bile kuruldu. Özel yatırımlar yapılacaktı, bütçesine kimse müdahale etmeyecekti, özel yatırımlar yapılacaktı. Nasıl oluyor da hala en iptidai sulama şekilleri oluyor ve nasıl oluyor da çiftçi kuyu kazıp o kuyudan elektrikle su çıkarabilir miyim arayışı içinde oluyor? Her vatandaşım elini vicdanına koyarak dinlesin bunu. Su akıyor siz bakıyorsunuz. Çiftçiye suyu vermiyorsunuz. Bir bela var BEDAŞ diye. Efendim çiftçi kuyudan suyu çekti, tarlayı sulayacak, bana binlerce lira elektrik parası vereceksin… Ya adam daha ürününü satmadı, nereden verecek. Adamın birikimi olsa bankada tutacak. Kaç kişi bu sorunu dinledi? Bizim CHP milletvekilleri, kırsalda çalışan, alın teri döken insanlar şikayet ettikleri zaman hemen onların yanına gittiler. Onların dertlerini dinlediler.
Eğitimde sıkıntılı bir tablo var
Ve eğitim sorunu. Kadim bir kentteyiz dedik. Dünyanın en görkemli kentlerinden birindeyiz, tarihi açısından bakıldığında. Eğitim tam bir felaket. 60, 70, 80 kişilik sınıflar var. Ben 21’inci yüzyılın Türkiye’sinden söz ediyorum. Ortaçağ’dan söz etmiyorum. 60, 70, 80 kişilik sınıflarda bir öğretmen öğrenci ile nasıl ilişki kuracak? Dünyanın en iyi kentlerinde eğitim böyle yapılıyor. Yani Şanlıurfa’da böyle yapılıyor. 5 bin dersliğe ihtiyaç var. Burada söz veriyorum, elektrik için söz verdik, bedava vereceğiz; derslik için de söz veriyorum, Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize vereceksiniz, en geç 1 yıl içinde 5 bin dersliği Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim edeceğiz. Ya okul yapmak çok pahalı bir şey değil. Bakın Elazığ Depremi’nden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Elazığ’a bölgenin en modern okulunu yapıyor, yapıyoruz. Bize izin versinler. Tekirdağ Büyükşehir Belediyemiz, Tekirdağ’ın bütün ilçelerine okul yaptı. Okul yapalım diyoruz izin vermiyorlar. Eğer Şanlıurfalı kardeşim evladının, oğlunun, kızının iyi bir eğitim almasını, iyi bir okula göndermek istiyorsa ve huzur içinde göndermek istiyorsa okul öncesi eğitimlerin kreşlerin en az 100 tane olmasını istiyorsa CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı adayına oy verecek, beraber takip edeceğiz. Bu kadar basit. Eğitimde, daha ilköğretimde başarısız olursanız üniversite sınavlarına da yansıyor. Orada da çok sıkıntılı bir tablo var.
“500 bin Suriyeli sığınmacı var”
Bunun yanında sanki bizim yeteri kadar derdimiz yokmuş gibi 500 bin Suriyeli sığınmacı var. Kendi karnını doyurmakta zorlanan Urfalı kardeşim, bir de onların karnını doyuracak. Söyledik, iktidar olsaydık onların hepsini kendi ülkelerine gönderecektik. Biz ısrar edince göndereceğiz diye, vatandaş da böyle bir talepte bulununca şu açıklamayı yaptılar; ‘mültecilerin gönüllü geri dönüşü için yeni bir proje hazırlıyoruz.’ Gönüllü geri dönecekler. Ama bu devleti yöneten kişi ABD’ye gittikten sonra orada yaptığı açıklamayı şimdi okuyacağım. ‘Ülkemizde ana muhalefet partisi seçimi kazanırsak mültecileri göndereceğiz diye tehdit etti.’ Kendi ülkesinin ana muhalefet partisini, başka bir ülkenin politikacılarına şikayet ediyor. Şu çürümüşlüğe, densizliğe bakar mısınız. Evet göndereceğiz. İnsani koşullarda göndereceğiz. Sen getirdin biz göndereceğiz. Bu milletin başına bela ettin insanları. Ben o insanlara da üzülüyorum. Onlar da insan, onlar da huzur içinde yaşamak istiyorlar. Senin ne işin vardı Ortadoğu bataklığında.
Kudüs, İstanbul ne ise Şanlıurfa da odur
Bir yere kazmayı vurun tarih fışkırıyor. Bu ne demektir biliyor musunuz, peygamberler diyarı, en az burada 35, 40 tane beş yıldızlı otelin olması anlamına gelir. Kudüs ne ise İstanbul ne ise Şanlıurfa da odur. Ha Şanlıurfalı diyorsa ki ‘ben beş yıldızlı otelleri istiyorum, her taraf turist kaynasın istiyorum, herkesin işi gücü olsun istiyorum ve Şanlıurfa’yı sadece Türkiye değil bütün dünya öğrensin istiyorum’ diyorsa yapacağınız tek bir şey var Büyükşehir Belediyesini CHP’ye vereceksin. Bu kadar basit.
Helalleşmemiz lazım
Şu soruyu da kendimize sormamız lazım; Şanlıurfalılar bize niye oy vermiyor? Bir de helalleşmemiz lazım. Kardeşim sen Şanlıurfa’ya hiç geldin mi? Şanlıurfa’da hiç bir vatandaşın sofrasına oturdun mu, yemeğini yedin mi, derdini dinledin mi, oturup sohbet ettin mi? Bunları yapamadık. Yiğidi öldür ama hakkını teslim et. Bu toplantıyı Şanlıurfa’da yapmamızın nedenlerinden birisi de bu. Daha önce de geldim, daha önce de söyledim. Kanaat önderleriyle de toplandım. Ben Şanlıurfalı çiftçiye elektriği bedava vereceğim dedim zaman her kafadan itiraz gelmişti. Demişlerdi ki elinden tutan mı var, yap. Yaptık. Denizli’nin Bozkurt ilçesinde belediye başkanımız gayet güzel güneş panellerini kurdu, çiftçiye elektriği bedava veriyor. Antalya’da yine aynı şekilde. Ya binlerce dönüm taşlık arazi var. Sıfır faiz ya, dünyanın her yerinden kredi alabilirsin. Güneşe para mı veriyoruz. Doğalgaza, kömüre, petrole para veriyorsun, üstelik dolar veriyorsun. Ya Allah’ın güneşi bedava. Paneli kuracaksın, elektriği elde edeceksin, çiftçiye bedava vereceksin, artanı da çiftçi satacak bir de oradan ayrıca gelir elde edecek. Bu kadar basit.
Demokrasi eksikliğimiz var
Biz yargı bağımsızlığına inanan bir partiyiz. Düşünceyi, ifade özgürlüğüne inanan bir partiyiz, din ve vicdan özgürlüğüne inanan bir partiyiz. Biz hiç kimsenin ötekileştirilmesini istemeyiz. Bu coğrafyada kim yaşıyorsa başımızın üstünde yeri var. Siyaset kurumu, onun inancını, kimliğini sorgulamak görevini üstlenemez. Siyaset kurumu şöyle bakar, bu vatandaşım memnun mu değil mi? Ben o ihtiyacı gidereceğim. O nedenle biz yüzyıllık Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracağız diyoruz. Demokrasi eksikliğimiz var.
Gelmedik, oturmadık, derdinizi dinlemedik
Ben bu soruyu sormak zorundayım. Kanal İstanbul'a dünyanın parasını yatıracaklar. Dünyanın parasını... Ne olduğu belli olmayan... Birileri kazansın diye, rantı nasıl pazarlarız diye. Yahu burada çocuklar doğru dürüst okula gidemiyorlar. Çiftçi perişan vaziyette. Ben Şanlıurfalı’yı düşünüyorum, düşünmeye devam edeceğim. Tek ricam onlar da kendilerini, ailelerini ve çocuklarını düşünsünler. Nerede yanlış yapıyoruz? Bizim yanlışımızı söyledim. Hatamızı da söyledim. Gelmedik, oturmadık, derdinizi dinlemedik Ankara'dan nutuklar attık. Ama şimdi geliyorum ben. Gelmeye de devam edeceğiz. Bölge toplantısını burada yapmamızın da bir anlamı var. Bu kadar güzel, pırlanta gibi bir kent nasıl bir yoksulluğa, açlığa mahkum edilir?
Belediyecilik bizim işimiz
Niye belediyecilik üzerinde fazla durdum? Çünkü, belediyecilik bizim işimizdir. Belediyecilik CHP'lilerin işidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk metroyu yapan CHP'li belediyedir. İlk metroyu biz yaptık. İlk metrobüs uygulamasını getiren yine bir CHP'li belediyedir. İlk ekmek fabrikasını kuran da bir CHP'li belediyedir. İlk toplu konut uygulamasını yapan, insanlara daha sağlıklı ve daha uygun koşullarda ev sahibi olmasını sağlayanlar da CHP'li belediyelerdir.
Hep derler ya efendim CHP'li belediyelerin olduğu yerde hizmet daha iyi. Evet daha iyi. AK Partili belediyelerin reklam filmi çektiği yerlere bakın. Tamamı CHP'li belediyelerin olduğu yerler. Niçin? Çünkü, biz önce insan, sevgi, kültür diyoruz. Caddeleri tertemiz olsun istiyoruz. İnsanlar huzur içinde olsun istiyoruz. Biz insanların inançlarını, kimliklerini asla ve asla siyasete konu etmiyoruz. Siyaset aynı zamanda vatandaşa hesap vermek demektir. Vatandaşa hesap vermeyen bir siyasetçi, bilin ki malı götürüyor.
İktidar, oy aldım diye siyasal meşruiyet kazanmaz
Siyasetle başladık; siyasetle bitirelim. Bir siyasal iktidarın en dikkatli olması gereken konu, ahlaki ve siyasi meşruiyetinin olmasıdır. Bir siyasal iktidar, ben oy aldım diye siyasal meşruiyet kazanamaz. Eğer siz, montaj videolar yapıyorsanız bu ahlaki ve siyasi meşruiyeti tartışılır hale getirir. Siz insanlara baskı kuruyorsanız ahlaki ve siyasal meşruiyeti tartışılır hale getirir. Siz, milletin seçtiği belediye başkanını görevden alıp oraya kayyum atıyorsanız, bu siyasi meşruiyete gölge düşürür. Bu millet niye oy kullandı? Bu demokrasi değil değerli arkadaşlar.
Hapisten çıkarmayacaksan bunu niye milletvekili seçimine soktun
Bir şey daha ifade edeyim. Gidiyorsunuz YSK'ya başvuruyorsunuz. Ben milletvekili olmak istiyorum. Tamam diyor git savcılıktan kağıdını getir, şunu getir, bunu getir. YSK kimlerden oluşuyor? Orada hakimler var. Hakimler bakıyor dosyaya, ‘evet sen seçime girebilirsin’... Giriyor seçime kazanıyor. Hapisten çıkması lazım. Seçildi. YSK izin verdi. Hayır efendim ‘seni hapisten çıkarmayız’. Niye çıkarmıyorsun? Hangi gerekçeyle çıkarmıyorsun? Eğer hapisten çıkarmayacaksan bunu niye milletvekili seçimine soktun? Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasal iktidar devleti sağlıklı yönetemez.
Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayın
15 Temmuz'dan sonra Yenikapı'da bir miting olmuştu. Beni de davet ettiler. Gittim. Oradan yaptığım konuşmalardan birisi şuydu: 'Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayın.' Başta Erdoğan herkes alkışladı. Hatta yerime giderken kalktı koltuğundan geldi yolun ortasına kadar beni kutladı ve yerine gitti. Şimdi bana söyler misiniz? Bu sözlerini tuttular mı? Yahu kumar baronları, uyuşturucu baronları hepsi dışarıda. Binlerce, milyonlarca sığınmacı getirmişsin gidiyorsun ana muhalefet partisini Amerika'da şikayet ediyorsun. Ben bunları göndermeyeceğim ama o gönderecek bana destek verin. Sen ne zamandan beri yurt dışındaki çevrelerden destek istemeye başladın? Burası Milli Kurtuluş Savaşı veren bir devlet burası.
Independent Türkçe, AA