Hatimoğulları: Kent uzlaşısı suçsa, 1 Ekim'den beri hep beraber suç mu işliyoruz ey iktidar, ey saray, ey cumhuriyet savcısı?

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu

Konuşmasının ilk bölümünde deprem bölgesinde yaşanan sorunlara değinen Hatimoğulları, bölgede yapılan yatırımların eksik olduğunu  ve özellikle Alevilerin yaşadığı bölgelere ayrımcılık uygulandığını belirtti ve amacın Alevilerin yaşadıkları bölgelerden göç ettirilmesi olduğunu öne sürdü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hatimoğulları şöyle konuştu:

‘Depremin yarasını sardık’ diyen iktidara sesleniyorum; gidin o konteynerlerin içini görün. O konteynerler iki senede yıpranmış, paramparça olmuş. Bir de düşünün böyle koyneterlerde insanlar yaşamak zorunda. O aileler hayatlarını oralara sığdırmak zorunda kalmış. Sadece 201 bin konut yapılıp teslim edilmiş. Bunların çoğu da bölgesel ayrımcılık da yaptı bu iktidar. Birçok yerde de hala konut inşaatı başlatmamış bu iktidar. Bunlardan biri Adıyaman ve Malatya’nın bazı yerleri Antakya, İskenderun, Defne, Samandağ ve daha oralara doğru düzgün toplu konut yapılmadı yurttaşla kavga ediyorlar, rezerv alan ilan ediyorlar. Bir gün bu mahallede ilan ederler rezerv alanı, halkın tepkisini görürler, halkın direnişiyle karşılaşırlar, o rezerv alanı taşır başka mahalleye götürürler. Ve 2 senedir rezerv alan ilan ettikleri Hatay’ı Hataylı yurttaşlarımızı böyle oyalıyorlar.

Hatimoğulları; konuşmasının ikinci bölümünde ekonomide yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Eski ve yeni milletvekillerinin trafik cezası ödememesine ilişkin alınan karara değinen Hatimoğulları "Eski vekillerin trafik cezalarını hazineden ödeyelim' yaklaşımını DEM Parti olarak reddediyoruz. Bu iktidar emek düşmanı, emekçi düşmanı iktidardır" dedi.

Devlet Bahçeli'nin sözlerini hatırlattı

CHP'li belediyelere yönelik 'kent uzlaşısı' operasyonuna dikkat çeken Hatimoğulları; "Uzlaşı nasıl suç olabilir?" diye sordu. Hatimoğulları sözlerini şöyle sürdürdü:

Siyasi bir darbedir. Kent uzlaşısı birlikte yaşamın formülüdür. Uzlaşı nasıl suç olabilir? Bir yandan 'barış' diyeceksiniz, bir yandan kent uzlaşısını gözaltına alma gerekçesi olarak kayıtlara geçireceksiniz. Bizler bunu asla kabul etmeyeceğiz. Böyle bir akıl tutulması yok dünyada, bu iktidar kendine gelsin. Yok öyle bir dünya. Devlet Bahçeli Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk olmaz demişti. Ne değişti? Eğer kent uzlaşısı suçsa, o zaman 1 Ekim'den bizler ve tüm siyasi partiler suç mu işledi, ey iktidar, ey saray, ey cumhuriyet savcısı? Türk ve Kürt kardeş olsun diyen hiç kimse suç işlememiştir. Yargı eliyle bu iktidar, siyasetin tamamını dizayn etmeye çalışıyor. Yasaları ayaklar altına alarak bunu yapmaya çalışıyorsun, Anayasayı çiğneyerek bunu yapmaya çalışıyorsun. Biz DEM Parti olarak, kent uzlaşısını bütün dinamiklerle Hakkari'den Edirne'ye kadar inşa etmeye devam edeceğiz. Hiç kimsenin gücü bunu engellemeye yetmeyecektir. 

Zeydan kararına tepki

Abdullah Zeydan'a verilen cezaya da değinen Hatimoğulları şu sözlerle tepki gösterdi:

Sadece bu mu? Bu iktidar bugün Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a ceza verdi. Bu karar, 14-0 kazandığımız Van halkının iradesine saldırıdır. İktidar partisi hangi şehirde bu başarıyı gösterdi? Yok. Bunun ilk denemesini mazbata verirken yaptılar. 

Öcalan'ın çağrısı ve iktidara sorular

Tülay Hatimoğulları, İmralı'da tutulan Abdullah Öcalan'ın yapması beklenen çağrıya dair de konuştu. Ve şu ifadeleri kullandı:

Bu iktidarın çizdiği kara tabloya rağmen biz umutluyuz. Bu ülkedeki toplumsal kesimler, muhalefetteki partiler barış olmalı dediler. Peki iktidarın, Kürt meselesini çözmek için hukuki ve siyasi hazırlığınız var mı? Kürt meselesini çözmüş bir Türkiye'de insanlar birbirine güven duyar, kimse kimseyi dışlamaz, ortak bir yaşamı demokratik bir zeminde inşa etmiş oluruz. Daha güçlü bir hukuk düzeni oluşur ve bu daha çok özgürlük ve eşitlik gerektirir. Ve barışta kazanan sadece Kürt olmayacak, 85 milyon kazanacak. O yüzden bir çalışma ve hazırlık şarttır. İktidara bu sorumluluğu yerine getirmek için acil çağrı yapıyoruz. Dünyanın neresinde barış tek taraflı olmuş? Bu yüzden iktidarın bir yol haritası açıklaması şarttır.

Devlet, Öcalan'dan büyük bir sorumluluk üstlenmesini bekliyor ama en temel koşulları bile sağlamıyor. Dış dünyayla en ufak bir temas kuramayan bir müzakereciden, 100 yıllık bir meseleyi çözmesi bekleniyor. Bu şartlarda sağlıklı bir müzakere süreci yürütülebilir mi? Çözüm isteniyorsa, gerçekten silahların susması bekleniyorsa Öcalan'ın örgütüyle doğrudan temas kuracağı bir ortam oluşturulmalıdır. Bunu yapmayan her akıl, silahların susmasını istemeyen akıl demektir. 

İktidara soruyoruz, sayın Bahçeli'nin çağrısıyla bir yere gelen ve bütün toplumsal dinamiklerin destek verdiği bir barış sürecine siz neden yavaş davranıyorsunuz? Neden bu diyaloğu sabote edecek adımlar atıyorsunuz? Meclis neden yetkilendirilmiş bir komisyonu oluşturmuyor? Barıştan korkuyor musunuz? 

Biz olası bir çağrıdan sonra işimizin kolay olmadığının farkındayız. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve çoklu krizden kurtulması için  önümüzde uzun ve meşakkatli bir yolun olduğunun farkınayız. Biz DEM parti olarak bu meşakkatli yolda yürümeye talibiz.

"DEM Parti İmralı heyeti Barzani ile görüşecek" diyen Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:

Barzani'nin görüş ve önerileri alınacak. Heyetimiz görüş ve önerileri Abdullah Öcalan ile paylaşacak.

Grup toplantısının ardından soruları yanıtlayan Hatimoğulları, İmralı heyetinin IKBY'ye ziyaretini işaret ederek Öcalan'ın çağrısının 15 Şubat'a yetişmeyebileceğini ifade etti. Hatimoğulları, "Bu ay içerisinde tarihi bir çağrı gerçekleşebilir" dedi.

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU