Hayalet gerçekte var olup olmadığı bilinmeyen, varlığından şüphe edilen görüntüler için kullanılan bir kelime.
Bugünlerde siyasi çevrelerde mevcut olan merkez sağ hakkındaki tartışmaları işaret etmek için de kullanılışlı bir kelime olduğu söylenebilir.
Türkiye'de özellikle sağ siyasi çevrelerde yıllardan beri merkez sağın yeniden güçlenmesi üzerine bir tartışma sürüp gitmektedir.
Bu tartışmalar AK Parti'nin iktidar olduğu 2002 seçimlerinden sonra belirginleşti. Sonrasında da hep devam etti ama özellikle AK Parti'nin Haziran 2015 seçimlerinden tek başına hükümeti kuramayacak bir oy oranıyla çıkması sonrasında tekrar hızlandı.
Hülasa 2002'den beri hemen her seçim döneminden sonra merkez sağ siyasetin yeniden güçlü hale gelerek, Türkiye'de siyasi dengelerin değiştirebileceği tartışılagelmiştir.
Benzer tartışmaların Mayıs 2023 seçimlerinin ardından da yapıldığına şahit oluyoruz. İktidar partisinin oy oranlarındaki dramatik düşüş bu tartışmaların kaynağını oluşturmaktadır.
AK Parti bu seçimlerden yüzde 35,6 oy alarak, ilk girdiği seçimler olan 2002 seçimlerinde aldığı oy oranı seviyesine gerilemiş oldu.
Bu oy oranı AK Parti'nin girdiği tüm seçimler içinde aldığı en düşük ikinci oy oranıdır. Ancak AK Parti'deki bu düşüş, düşünülenin aksine sağ siyasette yeni bir merkezin ortaya çıkışına delalet etmedi.
Halbuki AK Parti'nin oylarında ciddi bir düşüş olacağı beklentisi 2019'dan itibaren bilinen ve beklenen bir gelişmeydi.
Bu dönemde Deva ve Gelecek Partileri merkez sağ siyasette güçlü bir aktör olmak üzere yola çıktılar.
Bunun yanı sıra, İYİ Parti, AK Parti'den kopan oyları kendisine çekerek merkez sağın yeni büyük partisi olma fikrine göz kırpıyordu.
Ancak işler bu partilerin planladıkları gibi olmadı. AK Parti'nin oylarında 7 puanlık bir düşüşe rağmen, bu oylar söz konusu partilere gitmedi ve merkez sağ siyasette yükselişe dair bir ışıltı ortaya çıkmadı.
Bu çerçevede, seçimlerin ardından, merkez sağ siyaset ve ona olan toplumsal teveccühe ilişkin olarak yapılan tartışmalarda bir yorumun diğerine nazaran belirgin biçimde öne çıkmaya başladığı görülüyor.
Şöyle ki, merkez sağ siyaset geleneğinin bugününe dair geliştirilen yorumlar temel olarak iki başlık altında toplanabilir.
İlk olarak, bu geleneğin sona ermediğini, uzun sürmüş olsa da yalnızca geçici bir kriz içinde olduğunu ve uygun şartlar altında yeniden yükselerek dengeleri değiştirebileceğini savunan görüşlerden söz edilebilir.
İkinci olarak ise bu geleneğin özel şartlar altındaki bir dönemde etkili olduğunu ve bugün artık o şartlar mevcut olmadığı için bu geleneğin toplumsal karşılığının nihayete erdiğini savunan görüşlerdir.
Farklı sözlerle ifade edecek olursak, kimilerine göre merkez sağ, Ak Parti'nin sağ üzerindeki hakimiyeti nedeniyle zaten uzunca süre önce ölmüştü.
Bu bakış açısı, merkez sağı genel-geçer bir siyasi akım olarak değil, yalnızca bir döneme özgü bir akım olarak değerlendirmektedir.
Bunun karşısında yer alan görüş ise merkez sağ siyasetin AK Parti'nin bilinçli müdahaleleri ile bir krize sürüklendiğini ve üzerine ölü toprağı serpildiğini savunmaktadır.
Buna göre yeni ve güçlü bir oluşum ile merkez sağ siyaset yeniden eski altın günlerini yakabilir.
Bu iki farklı görüşteki temel ayrımın ise AK Parti'ye biçilen rol ve onun tarihsel çerçevedeki konumuyla ilgili olduğu belirtilmeli.
Bir başka ifadeyle merkez sağın mevcut durumu ve gelecekteki muhtemel durumuna dair üretilen yorumların, AK Parti'nin Türk siyasal hayatı içinde nerede ve nasıl konumlandırıldığıyla doğrudan ilişkili olduğu söylenebilir.
Merkez sağa ilişkin bu iki farklı okuma arasında, tarihsel gerçeklik bağlamında kesin yargılara varmak zor.
Burada, yakın siyasi tarihe ve güncel siyasete ilişkin yapılan ideolojik değerlendirmeler, temel belirleyici gibi görünüyor.
Ancak, 2023 Mayıs seçimlerinin ardından merkez sağ siyaset geleneğinin önümüzdeki dönemde yeniden yükselişe geçebileceği görüşünü savunanların giderek azaldığını ve merkez sağ siyaseti güçlü yapan sosyolojinin ve siyasi şartların artık tamamen değiştiğini savunanların ise giderek çoğaldığını ifade etmek gerekiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish