Lübnan: Çelişkiler duvarında asılı kalan uzlaşı

Lübnanlıların umutları yalnızca ABD-İran uzlaşısına bağlı. Buna ulaşılması sahte bir yumuşama getirebilirken, başarısız olması sayısız felaket doğurabilir

Fotoğraf: AA

Ne İsrail'in Lübnan'a askeri operasyon başlatma tehdidi ne ABD'nin Irak-Suriye sınırındaki teyakkuz seviyesini yükseltmesine ilişkin konuşmalar ne Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde BM Lübnan Geçici Görev Gücü'nün (UNIFIL) görev süresinin uzatılmasına ilişkin Fransız teklifi ile ilgili anlaşmazlıklar ne de Hizbullah Genel Sekreteri'nin UNIFIL'in çalışmalarına ilişkin son konuşmasında tehdit çıtasını yükseltmesi ABD Başkanı'nın Enerji İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Amos Hochstein'ın Lübnan ziyaretinin sükunetini bozabildi.

Temsilci ziyareti sırasında kasıtlı olarak Beyrut'taki kamuya açık alanlarda ve Baalbek'teki turizm noktalarında göründü.

Bu tavrıyla temsilci sanki ziyaretinin başlığının, Lübnan'ın doğal gaz ve petrol sondaj çalışmalarına başlamasını sağlayan deniz sınırları çizme anlaşmasının getirdiği sakinliği devam ettirmek olduğunu vurgulamak istiyordu. Bu ABD için istikrardan geri kalanı korumak demek.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Beyrut'taki müzakerelerde neler olduğu ve önümüzdeki dönemde neler olacağına ilişkin kulisler bir yana, ABD-İran müzakereleri muhtemelen Maskat'ta gözlerden uzak bir şekilde gerçekleşiyor.

İki taraf, yalnızca İran nükleer dosyası ile sınırlı bu müzakere turunun başarısını garantilemek için ne kadar istekli olduklarını gösteriyor.

Bununla birlikte, Biden yönetimi'nin, ABD vatandaşı bir dizi tutukluyu serbest bırakmasına karşılık Tahran'a ekonomik hediyeler vermesinin ardından müzakerelerin İran düzeyinde nükleer mesele, yaptırımlar ve ekonomik durumu da kapsayan ileri bir aşamaya ulaştığı görülüyor.

ABD'nin İran'a yönelik ekonomik, mali ve petrol odaklı adımları, müzakerelerin bölgesel dosyaları da kapsayacak şekilde genişletilebileceği izlenimini verdi.

Bu dosyaların başında Lübnan öne çıkabilir ve müzakereler başarılı olursa Lübnan'daki cumhurbaşkanlığı dosyasının serbest bırakılmasını beraberinde getirebilir.

Bu olumluluk, Lübnan ile ilgili siyasi ve ekonomik emelleri olan Paris'in iştahını kabartabilir. Paris, siyasi krizi, takas olarak bilinen yöntemle çözme projesinden hiç vazgeçmedi.

Bu takasta İran ve müttefikleri, tüm Lübnanlıların beklentileri pahasına tatmin ediliyor. Paris, Lübnan'da siyasi sahnedeki bozguncu İranlıların taleplerini karşılama konusunda ABD'nin esnekliğe yol açacak ve cumhurbaşkanlığı anlaşmasını getirecek bir ABD-İran nükleer anlaşması üzerine bahse giriyor.

Fransa-İran uyumu, Paris'in UNIFIL'in görev süresine ilişkin BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu ve Washington ve Abu Dabi'nin itiraz ettiği karar taslağında da açıkça görülüyor.

Ancak bu aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Macron'un Tahran'ın Lübnan'daki engelleyici rolüne değinmesi ve Paris'in Lübnan'ın bölgesel çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığına ilişkin son sözleri arasındaki Fransız çelişkisini de gözler önüne seriyor.

İran'ın iç tutumunda da bir çelişki söz konusu. İlgili İranlı tarafların pozisyonlarında bir uyumsuzluk var gibi görünüyor.

İran'ın içindeki bir taraf, ABD'nin ve bölgenin ülkesine yönelik pozitifliğine ciddi bir ihtiyatla yaklaşıyor.

Bu tarafın bölgesel durum üzerinde, özellikle de İran nüfuzunun olduğu bölgelerde doğrudan etkisi var.

Bu durum, Hochstein'ın Beyrut'a taşıdığı sükunet mesajlarının yanı sıra, Maskat'taki ABD müzakere heyetinin gösterdiği olumlu atmosfere rağmen müzakerelerin yakın gelecekte geçici de olsa çözüme ulaşması ihtimaline ilişkin şüpheleri artırıyor.
 


Tahran'daki bazı kesimlerin ABD'nin çelişkilerinden rahatsız olduğu aşikâr.

Örneğin Washington her ne kadar İran'a ekonomik olarak bir şeyler sağlasa da Suriye üzerindeki baskısını artıyor.

Dera'dan Suveyda'ya, oradan da Şam'ın içindeki Cobar mahallesine kadar şu anda yaşananlar, İran'daki karar mercilerini, siyasi istikrarı bozup Suriye'yi 2011'deki eski durumuna döndürmeye yönelik bir dış planın varlığına inandırıyor.

Tahran ve bölgedeki takipçilerinin en büyük endişesi, ABD ordusunun Irak-Suriye sınırına niteliksel olarak yeniden konuşlanmasıdır.

Bunu Bağdat ve Şam üzerinden Tahran ile Beyrut'u birbirine bağlayan 'velayet' yolunu kapatmaya yönelik bir ABD planı olarak görüyorlar.

Bazıları ise bunun Suriye rejimini devirmeye yönelik askeri bir hazırlık olarak değerlendiriyor.

Bu nedenle Lübnanlıların umutları yalnızca ABD-İran uzlaşısına bağlı. Buna ulaşılması sahte bir yumuşama getirebilirken, başarısız olması sayısız felaket doğurabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU