Sultan Süleyman'ın kanunu vardı; ama ya adaleti?
İki oğlunu altı torununu siyaseten katletmişti. Torunlardan bir tanesi henüz kundakta bebekti.
Muhteşem Sultan Süleyman'ın adlini eleştirsek de kesinlikle vicdanlı ve hisli bir yüreği vardı.
Çocuklarına düşman olduğunu yahut yaptıklarından üzüntü duymadığını söylemek zalimlik olur.
1543 yılında büyük şehzadesi Mehmet, Manisa sancağında vefat ettiğinde Sultan Süleyman adeta yıkılmıştı.
Oğlunun adını ilelebet yaşatmak adına bugün Saraçhane Parkı'nın hemen yanındaki görkemli "Şehzade Camisi"ni inşa ettirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sultan Süleyman'ın iradesi dışında meydana gelecek ilk evlat acısı Şehzade Mehmet olmayacaktı.
1531 senesinde Hürrem Sultan'dan dünyaya gelen evladı Cihangir, Kanuni Sultan Süleyman üzerinde en büyük tesiri meydana getiren şehzadelerin başında geliyordu.
Doğuştan kambur olması nedeniyle bizzat Kanuni tarafından "Dünyanın yükünü çeken" anlamına gelen Cihangir ismi verildi.
Cihangir kamburunun yanı sıra, zayıf bir bünyeye sahipti.
Belki ölüme bu denli yakın ve tahta da bir o kadar uzak olması nedeniyle Cihangir'in zengin bir iç dünyasıyla güçlü bir basireti vardı.
Onun bu hasletlerini Kanuni Sultan Süleyman ve Şehzade Mustafa fark etmişlerdi.
Padişah, sancağa çıkma yaşı gelmiş olmasına rağmen Cihangir'i yanından ayırmamıştı.
Onu beraberinde hemen her yere götürüyor ve gönlündeki tüm yükü anlattığı dert ortağı olarak görüyordu.
Hakeza, aynı anneden olmamasına rağmen Şehzade Cihangir ve Şehzade Mustafa'nın münasebeti de bundan farklı değildi.
Cihangir, saraydaki entrikaları kavramış ve ağabeyi Mustafa'ya büyük bir bağlılık içerisindeydi.
Şehzade Mustafa'nın katli ve Şehzade Cihangir
Bu cinayetin azmettiricisi Rüstem Paşa, yezidi bir sıfatı fazlasıyla hak eder.
Bilinenin aksine Sultan Süleyman'ın öyle büyük bir vicdani buhran yaşadığına dair kanıları haksız çıkartan önemli bir gelişme bulunuyor.
Sultan Süleyman, Rüstem Paşa'yı azledildikten bir süre sonra tekrar vezarete getirir.
Bu zulme taş olsa çatlar da vicdan sahibi kimse ses yükseltip bir söz söylemez mi?
Elbette vicdan ve namus sahibi birçok kişinin yanı sıra, Yeniçeri Ocağı'nın ağaları da itiraz etmişti.
Yeniçeri Ocağı'nın ağaları tarafından kaleme alınan ve Kanuni Sultan Süleyman'a yazılan mektup Rüstem Paşa'yı doğrudan hedef alıyor.
Okuyanın içini az da olsa soğutan mektupta Rüstem Paşa için sıra dışı ifadeler mevcut:
Devletlu Padişah! Sen bunu adam sanursın; bu adam değildir; bu şeytan aleyhüllane kendusidir. Hayf yazdık, senin buna ittüğin itikada. Haşa ve kella bu, senin terbiyende büyümüş ola. Yazuk değil midir? Ne hak bilür ne şeriat bilür bir zalim müfsiddir kanden geldi? Evvela her kim bunu ortaya getürüb ağa olmasına sebep olduysa Tanrı rahmetinden mahrum ola. Gün olur mu ki seni mazlemeye koymıya. Bigünah bunca kişinin dirliğine mani olup ve nice kimesnenin dahi katline sebep olur; ahırette bunun cevabı senden mi talep olunur, yoksa kendusinden mi? Niçin görmezsin…
Bir fesad iderüz ki Mustafa Ağa zamanında olan fesad bunun zerresi ola nolaydı. Sultan Mustafa (Şehzade) ölmekten biz kırılaydık. Senden sonra bu oğulların dahi senin yirüne gelüb anların zamanında böyle bir acemi gavurdan gelmiş hudu sütlü bilmez oğlan gelib ağa olub bize nahak böyle eza ve ceza idib hor ve hakir olsavuz gerek. Hem ahır ömründür, Allah' tan kork, bizim halimizi gör. Adam kıtluğı değildir, bu haramzadeyi üzerimizden gider, şerrin def eyle ve illa olacağını biz dedik, sonra günah bizden değildir ve bu hususta bir mufassal kâğıt dahi Rüstem Paşa'ya ve Ali Paşa'ya atub dururuz, anları göresiz.
Şehzade Mustafa'nın katline üzülen yalnızca Ocak değildi. Şehzade Cihangir bu ölümle sarsılmıştı.
Cihangir, 1553'te ağabeyi Mustafa'nın hemen ardından kahrına dayanamayarak Halep'te hayatını kaybedecekti.
Şehzade Mustafa'nın ölümüne dair Kanuni Sultan Süleyman ne hissetti açıkça bilemiyoruz; ama Cihangir'in ölümü padişah için yıkım olmuştu.
Padişah, Cihangir'in cenazesini İstanbul'a getirtip görkemli bir cenaze merasimi hazırlattı.
Genç şehzadenin ölümü için "Firdevs ede makamı Cihangiri ol Celil" sene 960 (1553)" kaydı düşüldü.
Padişah, Cihangir'i ölümüne çok üzüldüğü bir diğer oğlu Şehzade Mehmet'in hemen yanına defnetti.
Sultan Süleyman, Şehzade Cihangir adına "Cennetmekân Sultan Süleyman Hân tâbe serâh hazretleri hayrât-ı celîlelerinden Tophane-i Âmire'de kâin Cihangîr Cami-i Şerifi" kaydıyla bir cami inşa ettirecekti.
Ayrıca, Cihangir semti de şehzadenin adıyla anılacaktı.
Özetle, Kanuni Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa'nın canını alırken istemeden de olsa gözünün nuru Şehzade Cihangir'in de ölümüne sebep olmuştu.
Sözü bu acılar silsilesini en iyi anlatan devrin tanığı Taşlıcalı Yahya ile bitirelim:
Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı
Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han'ı İmdat!(Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı;
[zira] ölüm eşkıyaları Şehzade Mustafa'yı yok ettiler.)
Tulundı mihr-i cemâli, bozuldı dîvânı
Vebâle koydılar âl ile Âl-i Osmânı.(Yüzünün güneşi battı, divanı dağıldı.
Osmanlı sultanını hile ile günaha soktular.)
Cinâyet itmedi cânî gibi anun cânı
Boguldı seyl-i belâya, tagıldı erkânı.(O cani gibi cinayet işlemedi; [fakat kendi] canı
Bela selinde boğuldu, erkânı dağıldı.)
N'olaydı görmeye idi bu mâcerâyı gözüm
Yazuklar ana revâ görmedi bu râyı gözüm.(Keşke gözüm bu olup biteni görmeseydi
Yazıklar olsun! Gözüm bu muameleyi ona layık görmedi.)
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish