Irak'ın yumuşak karnını fırsata çevirmede en başarılı ülke: İran

İran; Irak'ta siyasi, askeri, enerji, ekonomik, sosyal, kültürel, dini, kısacası hayatın her alanında varlığını hissettiren bir güç

Nuri Maliki - Ali Hamaney / Fotoğraf: AA

İran, geçmişten bu yana özellikle de Saddam Hüseyin'in hüküm sürdüğü Baas rejimi döneminde, Irak'ın zaaflarını, kırılma noktalarını ve açıklarını en iyi değerlendiren ülke olmuştur.

Halihazırda da bu avantajını kaybetmemek için Irak ile Fransız enerji devi Total arasında yapılan anlaşmayı uygulanamaz hale getirmeyi hedefliyor.

İran'ın son günlerdeki hamlelerine, geçmişteki dönüm noktalarına, ABD'nin buna ilişkin tavrına ve bölgesel dengelere bu açıdan bakmakta yarar var.

Irak'taki kaotik yapı İran için altın fırsatlar oluşturdu

Saddam'ın, 22 Eylül 1980'de yeni devrim yapan Humeyni rejimine karşı savaş ilan etmesi, Kuveyt'e girmesi, ABD'nin Birinci Körfez Harbi'ndeki müdahalesi, Peşmergenin yürüttüğü ulusal mücadele, I ve II. Körfez Harbi, IŞİD'in ortaya çıkışı ve ülkedeki kaotik yapı İran'a bölgede yayılma fırsatını altın tepside sunmuştur. 

İran, Irak'taki tüm krizlerden yararlanmayı bilmiştir. ABD ve Türkiye de kısmen bu fırsattan istifade etmeye çalışmışlardır fakat Tahran kadar başarılı oldukları söylenemez. 

İran, Irak'ta siyasi, askeri, enerji, ekonomik, sosyal, kültürel, dini, kısacası hayatın her alanında varlığını hissettiren bir güç. Irak'ın hayati meselelerinde İran, bir şekilde söz sahibi ve belirleyici aktördür.

İran'ın Irak'taki "velinimeti": IŞİD

IŞİD, 2014'ün başlarından itibaren Irak'ı işgal etmeye başladığında ve 10 Haziran'da Musul'u alıp diğer yerlere yürüdüğünde ilk müdahale eden İran oldu.

Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, IŞİD'in ilerlemeye başlamasından sonra Irak'a gelerek burada örgütlenmelere başladı.

Iraklıların en yüksek dini mercii ve Arap olan Ali Sistani, IŞİD'e karşı "cihat fetvası" verdiğinde Kasım Süleymani sahadaydı.

Sistani'nin de "cihat" ilan etmesiyle binlerce kişi Kasım Süleymani'nin kontrolündeki Haşdi Şabi saflarına katıldı.

IŞİD'e karşı savaşan bir Irak ordusu olmadığı için Irak'ın silahlı gücü ve muhafızı fiili olarak da İran'dı.

IŞİD, Temmuz 2017'de Musul'u da kaybedince iyice çöküşe geçti ve kırsal bölgeler dışında kent merkezlerinde tutunamadı.

Haşdi Şabi'nin başını çektiği Irak silahlı güçleri örgüte karşı başarı sağladığında dönemin başbakanı Haydar el-İbadi, 11 Temmuz 2017'de IŞİD'e karşı zaferi ilan etti. 

 

hasdi-sabi-aa-1534517.jpg
İran, komşusu Irak'ta birçok açıdan faaliyet yürütüyor / Fotoğraf: AA 



İran, dünya süper güçlerini Irak'ta hegemonya kurmak için kullandı

Bu savaşta ABD liderliğindeki Koalisyon Güçleri, Haşdi Şabi'ye tam destek sağladı ve bölgedeki imkanları ona seferber etti.

Çünkü öncelikleri IŞİD'in alanını daraltmak ve etkisiz hale getirmekti. Bu hedef doğrultusunda birlikte savaşan güçlerin daha sonra "terör listesine" alacakları Devrim Muhafızları Ordusu'nun bir parçası olması da ABD için o süreçte "başlıca bir tehdit unsuru" değildi.

Koalisyon güçlerinin içinde 40'a yakın ülke yer alıyordu. Dünyanın süper güçleri bu koalisyonun içindeydi ve tabiri caizse IŞİD'e karşı kurulan koalisyon güçlerinde yer alan 40 ülke, İran'ın Irak'ta daha fazla yayılmasına, yerleşmesine, kök salmasına, ekonomik ve askeri kılcal damarları ele geçirmesine hizmet etti.

İran, IŞİD'e karşı kurulan koalisyonda yer alan yaklaşık 40 ülkeyi Irak'ta hegemonya kurmak için kullanma becerisini gösterebilen bir ülkedir.

Haşdi Şabi kurulduktan sonra IŞİD'e karşı yürüttüğü tüm operasyonlarda, ABD liderliğindeki koalisyon hava desteği sağladı, her çeşit ağır askeri silahları yığdı ve istihbarat desteği verdi. 

I. ve II Körfez savaşlarının de en ateşli savunucusu ve pastadan aslan payını alan İran'dı.

Düşman olarak nitelendirdiği ABD'nin Irak'a girmesi için her türlü kolaylığı sağlayan ve desteği sunan İran, günü geldiğinde bunun meyvesini yemeyi de bildi. 

İran'ın Irak'taki adamı olarak bilinen Nuri Maliki, 8 yıl boyunca ABD'nin desteğiyle başbakanlık koltuğunda oturdu.

Maliki, İran için "baş belası" olarak görülen Sadr'a yönelik tasfiye operasyonunu ABD'nin tam desteğiyle yürüttü.

Bu yukarıda saydığımız tespitler ve argümanlardan hareketle İran ile ABD'nin "dost ülkeler" olduğunu iddia etmiyoruz ancak "düşman" olmadıkları da 44 yıllık İran devrim tarihindeki gelişmelerle sabittir. 

İran, Irak'ta artık Batı'yı dikkate almadan at koşturuyor

İran halihazırda da Irak'ta söz sahibi olduğunu göstermek için tüm olan bitene müdahil olmaktan ve tehditler savurmaktan geri durmuyor. 

İran Genelkurmay Başkanı General Muhammed Bakıri, 11 Temmuz'da Meşhed'te bir konuşma yaptı. Irak'ta barınan muhalif Kürt gruplarına füze ve insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlediklerini söyleyen Bakıri, Irak'ın eylüle kadar söz konusu örgütleri silahlandırma sözü verdiğini hatırlatarak "Irak'ın taahhüt ettiği zamana kadar bekleyeceğiz. Irak hükümetinin sorumluluğunu yerine getireceğini umuyoruz. O zamana kadar bu gruplar silahsızlandırılmaz ya da herhangi bir eylemde bulunulursa onlara yönelik operasyonlarımız kesinlikle çok daha şiddetli şekilde tekrarlanacaktır" dedi.

Bakıri'nin bu konuşmayı yaptığı gün İran Petrol Bakanlığı da Irak'a verdiği doğal gaz arzını azaltarak 45 milyon metreküpten 21 milyon metreküpe düşürdü.

Bakıri'nin konuşması ile doğalgaz sevkiyatında kısıtlamaya gidilmesinin en güne denk gelmesi tesadüfi midir? Siyasette tesadüf dediğimiz şey devletlerin uzun ya da orta vadeli politikalarının sahadaki vakıalarla çakışmasıdır. 

İran doğal gaz ile ilgili hamlelerini yaz aylarına denk getiriyor. Zira Irak, elektrik enerjisinde İran'a bağımlı ve Tahran'ın doğal gazı kesmesi halinde 50 dereceyi geçen kavurucu sıcaklarda halk nefes alma imkanından tamamen mahrum kalıyor.

Özellikle suyun, dağların, yeşilliğin çok az olduğu güney vilayetlerinde yaz aylarında elektrik ihtiyacı hayati bir öneme sahip oluyor. İran bu nedenle her yaz Irak'tan alacağını tahsil etmek için bu baskı kartını kullanıyor. Elbette bu sadece ekonomik bir mesele değil, konu mali olduğu kadar siyasi ve askeridir de. 

İran, bir yandan doğal gazı kesip Irak yönetimine kendisini hatırlatıyor, diğer yandan ise dünyaya bu ülke üzerinde en etkili güç olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.

Irak yönetimi ise İran'ın isteklerine boyun eğmekten başka bir seçeneğe sahip olamıyor. Tahran yönetiminin taleplerinin sahada gerçekleşmesi ise Bağdat hükümetine bağlı olmadığı için IKB yönetiminin sorumluluğu üstlenmesi isteniyor. 

 

247551-2080491802.jpg
Irak'taki yasal olmayan silahlı grupları İran yönlendiriyor / Fotoğraf: AA 



ABD'nin İran'a yaptırımları ve Irak'ın bu noktadaki çıkmazı

Irak hükümeti, darboğazdan kurtulabilmek için İran'a olan enerji borcunu ödemek istiyor ancak ABD ambargoları buna engel. İran ise Irak üzerinde baskı oluşturarak Washington'ın bir miktar parayı serbest bırakmasını amaçlıyor. Nitekim bu gelişmeler yaşanırken ABD de Irak'a bir kere daha İran'a olan doğal gaz borcunu ödemesine müsaade etti. 

İran, sadece borcun tahsiliyle kalmıyor, eline fırsat geçmişken daha fazla taviz koparmaya çalışıyor. 

ABD Hazinesi, 20 Temmuz'da İran yaptırımlarını deldikleri gerekçesiyle Irak'ın 14 özel bankasına dolar ile işlem yasağı getirdi. ABD bu şekilde söz konusu bankaların İran ve diğer bazı ülkelere transfer yapmasını engelledi. Washington yönetimi her ne kadar engeller getirse ve zorlaştırsa da Irak'taki dolarlar bir şekilde İran'a gidiyor. Daha önce buna ilişkin müstakil bir yazı yazarak konuyu detaylıca ele almıştık. İran, Irak'ı siyasi ve askeri olarak kuşattığı için ekonomik olarak da kendisine bağımlı bir hale getirmek istiyor. 

Irak'ın bağımlılığı bitirme hamleleri İran'ı agresif adımlara yöneltiyor

Son olarak Irak ile Fransız enerji şirketi Total arasında 10 Temmuz'da yapılan dev anlaşma, tam olarak bu bağlama denk düşüyor. Yani Total Enerji ile yapılan anlaşma, doğal gazda Irak'ın İran'a olan bağımlılığını bitirecek.

Bu şekilde İran Irak üzerindeki bir baskı kartını kaybetmiş olacak. Nitekim İran'ın son haftalardaki çıkışları da projenin büyüklüğü ve ciddiyetiyle doğru orantılı.

Irak ile Total arasında yapılan anlaşma, 27 milyar dolar büyüklüğünde ve devasa projeler içeriyor.

2029'a kadar bitmesi beklenen bu projelerle Irak, doğal gazda önemli bir konuma sahip olacak.

Sudani, bu anlaşmanın imzalanma töreninde yaptığı konuşmada, Irak'ın doğal gazda bir merkez haline geleceğini söyledi.

İşin en kritik yanı da söz konusu doğal gazın Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) sınırlarından çıkarılıyor olmasıdır.

Bir önceki yazımızda Katar Emiri Al Sani'nin geçen ayki Bağdat ziyaretine atıfta bulunmuş ve KBY Başkanı Neçirvan Barzani'nin de Bağdat'taki görüşmelerde hazır bulunduğuna değinmiştik.

Bunun nedeni ise Katar Enerji'nin de Irak'taki doğal gaz çalışmalarına yaptığı yatırımdır. Bu proje ile Irak yüzde 30, Total yüzde 45, Katar Enerji ise yüzde yüzde 25 hisseyle doğal gaz sahalarında var olacak. Bu proje, hayata geçmesi halinde dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahiptir. O nedenle İran'ın son günlerdeki ve haftalardaki adımlarını bu zaviyeden okumak daha ufuk açıcı olacaktır. 

Yine bir önceki yazıda ele aldığımız Irak'ın "kalkınma yolu" projesi de her ne kadar Tahran'ı rahatsız etmiyor gibi görünse de İran'ın buna kolay kolay geçit vermek isteyeceğini sanmıyorum.

Netice olarak:

Eylül ayına kadar Irak Federal Hükümeti muhalif Kürt gruplarına karşı hiçbir adım atamayacak, Erbil üzerinde baskı oluşturacak.

Kürdistan Bölgesi Yönetimi de bekleneni yapmayacak. Bu durumda Tahran, askeri seçenekleri masaya yatıracak ve muhtemelen sınır ötesi bir harekata kalkışacak.

Bunu yapabilmesi tamamen konjonktüre ve ABD'nin oradaki stratejisine bağlı.

İran harekat yapmasa da o tehdidi Bağdat ve Erbil üzerinde sürekli savuracak.

Çünkü İran kendi varlığını bu şekilde göstermezse Irak askeri, ekonomik ve siyasi açıdan bağımsız olduğu ve kendi çıkarlarını önceleyebileceği düşüncesine kapılabilir.

Bu ise Tahran'ın kabul edemeyeceği bir şeydir. 

Önceki yazıda Sudani'nin reformlarından ve önündeki fırsattan bahsetmiştik ve İran'ın buna nereye kadar izin vereceğinin muamma olduğuna dikkati çekmiştik.

İşte İran bu gidişattan razı olmadığının ve kendine göre "ipin ucunun kaçırılmaması gerektiğinin" mesajını bu şekilde veriyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU