İsrail oyunun kurallarına razı oldu

İsrail'in bir iç kriz yaşadığı doğru. Bu, o sahte sloganlarla tükenmiş bölgede sloganların düşme aşamasının bir uzantısıdır. Demokrasiye saygı duymayan bir bölgede İsrail'in "demokrasisi" üzerindeki oyun kartının düşmesidir

İsrail güvenlik güçleri göstericilere sert şekilde müdahalede bulunuyor / Fotoğraf: Reuters 

İsrail her zaman bölgemizdeki 'demokratik' ülke olarak tanımlandı.

Bu nedenle ABD ve Batı'nın güvenilir bir müttefikidir.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki yargı değişiklikleri için verilen mücadele ile bu tablo değişiyor.

Bugün İsrail'in bölgedeki oyunun kurallarına boyun eğdiğini ve Netanyahu'nun yargının yetkilerini ve atamalarını kısıtlama çabalarının ortasında, seçmenlerin üçte birinin okültizme batmış dini partilere oy verdiği mükemmel bir Ortadoğu ülkesi haline geldiğini söyleyebiliriz.

Tüm bunlar, birkaç seçimden sonra, İsrail'de gerçek bir bölünmenin ve 'makullük argümanı' olarak bilinen yasanın kaldırılmasını destekleyen gerçek bir çoğunluğun yokluğunun ortasında, Netanyahu'nun koalisyonu kırılgan olsa da 'demokrasi' adına oluyor.

Buradaki hikâye, İsrail'in iç taleplerini veya oradaki anayasal boyutları tartışmak değil, Netanyahu'nun İsrail'inin iktidarın tekelleştiği ve yolsuzluğun kapılarının yasalaştığı bölgede oyunun kurallarını hükümet çatısı altında uygulayacağını söylemektir.

 

İsrail-3.JPG
İsrailliler Binyamin Netanyahu'nun yargı paketine karşı seslerini yükseltiyor / Fotoğraf: Reuters 



Bölge derken İsrail'i haritadan silme bahanesiyle istikrarını bozan, demokrasinin uyduruk sloganlarını atan ülkeleri kastediyorum. Durum şimdi önümüzde ulaştığı noktaya geldi ve kanıtın ayrıntıya ihtiyacı yok.

Burada birisi "Körfez Arap ülkelerini de mi kastediyorsun" diye sorabilir.

Cevap: Hayır.

Burada kraldan çok kralcıyım. Daha önce Şarku'l Avsat'ta, 19 Haziran 2011'de Arap Baharı döneminde, 'Monarşi daha iyidir ve kalıcıdır' başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

Çünkü Körfez ülkeleri ne istediğini biliyor ve boş sloganlar atmıyor.

Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez ülkelerinin istediği şey; istikrar, refah ve yetmişli yılların başından beri bölgeyi vuran devasa milliyetçilik yalanları, İslamcılık, demokrasi ve diğer sloganlar ortasında devletlerimizi inşa etmektir.

Buna göre İsrail siyasi krizi bize İsrail'in bölgenin kurallarına göre ilerlediğini ve söz konusu krizin aşırılık yanlısı ideolojik sebepler ve dar siyasi çıkarlar nedeniyle gerçek muhalefeti bulan ve zorla karşılık verilen gösterilere yol açtığını söylüyor.

Bütün bunlar iki önemli şeye yol açacaktır. Birincisi, İsrail sınırlarında her yerden değişen koşullarla gerçekleşen bölünmelere benzer gerçek bir iç bölünme. Zira o bölge keskin ayrımların olduğu bir bölge haline geldi.

 

İsrail-2.JPG
İsrail'de yargı değişikliğine ilişkin yasal düzenlemeye karşı başlayan protestolar / Fotoğraf: Reuters



İkincisiyse Netanyahu'nun yazılı anayasası olmayan bir ülkede yargının elini kısıtlamaya kalkışması. Zira bu, Batı'nın İsrail'i (İşgal altındaki topraklarda yaptıklarını göz ardı ederek) tarif ederken övdüğü 'demokrasi' itibarına gerçek bir darbedir.

Bugün Washington, örneğin aşırılık yanlılarının İsrail'de yaptıklarını görünce Ankara'yı eleştiremez. İsrail'in demokrasiye saygı duymayan bir bölgede demokratik bir ülke olduğu söylenemez. Batı bölgeye bağımsız yargının gerekliliği derslerini verirken Netanyahu'nun yaptıklarını haklı çıkarmak mümkün değil.

İsrail'in bir iç kriz yaşadığı doğru. Bu, o sahte sloganlarla tükenmiş bölgede sloganların düşme aşamasının bir uzantısıdır. En önemlisi de daha önce dediğim gibi, demokrasiye saygı duymayan bir bölgede, İsrail'in 'demokrasisi' üzerindeki oyun kartının düşmesidir.

Sonuç olarak İsrail, demokrasinin çarpıtıldığı ve aşırılık yanlılarının kartının siyasi kazanımlar elde etmek için kullanıldığı bölgede oyunun kurallarına razı oldu.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU