Rusya Federasyonu'nun 2014 yılında Kırım'ı, 2022 yılında Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporizka oblastlarını hukuksuzca ve acımasızca kendi topraklarına katma girişimi, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinde bahsi geçen "toprak bütünlüğü", "siyasi bağımsızlık" ve "devlet egemenliği" gibi temel kavramların 21'inci yüzyılda ihlal edilemeyeceğine inananlar açısından bir sürprizdi.
Hem jus ad bellum hem de jus in bello çerçevesinden bu savaşa bakıldığında, tüm somut deliller Rus tarafının illegal biçimde savaş ilan ettiğini ve savaş esnasında da uluslararası silahlı çatışmalar hukukunu sıklıkla ihlal ettiğini gösteriyor.
Ancak insan hakları hukukuna en sâdık olduğunu addeden ülkelerin dışişleri bakanlıklarının ve istihbarat örgütlerinin koridorlarında dahi, bu savaşa "koruma sorumluluğu" gibi prensipler -veya genel olarak insan hakları hukuku- bağlamından bak(a)mayıp, "bu savaş bizim savaşımız değil, sadece kınamakla yetinmeliyiz" diye kestirip atanlar oldu.
Bu düşün yapısındaki bazı araştırmacılar, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı kasıtlı olarak "Ukrayna Savaşı" ya da "Ukrayna krizi" diye adlandırıyorlar.
Halbuki Ukrayna kendi kendine kriz ve savaş çıkarmadığına göre, bu gerginliği tırmandıran ve savaşı başlatan tarafın da ismi anılmalı. Doğru kavram, "Rusya-Ukrayna savaşı" olmalı.
Ukrainian Prism isimli think tank'in Güvenlik Çalışmaları Programı Başkanı Hanna Şelest gibi araştırmacılara göre ise, esas doğru kavram "Rus saldırganlığı". Zira Rusya'nın geniş çaplı işgalinin ardında yatan temel gerekçe budur.
Peki, Rus saldırganlığı askeri yöntemlerle durdurulabilir mi?
Hayır, durdurulamaz. Çünkü uzun yıllardır süregelen Rus saldırganlığının özünde, -ne kadar ironik olsa da- Rusya'yı dünya barışının patronu gibi addeden ve barışı silah zoruyla sağlamayı meşru sayan köklü milliyetçi doktrinler var.
Bu doktrinleri savunan kişiler Ukrayna'yı Rus dünyasına ait olan, bu yüzden Rusya yanlısı politikalar uygulamakla yükümlü olan, NATO gibi ittifaklardan uzak durması gereken bir devlet gibi görüyorlar.
Onlara göre, Rusya'nın küçük düşürülme dönemi sona ermiştir ve artık Rusya'nın ihtişamına ve gücüne herkesin saygı duyması gerekiyor.
Örneğin Kremlin yanlısı iki Rus araştırmacı olan Sergey Karaganov ve Dmitri Trenin, Batı'nın "iradesini kırmak" ve onu Rusya'nın nükleer tehditlerinin bir blöf olmadığına ikna etmek amacıyla, NATO ülkelerine taktik nükleer silahlarla saldırı düzenleme çağrısında bulundular.
24 Haziran 2023 tarihinde Russia Today'a konuşan Karaganov, şu cümleleri sarf etti:
NATO Ukraynalıları top yemi olarak kullanarak Rusya'ya karşı savaşını sürdürürse, bir tür uzun menzilli silah kullanmak zorundayız- şimdiye kadar son Ukraynalıya kadar savaşıyorlar.
Ayrıca Karaganov, Dostoyevski'den alıntı yaparak "insanlığı kurtarmak için çocuğu feda etmek"ten de söz etti.
Üçüncü dünya savaşının tüm dünyayı yok edebilecek bir nükleer savaş olabileceğini söyleyen bir entelektüelin, nükleer saldırı çağrısında bulunması son derece dikkat çekiciydi.
Sonuç olarak, Rus saldırganlığı tarih boyunca var olmaya devam etme potansiyeline sahip. Ancak gereken cesaret ve irade olunca, Rusya-Ukrayna savaşı durdurulabilir.
Bu konuda çözüm önerileri içeren 27 Haziran 2023 tarihli bir Chatham House raporu mevcut:
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı nasıl sona erdirilir? Avrupa'nın geleceğini korumak ve sahte bir barışın tehlikeleri.
Bu ise, bir sonraki yazının konusu.
NOT: Konuya bilimsel açıdan yaklaşmak isteyenler için Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı'ndan Dr. Bleda Kurtdarcan ile Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner'in akademik çalışmaları ufuk açıcıdır. İki yazar, Adalet Yayınevi'nden çıkan "Stepler, Dinyeper ve Barut: Ukrayna-Rusya Savaşı'nın Uluslararası Hukuk Veçhesi" adlı kitap çalışmasında sırasıyla "Rusya'nın Savaş Yöntemi ve Silahlı Çatışmalar Hukukundaki Gelişmeler: Meskûn Mahalde Yoğun Ateş Destek Unsuru Kullanımı Meselesi" ve "Uluslararası Kuvvet Kullanma Hukuku -Jus ad Bellum- Bakımından Rusya-Ukrayna Savaşı" başlıklı bölümleri kaleme almışlardır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish