Mardin Artuklu Üniversitesi’nde (MAÜ) mevcut üç enstitünün (Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yaşayan Diller Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü) yapısal dönüşümünün, daha açık bir ifade ile bu enstitülerin bünyesinde yer alan anabilim dallarının “Lisansüstü Eğitim Enstitüsü” adıyla kurulacak yeni bir enstitü bünyesinde toplanmasının gündemde olduğu bir ortamda, başından bu güne kadar MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü’nde uygulamanın içinde yer alan bir öğretim üyesi ve idareci olarak konuyla ilgili görüşlerimi kamuoyu ile paylaşmayı vicdani bir sorumluluk olarak addediyorum.
Konuyu duygusallıktan ziyade rasyonel bir yaklaşımla ele alacağımı peşinen vurgulamak istiyorum.
Öncelikle MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü’nün kuruluş amacına ilişkin şunu net bir şekilde ifade etmek gerekir ki aslında 2009 yılında enstitünün kurulmasına ilişkin atılan adım Kürdoloji ile ilgili akademik bir yapının kurulması amacına dönüktür.
Ancak süreç içerisinde içinde Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü anabilim dallarının yer aldığı Yaşayan Diller Enstitüsü’nün kurulması YÖK tarafından uygun bulunmuş ve meriyete sokulmuştur.
Böylece enstitüde bölgenin kadim halklarından biri olan Süryanilerin dili ve kültürü de bir araştırma alanı olarak yer alacak, yanısıra Arap dili ve kültürü anabilim dalında da özellikle Mardin ve çevresinde yaşayan Arapların dili ve kültürü üzerine yoğunlaşılacaktı.
Hiç şüphesiz o güne kadar Türkiye’deki akademik hayatta kendisine yer bulamamış olan Kürtçe ile Süryanicenin kurumsal bir yapı içerisinde bu hayata adım atmış olmalarının çok önemli olduğunu teslim etmek gerekir.
Yaşayan Diller Enstitüsü’nün yapısı
Peki, sosyal bilimler alanına girmeleri hasebi ile her üç anabilim dalının (Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü), Türk Dili ve Edebiyatı, Arap Dili ve Edebiyatı ile Fars Dili ve Edebiyatı anabilim dallarında görüldüğü üzere, MAÜ’nde zaten mevcut olan Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde açılmaları pekala mümkün iken bu anabilim dallarının kurulacak müstakil bir enstitü içerisinde açılmasının nedeni nedir?
Bunun nedeni Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün açılmak istenen anabilim dallarının kuruluş amacına hizmet edecek bir yapıya sahip olmamasıdır. Zira Sosyal Bilimler Enstitüsü (aynı şekilde Fen ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri) daha çok lisansüstü eğitimi (yüksek lisans ve doktora programlarını) organize eden enstitüler iken, Yaşayan Diller Enstitüsü ise içinde lisansüstü eğitimin de yer aldığı bir “araştırma” enstitüsüdür.
Türkiye’deki farklı üniversitelerde mevcut olan diğer araştırma enstitülerinde de görüldüğü üzere (Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ege Üniversitesi Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi), araştırma enstitüleri yapı ve amaç itibari ile Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden tamamen farklıdır. Burada MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü’nün esasında bunları emsal alarak kurulduğunu da ifade etmek gerekiyor.
Araştırma enstitülerinin diğer enstitülerden belki de en temel farkı, profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, öğretim görevlisi, uzman ve araştırma görevlilerinden oluşan akademik bir kadroyu bir alanda araştırmalar yapmak amacıyla bünyelerinde barındırmalarıdır. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ise böyle bir kadro istihdamı söz konusu olmayıp enstitüde ders vermek üzere fakültelerdeki öğretim üyelerinden istifade edilmektedir.
Sosyal Bilimler Enstitüsü’ndeki anabilim dalları fakültelerdeki lisans bölümlerine paralel bir şekilde açılmakta, fakültelerdeki bölümler aynı isimle enstitülerde anabilim dalına dönüşmekte ve isimlerin aynı olmasına azami derece dikkat edilmektedir.
Örneğin Edebiyat Fakültesi'ndeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı olmaktadır. Bu durumda Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün temel misyonu yüksek lisans ve doktora programlarının öğrenci alımı, ders, sınav, seminer, tez ve mezuniyet süreçlerini organize etmek olarak ortaya çıkmaktadır.
Öte taraftan lisans bölümlerindeki öğretim üyeleri akademik çalışmalarını bireysel yapmakta, zamanlarının önemli bir kısmını öğretim süreci ile geçirmekte ve geniş kapsamlı projeler ile özel bir sahanın gelişimine zaman ayıramamaktadırlar. Bu yüzden de üniversitelerde bu amaca hizmet üzere araştırma enstitülerinin kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
MAÜ’de açılan Yaşayan Diller Enstitüsü’ndeki Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü anabilim dallarına baktığımızda bunlar Edebiyat Fakültesi'ndeki Kürt Dili ve Edebiyatı, Süryani Dili ve Edebiyatı ile Arap Dili ve Edebiyatı lisans bölümleri ile sınırlı olmayıp daha geniş bir kapsam ve amaca sahiptirler. Bunun neticesinde Yaşayan Diller Enstitüsü’ndeki “dil ve kültür” anabilim dallarında bir taraftan lisans programlarına paralel olarak dil ve edebiyat alanları ile din, tarih ve antropoloji gibi kültür alanlarında lisans üstü eğitim yapılmakta bir taraftan da bu alanlarda çok yönlü araştırmalarda bulunulmaktadır.
Yaşayan Diller Enstitüsü’nün misyonu
MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü’nün üç temel misyonunun olduğunu söylemek mümkündür;
Birincisi, açacağı yüksek lisans ve doktora programlarına dışarıdan öğrenci alımında bulunarak yüksek lisans ve doktoralı akademik kariyer sahibi araştırmacıları yetiştirmek, yanısıra yüksek lisans ve doktorası olmayan kadrolu araştırma görevlilerinin bu programları bitirerek öğretim üyesi olmalarını sağlamaktır.
Burada YÖK’ün ÖYP (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı) çerçevesinde 16 araştırma görevlisini MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde istihdam etmiş olduğunu ifade etmek gerekir. Bu araştırma görevlilerinin tamamı yüksek lisans programından mezun olmuş, bir kaçı farklı üniversitelerde doktora programını bitirmiş, diğerlerinin ise bu üniversitelerdeki doktora programları devam etmektedir.
İkincisi, enstitü bünyesinde istihdam edilmiş olan öğretim elemanlarınca yapılacak araştırma ve etkinliklerle her üç alanın gelişmesine katkı sağlamak. Böylece Yaşayan Diller Enstitüsü’nde yapılacak araştırmalar neticesinde o güne kadar akademide temsil edilmemekten kaynaklanan araştırma açığının telafisi yoluna gidilecek, bu alanlarda temel araştırma eserleri ortaya çıkacak; bu eserler lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında öğrencilere rehberlik edecek; ayrıca yapılacak süreli yayınlar, sempozyum, panel, seminer ve kurs şeklindeki etkinlikler ile de bu alanların gelişmesine katkı sağlanacaktır.
Üçüncüsü, Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nda tezsiz yüksek lisans programını açmak suretiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaöğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında seçmeli ders olarak okutulacak olan Yaşayan Diller Kürtçe dersine öğretmen yetiştirmektir.
Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın bu misyonu öğretmen yetiştirmek noktasında Eğitim Fakülteleri’nin misyonuna benzemektedir. Edebiyat Fakültesi’ndeki Kürt Dili ve Edebiyatı bölümünün henüz mezun vermediği yıllarda Yaşayan Diller Enstitüsü’ndeki tezsiz yüksek lisans programı mezunları adı geçen dersin öğretmenleri olmaya hak kazanıyorlardı.
Ancak lisans bölümleri mezun verince Talim ve Terbiye Kurulu Kararı gereğince “Lisans programları mezunlarınca ihtiyacın karşılanamaması durumunda, Yaşayan Diller ve Lehçelerin ilgili alanında tezsiz yüksek lisans programını tamamlayanlar” şeklinde alınan bir karar ile bu program mezunlarına ikinci sırada öğretmenlik hakkı tanınmıştır.
Şu anda Yaşayan Diller Kürtçe dersi öğretmenlerinin (80 dolaylarında) bir kısmı tezsiz yüksek lisans programı mezunları, bir kısmı da lisans mezunlarıdır. İleride kontenjanların artması durumunda lisans mezunları yetmeyeceği için boş kontenjanlara tezsiz yüksek lisans mezunlarının atamaları yapılabilecektir.
Yaşayan Diller Enstitüsü’nün faaliyetleri
Bir araştırma enstitüsü olarak bu güne kadar MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde yürütülmüş olan faaliyetleri detaylara girmeden başlıklar halinde şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Enstitü bünyesindeki her üç anabilim dalında tezli Yüksek lisans programları.
- Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde tezsiz yüksek lisans programı.
- Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde sertifikalı Kürtçe kursları.
- Milli Eğitim Bakanlığı 5, 6, 7 ve 8. sınıflar için Yaşayan Diller Kurmanci ve Yaşayan Diller Zazaki ders kitapları.
- Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü alanlarına hitap eden ve üç dilde yayın yapan Mülemma adlı kültür edebiyat dergisi.
- Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü alanlarına hitap eden ve üç dilde yayın yapan JMS The Journal of Mesopotamian Studies adlı hakemli dergi.
- Her üç alan ile ilgili uluslararası düzeyde sempozyum, çalıştay ve paneller.
- Her üç alana hitap eden seminerler dizisi.
- Enstitüdeki öğretim elemanlarının her üç alan ile ilgili araştırma kitapları, ders kitapları, makale vb. türlerdeki yayınlar.
- Dersler (Lisansüstü dersleri, Kürt Dili ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı, Antropoloji vb. bölümlerdeki lisans dersleri, MAÜ bünyesindeki bütün bölümlerde verilen seçmeli Kürtçe dersleri, MAÜ Artuklu Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı işbirliği ile Sertifikalı Akademik Kürtçe Kursu)
- 14 ciltlik tematik Aleksandre Jaba el yazma eser koleksiyonunun basılması projesi (yayına hazır).
Dönüşüm, ama nasıl?
Anlaşıldığı kadarı ile YÖK, yeni kurulan üniversitelerden -muhtemelen iş yükleri az olduğu için- enstitülerin tek çatı altında toplanması şeklinde bir talepte bulunmuştur. Daha sonra Bayburt ve Muş Alparslan Üniversiteleri örneğinde olduğu gibi birkaç üniversite daha enstitülerin birleştirilmesini senatonun gündemine getirmiş, teklif Bayburt Üniversitesi’nde kabul edilmişken Muş Alparslan Üniversitesi’nde ise reddedilmiştir. Son olarak da YÖK’ün MAÜ’nden bu yönde bir talebi olduğu ifade edilerek, üniversite senatosundan enstitülerin birleştirilmesi yönünde bir karar alınmış ve bunun doğal bir işlem olduğu ifade edilmiştir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yukarıda yapısı, misyonu ve faaliyetleri üzerinde durduğumuz MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesideki Kürt Dili ve Kültürü, Süryani Dili ve Kültürü ile Arap Dili ve Kültürü anabilim dallarının, üniversitede lisans üstü eğitimini veren tüm anabilim dallarının içinde yer aldığı yeni bir enstitüye taşınacak olması bir dönüşüm olarak değerlendirilebilir.
Ancak kurulacak enstitüde Yaşayan Diller Enstitüsü asıllı üç anabilim dalı ile diğer anabilim dallarının yapıları farklı olduğundan bunların tek çatı altında uyum sağlaması zor olacak ve kuvvetle muhtemel süreç Yaşayan Diller Enstitüsü asıllı anabilim dallarının araştırma yönünün ortadan kaldırılması ile son bulacak, bu da yukarıda sıralanan faaliyet sahalarının çok önemli bir kısmının icra edilmesini imkansız hale getirecektir.
Neticede böyle bir bir dönüşüm ile her üç alanın özel bir şekilde gelişmesini hedefleyen müstakil bir enstitü kapatılmış olacaktır.
Öte taraftan birleştirilmiş yeni enstitüde kadro istihdamı olmayacağından özellikle Kürt Dili ve Kültürü anabilim dalında kadrolu 20 dolaylarındaki öğretim elemanının durumu belirsiz bir hal alacaktır. Bu öğretim elemanlarının tamamının Edebiyat Fakültesi’ndeki Kürt Dili ve Edebiyatı bölümüne aktarımı akla gelen ilk alternatiftir. Ancak bunun önünde iki engel bulunmaktadır;
Birincisi, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümünde mevcut kadro sayısı 6 olduğu için, norm kadro gereği buraya yeni bir eleman alımında bulunulması imkan dışıdır. Eleman alımı YÖK'ün özel izniyle mümkün hale gelse bile bu kadroların tamamının taşınması, bir lisans bölümünün kapasitesini aşacağı için, imkan dahilinde olamayacaktır.
Bu da eğitim, din, tarih, antropoloji, sinema gibi alanlarda ihtisas sahibi olan Kürdoloji çalışanlarının başka bölümlerde istihdamını gündeme getirecektir ki bu Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesindeki Kürdoloji kadrosunun dağıtılması manasına gelmektedir.
Sosyal, fen ve sağlık bilimleri enstitülerinin birleştirilmesine baktığımızda, bütün olumsuzluklarına rağmen bu mümkündür. Zira bu enstitüler hiç olmazsa aynı yapıya sahiptirler ve tek çatı altında toplansalar da amaç hasıl olabilir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Yaşayan Diller Enstitüsü gibi araştırma enstitülerinin ise yapıları farklı olan enstitüler ile birleştirilmeleri mümkün değildir. Zira bu takdirde bu enstitülerin amaç ve misyonları ortadan kaldırılmış olacaktır.
MAÜ bünyesindeki Yaşayan Diller Enstitüsü, bütün eksikliklerine rağmen, önemli bir ihtiyacı karşılayan, ciddi bir boşluğu dolduran ve emsallerine göre amaç ve misyonunu olabildiğince iyi bir şekilde yerine getiren akademik bir kurumdur. Hazır mevcut olan ve iyi kötü 10 yıllık bir tecrübeye sahip olan bu kurumu ortadan kaldırmamak gerekir.
“Benim oğlum Bina okur, döner döner yine okur” hesabı, bir on yıl sonra sıfırdan başlamak en hafif tabirle emek israfı olacaktır. Aksine bu 10 yıllık kurumun ileriye taşınması ve 100 yıllık güçlü bir kuruma dönüştürülmesi hedeflenmelidir.
Türkiye’de Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü’nde 1850'li yıllarda başlayan ve uzunca bir süre devam eden Kürdoloji çalışmalarına benzer çalışmaların yapıldığı bir kurumun varlığı son derece gerçekçi ve makuldur.
Sonuç itibariyle; MAÜ eski yönetimince Yaşayan Diller Enstitüsü ile ilgili yanlış bir karar alınmıştır ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nde işbaşına gelen yeni yönetimin girişimleri ve YÖK'ün onayı ile bu yanlış karardan dönülmesi en makul yol olacaktır.
Eğer Yaşayan Diller Enstitüsü ile ilgili bir dönüşüm olacaksa bu imha değil inşa, küçültme değil büyütme, zayıflatma değil güçlendirme şeklinde olmalıdır.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish