Trump'ın davranışları ABD için bir yük mü?

Dünya, ABD'nin devasa, büyük ve uzun yürüyüş deneyimiyle karşı karşıya

Fotoğraf: Reuters

Akademisyen Joseph Nye, 1990 yılında "Bound to Lead" adlı kitabında 'ABD'nin yumuşak gücü' kavramını ortaya atmıştır.

Daha sonra 2004'te çıkardığı ikinci kitabı olan "Soft Power: The Means To Success In World Politics"te ise bu konuyu daha kapsamlı bir şekilde ele almıştır.

ABD'li akademisyenler, "sinema, müzik, kitap, modern teknoloji, bağımsız yargı sistemi ve hatta kot pantolon gibi" unsurlardan oluşan bu yumuşak güçten övgüyle söz etmektedirler.

İçlerinden bazıları, bu unsurların gerçek iş makineleri devreye girmeden önce Berlin Duvarı'nı yıkan araçlar olduğunu söylemiştir.

Yumuşak güç kavramı ortaya atıldığından beri kavram mantıklı geldiği için bununla ilgili yazılar çoğalmıştır.

Dünyadaki çoğu insan ABD'ye göç etmeyi hayal etmektedir. Nitekim, ABD dışarıdan en çok öğrenci kabul eden en çok kitap basan ve özgürlükler ve gelişmiş teknoloji açısından en yüksek çıtaya sahip ülkedir.

Bu topraklar, birçok kişiye göre özgürlüklere saygı gösteren ve yetkili makamlar arasında dengeyi gözeten çekici bir yeri ve toplumu temsil ediyordu.

Gelgelelim, son yıllarda siyasi piramidin tepesindeki ABD'li politikacıların birçok sansasyonel sahnesinden sonra dünya bu prestije ciddi bir şüpheyle bakmaya başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Donald Trump, 'ABD'nin yumuşak gücünün' dünyanın gözünde erozyona uğramasının açık bir örneğidir.

Zira Trump, ABD'li teorisyenlerin bahsettiği tüm değerleri hiçe saymıştır. Örneğin, gürültülü bir anarşist grubunu ABD demokrasisinin kalesine saldırmaya teşvik etmiş, bazı gizli devlet belgelerini teslim etmeyi reddederek evine götürmüş, seçim sonuçlarını manipüle etmeye çalışmış ve bunlarla da kalmayarak şüpheli ilişkisi olan bir kadını susturmak için para vermiştir.

Herkesin malumu olduğu üzere, Donald Trump'ın medya organlarına ve medya çalışanlarına karşı takındığı o kibirli tavrı ve kullandığı yakışıksız ifadeleri bir kenara bırakırsak, seneler önce bu şüphelerden tek biri, sadece bu süper güçte üst düzey makamlarda oturanları değil, herhangi bir siyasi makamda oturan birisini dahi devirebiliyordu.

Bu 'suçlar' herhangi bir kişiyi hapse götürebiliyordu. Ancak yargı organına yapılan baskılar, eski başkana yumuşak davranılmasına ve kayırılmasına sebep oldu!

Asıl sorun yukarıda bahsedilenler değil, bilakis ABD'li seçmenin büyük bir kısmının, ABD'nin yumuşak gücünde ciddi bir kayba yol açacak şekilde ulvi değerlerin içinin boşaltılmasını ve bilinen tüm yasal ve etik ihlalleri umursamamasıdır.

Bunun aksine, ABD demokrasisinin yakalandığından daha hafif bir siyasi hastalığa yakalanan İngiltere'de Muhafazakâr Parti, eski başkanı Boris Johnson'ı parlamentoyu kasıtlı olarak yanılttığı için milletvekilliğinden istifaya zorlamıştı.

Johnson, Muhafazakâr Parti için benzeri görülmemiş bir zafer elde etmiş ve en iyimser muhafazakarların dahi hayal edemeyeceği bir çoğunluk sağlamıştı.

Aynı parti, İngiliz seçmeni nezdindeki parti itibarını korumak için Johnson'ı istifaya zorladı ve halkın içinden Johnson'ı destekleyen kimse çıkmadı.

Parti liderlerinin ve kitlesinin Sayın Trump'a karşı bu partizan, yanlı tutumu, en ulvi ABD değerlerine inanan biri için yadırganacak bir durum.

Ortada çifte standartlı uygulamalar, çelişkili tavırlar ve tutarsız davranışlar dönüyor. Dolayısıyla bunun sonucunda tüm bu yumuşak güç sadece kâğıt üzerindeki bir mürekkebe dönüşüyor!

Değerler ve uygulamalarda yaşanan karmaşa 'şaşkın bilinç sendromu' olarak tanımlanabilir. Bu olgu, çoğu Batı demokrasisinde görülen bir durumdur ve bu demokrasileri, uygulamaları pek çok üçüncü dünya ülkesini hala etkileyen totaliterliğe dokunmaya yakın gri bir alana götürmektedir.

Amerikan rüyası solmaya başladı. Partizanlık, Cumhuriyetçiler arasında belirgin olsa da tarih boyunca daha dışa dönük ve saflarında daha çoğulcu bir yapıya sahip olan Demokrat Parti'deki partizanlığın da ondan aşağı kalır yanı yok.

Sayın Joe Biden'ın ileri yaşının kendisini etkilediği ortada. Bu, ABD medyasında da birçok kez yer aldı. Ancak parti içinde, 5 Kasım 2024'teki seçim yarışında Biden'a alternatif sunulmasını isteyen bir ses çıkmıyor.

Bu da demek oluyor ki, ABD seçmeninin önüne 'tatlı' denilemeyecek iki seçenek konulabilir; ya ABD'yi yürürlükteki kanunları umursamayan, ciddi kanun ihlalleri yapan ve demokratik süreci tüm ayrıntılarıyla hor gören pervasız bir kişi yönetecek ya da medya mensuplarına söyleyecek birkaç satırı zar zor aklında tutabilen yaşlı bir adam!

Batı demokrasisi bu kadar kocadı mı? Tüm bu gerçekler, ABD'nin itibarını etkiledi ve hızla aşağıya doğru bir düşüşe yol açtı.

Zira ABD, içeride başaramadığı şeyleri dışarıya pazarlayamıyor. ABD deneyimi boğuldu. İçeriden gelen düzeltme sesleri cılızlaştı. Popülizm yükseldi.
 


Tüm bunlar ABD deneyiminin kaos ve sarsılma ile tehdit edilmesine zemin hazırladı. ABD'nin artık dünyaya öğretecek dersleri olmayacak!

Dijitalleşme devrimi, insanların zihninde olumsuz ve yıkıcı bir rol oynadı. Zira çevrelerinde olup biteni en az sayıda ve en kısa kelimeyle anlamak için sosyal medya araçlarına güvenmeye başladılar.

Bu nedenle sadece genel halk değil, aynı zamanda bir zamanlar elit olarak adlandırılan büyük bir grup da yüzeyselleşti.

Yukarıda bahsi geçen her şeyin, dışarının üzerinde büyük bir olumsuz etkisi var. ABD 'yumuşak gücü' artık diğer ülkelere pazarlanamaz. Çünkü ABD kendi topraklarında başarılı olamadı.

Bu durum, dünya üzerinde birçok ülkenin bu güce karşı şüpheyle yaklaşmasını ve belki de henüz 'yumuşak gücü olgunlaşmamış' diğer güçleri araştırmasını açıklıyor.

Bazıları demokrasinin kendi kendini düzelttiğini savunuyor! Dünya, ABD'nin devasa, büyük ve uzun yürüyüş deneyimiyle karşı karşıya.

Bu deneyimde siyahi vatandaşlara olan tutumunu ve adalet ve insan hakları konusundaki duruşunu düzelten ABD, 'yumuşak gücü' neredeyse yok eden hataları düzeltme konusunda da aynı adımları atacak mı?

Hâsılı, ABD'nin bir başkanı olsa bile, eylemlerini izleyen ve düzelten bir dizi kurum tarafından yönetiliyor.

Son yıllarda bu kurumlar bu görevlerini yapmak için devreye girdi. Ancak yine de ülke dışındaki 'itibar' bozuldu ve güven azaldı!

 


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU