Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'ndan (AKKA) çekildiğini duyurdu.
Aslında bu çekilme kararı son derece kritik bir karar. Zira geçmişte Rusya, 19 Kasım 1990'da Paris'te imzalamış olduğu bu anlaşmayla Konvansiyonel Kuvvetlerine bazı sınırlamalar getirmişti.
AKKA dediğimiz bu anlaşma esasen NATO ve Varşova Paktı ülkeleri arasında imzalanmıştı. Ve bu ülkelerin konvansiyonel kuvvetlerine, askeri güçlerine bir kısıtlama getiriyordu ve dünya barışı ve bölge barışı açısından; yani hem dünya barışı hem de Avrasya barışı ve istikrarı açısından son derece önemli bir anlaşmaydı.
Benim açımdan ise aslında Putin'in aldığı bu karar pek de sürpriz olmadı. Zira 2015'te Putin, Rusya'nın artık AKKA Anlaşması bağlamında düzenlenen toplantılara katılım sağlamayacağını deklare etmişti.
Dolayısıyla bu benim açımdan sürpriz bir karar değil. Aslında Rusya'nın yeni dönemde takındığı bu tavır, bu anlaşmadan çekilme kararı tamamen NATO'ya karşı olduğunu ifade ediyor.
Ve Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması, Soğuk Savaş'ın son yıllarında müzakere edilen ve tamamlanan bir anlaşmaydı.
Avrupa'da Konvansiyonel Askeri Kuvvetlerin önemli kategorilerine bazı kısıtlamalar getiriyordu. Fazla silahların imha edilmesini içeriyordu.
Ve Ukrayna savaşı devam ederken Kremlin ve Putin'in bu kararı alması artık NATO Rusya ilişkilerinde çok ciddi bir dönüm noktasına; bir kırılma noktasına girildiğini de gösteriyor.
Bu anlaşmanın 33'üncü yılında böyle bir karar alınması artık Rusya Federasyonu tarafından yeni bir döneme girildiği ve hiçbir şeyi eskisi gibi olmayacağının da açıkça ilanı aslında.
Dolayısıyla burada Türkiye Cumhuriyeti'nin izlemesi gereken tutum yine en başından olduğu gibi tarafsız kalmak, gelişmeleri objektif değerlendirmek ve taraflar arasında sağduyuyu ve istikrarı sağlayıcı tutum takılmalarını tavsiye etmek olacaktır.
Tahıl Koridoru mutabakat sürecinde Türkiye'nin tutumu son derece önemliydi. İlerleyen süreçte Türkiye Cumhuriyeti Devleti yine
taraf olmadan; daha doğrusu nesnel ve objektif bir diplomatik strateji izleyerek bu süreci yumuşatabilir. Bu sürecin olgunlaşmasını, yumuşamasını da sağlayabilir.
İlerleyen günlerde yine tabii bu gelişmeleri ben yorumlamaya devam edeceğim.
Esen kalın efendim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish