Son olarak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Çin ziyaretinde adı geçti. Pekin'le Washington arasında son dönemde sıkıntı yaratan önemli başlıklardan biri olduğu için muhalif isimler yaptırım uygulanmasını dahi talep ediyor. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul, Çin'in Tayvan ve Küba hamlelerinin önüne geçmemekle suçladığı Demokrat Parti yönetimine bu konudaysa şöyle tepki gösterdi:
Çin kaynaklı fentanil malzemeleri kaçakçılığı Amerikan toplumlarını kasıp kavurmaya devam ederken, sayısız ölüme ve tarifsiz acılara neden oluyor. Bu kritik meselede sağlam çaba gösterip Amerikalıların hayatlarını korumalıyız.
Son başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'den başkan adayı olmak isteyen Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren da ay başında bu meseleye dikkat çekti. Kriptoparaların fentanil ticaretinde kullanıldığını vurgulayarak bu yeni finans araçlarına sıkı bir düzenleme getirilmesi gerektiğini söyledi.
Ocak 2023'ten önceki 12 aylık periyodda 109 bini aşkın ABD'linin yüksek dozdan öldüğünü düşünürsek sorunun boyutu küçümsenecek gibi değil.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Önceden de pek çok ölümde de onu duyduk. Son olarak Coolio'nun vefatında adı geçti. Gangsta's Paradise'la tanınan rapçiden önceki kurbanlarının listesiyse çok uzun:
Purple Rain ve When Doves Cry gibi parçalarıyla bilinen yıldız şarkıcı Prince, Amerikan rock'ının önemli isimlerinden Tom Petty, 2010'lu yıllara damgasını vuran rapçi Mac Miller, 90'ların grunge havasını rap müzikle verdikten sonra 21 yaşında ölerek "kendi jenerasyonunun Kurt Cobain'i" yakıştırmasına layık görülen Lil Peep, dünyaca ünlü heavy metal grubu Slipknot'un basçısı Paul Gray, 2013'ten 2017'ye kadar internete damga vuran video paylaşım sitesi Vine'ın kurucularından Colin Kroll, gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olarak gösterilen The Wire'ın en dikkat çekici karakterlerinden Omar Little'ı canlandıran Michael K. Williams ve daha niceleri…
ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (DEA) Aralık'ta yaptığı duyuruda 2022'de tüm Amerikalıları öldürebilecek kadar fentanil ele geçirildiğini açıkladı. Geçen sene 4 bin 500 kilo toz ve 50,6 milyon adet tablet formunda fentanilin yakalandığı belirtildi.
ABD merkezli düşünce ve araştırma kuruluşu RAND Corporation'ın 2019 tarihli fentanil raporunun başyazarı Bryce Pardo, "Bu yeni bir dönem. Eroinin yüzyılı aşkın süre önce sokakları vurmasından bu yana böylesini görmedik" diyor.
Türkiye'nin yoğun gündeminde fentanilin adı pek geçmiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın yayımladığı Türkiye Uyuşturucu Raporu 2022'de de haklı şekilde metamfetamine vurgu yapılıyor. Ancak fentanilin Türkiye'yi dokunmadan pas geçeceğini sanmak pek mantıklı gözükmüyor.
Zira Ekşi Sözlük'teki bir kullanıcı da 2018 başında şu ifadelerle bir sinyal veriyor:
Artık eroini bırakmış olan A.A. konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Türkiye'de "Doğrudan fentanil kullanıyorum" diyecek çok kişinin olduğunu sanmadığını fakat maddeyi kullananların etkisini fark edebileceğini söyledi:
Büyük ihtimalle satan adam da ne sattığını bilmiyor. Ancak etkisinden anlamak mümkün. Normalde bir günde kullandığın şey bir hafta yetiyorsa içindekilerin daha farklı ve tehlikeli olabileceğini anlıyorsun.
1990'larda başladığı opioid kullanımına 2012'de son verdikten sonra Bağımlılık ve İyileşme Danışmanı olarak çalışan Serkan Özkan da eskiden fentanilin uyuşturucu pazarında China White (Çin Beyazı) gibi isimlerle Türkiye'de satıldığına dikkat çekti. O dönem genel kategorisini zikrederek sentetik eroin olarak adlandırdıkları bu uyuşturucunun gerçek adını bilmediklerini belirtti.
Dünya kamuoyuna nasıl girdi?
2002 Ekimi'nde Çeçen bağımsızlıkçıların Rusya'nın başkenti Moskova'da Dubrovka Tiyatrosu'ndaki rehine eyleminde de Rus özel harekat birlikleri fentanil kullanmıştı. 23 Ekim'den 26 Ekim'e kadar 800'ü aşkın rehinenin kurtarılması için barışçıl bir çözüm sağlanamayınca operasyon düzenlendi. Binanın havalandırma sistemine adı açıklanmayan bir kimyasal salındı. İçerdekiler baygınlık geçirince harekete geçildi. Operasyon sonucunda eylemcilerden 33'ü, rehinelerdense 129'u öldü.
Katliama dönüşen kurtarma operasyonu sırasında hayatını kaybedenlerin neredeyse hepsinin ölüm nedeni bu gazdı. Moskova uzun süre bu kimyasalın içeriğini gizlemeye çalışsa da hem yurtiçinden hem de dünyadan gelen baskılara dayanamadı ve bir süre sonra Rusya Sağlık Bakanı Yuri Şevçenko, operasyonda bir fentanil türevinin kullanıldığını açıkladı.
Sonrasında olaydan sağ kurtulanların kıyafetlerini inceleyen bilim insanları, carfentanil ve remifentanil bulduklarını bildirdi.
Bu istisnai kullanım o dönem dünya çapında ses getirse de artık ABD'de fentanilden ölümler kabul edilmiş bir kaide haline geldi. Ancak mevcut durum çok daha feci. 18'le 49 yaş aralığındaki Amerikalılarda başat ölüm nedeni fentanil oldu. Vietnam, Irak ve Afganistan'da yaşamlarını yitiren ABD askerlerinin sayısı toplandığında, fentanil sebepli ölümlerden daha düşük bir rakam ortaya çıkıyor. Bireysel kullanımla gerçekleşen bu ölümlerde, kurbanların çoğu fentanil aldıklarını dahi bilmiyor.
Fentanil nedir?
Belçikalı Paul Janssen'in 1953'te kendi soyadıyla kurduğu ilaç şirketinin ilk yaptığı işlerden biri fentanili bulmaktı. 1959'da geliştirildikten kısa süre sonra damar içine uygulanan bir anestezi maddesi oldu.
Asıl amacı yoğun acıları dindirmek. Morfinden 100 kat, eroindense 50 kat daha güçlü bir ağrı kesici.
Opioid sınıfındaki bu ilaç, eczanelerde yalnızca normalde zaten bu sınıftaki bir madde kullanan hastalara ya da çok fazla acı çekenlere veriliyor. Genellikle kanser hastalarına ya da ameliyat olanlara uygulanıyor.
Eroine benzer şekilde başta geçici olarak öfori duygusu, sakinlik, rahatlama yaratabiliyor. Ancak beraberinde tansiyon düşüyor, baş dönmesi hissi geliyor ve solunum depresyonu diye de bilinen etkisiz ve yavaş solunum yapılıyor ki ölümlerin çoğu da nefessiz kalmaktan kaynaklanıyor.
Gözbebeğinde küçülme, kusma, idrar kesesinin tamamen boşaltılamaması gibi olumsuz etkileri de var.
ABD sokaklarındaki kod adları arasında Apaçi, Çinli Kız, Çin Mahallesi, Arkadaş, Sıkı Dostlar (Goodfellas), Büyük Ayı, He-Man, Jackpot, Tango ve Cash de bulunuyor.
Fentanil nasıl kullanılıyor?
Eczanelerde satılan türleri arasında tabletler, deriye yapıştırılan bantlar, burun spreyleri ve lolipopa benzeyen pastiller var.
Kaçak olanlarsa beyaz toza benziyor ve genelde tablet formunda satılıyor. ABD'de yakalanan gökkuşağı rengindeki tabletlerin fentanil içerdiği belirlenince narkotikçiler bu hapların kullanıcılara "İçinde fentanil var" mesajı vermek için böyle boyandığını öne sürdü.
LSD gibi kağıda emdirilen versiyonların da yasadışı pazarda satıldığı bildiriliyor. DEA fentanilin eroin gibi şırıngayla, esrar gibi sigara formunda, ekstazi gibi ağızdan ilaç gibi alınarak ve LSD gibi dil altına kağıt koyarak kullanılabildiğini belirtiyor.
Ne kadar ölümcül?
Fentanil ilk üretildiğinde en güçlü opioiddi. Yalnızca 2 miligramı, yüksek dozdan ölüme neden olabiliyor.
Uyuşturucu tacirleri doğrudan satabildiği gibi daha güçlü etki göstermesi için eroin ve kokaine de karıştırabiliyor. Kendilerine verilen malda fentanilin olduğunu bilmeyen kullanıcılar, hiç fark etmeden bu maddeyi ölümcül dozda vücutlarına alıyor. Zira 1 miligram fentanil, 50 miligramlık eroin ya da 100 miligramlık morfinle aynı etkiyi gösteriyor.
Uzmanlar, ağrıkesici ya da antidepresan tableti aldığını sanan kişilerin fentanil karıştırılmış sahte ilaçlarla öldüğüne dikkat çekiyor.
Kasım ayında açıklama yapan DEA, laboratuvarlarında test ettikleri her 10 sahte reçeteli ilacın 6'sında ölümcül olabilecek dozda fentanil bulduklarını duyurdu. Bir önceki sene bu oran 10'da 4'tü.
Fentanili belirlemeye yarayan testler, yüzde 97 isabetlilik oranıyla bir uyuşturucunun içinde bu maddenin olup olmadığını saptayabiliyor. Ancak türevlerini ya da başka ölümcül maddeleri belirleyemeyecekleri için bu yöntem de pek güvenli sayılmaz.
Bir de alınan maldaki maddelerin homojen dağılmadığı da düşünülürse testlerin güvenilirliği iyice zayıflıyor. Zira alınan örneklem bütünün tamamını temsil etmiyor.
ABD'de üç büyük opioid salgını yaşandı. Bunlardan ilki, 1990'lı yıllarda OxyContin ve Vicodin gibi reçeteli ağrıkesicilerden kaynaklandı. İkincisi bağımlıların 2010'da eroine dönmesiyle yaşandı. 2013'ten itibarense fentanil kaynaklı aşırı doz zirveye ulaştı.
2016'da fentanil, eroini geçerek en çok aşırı dozdan ölüme neden yol açan opioid oldu. O yıl sentetik opioidler yüzünden 19 bin 720 kişi öldü. 2021'deyse bu rakam 71 bini aştı.
Yüksek dozda nasıl etki gösteriyor ve ne yapmalı?
Belirtiler arasında sersemleme, gözbebeği boyutunda değişiklikler, soğuk ve nemli deri, morarma ve koma var. Solunum yetmezliği ölüme neden oluyor.
Eğer birisinin yüksek dozda fentanil aldığını düşünüyorsanız sırasıyla izlemeniz gereken adımlar şunlar:
1. Acil servisi arayın.
2. Varsa nalokson uygulayın. Aşırı doz opioidleri bloke eden bu ilaç, solunum problemlerini önlüyor. Ancak fentanilin tesiri naloksonun 30 ila 90 dakikalık etkisinden uzun sürdüğü için birden fazla doz kullanılması gerekebilir. ABD'de reçeteli satılan bu ilaç, sprey versiyonuyla reçetesiz de verilmeye başlandı.
3. Kullanan kişiyi uyanık tutmaya çalışın, nefes alıp verdiğinden emin olun.
4. Boğulmayı önlemek için onu yan yatırın.
5. Ambülans gelene kadar yanında bekleyin.
A.A.'ya kullanıcıların yüksek doz ihtimaline karşı tedbir alıp almadıklarını sorduğumda şu yanıtı verdi:
Hiç kimseyi görmedim ki overdose olur diye yanına nalokson alsın. Bu hayat tarzında genelde rastlanmayan bir şey.
Bağımlılık ve İyileşme Danışmanı Serkan Özkan da benzer bir cevap verdikten sonra bağımlılar arasında yüksek doz belirtisi gösteren kişiye tuzlu su enjekte etmek gibi zararlı inançlar olduğunu belirtti.
İstanbul'daki tanınmış bağımlılık kliniklerinde direktörlük yapmış olan Doç. Dr. Elif Mutlu; ABD, Avrupa ülkeleri ve Avustralya'da ücretsiz programlar dahilinde kullanıma hazır nalokson dağıtıldığını söyledi. Eroin ve sentetik türevlerine karşı etkili olan bu ilaç için Türkiye'de benzer bir uygulama olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
Naloksona bağımlı olma ihtimali yok. Türkiye'de eroin overdoselarının en çok çok görüldüğü yerlerden biri cami tuvaletleri. Bir ara Sağlık Bakanlığı'yla da camilerdeki lojmanlarda kalan imamlara dağıtma fikrini görüşmüştük. Sonra o iş bir şekilde kaldı.
Türkiye'de acillerde bile bulunmuyordu, zor bulunuyordu. Şimdi var sanırım. Ambulanslarda var mı bilmiyorum.
Yardıma giderken hastanelik olmak mümkün mü?
Fentanille alakalı oluşan en büyük mitlerden biri bu oldu: Yardıma gidenlerin yüksek doz fentanile maruz kalıp ölüme yaklaştığı öne sürüldü.
Konuyla ilgili en ilginç görüntülerden biri 2021'de ABD'nin San Diego kentinde çekilendi. Bu video, sahada fentanile temas ettikten sonra 4 doz naloksonla hayata döndürüldüğü söylenen bir polis memurunu gösteriyor.
*Dikkat, bazı kişilerin rahatsız olabileceği görüntüler içerir*
Bu görüntülerin kamuoyunda ses getirmesinin ardından uzmanlar itiraz etti. Yüksek doz opioidle uyumlu olmayan semptomlar gördüler. Asıl güçlü argümanlarıysa fentanilin deriden emilerek ya da solunarak bu kadar hızlı bir şekilde yüksek doz etkisine neden olamayacağıydı. Yine de deriye bulaşması durumunda o bölgenin suyla yıkanmasını tavsiye ediyorlar.
ABD'nin zehir bilimiyle uğraşan itibarlı kuruluşları Amerikan Tıbbi Toksikologlar Derneği (American College of Medical Toxicology/ACMT) ve Amerikan Klinik Toksikoloji Akademisi (American Academy of Clinical Toxicology/AACT) ilkyardım görevlilerinin maruz kaldıkları riski "aşırı az" diye niteliyor:
Şu ana kadar ilkyardım görevlilerinin tesadüfen opioide maruz kalıp zehirlenmekten kaynaklanan belirtiler ya da semptomlar gösterdiğine dair herhangi bir rapor görmedik.
Uzmanlar bu yanlış bilginin kurtarılabilecek vakalarda ölüme neden olabileceğini belirtiyor.
Ebeveynler neler yapabilir?
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde çekilen OC adlı diziyle tüm dünyada bilinen Orange County'nin eğitim biriminde konuyla ilgili çalışan Stephen Lambert, ailelerin opioid kullanımına karşı yapabilecekleriyle ilgili şu ifadeleri kullanıyor:
Genelde mesele sıcak ve destekleyici ilişkiler kurmak, kesin sınırlar çekmek, yaptıklarının sonuçlarını adil bir şekilde yansıtmak, çocuklarınızın kimlerle takıldığını bilmek ve arkadaşlarının ailelerini de tanımaktan geçiyor. En önemli şeylerden biri de madde kullanımının tehlikeleri hakkındaki iletişimi sürdürmek.
Lambert, ebeveynlerin gündelik sohbetler sırasında da çocuklarının ruh sağlığı hakkında önemli ipuçları edinebileceklerini vurguluyor.
Kaynağım A.A., hem kendisinin hem de etrafındakilerin eroini bırakmasında aile desteğinin kritik önemde olduğunun altını çiziyor:
Bırakan arkadaşlarım, birilerine karşı sorumluluk hisseden ve genelde çok maddi sıkıntı yaşamayan kişilerdi. Mesela biri evliydi ve çocuğu vardı. Eşi kullandığını bile bilmiyordu. Eve ilaç içip öyle gidiyordu. O da bıraktı şimdi.
Doç. Dr. Elif Mutlu'yla Bağımlılık ve İyileşme Danışmanı Serkan Özkan, bağımlılığın alkol, oyun, kumar gibi yüzleri de olduğunu ve bu durumun insani bir hal olarak görülmesi gerektiğini belirtiyorlar:
Böyle bir problemi fark etmek için gerçekten yakın olmak gerekiyor. Yapışık değil; açık, içten ve yakın olmak gerekiyor. O yüzden ailelere tavsiyemiz, dedektif gibi çocuklarını izleyip paranoyakça yataklarından saç tellerini toplayıp testten geçirmek falan değil de, hakikaten çocuklarının dünyası hakkında bir fikir sahibi olmaları, yani merak etmeleri.
Mutlu ve Özkan, Türkiye'deki aile yapısının bazı yönlerden sosyal hizmetlerin görevini gördüğünü belirtirken diğer yandan da fazla yapışık olmanın yarattığı sıkıntılara dikkat çekiyor. Ailelerin çocukların her isteğini karşılamasının, onların kendi kendilerine bakma kapasitesini törpüleyebildiğini vurguluyorlar. Özkan şu örneği veriyor:
Çocuğunuzun bacağı kırıkken, istediğinde ona su götürmek yardımcı olmaktır ama sağlıklı bir şekilde bir şeyler izlerken istiyorsa ona su götürmek o çocuğa yardımcı olmaz.
Patronu, öğretmeni, sevgilisi o çocuğa öyle davranmıyor. Çocuğun buradan kaynaklı kırılganlığına bir de bağımlılık gibi bir etken girdiğinde işler iyice zorlaşıyor.
Kliniklere sıradışı yollarla uyuşturucu sokarak çocuklarına yardım etmeye yeltenenlere bile rastlanabildiğini belirten ikili, ailelerin de bağımlılık konusunda ücretsiz psikolojik yardım alabileceği pek çok yer olduğunu ve bağımlı kişi gelmese de tek başına buralara gitmeleri gerektiğini belirtiyor.
Tedavi mümkün mü?
A.A. sınıfsal farklılıkların tedaviye etkisini vurguluyor:
Burada kendi deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, özel hastaneye erişimi olanların düzgün bir tedaviye ulaşmaları çok daha muhtemel. Implant ya da iğne olarak istesen de opioidi kullanamayacak duruma geliyorsun ancak bunlar da pahalı. Devlet kurumlarında verilen ilaçla da bıraktığım olsa da onlardan bağımlılığa tekrar dönüş gayet hızlı oldu. Bunların işe yaramadığını tecrübe ettim.
Doç. Dr. Elif Mutlu'ya eroin kullananlarda hem tedavi olmak isteyenlerin hem de "Tedaviye ulaşmak zor ve özel sektörde tedavi olacak maddi gücüm yok" diyenlerin oranının diğer madde kullanıcılarına göre iki kat fazla olduğunu ve A.A.'nın bu sözlerini ilettim. Kendisinin hem devlette hem de özel sektörde çalıştığını belirterek yanıtına başladı.
Genel sağlık sisteminde yaşanan doktor eksikliği gibi sıkıntıların bağımlılık tedavisine de yansıyabildiğini aktaran Mutlu, bu alanda özel sektörle devlet arasında konaklama hizmetleri dışında kayda değer bir fark görmediğini söylüyor. Opioid bağımlısı kadınların daha çok yıprandıkları için bu hizmetlere önem verebildiğini belirttikten sonra şöyle diyor:
Bu argümanların tedavi sorumluluğunu almaktan kaçarken öne sürüldüğünü tahmin ediyorum. Kullanılan ilaçlar ve buralardaki doktorların aldığı eğitim aynı. Son 10 senede devlet hastanelerindeki AMATEM sayıları çok arttı, neredeyse bir zorunluluk haline getirildi. Doktorların tümü, hemşire ve psikologların büyük kısmı çeşitli eğitimlerden geçtiler ama işleyişte bazen sorunlar olabiliyor.
Mutlu, uygulanan kişide maddenin etkisini göstermesini engellemek için takılan implantlara da değindi. Çip diye de bilinen bu çözümün, eskisinin aksine artık hem devlette hem özel sektörde bulunabildiğini belirtse de bu aralar tedarikçi firma getirmediği için artık ikisinde de olmadığını bildiriyor. Ancak bu ilacın iğne ve hap formlarıyla da aynı etkinin sağlanabildiğini belirttikten sonra ilginç bir noktaya dikkat çekiyor:
Türkiye'de kültürel sebeplerle bağımlılık sadece kişinin değil, bazen kendisinden de çok, ailesinin problemi oluyor. Dolayısıyla tedavi ihtiyacında da kişinin ailesini etkilemesi gerekiyor. Ameliyat yapılarak çip takılması ailenin ümidini ve beklentisini çok arttırıyor. Bunlar Avrupa'da, Amerika'da çok kullanılan şeyler değildir.
Bağımlılıktan başkalarına yardımcı olmaya giden yol
A.A. tedavi ekosistemine eski bağımlıları katmanın faydalı olabileceğini belirterek "Hem biz kendi fikrimizi söyleriz böylece bildikleri teoride kalan bilim insanları ve yetkililer bundan faydalanır hem de bağımlıların tedaviyle kurdukları ilişki bizim sayemizde rahatlar" diyor.
Tam olarak A.A.'nın bahsettiği şekilde bu sisteme girmiş olanlardan biri de Serkan Özkan. Hikayesini en baştan anlatan Özkan, ilk olarak 1996'da AMATEM'e yattığını ve o dönemler opioid yerine geçerek yoksunluk belirtilerinin ortadan kalkmasını ya da azalmasını sağlayabilecek yeterlilikteki ilaçların bulunamadığını söylüyor.
Özkan, "yerine koyma tedavisi" adlı bu yöntem başarıyla uygulanamayınca bağımlıların da uyuşturuculardan kurtulmak için yeterli enerjiyi bulmasının zor olduğunu vurguluyor:
Hastanede yatıyorum, çıkıyorum ama hiçbir şey yapacak gücüm yok yani. Tedaviyi sürdürecek, psikoterapiye ya da işe gidecek bir hal kalmıyordu.
Suboxone'la uygulanan yerine koyma tedavisi Türkiye'de 2010'da başlayınca yeniden denediğini ve 2012'de bıraktığını anlatıyor.
Bağımlılık tedavisinde başarıyı sağlayan üç temel öğe olduğunu belirtiyor:
1. Meditasyon gibi yöntemlerle kendinle teması sağlayıp sürdürmek
2. Psikolog, psikiyatrist ve bağımlılık danışmanı gibi kişilerden oluşan tedavi ekibiyle teması sürdürmek
3. Kendine yardım gruplarıyla teması sürdürmek
Bağımlılıkla mücadeleyi şu benzetmeyle anlatıyor:
Yüksek tansiyon tedavisinde doktorlar, 'Tuzlu yemeyeceksin, sabahları bu ilacı içeceksin, aşırı stresli ortama girmeyeceksin' der. Kişi bunları uygularsa tansiyonu çıkmaz. Ne kadar süre için? 24 saat için. Ertesi gün gene yapman lazım. Bağımlılık da böyle. Kronik bir hastalık. Benim ömür boyu bakımını yapmam gereken bir hastalığım var yani. Nasıl böbrek hastaları diyalizi 'Bugün önemli bir toplantım var' deyip aksatmıyorsa bağımlılar da aksatmamalı. Bunu kabullenmek bir süreç gerektirebiliyor.
Özkan, Adsız Narkotikler gibi kendine yardım gruplarına katılanların "Benim durumum onlar kadar kötü değil" ya da tam tersi bir mantıkla "Bunlar benim kadar içmemiş" gibi cümlelerle tedaviye karşı direnç gösterebildiğini söylüyor.
Tedavi için ille de klinikte yatmak gerekmediğini, önemli olanın bu direnci her gün kırmak olduğunu belirtiyor.
Serkan Özkan, 2015'ten beri bu alanda çalışan profesyonel ekiplerde, terapistlerle bir arada tedavi ekibinin bir parçası olarak çalışıyor. Bir yandan konuyla ilgili eğitimler alırken diğer yandan da tecrübelerini iyileşmeye çalışan bağımlılara yardım için aktarıyor.
Kendisinden önce de bu işi yapan eski bağımlılar olduğunu söyleyen Serkan Özkan "Tıp gibi çok formal eğitimlerden gelerek hizmet verilen bir sektörün içinde böyle çok da formal olmayan alaylı bir görevin tanımının konumlandırılması kolay olmayabiliyor. O yüzden bu kişiler spor hocası, sağlık destek personeli ve hatta temizlik elemanı gibi görev tanımlarında çalışmak durumunda kalıyor ve bunun sağlıklı bir meslek tanımına gelmesi için hala kat etmemiz gereken bir yol var" diyor.
Özkan, bu işin çok hassas dengeleri olduğunun altını çiziyor:
Bir öğreti, bir süpervizyon, ekol, sistem filan olmadan bu iş sağlıklı yapılamaz. Dernek falan kurup kafasına göre bu işi yapmaya çalışanların sorunlara neden olduğunu duyabiliyoruz.
Mutlu ve Özkan, bu konuda şu anda gerekli düzenlemelerin hazırlandığını, Bağımlılık ve İyileşme Danışmanı olmak isteyenlerin kısa süre içinde gerekli eğitimleri ve doğru kadroyu alabileceğini söylüyor.
Mutlu, bir sağlık sorunundan mustarip kişilerin o alanda koçluk yapmalarının pek çok ülkede çok yaygın olduğunu vurguluyor:
Mesela Almanya'da bağımlılık dışındaki başka alanlarda da çok yaygındır. Psikoz kliniğinde kendisi de şizofren olan birisi çalışır. Yeme bozuklukları gibi spesifik alanlarda böyle kişiler olur ve hakikaten tedavide çok faydalıdır.
ABD nasıl önlemler aldı?
Pek çok polis memuru ve sağlık görevlisi, yüksek doz durumları için nalokson taşıyor. Massachusetts'te yapılan bir araştırmada nalokson dağıtımı ve eğitiminin opioid kaynaklı ölümleri yüzde 11 azalttığı ortaya kondu. Serkan Özkan da opioid bağımlılarının genelde tek başlarına madde kullanmadığını ve ortamdaki bir kişide nalokson olmasının hayat kurtarabileceğini vurguluyor.
Diğer yandan fentanilin kimyasal türevleri de kolluk kuvvetlerine sorun yaratıyor. Kimyagerler yeni versiyonlarla ceza almaktan kurtulabiliyor. ABD Kongresi konuyla ilgili hazırladığı raporda ülkedeki talep azalmadıkça kolluk kuvvetlerinin önlemlerinin tek başına işe yaramayacağını vurguladı.
Kaçak fentanil nereden geliyor?
Bir de olayın uluslararası boyutu var. DEA, ABD'deki fentanilin, ve daha geniş kapsamda sentetik opioidlerin, çoğunun Meksika ve Çin'deki gizli laboratuvarlarda üretildiğini bildiriyor. Washington, Meksika'da Sinaloa ve Jalisco kartellerinin Çin'den gelen kimyasallarla üretim yaptığı kanısında. Sentetik olduğu için afyona ihtiyaç duyulmadan küçük bir laboratuvarda üretim yapılabiliyor.
Kargo şirketleri ya da posta sistemi üzerinden küçük paketler halinde ABD'ye gönderilebiliyor. Bir diğer yöntem de karayoluyla sınırdan kaçırmak. Özellikle 2016'dan sonra güney sınırındaki otobanlarda yakalanan uyuşturucu miktarı fırladı.
2021'de DEA'nın ABD çapında yaptığı operasyonda 20,4 milyon sahte reçeteli ilaç yakalandı.
Afyon Savaşı'nın intikamı mı?
19. yüzyılda ülkedeki afyon tüketimini durdurmak için Birleşik Krallık'ın satışını engelleme çalışan Çin'in Afyon Savaşları'yla yenilgiye uğratıldığını hatırlayanlar, şimdi durumun tersine döndüğünü söylüyor.
Washington bu konuda Pekin'le işbirliği yaparak durumun önünü almaya çalışsa da diğer konulardaki tutumu bu çabaları başarısız kılıyor. Beyaz Saray Ulusal Uyuşturucu Kontrol Politikası Ofisi Direktörü Dr. Rahul Gupta, Eylül'de yaptığı açıklamada, o dönem Demokrat Parti'den ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olan Nancy Pelosi'nin Ağustos'taki Tayvan ziyareti sonucunda Çin'in uyuşturucu konusundaki işbirliğini durdurduğunu bildirdi.
Bu olayın öncesinde Pekin, yıllar boyunca bu konudaki müzakerelere sıcak bakmıştı. Çin, her ne kadar ABD'de yakalanan fentanilin çok az bir kısmının kendi topraklarından geldiğini kabul etse de 2019 mayısının ardından ABD'nin yaptığı baskıyla beraber yetkili şirketler haricinde fentanile benzeyen uyuşturucuların üretimi, satışı ve ihracatı yasaklanmıştı.
Meksika'daki karteller
Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, ülkesinin fentanil üreticisi olmadığını ve yalnızca transit ülke gibi kullanıldığını savunarak topu Pekin'e atınca 6 Nisan'da Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yanıt geldi:
Çin ve Meksika arasında yasadışı fentanil ticareti gibi bir durum yok.
ABD'de 14 Nisan'da yayımlanan bir iddianameyse Meksikalı uyuşturucu kartelleriyle Çin arasındaki ilişkilerin hammadde alışverişiyle sınırlı olmadığını öne sürüyor.
Vuhan Şoukang Biyolojik Teknoloji şirketinin kriptopara karşılığında Meksika'nın Sinaloa karteline teknik destek vermeyi teklif ettiği iddia ediliyor.
New York'taki davada ünlü isimler de geçiyor. "El Chapo" diye bilinen, ABD'de tutuklu Joaquín Guzmán'ın oğulları Ovidio Guzmán Lopez ve diğer üç oğlu en dikkat çekenleri.
ABD Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan iddianamede kartelin, uyuşturucunun içindeki kimyasalların miktarını doğru ayarlamak için bağımlılar üzerinde testler yaptığı ve bu deneyler sonucunda iki kişinin aşırı dozdan öldüğü detayı yer alıyor.
ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, önceki davalara bakılırsa Çinlilerin bu olayla ilgili yargılanmasına pek ihtimal verilemeyeceğini bildirdi. Pekin de fentanil yüzünden kendi yurttaşlarına getirilen yaptırımların çözüm için yapıcı bir sinyal olmadığını vurguladı.
Johnson & Johnson skandalı
Opioidler konusunda ABD'nin derdi yalnızca diğer ülkelerden kaynaklanmıyor. 2019'da Oklahoma'da görülen bir davada Johnson & Johnson onlarca yıldır binlerce kişiyi opioidlere bağımlı kılıp öldürmekle suçlanarak 572 milyon dolar tazminat cezasına mahkum edildi.
Pazarlamada çalışanların bağımlılık tehlikesini düşünmeden doktorları opioid yazdırmaya teşvik ettiği vurgulandı.
Bu karar şirketin itibarına darbe vursa da 17 milyar dolar tazminat isteyen eyalet yönetiminin bu talebinin karşılık bulmaması, Johnson & Johnson'ın hisse fiyatlarını az da olsa yükseltti.
Yine de bu kararın diğer eyaletler tarafından örnek alınarak konuyla ilgili öteki ilaç şirketlerini de vurması bekleniyor.
Türkiye'de durum ne?
2004'te basılan "Overdose Türkiye" adlı kitabıyla Türkiye'nin eroin meselesini en yetkin şekilde ortaya koyan gazeteci F. Cengiz Erdinç, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Eldeki verilere göre fentanilin Türkiye'de hemen hemen hiç görülmediğini hatırlatan Erdinç, yine de ülkenin önemli bir uyuşturucu rotası olduğunu vurgulayarak yanıt veriyor. Johnson & Johnson skandalına da atıfta bulunarak "ABD'de ilaç şirketleri eliyle yayılan bu bağımlılık Meksika kartellerinin üretimiyle desteklendi ve aşırı doz ölümler nedeniyle başat sorun olarak varlığını koruyor. ABD, Meksikalıların hammadde kaynağı olarak Çin'deki kontrolsüz üretimi ve ihracatı gösteriyor. Bu anlamda Aliağa'da 17 Temmuz 2021'de yakalanan Çin kaynaklı 26 tonluk hidroklorik asit ve asetil klorüre böyle bir şüpheyle bakılabilir" diyor.
Erdinç, farklı yollardan gelen uyuşturucuları şöyle sayıyor:
Afganistan-Pakistan-İran üzerinden gelen afyon ve eroin, Güney Amerika limanlarından Mersin'e gelen buradan Irak üzerinden Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan pazarına ve Avrupa'ya yönelen kokain, İran'dan gelen ve yine Avrupa'ya yönelen metamfetamin buna örnek verilebilir.
Türkiye'nin uyuşturucu rotası olmasının ülke içinde esrar, eroin ve metamfetaminin başat olarak tüketildiği bir iç pazar yarattığını ifade eden Erdinç, "Sadece kaçakçılık değil, kaçakçılık eliyle yaratılan bağımlılık da Türkiye için önemli bir sorun. Türkiye'de kayıtlara geçen 200 bin opioid yani afyon ve türevleri, ağırlıkla da eroin bağımlısı düşünüldüğünde sadece eroin ihtiyacının yılda 6-7 ton sokak eroini olduğunu söylemek mümkün. Bunun dışında metamfetamin de iç pazarda ciddi rakamlara ulaşıyor" diyerek sorunun boyutunu rakamlara döküyor.
Erdinç, uyuşturucunun karmaşık bir sorun olduğunu ve Türkiye'deki gibi sadece polisiye boyutuyla değil mali, politik, sosyolojik açılardan da değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu yüzden uyuşturucuyla mücadelenin yakalanan miktar, kaçakçı ve bağımlı sayılarıyla sınırlı kaldığını ifade eden deneyimli gazeteci, nereye bakılması gerektiğine işaret ediyor:
Oysa arka planda kara para, bu paranın yarattığı nüfuzla yayılan kaçakçılık ve onun beslediği organize suç giderek siyaseti tehdit ediyor. Giderek artan ve çözümsüz bir hale gelen bağımlılık da başlı başına bir mesele.
Taliban'ın yasağı Türkiye'yi vurur mu?
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) geçen sene yayımladığı 2022 Dünya Uyuşturucu Raporu'nda hatırlattığı gibi Türkiye, "Balkan yolu" diye bilinen ve Afganistan'dan Avrupa'nın batısına kadar uzanan güzergahta önemli bir nokta.
Eroin ve morfin ticaretinde dünyanın en önemli rotası olan bu yol, üstündeki ülkelerin de iç pazarını etkiliyor. Afganistan'da Taliban'ın afyon başta olmak üzere tüm uyuşturuculara yasak getirmesi, bu ülkelerin de yapısını etkileyebilir.
BBC'ye konuşan Dr. David Mansfield, uydu analizlerine göre bu sene hasatın 2022'deki miktarın yüzde 20'sinden dahi az göründüğünü vurguluyor. Afganistan uyuşturucu ticaretinde önde gelen uzmanlardan biri olan Mansfield, "Azalma miktarı daha önce hiç görülmemiş düzeylerde" diyor.
Eski UNODC yetkilisi Mike Trace de Afganistan'daki afyon üretiminde büyük bir azalmanın Avrupa'daki eroin bağımlılarının kullandıkları uyuşturucuyu değiştirmek zorunda bırakabileceğini söylüyor:
İnsanlar büyük olasılıkla sentetik uyuşturuculara geçecek ve bunlar afyondan çok daha kötü olabiliyor.
Taliban, Afganistan'ı kontrol ettiği ilk dönemde, 2001'de de benzer bir yasak uygulamıştı. Afyon piyasalarındaki stoklar sayesinde dünyanın önemli kısmı bu yasaktan etkilenmese de Estonyalı eroinmanlar o dönemde fentanile geçmişti.
UNODC de raporunda benzer bir tehlikenin şimdi de mevcut olduğunu belirterek uyarıyor:
Yüksek etkinliği, düşük fiyatı ve eroine tolerans geliştiren kullanıcıların başlangıçta bu maddeyle daha fazla öfori yaşaması gibi sebeplerden dolayı fentanil talebi son dönemlerde yaratıldı. Fentanilli eroin veya doğrudan fentanilin kullanımıyla dayanma gücü artıyor ve piyasadaki diğer ürünler kullanıcıların opioid gereksinimlerini karşılamaz oluyor.
Fentanil üretiminde afyon gibi organik bir malzemenin yetiştirilmesinin gerekmediğini göz önünde bulundurursak sentetik opioidler konusunda korkmak, bilgilenmek ve önlem almak için yeterli sebebimiz var.
© The Independentturkish