Yılda bir kez Arap ve İslam dünyasını ziyaret eden ramazan, ibadet ve itaat ile sınırlı kalmıyor. Bu ay, aynı zamanda kendi gelenekleri, görenekleri ve mirası ile karakterize edilen bir ay.
Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) ramazan ise kendi avantajlarına sahip, çünkü bu ülke dünyanın her yerinden farklı ırkları ve milletleri barındırıyor.
Buradaki hâkim kültür, hoşgörü ve kardeşçe bir arada yaşama üzerine kurulu. Ülke, özellikle o gecenin etkisiyle istisnai bir atmosferde yaşıyor.
Mübarek ayı ve onun getirdiği nimetleri karşılamak için yapılan bu coşkulu törenlerin ve titiz hazırlıkların yanı sıra, ebeveynlerin gelenek ve göreneklerin korunduğu BAE'de ramazan ayıyla karakterize edilen çok ve çeşitli uygulamalar var.
Ramazan geceleri... Hayatın nabzı
Ramazan gecelerinin, kendisine ayrı bir ihtişamı var. Şehirler ve pazarlar geceleri uyumaz. Canlıdırlar.
Özel olarak BAE ve genel olarak Körfez halkı tarafından bilinen ve nesilden nesile aktarılan bir mirasın tezahürü haline gelen meclisler aracılığıyla hayat buluyorlar.
Günümüz meclislerinin avantajlarından biri de, meclisin her iki yanında halı ve sandalyelerle döşeli büyük salonlar olmasıdır.
Genellikle çok sayıda konuğu ağırlarlar ve yıl boyunca açıktırlar. Ancak Ramazan ayındaki ritüelleri farklıdır. Öyle ki genellikle yılın diğer günlerinden farklı olarak faaliyet gösterirler.
Sahur yapılıncaya kadar, hatta meclis sahibi bütün misafirlerinin oradan ayrıldığından emin oluncaya kadar kapıları açık kalır.
Kalabalık meclislerde ikili ve grup sohbetleri yapılır ve bunlar genellikle din ile dünya arasında karışan konular hakkındadır.
Bu meclislerde çay ve kahve ikramı yapılır, çeşitli tatlı ve yemekler sunulur. Ancak BAE halkının meclisleri, kendilerine özel kültürel tezahürlere sahiptir ki bu durum, bu meclisleri diğerlerinden ayırır.
Bu da bu halkın kalplerinin yakınlığının ve derin duygularının en büyük kanıtıdır.
Ramazan çadırları
Bu mübarek ayın bir başka özelliği de Ramazan çadırlarıdır. Bu çadırlar, yoldan geçenleri ve ziyaretçileri bir aşinalık ve sevgi atmosferinde ağırlar.
Hükümet, İslam dininin kültürel yüzünü öne çıkarmayı amaçlayan Müslüman İhtiyarlar Konseyi'ni kurarak bu çadırların güçlendirilmesine katkıda bulundu.
Aynı şekilde BAE, dini deformasyonlara yol açacak ve rencide edecek tüm anormal uygulamalara ışık tutmasının yanı sıra, İslam'ın özünü ve hoşgörülü insani boyutlarını da vurgulayan 'Sawab' merkezini kurdu.
Hedayah Merkezi ise her türlü aşırılıkçılıkla mücadele etmek için diyalog ve iş birliği araçları oluşturmayı amaçlıyor.
Toplumsal sinerji ve birliktelik
Ramazanın özel atmosferinin bir başka biçiminde hayır kurumları, ramazan ayı boyunca iki kat daha fazla faaliyet gösteriyor.
Öyle ki bağış toplamak, zekât parası almak, ihtiyaç sahiplerine dağıtmak ve evlerine mutluluk getirmek için büyük çaba sarf eden BAE Kızılay Kurumu, sağladığı değerli yardım nedeniyle bu görüntünün ihtişamına belki de en güzel örnek.
Aynı şekilde BAE'de aralıksız devam eden hayır faaliyetleri kapsamında bu yıl, Türkiye'nin güneyini ve Suriye'nin kuzeyini vuran depremden etkilenenler için bağış toplayan, başta pazarlar olmak üzere ülkenin her yerinde geniş katılımlı bir kampanya gerçekleştirildi.
Buna paralel olarak Halife bin Zayed Al Nahyan İnsani İşler Vakfı da büyük bir role sahip.
Öyle ki her yıl BAE genelinde oruç tutan insanlara yaklaşık iki milyon iftar yemeği sağlayan ramazan projesi gerçekleştiriyor.
Halife bin Zayed Al Nahyan İnsani İşler Vakfı'nın 2007'den bu yana vizyonu, 'insanlığa hizmet için öncü girişimler' oldu.
Stratejisi ise yerel, bölgesel ve küresel ölçekte sağlık ve eğitime odaklanmak. Bu çerçevede eğitim stratejisi, bölge ülkelerindeki mesleki eğitim projelerini desteklemeyi içeriyor.
Aynı şekilde küresel olarak güvenli su sağlamanın yanı sıra yetersiz beslenme, çocukların korunması ve bakımı ile ilgili sağlık ihtiyaçlarını da içeriyor.
Okullar, hastaneler ve diğerleri gibi temel altyapıyı sağlamada yoksul ve muhtaç toplulukları desteklemenin yanı sıra vakıf, stratejisini uygulamak için Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı uluslararası kuruluşlar ve kamu yararına çalışan kuruluşlarla ortaklıklar kurdu.
Bu kuruluşların yardımları yalnızca BAE ile sınırlı kalmamış, dünya genelinde gerçekleştirdiği çeşitli yardımlar 107'den fazla ülkeye ulaştı.
Dini yarışmalar
Kutsal ay boyunca dini yarışmalara da yoğun bir katılım oluyor. Devlet, bu yarışmalar boyunca onlarca hafızı ağırlıyor ve tilavet, anlama ve tecvit yarışmaları düzenliyor.
Kazananlar ise değerli hediyelerle ödüllendiriliyor. BAE ayrıca çeşitli İslam ülkelerinden çok sayıda din alimini de misafir ediyor.
Ayrıca mübarek ayda Ramazan ayını kutlayan pazar ve dükkanların hareketliliği de artıyor. Öyle ki hazırlıklar erken ve yoğun bir şekilde başlıyor.
Dükkanların köşeleri, çeşit çeşit mallar, gıda maddeleri, tatlılar, meyveler, etler, balıklar ve oruçlunun ilgisini çeken diğer mallar gibi yerli ve yabancı ürünlerle dolduruluyor.
Öte yandan bu kutsal ay boyunca Ramazan yemeklerinin de kendilerine özel bir ihtişam ve güzellikleri oluyor.
Evler ve restoranlar, ramazan için hazırlanan Machbous, Tirit, Büryani, Sago ve lokma dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere geleneksel yemeklerle donatılıyor.
Aynı şekilde BAE vatandaşları, kutsal ay boyunca ailelerini ve arkadaşlarını ziyaret etme alışkanlığını da sürdürüyor.
Bu ziyaretler, genellikle eski çağlardan beri hoşgörü ve kardeşlik ile tanınan bir toplumda sevgi, yakınlaşma ve akrabalık bağlarını artırmak için bir fırsat olarak sayılıyor.
Teravih namazı sonrasında komşuluk ilişkileri güçleniyor, vatandaşlar iftar ve sahurlarla birbirlerinin evlerine konuk oluyor.
Sahurların atmosferi
Bazı BAE vatandaşları, aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte geç saatlere kadar evde kalmayı tercih ederken, diğerleri ise teravih namazından sonra ramazan çadırlardan birinde harika ortamın ve özellikle sahur vakti servis edilen lezzetli yemeklerin tadını çıkarmayı tercih ediyor.
Bu çadırlar, çeşitli televizyon kanallarının izlenmesine izin veren büyük ekranlar kurarak, müşteri çeken mükemmel kafelere dönüştürülüyor.
Hicri takvimin en hayırlı aylarından biri olarak kabul edilen mübarek Ramazan ayı, kendisini ona hazırlayan ve adayan Müslümanların gönlünde ayrı bir yere sahip.
Müslümanlar, bu süreçte çalışma sistemlerini, tatillerini, seyahatlerini, hayata dair her şeylerini değiştiriyorlar. Zira bu ay, ibadet ayı ve BAE halkı arasında mirası canlandırma ayı olarak görülüyor.
Öyle ki bu ayda evlerde, yalnızca akrabalık bağları, zikir toplantıları, adetlerin en doğru detaylarını ve bu mübarek aya maddi ve manevi hazırlığın diğer tecellilerini görürsünüz.
Bu durum, her birinin yaşadığı koşullar ışığında bireyler arasında nispeten farklılık gösterebilir. Ancak her birinin elinden geldiği kadar geleneklerini korumasına engel değil.
Abu Dabi'de Ramazan gecelerinden bahsederken, Hoşgörü Bakanı Şeyh Nahyan bin Mübarek Al Nahyan'dan da bahsetmek gerekir.
Hayatın birçok yönünü sekteye uğratan koronavirüs pandemisinden önceki yıllara kadar mübarek ramazan ayı, Şeyhin BAE içinden dostları ve ülkelerden gelen misafirleri ile sahura kadar uzanan günlük iftar sofrasında bir araya geldiği yıllık bir fırsattı.
Şeyh Nahyan, uzun ramazan gününde iftar sofralarının aralarında gezinerek, gözleriyle orada bulunanları inceliyor ve eksik tabaklar varsa bunların doldurulmasını işaret ediyor.
Şeyh Nahya'ın sofrada geçirdiği zamanın misafirlere ilgi dağıtmakla geçtiğini ve midesine girenlerin bir çocuk için bile neredeyse yetersiz kaldığını onu tanıyanlar iyi bilir.
Konuklar arasında, iktidardaki veya eski cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar veya iktidar ve hatta muhalefetteki politikacılarla karşılaşabilirsiniz.
Ayrıca farklı din ve mezheplerden şairler, sanatçılar, gazeteciler, iş adamları, banka yöneticileri, üniversite hocaları ve din adamlarıyla da karşılaşabilirsiniz.
Birçok durumda oturumlar, birbirlerine zıt vatandaşları da bir araya getiriyor. Örneğin Irak'ta iktidara gelenler ve işgal sonrası vatanlarını terk edenler buralarda bir araya geliyor.
Aynı masada Yemen'deki hükümetin ve yurtdışındaki muhalefetin sembolleri de bir araya geliyor.
Bu oturumlar, Albay Muammer Kaddafi'nin destekçilerini ve monarşi döneminin sembollerinden muhalifleri de bir araya getiriyor.
Ancak onları bir araya getiren çadır, saraylar ya da birçok önemli şahsiyetin evlerindeki geleneksel çadırlar gibi özel bir çadır değil.
Daha ziyade bir Ramazan çadırının bir parçası, ana otellerde kurulan mevsimlik çadırlardan biri ve her kesimden insanın eğlenmek için buralara geldiği bir çadır.
Mekânın seçimi, insanları bir araya toplamayı seven ve içinde bulunduğu toplumun dokusunun ve lezzetinin bir parçası olmaya hevesli adamın kişiliğini yansıtıyor.
Ramazan Meclisi, önemli bir yer işgal ediyor olmasına rağmen insanların buluştuğu tek yer değil.
Zira halk, yıl boyunca birçok sosyal etkinlikte bulunuyor, başkalarının sevinçlerini paylaşıyor, hastaları ziyaret ediyor, dertlerini paylaşıyor ve bir şehirden diğerine seyahat ediyor.