Yaklaşık 5 aydır 60 bin IŞİD’li kadın ve çocuk, 10 bin Suriyeli mülteci ile Rojava’nın Haseki kentine bağlı Hol kasabasındaki el Hol Kampı’nda tutuluyor. Bu kişiler arasında 50 farklı ülkenin vatandaşları bunulunuyor. Şimdiye kadar da el Hol’un bir mülteci kampı mı, tutsak kampı mı olduğu belli değil. Ancak uzmanlar bu kampın bölge açısından “son derece tehlikeli” bir yer olduğu konusunda hemfikir.
Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde kamp güvenliğini sağlayan asayiş güçleri bıçaklı saldırıya uğradı, yardım görevlileri taşlandı ve hatta kamp içerisinde IŞİD bayrakları asıldı.
Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün (ISW) geçtiğimiz Haziran ayında hazırladığı rapora göre, IŞİD strateji gereği kadın ve çocukların örgütün kontrolü dışındaki kamplarda yerleşmesini ve orada örgütlenmelerini öngörmüş.
Nitekim kampta yaşayan Irak vatandaşı Um Suheyb adlı IŞİD’li bir kadının Frans Press’e verdiği demeç de bu iddiayı gerçekler nitelikte.
“Bağdadi’nin talimatı ile bu kampa geldik” diyen Um Suheyb, “en büyük hayalim halifeliğin dönüşü ve orada yaşamdır” ifadelerini kullandı.
Rudaw'da yer alan habere göre 23 yaşında 3 çocuk annesi Um Suheyb, IŞİD’li “muhacir” kadınların birkaç defa kampın güvenliği sağlayan asayiş güçlerine bıçaklı saldırıda bulunduğunu itiraf ediyor. “Muhacir” Suriye ve Irak dışından IŞİD’e katılanlar için kullanılan bir sıfat.
Kampın güvenliğinden sorumlu Demokratik Suriye Güçleri (DSG) komutanlarının Fransız ajansına verdiği bilgiye göre kampta 12 bin yabancı uyruklu IŞİD’li bulunuyor. Bunlardan 4 bini kadın, diğerleri ise çocuk.
Uluslararası toplum dikkatleri kampa insani yardımlara çekmeye çalışıyor. Ancak ABD’li askeri yetkililer kampın IŞİD ideolojisinin yeniden örgütlenmesi açısından bir kuluçka rolü gördüğü görüşünü savunuyor. Dolayısıyla kampta yetiştirilen çocukların da örgütün yeni kadroları olma potansiyeli taşıdığına vurgu yapıyor.
Amerikan Foreign Policy dergisine konuşan IŞİD karşıtı uluslararası koalisyon komutanlarından General Alexis Grinkeviç, el Hol Kampı’ndaki tehlika hakkında şu sözleri sarfetti:
“Gerçek tehlike o ki IŞİD’in geleceği burada programlanıyor. Bunu IŞİD karşıtı mücadeleye karşı uzun vadeli bir tehdit olarak görüyorum.”
ABD Başkanı Donald Trump’ın 19 Aralık’ta Suriye’den çekilme kararı aldıklarını açıkladı. Trump bu kararı bölgede IŞİD’in yenigiye uğratılmasına bağladı.
Ancak ABD’li yetkililer ve koalisyon ortakları, ABD’nin çekilmesi ile bölgedeki kaosun derinleşeceği uyarısında bulunuyor. Özellikle de Türkiye’nin Rojava’ya operasyon yapacağına dair güçlü sinyaller verdiği bu dönemde, olsaı bir savaş durumunda binlerce IŞİD’linin kaldığı kamplardaki durumun ne olacağı endişesi de hakim.
AFP’ye konuşan Rojava Özerk Bölgesi yöneticilerinden Ahmed Şeyhmus, el Hol Kampında olan biteni kontrol edebilecek güçte olmadıklarının altını çizdi.
Şeyhmus, “Kampta kalanlar teslim olmuş olabilir ama hala kendi radikal ideolojilerini savunuyor. Dolayısıyla her an için tehlike arzediyorlar” dedi.
El Hol Kampında kalanların büyük çoğunluğu IŞİD’in Suriye’deki son kalesi olan Bağoz’dan getirilen ailelerden oluşuyor.
General Grinkeviç, kampa yerleştirilen kadınlar içerisinde IŞİD saflarında savaşmaya gelen radikal görüşlü kadınların bulunduığuna ve bu kadınların çocuklarının eğitiminde baskın olduğuna dikkat çekerek, “Kampta radikal görüşlü 20 bin kadın ve 18 yaşından küçük 50 bin çocuk var. Kuzey doğu Suriye’deki bir hapisanede de 11 bin IŞİD mensubu tutuluyor ki bunlardan 2 bini yabancı uyruklu savaşçılar” dedi.
Öte yandan uzmanlar el Hol’da oluşan bu durumu plansızlığa bağlıyor.
Foreign Policy’ye Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nden (MEI) Charles Leester de bu konuda, “Yetkililerin bu soruna aniden çıkmış gibi bakmaları karşısında sinir oluyorum. Bundan 5 yıl önce savaş başladığında bunun tedbirini almış olmaları gerekiyordu. Bu kimse için sürpriz olmamalıydı. Fakat kimsenin bugün için plan yapmadığı anlaşılıyor” değerlednirmesinde bulundu.
DSG ve koalisyon güçlerinin en büyük baş ağrılarından biri tutuklu bulunan IŞİD’lilerin geleceği konusu. Geçtiğimiz dönemde Irak, İtalya, Kosova, Bosna, Tunus, Kazakistan ve Kuzey Makedonya kendi vatandaşları olan yüzlerce IŞİD’liyi teslim aldı. Fakat Avrupa ülkeleri bu kişileri kabul etmeye sıcak bakmıyor.
General Grinkeviç bu konuda, “Doğrusu Avrupa ülkelerinin bu konuda sorumlu davranması gerekiyor. Bunu sadece Kuzey Doğu Suriye halkının sırtına yıkmamaları gerekiyor. Çünkü bu bölge uzun vadede bu kişileri elinde tutamaz” dedi.
Charles Leester de ABD ve koalisyon ortaklarının bu konuda dorğu bir karar almaları gerektiğini savunuyor.
Leester, “Bölgede kısa süreyle kalsalar bile bu kamplar için iyi bir altyapı oluşturmalı. Yine bölgeden çekildiklerinde IŞİD’in tekrardan canlanmayacağını garanti altına almalı ve alternatif bir güç oluşturarak güvenli sağlamalıdırlar” görüşünü dile getirdi.
© The Independentturkish