Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in 30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara'da silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin ardından süren soruşturmada olaya karıştığı tespit edilen isimlerden Doğukan Çep dikkat çekti.
Çep, Artvin Hopa nüfusuna kayıtlı. İddialara göre Çep, 29 Eylül 2013'te İstanbul Maltepe'ye bağlı Gülsuyu Mahallesi'nde çeteleşmeye ve uyuşturucu satışına karşı gösteri yapan bir gruba ateş açılması ve bunun sonucunda Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesi ve üç kişinin yaralanması olayı ile gündeme geldi.
Cinayetin ardından yapılan operasyonda o günlerde semtte "Gülsuyu Çetesi" olarak adlandırılan ve 22 kişiyle birlikte gözaltına alınanlardan biri de Çep'ti.
Yapılan aramalarda 14 ruhsatsız tabancayla yakalanan çete üyeleri, yalnızca Gedik'i öldürmekle kalmamış semtte çok sayıda kişiyi de yaralamıştı.
Çete üyeleri ayrıca tehdit, haraç alma, uyuşturucu ticareti gibi birçok suç olayına karışmıştı.
35 yıla mahkum oldu ancak yakalanamadı
İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 15 Şubat 2018'de sonuçlanan davada Şahin Eren, Hakan Taşhan ve Doğukan Çep, Hasan Ferit Gedik'e yönelik eylemlerinden ötürü, "kasten öldürme" suçundan 25'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Şahin Eren, diğer cezalarla birlikte toplam 48 yıl 5 ay, Hakan Taşhan 34 yıl 3 ay, Doğukan Çep de 35 yıl 4 ay hapis ile cezalandırıldı. 10 sanık ise beraat etti.
Bir zamanlar solun kalesiydi, çete dehşetini yaşadı
Mahkumiyet kararına karşın yakalanamayan ve firarda olan Doğukan Çep'in adı Sinan Ateş cinayetiyle yeniden duyuldu.
Saldırganlara dair bilgileri kamuoyuyla ilk olarak paylaşan Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Çep'in mensubu olduğu Gülsuyu Çetesi'nin Ateş cinayetinde taşeron olarak kullanılmış olabileceğini iddia etti. Çetenin bir dönem Lazkiye kuzeyindeki Türkmendağı bölgesine gidip geldiğini de öne sürdü Demirağ.
Son yılların en önemli siyasi cinayetlerinden biriyle adı tekrar duyulan bu çete, zamanında Türkiye'nin gündemine nasıl girmişti?
Bunun için öncelikle Gülsuyu'nu anlatmakta yarar var. Gülsuyu, İstanbul'un Anadolu Yakası'ndaki ilçelerinden Maltepe'nin E-5 olarak adlandırılan Ankara yolunun üst tarafında kalan mahallerinden biri.
Mahalle Gülensu ile iç içe geçmiş durumda. Her iki mahalle de aslında bir tepeye kurulu.
Gülensu, Alevi ve sol ağırlıklı bir mahalle olmasına karşın Gülsuyu daha kozmopolit bir nüfusa sahip.
Buna rağmen Gülsuyu da 2000'li yıllara kadar solun güçlü olduğu yerlerden biriydi.
Mahallede geçmişte politik olaylar görülmekle birlikte zaman zaman birçok yerde görülen asayiş vakalarına da rastlanıyordu.
Mahalle kültürünün hakim olması, hemşehricilik ilişkilerinin de gelişmişliği nedeniyle zaman zaman gruplaşmalar da kendini gösteriyor, bunlar arasında çekişmeler de oluyordu.
Ancak hiçbiri 2010'larda kendini göstermeye başlayan bir grup kadar etkili olmadı.
Bu tarihte Mesut T. adlı kişinin etrafında toplanan ve 20-30 kişiye ulaşan bir grup zamanla Gülsuyu ile sınırlı da kalmayıp daha yukarı da kalan Gülensu'ya doğru yayılmaya başladı.
Sol gruplarla çatıştılar
Çeteleşerek mahalle genelinde uyuşturucu satışı, haraç alma gibi birçok olaylara karışmaya başladılar.
Bunlara en büyük tepki de semtte eskiden beri faal olan sol yapılardan geldi.
Ancak silah kullanmaktan çekinmeyen grup karşısında sol yapılar da pek etkin olamadıkları gibi girilen olaylarda veya çete tarafından düzenlenen saldırılarda genellikle sol gruplara mensup çok sayıda kişi de yaralandı.
Mahalle sakinlerinin bir kısmının iddiasına göre olayların ardında mahallede huzursuzluk yaratarak burada yaşayanların terk etmesini isteyen çevreler vardı.
İddialarına göre eşsiz bir Marmara Denizi manzarasına sahip olan Gülsuyu, rant çevrelerinin dikkatini çekiyordu ancak burayı elde etmek için önce sakinlerinin evlerini satmaya razı olması gerekiyordu.
Gülsuyu çetesi olarak anılmaya başladılar
Gerginlik yavaş yavaş mahalle dışında da duyulmaya başlayarak kamuoyuna mal oldu.
Artık medyada da mahalle halkı tarafından da adlandırılan "Gülsuyu Çetesi"ne ilişkin haberler artmaya başladı.
Olaylar bu çetenin birçok çıkar amaçlı suç örgütü gibi rant elde etme hevesiyle başlamıştı.
Ama sol gruplarla giriştikleri çatışmaların da etkisiyle "milliyetçi" bir görünüme bürünerek bu kesimlerde sempati toplamaya da çalıştılar.
Çete liderinin kardeşi olan Yusuf T'nin Abdi İpekçi ve Papa suikastı sanığı Mehmet Ali Ağca ile bir sünnet düğününde çıkan fotoğrafları basına yansıyordu.
Mağdurları tanınmayacak hale gelinceye kadar darp ediyorlardı
Gedik'in öldürülmesinin ardından açılan davanın gerekçeli kararında liderliğini Mesut T.'nin yaptığı ve kabarık suç geçmişine sahip kişilerden oluşan (isimleri sayılıyor) çetenin yaptıkları tek tek sıralanıyor.
"Adam öldürme", "silahlı yaralama", "nitelikli yağma", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "konut dokunulmazlığının ihlal edilmesi", "uyuşturucu madde ticareti" gibi eylemleri yaptıkları kaydedilen çete için "Suç örgütünün faaliyetlerinin başında yağma eylemleri gelmektedir. Gerçekleşen yağma eylemlerinde suç örgütü üyelerinin mağdurları tanınamayacak hale gelene kadar darp ettikleri tespit edilmiştir" ifadeleri yer alıyor.
"Polis süsü vererek zorla ikametlere girdikleri" iddiası
Yine gerekçeli kararda "Suç örgütünün gerçekleştirdiği yağma eylemlerinde örgüt üyelerinin, kendilerine polis süsü vererek zorla ikametlere girdikleri, istenilen parayı vermeyen müştekilere yönelik silahlı eylem gerçekleştirdikleri, bazılarını darp ettikleri belirlenmiştir" tespiti de yapılıyor.
"Mesut T., liderliğindeki suç örgütünün herhangi bir kişi veya gruba her an silahlı eylem yapabilecek şekilde hazır bulundukları anlaşılmıştır" denilen gerekçeli kararda, takibe takılan telefon ve SMS görüşmelerindeki şu diyaloglar da örnek gösteriliyor.
"İbo abim için gözümü kırpmadan öldürürüm gerisi yalan.
Ben telefon kullanmıyorum artık. Geziyoruz içiyoruz. Kan, kin, nefret.
Anladın mı intikam el bombalarıyla keleşlerle geziniyoruz.
Allah herkese hayırlı cinayetler nasip etsin. polis-molis öldürmeyelim de polis devletin bir adamı, devrimci öldürsek önemli değil.
Refik ile bugün ben rast gelsem Refik'e mermi atacağım.
Cinayet işleyeceğiz bugün Dodu."
Çete, Tanal'ı forum öncesi gece 01.30'da aradı
Gülsuyu Çetesi'nin faaliyetlerinin artmasıyla birlikte konu siyasetin de konusu olmaya başlamıştı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da mahallede yaşanan soruna dikkati çeken milletvekillerinden biriydi.
Evrensel gazetesinde 16 Ağustos 2013'te çıkan habere göre Gülsuyu ve Gülensu Mahallesi halkı çeteleşmeye, uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşı düzenlenen foruma katılan Tanal, forum öncesinde çete üyelerince aranarak tehdit edildi.
Tanal, çetelerin kendisini arayarak foruma neden katıldığını sorduklarını ve katılmaması yönünde tehdit ettiklerini öne sürmüş ve şu iddiada bulunmuştu:
Bu vahim bir olay. Çeteler, bu gücü siyasi iktidardan ve emniyetten alamazsa böyle bir cesaretle gece saat 01.30'da araması imkansız. Çetelere karşı mücadele edeceğiz. Ve buna destek verenlerle de mücadele edeceğiz.
Gülsuyu Çetesi'nin Gedik'in öldürülmesinin ardından birçok üyesinin gözaltına alınmasıyla adı pek duyulmamaya başladı.
"Çete taşeron olarak mı kullanıldı bilmiyorum"
Ancak Ateş olayı ile gündeme gelmesinin ardından geçmişteki izlenimlerine dair bilgi almak üzere CHP'li Mahmut Tanal'ı bir kez daha aradık.
Ateş soruşturmasına dair kısa bir değerlendirmede bulunan Tanal, "Gülsuyu Çetesi taşeron olarak mı kullanıldı bilmiyorum" dedi ve ekledi:
Devlet isterse olayı bütün bağlantılarıyla ortaya çıkarır"
"Çetenin merkezinde iki aile vardı"
Çetenin ağırlıklı Gebze ve Maltepe arasında faaliyet gösteren Bingöllü ve Bitlisli aile mensuplarından oluştuğunu öne süren Tanal, çetenin uyuşturucu ticareti yaptığını da kaydederek, "Gecekondu sahiplerini rahatsız ederek düşük bedelle almaya çalışıyor, insanlardan haraç istiyorlardı" diye anlattı.
Çetenin üzerine gidilmesini istemelerine karşın o dönemde yeterli düzeyde bir soruşturma yürütülmediğini aktaran Tanal, Gedik'in öldürülmesinin ardından yargılanan çete üyelerinin duruşmalarda saldırgan tutumlarını sürdürdüklerini belirterek, "Duruşmalarda bu teröristler duruşmalara niye geliyor diyorlardı" ifadelerini kullandı.
Tanal, o günlerde çetenin bir partiyle siyasi bağlantı içinde olduklarını hissetmediğini dile getirerek, "Ancak milliyetçi damarları ağırdı. Belki resmi kurumlarda yer edinmek veya destek almak için de öyle görünmeye çalışmış olabilirler. O dönem bunlar bize terörist gözüyle bakıyordu. Ancak esas felsefeleri milletten zorla para almak, haraç toplamak ve rant elde etmekti" şeklinde konuştu.
Çete faal olmasa bile eski adamlarından bazıları halen mahallede yaşıyor
Peki mahallede durum ne? Çete hala faal mi?
Gedik'in öldürülmesinin ardından çete, organize halini kaybetse halen o dönemde grup içinde yer alan bazı kişiler mahallede yaşamaya devam ediyor.
Independent Türkçe'ye konuşan ancak adının açıklanmasını istemeyen bir mahalle sakini suçu bir yaşam biçimi haline getiren bu kişilerin zaman zaman cezaevine girip çıktıklarını ve tahliye oldukları zamanlarda ise mahallede arkadaşlarıyla konvoy oluşturup en azından varlıklarını göstermeye çalıştıklarını kaydetti.
© The Independentturkish