Keşmir’de neler oluyor: “Hindistan yönetimi, İsrail’in Filistin’deki stratejisini izliyor”

Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi’nin kıdemli araştırmacısı Nazmul İslam, Hindu milliyetçilerin Keşmir’in özgürlüğünü yıllardır kısıtlamaya çalıştığını söyledi

Keşmirli bir öğrenci, 17 Nisan 2017'de Srinagar'daki bir protesto sırasında Hint polisinin attığı gaz kapsülünü geri fırlatıyor (Reuters)

Hindistan ve Pakistan arasında yıllardır gerginlik kaynağı olan Hindistan yönetimindeki Müslüman çoğunluklu Keşmir bölgesi son anayasal değişikliklerle dünya gündeminde yeniden üst sıralara taşındı. Bölgeyi uzun süredir yakından takip eden, Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi’nin kıdemli araştırmacısı Nazmul İslam, Hindu milliyetçilerin Keşmir’in özgürlüğünü yıllardır kısıtlamaya çalıştığını belirtti. İslam’a göre son anayasal değişiklik, Delhi'nin bu bölgeyle ilişkisini geri dönülmez şekilde değiştirecek.

Hindistan Başbakanı Modi liderliğindeki milliyetçi Hindistan Halk Partisi (BJP) hükümetinin, kuruluşundan bu yana Keşmir'e tanınan ayrıcalıklı statüye ilişkin anayasanın 370. maddesini dün kaldırmasıyla bölgenin otonom yapısı da son ermiş oldu. Bu durum hem Hindistan müslümanları arasında hem de komşu Pakistan’da tepkiyle karşılandı.

Öte yandan Keşmir sorununun bu son gelişmeyle sınırlı olmayan çok kapsamlı bir tarihi var ve sorunu geçmişte yaşananlarla birlikte ele almadan bölgenin bugününü bütünüyle anlamlandırmak da mümkün değil.

Keşmir sorunun tarihi:

İngiltere 1947'de Hindistan'dan çekilirken prenslikle yönetilen Keşmir'i, Hindistan ya da Pakistan’la birleşmesi konusunda serbest bıraktı.

Nüfusunun çoğu Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan’la birleşmesine karar verdi.

Karara, Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.

Yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde olan Keşmir'in yüzde 20'sine ise Çin hakim durumda. Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adıyla  kendine bağladı. Bölge, Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta bulunduğu tek eyalet durumunda.

Pakistan ise kendi kontrolündeki Keşmir'e "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü.

Hindistan, halk oylamasına sıcak bakmazken, Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.

“Hindistan, bu uygulama ile Keşmir topraklarında insanlık dışı bir durum yaratıyor.”

Hindistan’ın 1947'de İngiltere'den bağımsızlığını kazandığı günden bu yana Cammu Keşmir, kendi yasalarını çıkarabilen özerk bir eyalet konumundaydı. Bu özel statü, yabancıların bölgeye yerleşmesine ve mülk edinmesine izin vermeyen vatandaşlık yasasını da içeriyordu.

Independent Türkçe’ye konuşan Nazmul İslam, Hindistan’ın bu özel statüyü kaldırarak “Keşmir topraklarında insanlık dışı bir durum yarattığını” söyledi.

Söz konusu yasayla birlikte Keşmir ve Pakistan yönetiminin de ılımlıları itibarsızlaştırıp, Keşmir'deki radikalleri teşvik edeceğini belirten İslam, “Cammu ve Keşmir'in demografik profilinde insanlar arasında daha fazla umutsuzluk, yoksunluk ve hoşnutsuzluk hissi oluşturan bir değişim korkusu olacak” diye konuştu.

Hindistan İçişleri Bakanı Amit Şah tarafından duyurulan değişiklik, muhalif milletvekillerinin de protestolarıyla karşılandı.

Keşmir'de sokağa çıkma yasağı ilan eden Hindistan, bölgedeki turistlere ve Hindu hacılara bölgeyi terk etme, halka ise erzak depolama çağrısında bulundu.

Cammu ve Keşmir'in iki eski başbakanı olan Ömer Abdullah ve Mehbooba Mufti de gözaltına alındı.

Mufti Twitter hesabından yaptığı açıklamada kararın “yasa dışı” ve “anayasaya aykırı” olduğunu söylemiş, “Bugün Hindistan demokrasisinde en karanlık günü işaret ediyor” ifadelerini kullanmıştı.

Pakistan da Keşmir bölgesine Hindistan tarafından herhangi bir müdahalenin “savaş sebebi” olarak sayılacağını açıklamıştı.

Ancak Hindistan ve Pakistan arasında savaş çıkma ihtimalinin olmadığını söyleyen İslam, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

Sınırda küçük çaplı bir çatışma olabilir; çünkü Narendra Modi’nin “Pulwama Saldırısı” ndan sonraki konuşması, Hint Ordusunun Ceyş-i Muhammed üyelerine karşı harekete geçebileceğini açıkça gösteriyor, ancak bu nükleer yeteneğe sahip iki ülkenin tam bir savaşa girmesi mümkün görünmüyor.

Hindistan ne amaçlıyor?

Hindistan’ın Hindu yanlısı yönetiminin destekçileri, söz konusu kararın Keşmir vadisini de içeren eyaletin Hindistan’a entegrasyonunu iyileştireceğini iddia ediyor.

Ancak Keşmir halkı için durum böyle değil. Yerel halk, Hindistan yönetiminin kalıcı demografik değişim yaratma amacıyla çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bölgeyi Hindu yerleşimcilerle dolduracağını düşünüyor.

“Hindistan'ın şu anki yönetimi, İsrail’in Filistin’deki stratejisini tamamen takip ediyor” diyen İslam da, Hint yönetimin bu şekilde Keşmir’in “Hindulizasyon”ununu gerçekleştireceğini ifade etti.

Hindistan yönetiminin “Hindistan Toprak Edinme Yasası” kapsamında Keşmir topraklarını kontrol edebildiğini söyleyen İslam, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hindistan yönetimi Keşmir'e yatırım yapmak için daha fazla yatırımcı davet edebilir, böylece Keşmir'den daha fazla gelir elde edebilirler. Dahası, “Ladakh”ı bölmek, Hindistan’daki Müslüman nüfusu kontrol etmek için daha stratejik bir seçenek.

Bunların yanı sıra Donald Trump’ın Keşmir sorununu çözmek için arabuluculuk yapma isteğini hatırlatan İslam’a göre, Hindistan Trump yönetimine tepkisini belli etmek için bu toprakları tam kapasite kontrol etme imkanına sahip olduğunu da göstermek istiyor.

 

 

Karara yönelik tepkiler artıyor:

Pakistan’ın yönettiği Azad Keşmir’in başkenti Muzafferabad’da, iki ülke arasındaki ihtilaflı sınırdan yaklaşık 45 km ötede, siyah bayrak taşıyan onlarca protestocu “Kahrolsun Hindistan!” sloganları attı.

Hindistan yönetimindeki bölgeden göç eden 35 yaşındaki Zahid Ikbal adlı eylemci, “Keşmir’in özel statüsünün kaldırılması amacına ulaşmayacak. Savaşacağız, daha güçlü bir şekilde savaşacağız” ifadelerini kullandı. 

Pakistan başkenti İslamabad da protestolara sahne oldu. Pakistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Hindistan’ın attığı "yasadışı adımları atmak için tüm olası seçenekleri kullanacağını" söyledi.

Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, ABD de dahil olmak üzere tüm müttefiklerle konuyu gündeme getireceğini belirtti.

Pakistan Başbakanı İmran Han da, Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ile pazartesi akşamı yaptığı telefon görüşmesinden sonra yayımlanan açıklamada, bölgeye yönelik “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (UNSC) kararlarının açıkça ihlal edildiğini” söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Hindistan ve Pakistan’ı soğukkanlı davranmaya çağırırken, Sözcü Stephane Dujarric de BM barış gücünün Hindistan'ın Cammu ve Keşmir adını verdiği eyalette bir ateşkes gözlemi yaptığını ve “kontrol hattı boyunca askeri faaliyette artış gözlemlediğini” söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı da pazartesi yaptığı açıklamada, Hindistan'ın bölgenin özel statüsünü iptal etmesine ve tutuklama haberlerine yönelik endişelerini dile getirdi ve Keşmir’deki olayları yakından takip ettiklerini söyledi.

Bakanlık sözcüsü Morgan Ortagus, “Gözaltı haberlerine dair endişe duyuyor, bireysel haklara saygı duyulmasını ve etkilenen topluluklarla tartışma yürütülmesini istiyoruz. (...) Tüm tarafları Kontrol Hattı boyunca barışı ve istikrarı korumaya çağırıyoruz” diye konuştu.

ABD’nin Delhi’deki büyükelçiliği ise güvenlik uyarısı yayımlayarak, Amerikalıları bölgeyi derhal terk etmeye çağırdı ve “terörist olay potansiyelinin yanı sıra kamuoyunda şiddetli huzursuzluk” yaşandığını ifade etti.

Bunun yanı sıra Pakistan ve Keşmir’in ABD ile Taliban arasındaki barış görüşmeleri için de stratejik bir konumda olması, son gelişmeyle birlikte söz konusu görüşmelere yönelik soru işaretlerinin de artmasına neden oldu.

Anayasal değişikliğe dair, “ABD ve Taliban arasındaki ‘Barış Müzakereleri’ni olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Nazmul İslam, sözlerine şöyle devam etti:

Aslında Hindistan, ABD ve NATO askerlerinin Afganistan'da kalmasını istiyor. Aksi halde ABD askerlerinin Afganistan'dan ayrılması Taliban ve Pakistan’ın ABD’ye karşı bir zafer kazanmasını sağlar. ‘Keşmir’ hakkındaki bu karar, Hindistan'ın ABD'nin bölgede kalması için baskı uygulayabileceği bir nitelik taşıyor.

Keşmir bölgesinin yüzde 20’sini kontrol eden Çin’in de söz konusu değişiklikten hoşlanmayacağını belirten İslam, “Tabii ki bu karar Çin'in bölgede özellikle özellikle Keşmir'deki menfaatlerini olumsuz etkiliyor. Çin, ‘Kuşak ve Yol Girişimi’nin geleceği için barışçıl bir Keşmir görmek istiyor” diye konuştu.

Dünya basını, Keşmir’e yönelik yasa değişikliklerini nasıl gördü?

Washington Post, Hindistan yönetiminin yaptığı yasa değişikliğini “sömürgecilik” diye niteleyerek, gelişmeyi “Hindistan’ın Keşmir’deki yerleşimci-sömürgeci projesi rahatsız edici bir yöne saptı” başlığıyla haberleştirdi.

The Guardian Hindistan’ın Keşmir’in özel statüsünü iptal etmesinin sonuçları olacaktır” başlığını kullanırken, The Telegraph da gelişmenin olası sonuçlarını vurguladı ve “Hindistan’ın Keşmir’deki eylemlerinin Birleşik Krallık’ta kanlı sonuçları olacak” diye yazdı.

New York Times ise gelişmeye yönelik haberinde “Hindistan Keşmir’in özel statüsünü geri aldı, kargaşa riski artıyor” başlığını kullandı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU