Ürdün'de aile içi cinayetlerde artış yaşanıyor: Mağdurların çoğu kadınlar ve çocuklar

2022'de Ürdün'de kaydedilen suçların çoğu, aile içerisinde kadınlara ve çocuklara karşı işleniyor

Ürdün polisi / Fotoğraf: Halil Mezraavi

Ürdün'de henüz 16 yaşındaki bir kız çocuğunun ateşli silah ile aile üyelerinden üç kişinin canına kıydığı tüyler ürpertici bir cinayet kaydedildi.

Ülkede yaşanan aile içi cinayetlerde artış kaydediliyor. Gözlemciler, evlerin aileler için güvenli sığınaklar olmaktan çıkarak suçların kaydedildiği yerlere nasıl dönüştürüldüğünü araştırıyor. 

Kadınlara ve çocuklara yönelik 30 farklı suç kaydedildi

Dayanışma Enstitüsü'nün bildirdiğine göre 2022'de Ürdün'de kaydedilen suçların çoğu, aile içerisinde kadınlara, kız çocuklarına ve çocuklara karşı işleniyor.

Bu kapsamda 30 farklı suç kaydedildi. Ancak çoğu suçlu, kişisel hakların ve bazı kabile gelenek ve göreneklerinin kaybedilmesi nedeniyle faillerin cezasız kalmasıyla sonuçlandı. 

Bu yılın başlarında, Kerak ilinde henüz 20'li yaşlarındaki bir genç, aralarında çıkan anlaşmazlık sonucu kız kardeşini kesici bir cisimle katletti.

Aynı ay 70'li yaşlarında bir kadın, hırsızlık gerekçesiyle bir akrabası tarafından öldürüldü. Ardından ise Belka'da 70'li yaşlarındaki bir adam oğlunu ve torununu vurarak öldürdü.

Ülkenin kuzeyinde kalan Ceraş ilinde bir genç kız, kız kardeşini ateşli silah kullanarak katletti.

İrbid'de bir adam, aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle eşini öldüresiye dövdüğünü itiraf etmesi ardından tutuklandı.

Temmuz ayında aile içi suçlarda bir patlama yaşandı. İki kız çocuğunun babaları tarafından istismara ve keskin bir cisimle darba uğradığı, bu şekilde hayatlarını kaybetmeleri ardından evlerinin yakınlarına gömüldüğü kaydedildi.

Sonrasında 70'li yaşlarındaki bir adam, maddi anlaşmazlıklar nedeniyle iki oğlunu ve kendi genç kız kardeşini vurarak öldürdü.

Aynı zamanda başkent Amman'da bir adamın eşini ve kız çocuğunu boğarak katletti. 

Bir adam ülkedeki devlet hastanelerinden birinde 40'lı yaşlarındaki eşinin hayatına son verirken bir kayınvalide ise damadını katlederek cesedini yaktı.

Ceraş'ta bir adam, ateşli silahla eşi ve oğlunun canına kıydı. Evini ve kendini ateşe veren bir adam, üç oğlunun yanarak can vermesine neden oldu. Mefrak ilinde bir kadın, eşini dört kez bıçaklayarak üzerinden kaynar su döktü. 


Ürdün'deki ruhsatlı silah sayısı 400 bini geçiyor

İnsan hakları dernekleri, aile içi şiddeti ve aile içi suçları azaltmak için daha fazla mevzuatın çıkarılması, şiddet mağdurları için müdahale hizmetlerinin, uzman kliniklerin şikayet hatlarının artırılması, sosyal güvenlik ağlarını genişletilmesi, sığınma evlerinin sağlanması gibi etkili mekanizmaların pekiştirilmesi çağrısında bulunuyor.

Uzmanlar, aile içi suçları ailelerin maruz kaldığı ekonomik koşullara, şiddet eğilimine, cinsel sebeplere ve anlaşmazlıklara bağlıyor. 

Ürdün İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan istatistiklere bakıldığında, Ürdün'deki ruhsatlı silah sayısı 400 bini geçiyor.

Silah satan 95 ruhsatlı dükkan ve işyerinin bulunduğu tahmin ediliyor. Gözlemciler, Ürdün'ün yaklaşık bir milyon silahın tedavülde olduğunu tahmin ediyor.


Bireysel mi yoksa bir fenomen mi?

Kimi uzmanlar, bu suçların bir fenomen teşkil etmediğini, toplumsal bağlamdan izole olduğunu, aile ortamının sağlıklı olmayışının yanısıra ekonomik, sosyal ve psikolojik koşullardan kaynaklanan bireysel olayları teşkil ettiğini düşünüyor.

Resmi istatistikler, son üç yılda Ürdün'de aile içi suç oranındaki artışı açıkça gösteriyor. Toplam suç yüzdesinin yüzde 31'ini aile içi suçların teşkil ettiği ifade ediliyor. 

Ulusal Aile İşleri Konseyi Genel Sekreteri Muhammed Mikdadi, Ürdün'de 100 bin kişi başına bir suç oranının düştüğünü, net suç verilerinin bulunmaması dolayısıyla politika geliştirme sürecinin aksadığını doğruluyor.

Fail ve mağdurun yakınlarının kişilik haklarını kaybedeceği olgusu, aile içi şiddetle mücadele eden yasaları engelliyor. Bazen bu sebeple kapanan davalarda, failler çoğunlukla cezadan kaçmış oluyor.

Hukukçular, Ürdün Ceza Kanunu'nda bu hususta bazı boşlukların bulunduğuna, bu sebeple bu suçların azalmadığına dikkat çekiyor.


Mağdurların çoğu kadınlar ve çocuklar 

Bilhassa aile içinde çocukları etkileyen cinayetlerin sessizliğin korunduğu yönlerinden bahseden adli tıp danışmanı Hani Cehşan, bu suçlara medyada yer verilmediğini, gerçeklerin ve çocuklara yönelik ölümcül şiddet boyutunun hiçbir şekilde yansıtılmadığını, ebeveynlere yönelik soruların yanıtsız kalması dolayısıyla bu hususta istatistiklerin sağlanamadığını ifade etti. 

Aile içi şiddet kaynaklı çocuk ölümlerinin kesin sayısı, hizmet sağlayıcılara ulaşan vaka kayıtlarından elde edilemiyor, zirâ bu ölümlerin çoğunun ani olduğu, cesetlerin adli tıpa götürülmesine ve otopsi prosedürlerinin sağlanmasına fırsat kalmadığı üzerine duruluyor.

Şiddete dayalı çocuk ölümlerine dair gerçek rakamları bilmenin tek yolu, tüm zamansız çocuk ölümlerine yönelik adli-anatomik bir inceleme sisteminin uygulanmasından geçiyor olabilir.

Aile içi şiddet mağdurlarının önemli bir kısmını ne yazık ki kadınlar teşkil ediyor.

Resmi rakamlar evli kadınların yüzde 71'inin kocaları tarafından şiddete maruz kaldığını gösteriyor.

Ancak çok sayıda kadının benimsediği 'sessizlik kültürü'nün, onları daha fazla şiddete maruz bıraktığı ifade ediliyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU