Sayın liderlerimiz, aday olmuyorsanız müsaade edin!

Adil Zozani Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Bu yazının muhatabı muhalefet partileri liderleridir. Lafı eğip bükmeye gerek yok. Kimsenin alengirli sözlere tahammülü kalmadı. Kim, ne söyleyecekse, ne yapacaksa dolambaçlı yollara başvurmadan dosdoğru söylesin, yapsın.

Farkında değil misiniz; toplumun geniş kesimlerinin siyasete dair haber içeriklerini merak ettiği yok. İçinde yaşadığımız toplumun apolitik oluşundan değil. Herkes haber içeriklerini ezberledi artık. Gına geldi.

Artık kimse siyasetçilerin -özellikle de muhalefettekilerin- ne söylediğiyle ilgilenmiyor. Memleket ahvalini anlatma yanlışına düşmeyeceğim.

Hatta iktidarın haramiliğine de değinmeyeceğim. Bunu yaparsam okura saygısızlık etmiş olacağımı düşünüyorum.

Yozlaşmaya, yolsuzluğa, yoksulluğa dair söylenmeyen veya bilinmeyen ne kaldı?.. O nedenle bu bahsi açmadan kapatıyorum. 


12 Şubat 2022'den bu yana kurulu bir masa var. 6 muhalefet partisi lideri bu masanın etrafında toplanıp, mevcut iktidara karşı müzakerede bulunuyor.

Dokuz buçuk ay oldu. 6 bileşenli masa, Türkiye'nin yeni dönemine ilişkin vizyon arayışında.

Dokuz buçuk ayın sonunda elde ne var?

Söyleyeyim; kocaman bir umutsuzluk. 

280 gündür tartışıyorlar. Türkiye'nin geleceğine ilişkin somut olarak söyledikleri hiçbir şey yok.

Haksızlık ettiğimi düşünenler olabilir;

"Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş" belgesini canlı yayında imzaladılar. Ki bu metin yayımlandıktan sonra ben de "ön yargılı olmadan bu girişime şans tanımak gerektiğini" yazanlardanım. Yani öyle haksızlık ettiğim falan yok.

280 günün ardından 6'lı masanın Türkiye'nin geleceğine dair umut olabilecek herhangi bir çıkışı yok.  

"Güçlendirilmiş parlamenter sistem"e dair söyleyeceklerimi daha önce yazdım; Fransa tipi yarı-başkanlık modeli önerildiğinden bahsetmiştim.

Tersini iddia edemezler. Parlamenter sisteme dönüş falan olmayacak ama önerdikleri sistemin adını dahi telaffuz etmekten imtina ediyorlar.

Tabii ki bunun birden fazla nedeni var; bunun farkındayız. İş ki sistem tasavvurlarını bu şekilde kurgulayanlar toplumun onların örtük niyetlerinin farkında olmadığını düşünüyorlar. 

Hadi bunu da geçelim. Kurguladıkları sistemde samimi olduklarını düşünelim. Sonrasını merak ediyoruz;

Bunu kim veya kimlerle ne şekilde gerçekleştireceksiniz?

Bu soru hak değil mi? Hak ise cevap ne?

Bir bilen varsa bize de söyler elbette. 


Öncelikli hesap "RTE'yi devirmek". Öyle ki seçimler sonucunda arzu edilen zafer elde edildiğinde RTE'nin yaptırdığı 1200 odalı saraya gidilmeyecek.

Cumhuriyetin mirası kabul edilen Pembe Köşk'e gidilecek ve emanet orada devralınacak.

Hadi fena fikir değil diyelim. Madem adamın iktidarını sonlandırdık bari gözlerden uzak bir şekilde sarayı boşaltmasına müsaade edelim.


Asıl soruyu şimdi soralım;

12. Cumhurbaşkanı "RTE", 13. Cumhurbaşkanı'na (ismi muamma) bir buket çiçek eşliğinde devletin mührünü teslim edecek.

Kim olacak bu 13. Cumhurbaşkanı?

Bekleyin, reklam arasından hemen sonra duyacaksınız.

Öyle bir reklam ki ne zaman biteceği belirsiz.

Bize "Uykunuz geldiyse reklamın sonunu beklemeyin, uyuyun. Sizin için en iyisini düşünüyoruz" diyorlar.

Eyvallah büyüklerimize güvenelim. Haklarıdır. Ne de olsa parti lideri olmak o kadar da kolay değil. Bir bildikleri vardır elbette. 


Kazın ayağı böyle mi gerçekten?

Parti liderlerimiz her şeyin iyisini mi biliyorlar?

Hadi öyle olsun…

Normal koşullarda bir iktidarın toplum tarafından alaşağı edilmesinin tüm koşulları mevcut. Yani muhalefetin toplumu mevcut iktidara karşı ikna edip seçimlerden zaferle çıkması güçlü bir olasılık.

Ama yok. Mevcut muhalefet -6'lı masayla sınırlamıyorum- kendi içinde iktidar olmakla meşgul iken ülkenin geleceğine dair söz kurmaya fırsat bulamıyor. Gıcık oluyorlar bu soruya:

Cumhurbaşkanı adayınız kim?

Hadi ben de sormuş olayım.

Cevap:

Bekleyin zamanı gelince açıklanacak.

Verilen en kibar cevap bu.

"Size ne?" diye beylik laflar edenler de çok.

Korkarım, 2023 seçimlerinde bu soru tersine dönebilir.

Seçmene sorarsınız;

Bize neden oy vermediniz, mevcut iktidarın bunca çürümüşlüğünün farkında değil miydiniz?


Zamanı geldiğinde seçmen "Size ne?" diye cevap verecektir.

Seçmenden bu cevabı almak istemiyorsanız, gereğini yapacaksınız. 


Gereği olan nedir?

Hemen söyleyeyim.

Siyasi partiler toplumsal yönetişimin egemenlik araçları olarak varlar.

Toplumun sevk ve idaresini siyaset mekanizması parti araçları üzerinden gerçekleştirir.

Doğal olarak siyasi parti liderleri de bu sevk ve idarenin baş aktörleri olmak iddiasıyla siyaset yaparlar.

İktidarı hedeflemeyen siyasi parti ve tabii ki lider kadrosu kendi varlık gerekçelerini yadsımış olur. 

Mevcut durumda iktidara alternatif olma iddiasında olan iki muhalefet bloku var: "Millet İttifakı" olarak 6'lı masa ve "Emek ve Özgürlük İttifakı".

Verili tabloda 6'lı masa iktidar alternatifi olmaya daha yakın. O nedenle, onların cumhurbaşkanı adayı daha çok merak ediliyor.

Ediliyor edilmesine de aday kim?

Bu sorunun cevabı yok. 

Görüntüye göre altı siyasi parti lideri bir araya gelmiş ama hiçbiri çıkıp "'RTE' ile ben baş ederim" demiyor.

Biri varsa da entrikalardan fırsat bulsa çıkıp açıklama yapacak.

Ama yok… Masadaki alicengiz oyunları peşi sıra devam ediyor. 


Sözü uzatmaya gerek yok.

Mevcuttaki muhalefet liderleri kendi aralarından birini ortak aday olarak belirleme basiretinden uzak görünüyorlar.

Çoklu adayla da çıkıp hezimet yaşamak istemiyorlar.

Çare: "Nobelli" aday bulmakta.

Onlar da iki kişiler, biri kabul etse hemen "Gel buraya, adayımız sensin" diyecekler.

Ve sonrasını ben söyleyeyim -yanılmayı çok isterim ama- hezimetin en büyüğüne tanıklık edileceklerdir. 


Bu nedenle sözümüz şudur:

Beni bağışlasınlar, rakip ekarte etmekte mahir muhalefet liderlerimiz var.

Bir CHP'li dostum bana şunu söylemişti:

Kılıçdaroğlu az buz siyasetçi değildir. 12 yıl CHP'yi idare edebiliyorsa, haydi haydi Türkiye'yi idare eder.

Haklıdır vesselam.


Akşener'e gelince, geçenlerde rahmetli Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün programı arşivinden Akşener'le yaptığı bir söyleşiyi izledim.

Nasıl bir manevrayla dönemin Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'i geçici görevle Çankırı Valiliği'ne kaydırdığını -hem de yılların tecrübesi Demirel'e rağmen- dinledim.

Ondan sonra şunu dedim:

6'lı Masa zor iflah olur. Davutoğlu'nun egosunu bilmeyen yoktur. Ama ondaki maharet farklı.

Başkasının kurduğu oyunu oynayıp, "Her şeyi ben başardım" demekle meşhurdur. Başarısızlığa dair tek kelime ağzından çıkmaz… 

İsimlerini saymadıklarım gönül koymasınlar lütfen… Tüm muhalefet liderlerimizin çok mahir olduklarını herkesin malumudur. İçlerinden bir-iki örnek saydım sadece.

Amaaa….

Madem bu kadar mahir liderlersiniz, o zaman ülkeyi yönetmeye talip olup, aday olun. Topu taca atmayın.

Daha açık söyleyeyim YA ADAY OLUN YA DA ÇEKİLİN, aday olacak birileri çıkar elbette.

Liderlerden biri aday olmayıp dışardan bir aday getirirlerse ne olur biliyor musunuz?

Erdoğan her yerde şunu söyleyecek:

Cesaret edip karşıma çıkmadılar.


Haksız mı olur?

Sayın liderler, sizin cevabınız ne olur bilmem ama seçmen bu söylemi satın alır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU