Yarım asra yakın süredir bakırcılıkla uğraşan Kızıları: Türkiye'de herkes okuyor ama işi bilen usta yetişmiyor

Şanlıurfa'da yaşayan 44 yıllık bakırcılık ustası İsmail Kızıları, "Teknoloji geldi, bakırcılık öldü" dedi. Kentte 4-5 usta kaldığını belirten Kızıları, gençlere 'kendilerini meslek sahibi yapacak iş bulma' öğüdü veriyor

Pek çok meslek dalında olduğu gibi bakırcılık ve kalaycılıkta da teknolojiye direnilse de güç kaybının önüne geçilemiyor.

Eskiden kadınların çarşıda yürürken gürültü nedeniyle bakırcıların önünden geçmeyi tercih etmediği söylense de şimdilerde böyle bir durum söz konusu değil çünkü birçok kentte bakırcılar çarşısında çekiç sesi duyulmuyor.

Günümüzde teknolojiyle fiyat avantajı sunulması, talebi fabrikasyon ürünlere kaydırıyor. Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Erzincan gibi kentlerde bakırcılık geleneği sürse de sayı çok azalıyor. Bu sanat dalı da artık unutulmaya yüz tutan meslekler arasında kazınıyor.

Musiki eşliğinde bakır dövme sanatı

Şanlıurfa'da Haliliye Belediyesi Geleneksel El Sanatları Merkezi'nde bu kadim mesleği icra eden bir isme konuk olduk.

Bakırcı ustası İsmail Kızıları'yla tanışmak için gittiğimiz atölyenin kapısını araladığımızda, bizleri musikiye karışan bakır dövme sesi karşıladı.

İsmiyle müsemma arı gibi çalışırken bizi selamlayan 51 yaşındaki Kızıları, sözlerine hep musiki eşliğinde çalıştığını, bunun kendisine çok iyi geldiğini belirterek başladı.

Bu işin ona baba yadigarı olduğunu anlatan bakırcılığın ikinci neslin temsilcisi, 7 yaşından beri bu işle uğraştığını söyledi. 

"Şanlıurfa'da bu işi yapan 3-4 kişi kaldık"

Günümüzde bakırcılığa ilginin düşmesi ve meslekle uğraşanların sayısının azalmasının nedenlerini sorduğumuz İsmail Kızıları'ya göre ana neden teknolojik gelişmelere kafa tutulamaması.

"Teknoloji geldi, bakırcılık öldü"

Gelinen noktayı "Teknoloji geldi, bakırcılık öldü" şeklinde yorumlayan Kızıları, düşük maliyetle yüksek adetli üretimdeki kalitenin hiçbir zaman elde işlenen ürünün yerini tutamayacağını savunarak ekledi:

"Kentimizde 7-8 dükkan var ama çoğu dışarıdan ürün getiriyor. Şanlıurfa'da bu işi yapan 3-4 kişi kaldık. Sabahleyin başlayıp ustamla 30 taneyi 2 kişi bitirirdik. En hareketli dönemimde böyleydi" diyen Kızıları, "İşçilik bizim ürünlerde ağır, görselliği yüksek. Teknoloji düğmeye bastı, 100 tane üretiyor. Aynı kalite, işçilik yok ama satılıyor işte."

bakırcılık İsmail Kızıları Independent Türkçe.jpg
İsmail Kızıları / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Biz bakırcı olduğumuz halde evde 4-5 parça şey kaldı"

Kalaylanmış bakır kapların ısıyı iyi şekilde ilettiği, yemeğin pişirilmesine lezzet katarak işin kalitesini artırdığı bilinir. Ancak bakırcılar gibi kalaycıların da günümüzde sayıları azaldı.

İsmail Kızıları'nın da değindiği gibi teknolojik gelişmeler, endüstriyel mutfağı tümden değiştirdi ve günümüzde bakır kap kullanmak daha zor hale geldi. Kızıları, "Bakır çok sağlıklı, keşke yemekler böyle pişse. Biz bakırcı olduğumuz halde evde 4-5 parça şey kaldı" itirafında bulundu.

İstanbul'dan Avrupa'ya kazan, leğen, bakraç (sıtıl) ihracatı yapıldığına da değinen Kızıları, Türkiye'de ise artık bu alanda kıymetin bilinmediğinden yakındı.

 

bakır İsmail Kızıları Independent Türkçe.jpg
İsmail Kızıları'nın emeği bakırlardan örnek / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bu iş bir sanat, bizler de sanatçıyız"

Günümüzde farklı meslekler gözde. Yeni nesil bakırcılığa ilgi göstermiyor. Haliyle çırak yetişmiyor, usta bulunmuyor. Kızıları'ya göre ise el işleri sanat dalı. "Bu iş sanat, biz sanatçıyız" diyen İsmail Kızıları, günümüzde herkesin üniversite okumayı tercih ettiğini, pek çok mesleğin unutulmaya yüz tuttuğunu ve kimi asırlık değerlerin yitirildiğini ileri sürdü. 

"Türkiye'de herkes okuyor ama işi bilen ustalar yetişmiyor"

Farklı çekiçlerle ilmek ilmek işlediği, süslediği bakırları gösteren usta Kızıları, söyleşimizi Türkiye'nin kanayan yaralarından biri olan "mesleksizliğe" vurgu yaparak noktaladı:

İnsanın sanatkar olarak yetişmesi lazım. Sanat insanı aç komaz (koymaz). Yarış atı gibi tüm çocuklar sınavlara hazırlanıyor. Kimisi okusun kimisi bakırcı, tamirci olsun. Türkiye'de herkes okuyor ama işi bilen ustalar yetişmiyor. 20 sene sonra ne olacak? Bizler de ölürsek bu işi kim yapacak? Bundan 20 sene sonra ne olacak? Burada emek var, teknolojide yok! Satması zor oluyor, maliyetli geliyor insanlara. Devlet önünü açmış, insanlar kolayına kaçmış. Kişiler yeteneklerinin üzerine gitmeli."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU