Türkiye'nin Kahire Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Salih Mutlu Şen, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi yönetiminde Mısır'ın çok önemli sosyoekonomik gelişmeler kaydettiğini söyledi.
Şen, Mısır merkezli haber sitesi ve televizyon kanalı Seda El Balad'ın İngilizce servisine verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
Sisi'nin liderliğinde Mısır'ın sosyoekonomik kalkınma gündeminde gerçekleştirdiği etkileyici ilerlemeyi beğeniyle karşılıyoruz. Pandeminin ve Rusya - Ukrayna savaşının yarattığı ekonomik baskılara rağmen Mısır hükümeti kalkınma hedeflerine ulaşmakta azimli. Altyapı, ulaşım ve temiz enerji kaynaklarında yapılan güncellemelerle ilgili mega projelerden özellikle etkilendim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca Maslahatgüzar Şen, söz konusu mega projelerin "gelecek yüzyıllar boyunca dimdik ayakta kalacağını" da söyledi.
Mısır'da 3 Temmuz 2019'da gerçekleşen darbede, dönemin Genelkurmay Başkanı Sisi liderliğindeki ordu yönetime el koymuştu.
Bunun ardından ülkenin demokratik yollardan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi gözaltına alınmıştı.
Müslüman Kardeşler'in eski lideri, hayatını kaybettiği 17 Haziran 2019'a kadar özgürlüğüne kavuşamamıştı.
Darbenin ardından Türkiye-Mısır ilişkileri de kötüleşmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe karşıtı direnişin merkezi haline gelen Rabiatü'l Adeviyye Meydanı'nda ortaya çıkan ve 4 parmakla yapılan "Rabia işareti"ni sık sık kullanmıştı.
Maslahatgüzar Şen'in söyleşisinin tam metni:
- Ramses Naguib: Ailenizle Kahire'ye yerleşmenizin üzerinden 5 ay geçti. Ülkemizdeki yeni diplomatik göreviniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maslahatgüzar Şen: Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu beni Mısır'daki Türk diplomatik misyonunun başına atadığında memnuniyet ve onur duydum ama doğrusu şaşırmadım. Ankara Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi okuduğum yıllarda Mısır'ın dünyaya nasıl baktığını anlamak şahsen ilgimi çekmişti ve El Ahram gazetesini düzenli olarak alıp okumaya başlamıştım. Bu nedenle Mısır'a atanacağımı öğrendiğimde, kaderimde hep Mısır'da yaşamak ve görev yapmak olduğunu hissettim.
Mısır'la ilgili ilk izlenimlerim aslında merak ve aşinalık karışımı bir şeydi. Ancak Mısır halkıyla etkileşimim arttıkça, bu ülkeye duyduğum sevgi ve saygı da büyüyor. Sevgi, akrabalık bağlarının yanı sıra tarihi ve dini benzerliklerimizden kaynaklanıyor. Aynı zamanda Mısır medeniyetinin eşsizliğine, kültürel varlıklarına ve Mısır ulus devletinin kurumsal bilgeliğine saygı duyuyor ve onları takdir ediyorum.
- Türkiye ve Mısır arasındaki yüklü siyasi gündem göz önüne alındığında, siz ve aileniz Kahire dışındaki şehirleri keşfedebildiniz mi? Eşiniz ve oğlunuz Mısır'da yaşamak hakkında ne düşünüyor?
Dediğiniz gibi, sadece büyükelçilikteki günlük rutin işlerle sınırlı kalmayan yoğun bir programım var. Aslında Kahire'nin sunabileceği çok şey var ve ben de ailemle birlikte başkentin gizli kalmış tarihi güzelliklerini hâlâ keşfetme sürecindeyim. Bununla birlikte Mısır'ın geri kalanını da keşfetmeyi planlıyoruz. Muhtemelen gezimize, kutsal Nil Nehri kıyısındaki Uksur ve Asvan'ın büyüleyici tarihini keşfederek başlayacağız.
Cidde'de iki kez görev yaptım, bu da ailemin Arap dünyasına aşina olmasını sağladı. Bununla birlikte Türkiye'yle Mısır arasındaki toplumsal ve kültürel benzerlikler, eşimle oğlumun buradaki yaşam tarzına uyum sağlamasını çok daha kolaylaştırdı.
Mısır halkı bizim için aile yakınları gibi. Eşim için Sultan Hüseyin Kamil'in kızı Prenses Kadriye'nin sarayında yaşamak, onun mirasına ve hatırasına sahip çıkmak en değerli şey. Günde 5 vakit ezan sesini duyabileceği bir İslam ülkesinde yaşamasıysa eşim için ikinci en önemli husus ve teselli. Oğlum da Kahire Fransız Lisesi'ne başladı. Bana, Mısırlı sınıf arkadaşlarının kendisinin bir Türk olmasına çok açık olduklarını ve bunu takdir ettiklerini söylüyor. Okulunu seviyor ve genel olarak Kahire'deki yaşamdan memnun. Maşallah, burada okulda Türkiye'de olduğundan çok daha motive ve başarılı. Aslında küçükken Cidde'deki sınıf arkadaşlarının çoğu Mısırlı çocuklardı.
- Siz Mısır'daki en aktif maslahatgüzarlardan birisiniz. Geldiğinizden beri yerel restoranlarda yemek yiyor ve tarihi camilerde namaz kılıyorsunuz. Mısır yemekleri ve yaşam tarzı hakkında kişisel izleniminiz nedir?
Türkiye'deki gibi Mısır'da da halk, yabancılara karşı konuksever ve misafirperver tutumuyla tanınıyor. Yerel restoranlarda yemek yemeyi ve tarihi camilerde namaz kılmayı Mısır toplumuyla bağ kurmanın bir aracı olarak görüyorum.
Her hafta farklı bir camide cuma namazı kılıyorum. Bu sadece kişisel bir dini görevi yerine getirmemi değil, aynı zamanda yerel halka dair ince ayrıntıların doğrudan parçası olmamı da sağlıyor. Ülkenin ve halkının özünü kavramanın önemli olduğuna inanıyorum. Aynı şey, yerel restoranlarda yerel yemekleri denemeye olan ilgim için de geçerli. Ful Medames (bakla yahnisi) ve Umm Ali tatlısı bence en lezzetli yemekler. Artık hafta sonları kahvaltıda Ful'un tadını çıkarıyorum. Geçen gün Kahire'nin merkezindeki Ebu Tarık restoranında da doyurucu bir porsiyon Koşari yedim.
- Türkiye, Mısır'dan geçen yıl çalınan bazı Osmanlı eserlerini (örneğin Kabe Anahtarı ve nakışlı çanta) geçen ay iade etmişti. İki ülkenin paylaştığı ve uzun süredir görmezden gelinen zengin kültürel miras hakkında neler söylemek istersiniz?
Öncelikle eserlerin ait oldukları yere geri gönderilmiş olmasından memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim. Türk yetkililer, Kutsal Kabe'nin anahtarını ve bir kargo kolisine konmuş nakışlı çantayı bulur bulmaz derhal Mısırlı mevkidaşlarıyla temasa geçti. Bu eserlerin Mısır'dan çalınmış olabileceğinden şüphelenmiştik.
Daha sonra Türkiye Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü bunları, kendisi aynı zamanda benim değerli bir dostum olan Mısır'ın İstanbul Başkonsolosu Tarık Halil'e bizzat teslim etti.
Tarihi eser kaçakçılığı, Mısır'da ve genel olarak Ortadoğu bölgesinde ciddi bir sorun. Mısırlı yetkililerin dünyanın dört bir yanından gelen tarihi eserleri kurtarmak için gösterdikleri çabaları takdirle karşılıyorum. Bu, Mısır'ın kültürel mirasını korumak ve ortak tarihi mirasımızı tanıtmak için çok önemli.
Şahsen Rosetta Taşı'nın geri alınması için devam eden müzakereleri yakından takip ediyorum. Kısa bir süre önce Mısır Medeniyet Müzesi'nde Rosetta Taşı'nın replikasını gördüm. Mısır'ın tutumunu anlayabiliyorum zira benim ülkem de yurtdışına götürülen birçok tarihi eserin geri alınması için UNESCO'ya başvuru yapıyor. Bu konuda aynı taraftayız.
- Buradaki diplomatik göreviniz sırasında Türkiye'yle Mısır'ın ortak tarihini ve kültürünü yeniden canlandırmak için planınız nedir?
Türkiye ve Mısır'ın ortak tarihi, onu şekillendiren önemli şahsiyetlerin hayat hikayeleri aracılığıyla canlandırılmalı. Örneğin İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, hayatının önemli bir bölümünü Kahire'de geçirmişti. En sevdiği mekan Hüseyin Camii'nin arkasındaki Fişavi Kahvesi'ydi.
Ortak mirasımız ve kimliğimizden bahsetmişken, modern Mısır'ın kurucusu Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya değinmeden geçemeyeceğim. Kendisi ortak tarihimizin tartışmasız bir figürü ve anısı Mısır'da hâlâ çok canlı. Günümüz Mısır'ında hâlâ görülebilen önemli reformlara imza atmıştı.
Onun döneminde Mısır, yüksek eğitimli Mısırlı askerlerin yer aldığı ilk askeri birliğine sahip olmuştu. Ayrıca o zamandan beri Mısır devlet kurumlarının çekirdeğini oluşturan merkezi bürokratik sistemi de o kurmuştu. Bunun yanı sıra tarım sisteminde reformlar yapmış, eğitim tesisleri ve matbaalar kurmuştu. 1821'de kurulan Bulak Matbaası tarafından 1822 ila 1851'de basılan kitapların büyük çoğunluğu Türkçe. Yetkin akademisyenler, Kavalalı Mehmed Ali Paşa döneminde Türk kültürü ve dilinin Mısır'ı büyük ölçüde etkilediğini söylüyor.
Genç nesillerin Kavalalı Mehmed Ali Paşa hanedanının, İstanbul'da her zaman Osmanlı hanedanının bir parçası gibi görüldüğünü bilmelerini istiyorum. Örneğin, Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın doğrudan torunu Said Halim Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nda Sadrazam (Başbakan) olarak atanmıştı. Bugün de hâlâ büyük bir Türk yurtsever devlet adamı ve entelektüel olarak kabul edilmekte. Onun mirası, Mısır'daki İmam Muhammed Abduh'unkine benziyor. Onun yaşam öyküsü, Mısır'daki diplomatik görevim süresince ortaya çıkarmaya ve geliştirmeye kararlı olduğum ortak kimliğimizin ve kültürümüzün derinliğine tanıklık ediyor.
- Son dönemde Türkiye'yi ziyaret eden Mısırlı turistlerin sayısı artıyor. Bölgedeki diğer turistik yerlere kıyasla Türkiye'yi Mısırlılar için bu kadar cazip kılan nedir?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi bölgenin ve dünyanın en cazip turizm merkezlerinden biri haline getirmek için büyük adımlar attı. Onun liderliğinde geçen 20 yılda ulaşım, altyapı, konut, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sektörlerinde büyük reformlar yapıldı. Bu da Türkiye'deki yaşam kalitesini artırdığı gibi güzel doğal varlıklarımızla zengin kültürümüzü keşfetmek isteyen yabancı ziyaretçilere sunulan hizmeti de iyileştirdi.
Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir ülke olarak Türkiye, özellikle Mısırlı ve Arap ailelerle bireylere kucak açıyor. Türkiye'nin Mısırlı ziyaretçiler için cazibesini açıklayan bir diğer önemli faktör de uygun fiyatlı alışveriş. Türkiye'de üretilen yüksek kaliteli gıda ve giysilerin fiyatları diğer ülkelere göre çok daha düşük. Hepsinden önemlisi, Türk mutfağının lezzetli çeşitliliği rakipsiz.
Diğer taraftan Türk yurttaşlarımızı Mısır'ı ziyaret etmeye ve binlerce yıllık kültürel mirasın yanı sıra güzel plajların ve misafirperver bir toplumun tadını çıkarmaya teşvik ediyorum.
- Sizin de belirttiğiniz gibi, toplumsal ve ekonomik kalkınma turizmin en güçlü desteklerinden biri. Mısır devletinin son 7 yıldır öncülük ettiği ulusal kalkınma projelerini takip ediyor musunuz? Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin liderliğinde Mısır'ın sosyoekonomik kalkınma gündeminde gerçekleştirdiği etkileyici ilerlemeyi beğeniyle karşılıyoruz. Pandeminin ve Rusya - Ukrayna savaşının yarattığı ekonomik baskılara rağmen Mısır hükümeti kalkınma hedeflerine ulaşmakta azimli. Altyapı, ulaşım ve temiz enerji kaynaklarında yapılan güncellemelerle ilgili mega projelerden özellikle etkilendim.
Yeni Cumhuriyet konsepti ve ilkelerinin somut bir örneği olan yeni İdari Başkent ve Yeni Alameyn Şehri de beni büyüledi. Bu tür projeler, Cumhurbaşkanı Sisi'nin mevcut siyasi liderliğinin mirası ve gelecek yüzyıllar boyunca dimdik ayakta kalacak.
- Mısır ve Türkiye arasındaki ticaret akışı özellikle son üç yılda istikrarlı şekilde arttı. Geçen yıl Mısır'dan Türkiye'ye sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatında da büyüme gördük. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Türkiye'yle Mısır arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması'nın yürürlüğe girdiği 2007'den bu yana ticaret hacmi gerçekten de arttı. Karşılıklı ticaret hacmi 2007'de 1,5 milyar dolarken, 2021'de 8,2 milyar dolar gibi rekor bir seviyeye ulaştı.
2022'nin ilk yarısında Mısır'ın dünyada en fazla ihracat yaptığı ülkenin Türkiye olduğunu söylemekten de memnuniyet duyuyorum. Ayrıca LNG son dönemde iki ülke arasındaki ticaret dengesinde önemli bir faktör haline geldi. Türkiye, Mısır'ı enerji güvenliği açısından güvenilir bir ortak olarak görüyor.
Mısır İstatistik Kurumu'na (CAPMAS) göre Türkiye, 2022'nin ilk yarısında 1,1 milyar dolarla Mısır'ın en büyük LNG ithalatçısı konumunda. Her iki ülkenin coğrafi yakınlığı ve arz-talep dönemleri göz önüne alındığında, bu enerji işbirliğini daha da geliştirmeye hazırız. Ayrıca Mısır hükümetinin COP27 başkanlığı ve iklim değişikliğiyle mücadele vizyonu doğrultusunda, LNG'nin ötesine geçerek enerji işbirliğimizi, özellikle yenilenebilir enerji kaynakları açısından genişletmeyi de arzu ediyoruz.
- Ağustosta Türk iş insanlarından oluşan bir heyet, Mısırlı muhataplarıyla yatırım fırsatlarını araştırmak üzere Mısır'ı ziyaret etmişti. Planları nedir? Her iki ülkenin de halihazırda bazı ekonomik zorluklar yaşadığını göz önünde bulundurarak, Mısır ve Türkiye arasındaki ekonomik işbirliği bağlamında neler yaşanmasını beklemeliyiz?
Sorunun son kısmıyla başlayayım. Dünyadaki tüm ülkeler küresel ekonomik krizden farklı derecelerde etkilendi. Türkiye ve Mısır da maalesef bu küresel durumdan etkilenen ülkelerden. Öte yandan iki ülkenin de Doğu Akdeniz'in birbirine bakan iki önemli gücü olarak, bu küresel krizin etkilerine birlikte karşı koyabilecek mükemmel bir konumda olduklarına içtenlikle inanıyorum.
İş insanlarımıza yatırım yaparken Mısır'ın coğrafi konumunu göz önünde bulundurmalarını ısrarla tavsiye ediyorum. Bu sadece Mısır'ın Türkiye'ye coğrafi yakınlığıyla ilgili değil, ki bu yakınlık ürünlerin nakliyesini daha kolay ve daha az maliyetli hale getirecek. Daha da önemlisi, Mısır dünyadaki en stratejik nakliye yollarını kontrol ediyor. Türkiye'nin de bölgesel ve küresel pazarlara açılan kapısı konumunda.
Türk beyaz eşya üreticisi devi Beko, gelecek dönemde Mısır'a 100 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyor. Beko'nun CEO'su olan sınıf arkadaşım Fatih'in böyle bir karar alması çok sürmedi. Bu yıl bitmeden Fatih, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiyi daha da geliştireceğine inanılan projenin temelini atmak üzere ekibiyle birlikte Kahire'de olacak.
- Türk iş insanlarının Mısır'da önemli yatırımları olduğunu ve Mısır ekonomisine ve istihdam piyasasına önemli katkılar sağladıklarını biliyoruz. Mısır'daki Türk yatırımcıların sayısını tahmin etmek mümkün mü?
Mısır'da toplam yatırımları 2 milyar dolar olan yaklaşık 200 Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Bunların en az 40'ı büyük ölçekli yatırımcılar. Yaklaşık 65 bin Mısırlı işçiye istihdam sağlıyorlar. Ağırlıklı olarak tekstil, kimya ve beyaz eşya alanlarında çalışıyorlar. Gelecek yıllarda Mısır'daki yatırımlarını daha da büyütmeleri ve inşaat gibi yeni iş alanlarını hedeflemeleri için onları teşvik etmeye kararlıyım.
İnşaat şirketlerimiz hem ulusal hem de uluslararası projelerde Mısırlı meslektaşlarıyla ortaklıklar geliştirmeye istekli. Dahası Türk şirketleri ulusal kalkınma projelerinde Mısır hükümetiyle birlikte çalışmaya hazır. Bu husus, geçen hafta İskenderiye'de Mısır Ticaret Odası'nın 100. kuruluş yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinlikte, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun yaptığı konuşmada da açıkça ifade edilmişti.
- Mısır pazarındaki yatırımlarının kapsamını genişletebilmeleri için Türk iş insanlarını desteklemek üzere hangi iyileştirmelerin gerekli olduğunu düşünüyorsunuz?
Son dönemde Mısır, özel sektörle işbirliğini geliştirme konusunda istekli olduğunu gösterdi. Bu da yerli ve yabancı yatırımcılar için cazip bir ortam yaratılmasını gerektiriyor. Cumhurbaşkanı Sisi, özel yatırımcıların önündeki tüm engellerin kaldırılması talimatını verdi. Hükümetin bu yönde somut adımlar attığını görebiliyorum.
Ekonomi Konferansı bu adımlardan biri zira özel sektörün güçlendirilmesiyle yerli ve yabancı yatırımcılar için iş dostu bir ortam yaratılması bakımından, hükümetin vizyonuyla yatırımcıların vizyonu arasındaki açığı azaltacak.
Mısır'da yerli yatırımcılar için iş ortamı iyileştikçe, daha fazla Türk yatırımcı Mısır özel sektörüyle çalışmak üzere Mısır pazarına gelecektir. Halihazırda Mısır'da çalışan Türk yatırımcılar, Mısır pazarının kendileri için ne kadar cazip olduğundan olumlu şekilde bahsediyor. Kazançlı Mısır pazarındaki işlerinin kapsamını genişletmek için gelecekteki fırsatları değerlendirmeyi sabırsızlıkla bekliyorlar.
Independent Türkçe, See News, AA