Dört tarafı dağlarla çevrili Van Gölü'nün yüzeyi sabah saatlerinde gümüşümsü bir ışıltıyla kaplanır. Güneş doğmadan göl bir ayna gibidir.
Pürüzsüz, duru ve hareketsiz.
Özellikle bahar mevsiminde gökyüzünün masmavi olduğu günlerde, daha güneş doğmadan her şey o kadar sessiz ve hareketsiz olur ki, insan kendini bambaşka bir dünyada hisseder.
Arada bir oluşan yakamozlar ve az da olsa balıkların su yüzeyindeki hareketleri dışında göl alabildiğince dingindir.
Bölgede Behra Wanê yani "Van Denizi" adı verilen göl "Van ve Bitlis sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının çok eski zamanlarda patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür.Yüz ölçümü 4713 km kare olup, derinliği yer yer 451 metreyi bulur." 1
Yüz ölçümünün devasa olması insanda gerçekten de deniz duygusu yaratır.
Kıyı şeridi, sahil ve alabildiğince uzanan su kütlesi halkın deniz benzetmesini haklı çıkarır.
Suyunu boşaltacak bir kanalı olmayan, geniş su kütlesine sahip gölün aynı zamanda sodalı olması, Van Gölü'ne farklı bir özellik katar.
Sodalı suyundan dolayı biyolojik çeşitlilik endemiktir. Gölde her türlü balık yaşamaz, bir endemik tür olan inci kefali Van Gölü'nün serin sularında yaşar.
İnci kefali buraya has bir balıktır. Bu nedenle kimi bilim insanı bu balığa Van Balığı adını verir. 2
İşte bu nadide balık aynı zamanda Van mutfağına apayrı bir zenginlik de katar.
Otlu peynirin yanında, inci kefali Van'a apayrı bir imaj vererek kendinden söz ettirir.
İnci kefali, gölün genelinde balıkçı teknelerinin ağlarına takılır. Avlanan balıklar, avlanmanın yasak olduğu bahar ve yaz aylarında tüketilmek üzere tuza yatırılır.
Bozulmasın diye de üzeri yaprakları acı olan bazı bitkilerle ile örtülür. Böylelikle kokması engellenir, bozulmasının önüne geçilir.
Yani bir nevi salamura peynir gibi hazırlanan tuzlu balık herhangi bir katkı maddesi kullanılmadan uzun süre saklanır.
Çarşı pazarda peynirin yanında tuzlu balık satan çok sayıda dükkan görmeniz mümkündür.
Yüzlerce balıkçı aile inci kefali avlayarak ve çok eski zamanlardan kalma yöntemlerle tuza basarak bir geçim kaynağı yaratmış.
Otlu peynir kadar popüler olmasa da balık, kentin ekonomisine az da olsa katkı sunuyor.
Son yıllarda üreme mevsiminde tatlı sulara doğru göçünü izlemeye gelen çok sayıda turistten bahsetmek mümkündür.
Ben şahsen çok tuzlu olur diye tadına bakmadım ama kurutulmuş inci kefalinin en az tazesi kadar lezzetli olacağını düşünüyorum.
Lezzet konusunda bütün Van yanılmış olamaz. Mutlaka çok özel bir tadı vardır.
Bu nedenle Van'ın otlu peynir satan dükkanlarının önünde aynı zamanda tuzlu balık kasalarına rastlarsanız şaşırmayın. İşte o kasalarda tuzlanmış balık var.
Van Gölü'nün soğuk sodalı sularında yaşayan, her yıl nisan ve temmuz aylarında göl çevresindeki tatlı sulara akın eden, akıntıya karşı yüzen, yer yer uçan, yumurtalarını dağlardan akan serin sulara bırakan ama bilinçsiz avlanma ve gölün kirlenmesi balık popülasyonunu tehlikeye atıyor, neslinin tükenme ihtimalini doğuruyor.
Bizlere her yıl bir görsel şölen sunan ve ağızlarda tuzlu da olsa leziz bir tat bırakan Van balığı için sanırım daha temiz bir göl ve bilinçli bir avlanma gerekiyor.
Kaynaklar:
1. Wikipedia
2. Prof. Dr. Gökhan Oto
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish