PKK'nin Mersin Polis Evi'ne düzenlediği bombalı intihar eylemi üzerine çok şey yazılıp çizildi.
Belli ezberler dışında bir fikirleri olmayan malum çevreler komplo teorileriyle işi hemen hükümetin üzerine yıkmaya çalıştılar.
İddialarına göre, zor durumda olan iktidar seçimleri kazanmak için 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki sürece benzer bir politikayla yol verdiği/vereceği terör eylemleri ile halkı korkutacak ve çok büyük aş ve iş sıkıntısı çekmekte olan halk tüm bunları unutarak salt güvenlik endişesi ve vatan-millet aşkıyla tekrar AK Parti'ye sarılacaktı.
Mersin saldırısının arkasındaki esas senaryo buydu!
Neyse ki çok geçmeden PKK, söz konusu eylemi üstelik de büyük bir övgüyle sahiplenerek bu büyük siyaset analistlerini boşa çıkardı.
(Bu arada bu 'büyük analistler' 2015'te de ondan sonraki yıllarda da 'Yahu ne yapıyorsunuz? Bu terör eylemleri halkı devletin, iktidarın safına itiyor. Neden 80 milletvekili ve 102 milletvekili varken demokratik mücadeleyi hiçleştirerek devrimci halk savaşı ilan ediyorsunuz, şehirlerin orta yerlerine hendekler kazıyorsunuz? Neden bu oyunlara geliyorsunuz?' demediler/diyemediler.
Benim gibi salt demokratik mücadeleden yana açık ve net olarak tavır sergileyenleri ise alçakça karalayarak tasfiye ettiler.)
Aradan bunca yıl geçtikten sonra 6 yıldır cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş 'dikkatli' bir dille de olsa Mersin eylemini kınadı, özet olarak da benim yıllardır dillendirdiğim 'Demokratik siyaset ile şiddet birlikte olmaz/olamaz' sözlerimi söyledi.
Demirtaş, şunları söyledi:
Mersin'deki silahlı saldırıyı kınıyorum. Siyasetin sorumluluğu, şiddet dışı çözümlerde ısrarcı olmaktır. Ölümleri durdurmaktır. Şiddetin her türlüsüne karşı çıkacağız, demokratik siyasette ısrarcı olacağız. Bunun herkes tarafından net olarak bilinmesini isterim.
PKK kurucuları arasında yer alan KCK Yürütme Kurulu üyesi Duran Kalkan ise, Mersin saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, isim vermeden saldırıyı kınayanları hedef aldı.
Duran Kalkan, "Konuşmak isteyen herkes doğru konuşmalı. Türk egemenleri gerçeği görmeli, neyi nasıl bitiriyorlar (...) Mersin eylemini doğru anlamak ve değerlendirmek gerekli. HPG'nin açıklaması oldu. Herkes ondan ders çıkartmalı. Doğru çizgi budur. Ölçü bu. Gücün yetiyorsa sen de öyle ol. Gücün yetmiyorsa yettiği kadarıyla o çizgiye hizmet et. Yapanlara en azından dua et, karşı çıkma. Kendi kendine konuşma, ukalalık yapma. Kimsenin ukalalık yapma hakkı yoktur" açıklamasında bulundu.
PKK adına yapılan bir başka açıklamada da "Kürt halkını ve değerlerini korumak için kendisini feda eden fedaileri hangi gerekçeyle olursa olsun düşman diliyle kınaması ancak sindirilmişlikle ifade edilebilir" ifadelerine yer verildi.
Bu açıklamalara karşılık Demirtaş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu:
Demokratik siyasette ısrar ve barış politikası, bizim için ilkeseldir. Kimse geri adım atmamızı beklemesin.
Her koşulda ilkelerimizi savunacak, halkın demokratik çözüm ve barış isteğini tüm olanaklarımızla, gür sesle söylemeyi sürdüreceğiz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Selahattin Demirtaş ile HDP'de bulunduğum sürede bu konuları defalarca konuştuk.
Bizim gibi demokratik yollarla seçilmişlerin her türlü riski göze alarak demokratik siyasette ısrarlı olmaları gerektiğini, şiddetle, terörle demokratik mücadelenin birlikte olamayacağını en yüksek sesle haykırmamız gerektiğini, sayısını unuttuğum kez tekrarladım.
Ne yazık ki o tarihte yeterince destek bulamadım.
Çözüm sürecinin miladı olan 21 Mart 2013 Newroz’undan bu yana 9 yıl geçti ve binlerce yazıklar olsun ki bu 9 yıl 'boşa' geçtiği gibi, kazanımların büyük bir kısmı kaybedildi; binlerce insan hayatını kaybetti, on binlerce insan da cezaevine girdi.
Selahattin Demirtaş 2013-2015 sürecinde en azından bugünkü tavırları kadar bir irade ortaya koyabilseydi süreç çok daha farklı bir şekilde ilerleyebilirdi.
Sezen Aksu'nun hit şarkılarından biri olan 'Şimdi bana kaybolan Yıllarımı Verseler'de belirttiği gibi, giden yıllar geri gelmiyor.
...Şimdi artık kelimeler yetersiz anlamı yok
Yitirmişiz anılarla beraber faydası yok
Gel bunları bırakalım artık bir tarafa
Gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresi yokŞimdi bana kaybolan yıllarımı verseler
Şimdi bana seninle bir ömür vadetseler
Şimdi bana yeniden ister misin deseler
Tek bir söz bile söylemeye hakkın yok
'Kaybolan yıllar' geri gelmiyor ancak bugünü ve gelecek yılları kurtarmak elimizde.
Geçmişin muhasebesini, öz eleştirisini yapmalı ancak geçmişe takılıp da kalınmamalı.
Ne olduysa oldu!
Geleceği kurtarmaya bakmalı.
Gel bunları bırakalım artık bir tarafa
Gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresi yok...
Acilen en yüksek ses ve tavırla demokratik mücadele yükseltilmeli.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish