Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Tek kutuplu dünya düzeninin geçmişte kaldığını” belirterek, “dünyadaki durumun dinamik olarak değiştiğini, çok kutuplu bir dünya düzeninin ana hatlarının şekillendiğini” söyledi. Putin Ukrayna’yı işgal girişimini başlattığından bu yana, “tek kutuplu dünya çağının sona erdiğini” sıklıkla tekrarlıyor, ancak birçok devletten askeri ve sivil yetkililerin katıldığı önemli bir konferansta, bu sözlerin sarf edilmesi, Rusya’nın Batı cephesi ile mücadelesinin kapsamını genişletme eğilimi olduğunu gösteriyor. Putin’in, Washington'un önderlik ettiği NATO ve Asya-Pasifik bölgesindeki yeni ittifaklar karşısında, Kremlin'e yakın olan ülkelerin ittifakını harekete geçirmek ve karşıt eksenler oluşturmak için bir plan yaptığı görülüyor.
Putin, 10. Moskova Uluslararası Güvenlik Konferansı'nın açılışında video konferans yöntemiyle yaptığı konuşmada, dünyadaki durumun dinamik olarak değiştiğini, tek kutuplu dünya düzeninin geçmişte kaldığını ve çok kutuplu bir dünya düzeninin ana hatlarının şekillendiğini söyledi. Gün geçtikçe daha fazla ülkenin geleneklerine ve değerlerine dayalı olarak özgür, egemen kalkınma yolunu seçtiğine işaret eden Putin, “ABD vatandaşlarının temel sorunlardan haberdar olmasını istemiyor. Batılı küreselci seçkinler, sosyal ve ekonomik sorunları, düşen yaşam standartları, işsizlik, yoksulluk konularındaki başarısızlıklarını Rusya ve Çin’e mal etmek istiyor. Moskova ve Pekin ise seçkinci küreselcilerin dayattıklarına karşın, egemenlik odaklı kalkınma politikalarını benimsiyor. Batılı küreselci seçkinler kaosu kışkırtıp, yeni çatışmalar oluşturarak çevreleme politikasıyla alternatif, egemen kalkınma yollarını engellemeye çalışıyor, böylece ellerinden kayan hegemonya ve gücü tüm güçleriyle korumaya ve ülkeler ile halkları yeni bir kolonyal düzenin kıskacında tutmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
ABD ve müttefiklerinin, egemen devletlerin iç işlerine kaba bir şekilde müdahale ettiğini, provokasyonlar, darbeler ve iç savaşlar düzenlediğini savunan Putin, ABD ve müttefiklerinin, tehdit, şantaj ve baskılarla bağımsız devletleri kendi iradelerine boyun eğmeye ve bağımsız devletleri kendilerine yabancı olan kurallarla yaşamaya zorlamaya çalıştığını belirtti. Rusya'nın "tüm halkların haklarını koruyan ve haklarını güvence altına alan daha demokratik bir dünya inşa etmedeki rolüne" vurgu yaptı.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyareti hakkında ilk kez yorumda bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin, “ABD bir kez daha kasten ateşe benzin dökmeye ve Asya-Pasifik bölgesindeki durumu karıştırmaya çalıştı. Amerika'nın Tayvan macerası, sadece sorumsuz bireysel bir politikacının seyahati değil, bölgedeki durumu istikrarsızlaştırma ve kaotik hale getirmeye yönelik kasıtlı, bilinçli bir ABD stratejisinin parçası, diğer ülkelerin egemenliğine saygısızlığın küstahça bir göstergesidir. Bunu dikkatlice planlanmış bir provokasyon olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Kolektif Batı’nın NATO’ya benzer bir sistemi Asya-Pasifik bölgesine genişletmeye çalıştığına vurgu yapan Putin, şunları söyledi: “NATO benzer bir sistemi yaygınlaştırmak için yeni askeri siyasi ittifaklar kuruyorlar, bunlar saldırganca ittifaklar. Dünyadaki gerilimi azaltmanın, askeri-politik alandaki tehdit ve risklerin üstesinden gelmenin, ülkeler arasındaki güven düzeyini artırmanın ve sürdürülebilir kalkınmalarını sağlamanın ancak modern çok kutuplu dünya sistemini temelden güçlendirerek mümkün olduğu açıktır. Tek kutuplu dünya düzeni çağı geçmişte kaldı. Mevcut küreselci modelden yararlananlar olağan gidişata ne kadar bağlı kalırlarsa kalsınlar, bu model başarısızlığa mahkumdur. Tarihsel ölçekte jeopolitik değişimler tamamen farklı bir yöne gidiyor.”
Bu bağlamda Putin, ülkesiyle benzer düşünceleri paylaşan ortakları ile birlikte, mevcut uluslararası güvenlik mekanizmalarının geliştirilmesi ve uluslararası istikrarı güvence altına almak için yeni ittifakların oluşturulabileceği yönünde sinyal verdi. Moskova daha önce de Washington liderliğindeki küresel düzene karşıt ittifakların geliştirilmesi çağrısında bulunmuştu. Putin pazartesi günü yaptığı konuşmada, ülkesinin ‘ortak ve müttefiklerin silahlandırılmasının arttırılmasına’ hazır olduğuna işaret etmişti. Rus medyasında yer alan analizlerde, Batılı ülkelerin, Rusya’nın ABD politikaları karşıtı ülkelere daha fazla silah sağlamasından endişe ettiği şeklinde yorumlandı. Putin’in, ülkesinin yeni uluslararası düzenin kurulmasındaki rolüne ilişkin konuşması bağlamında, Rusya’nın askeri ve güvenlik yeteneklerini geliştirmeye devam etme kararlılığına vurgu yapması dikkat çekti. Ona göre, Rusya askeri gücünü, ‘dünyada demokrasinin pekişmesini teşvik etmek ve kültürel çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmak’ için kullanabilir. Ayrıca Putin'in Ukrayna'da devam eden ve ‘askeri operasyon’ olarak tanımladığı işgal girişimine pek değinmemesi ve konuşmasının çoğunu, uluslararası sistemin revizyonu ile Batı hegemonyasının başarısızlığı üzerinde yoğunlaştırması dikkat çekti. Ancak Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, yaptığı konuşmada, Ukrayna savaşı ile ‘Batı hegemonyasının’ sonlandırılması arasında bağ kurdu.
Putin’in ardından Güvenlik Konferansı’nda konuşan Şoygu, Batı ülkelerinin Ukrayna'ya askeri destek sağladığını hatırlatarak, “Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin askeri operasyonları Washington ve Londra'da planlanıyor. Sadece saldırı için hedeflerin koordinatları Batılı istihbarat tarafından verilmiyor, bu veriler silah sistemlerine Batılı uzmanların kontrolünde de giriliyor. İngiltere, Ukrayna yönetiminin ana sponsorlardan biridir, bununla birlikte Rusya olarak Ukrayna ile ilgili belirlenen hedeflere ulaşacağız. ABD ve müttefiklerinin mutlak hakimiyeti geçmişte kaldı. 24 Şubat'ta özel askeri operasyonun başlatılması, sembolik olarak tek kutuplu dünyanın sonuna işaret ediyor. Bugün dünyanın çok kutuplu olduğu bir gerçektir, dünyadaki kutuplar açıkça belirlendi. Bu kutuplar arasında farklılıklar var, bazılar diğer devletlerin egemenlik çıkarlarına ve kültürel değerlerine saygı duyarken, bazıları bunları yok sayıyor” ifadelerini kullandı.
NATO'nun doğuya doğru altyapısını güçlendirdiğine dikkat çeken Şoygu; “NATO'nun doğuya doğru güçlenmesi, Soğuk Savaş döneminde Avrupa'da oluşturulan güven ve silah kontrol mekanizmalarının bozulması yönündeki süreci sonlandırıyor” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Rus basınından aktardığına göre Washington’ın, kontrolü altında olmayan ülkeler arasındaki etkileşimi engellemeye çalıştığını söyleyen Şoygu, “ABD Latin Amerika’da nüfuzunu korumaya çalışıyor, ABD’nin savunduğu sözde liberal ilkeleri asıl hedefine perde oluşturuyor, asıl hedef askeri yapılar oluşturmak olup bölge ülkelerinin kalkınmasını engellemektir. ABD’nin bu politikaları nedeniyle Latin ülkeleri ciddi güvenlik sorunlarıyla karşılaştı” diye konuştu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat