Eğitim göçü "tersten" başladı: Veliler küçük şehirlere gidiyor, herkes başını sokacak okul arıyor

Çocuğu LGS sınavında istediği puanı alamayan velilerin birçoğu iyi bir eğitim için bir özel okula kayıt yaptırmayı şart görüyor ve imkanlarını zorluyor. Aileler, kısmı çözüm olarak Anadolu şehirlerindeki daha uygun özel okulları tercih ediyor

Fotoğraf: AFP

Liseleri Geçiş Sistemi (LGS) sınav sonuçları 30 Haziran tarihinde açıklandı, sınav puanına göre yapılacak okul tercihlerinin de sonlanmasıyla velilerin okul arayışı hızlandı.

Çocukları sınavda beklenin altında kalan birçok öğrenci velisi şimdiden özel okulların kapısını aşındırmaya başladı.

Eğitim sisteminde son yıllarda yapılan değişikliklerin, öğrenci ve veliler açısından birçok sonucu oldu.

İmam hatip liselerinin ve meslek liselerinin sayısının artması, düz liselerin sayısının azalması, ardından özel okullara olan ilginin artmasını getirdi.

Çocuğu LGS sınavında istediği puanı alamayan velilerin birçoğu iyi bir eğitim için bir özel okula kayıt yaptırmayı şart görüyor ve imkanlarını zorluyor.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerdeki yüksek özel okul fiyatları çocuğunun eğitimi için Anadolu'ya göç eden ailelerin sayısını son yıllarda gözle görülür şekilde artırdı.

Büyükşehirlerde özel okul fiyatları senelik 30 bin lira civarından başlarken, 150 bin liraya kadar çıkabiliyor.

Bunun yanına ders kitabı, servis ücreti, senelik okul üniforması gibi masraflar da eklediğinde en uygun özel okulda bile ailenin bir senede ödemesi gereken tutar 50 bin lirayı geçebiliyor.

Aileler, kısmı çözüm olarak Anadolu şehirlerindeki daha uygun özel okulları görüyor.

Büyükşehirlerde yaşamanın artan maliyeti de eklenince göç kaçınılmaz oluyor. Kimi zaman başka bir şehire, kimi zaman başka bir ilçeye...
 

PixaBAY.JPG
Fotoğraf: Pixabay

 

"İstanbul'da çocuk büyütmek her açıdan zorlaştı"

Bilge Yalçın da o velilerden biri. Bu sene LGS sınavına giren çocuklarının eğitimi için İzmir'de bir okula kayıt yaptırmış ve ailece taşınma kararı almışlar.

"Bizim isteğimiz kızımızı sistemin içinden çıkarmak. Ezberci eğitim sisteminden çıkarmak" diyen Yalçın,  "Bu yüzden yurt dışı kapılarını da açacak yabancı okul isteğimiz vardı. Sınavda aksilikler oldu, kızımızın puanı istediği gibi gelmedi. İstanbul'daki yabancı özel okullara burslu girmeye puanı yetmedi. Belli anadolu liselerine puanı yetiyordu. Onu da biz istemedik, yetersiz bulduk" şeklinde konuştu.

Bu sebeplerle İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'ni düşünmeye başladıklarını söyleyen Bilge Yalçın, "Herkesin kafasında zamanı gelince bir Ege kasabasına yerleşmek vardır ya, o da etkili oldu. Eşim zaten home office çalışıyordu, iş yerinden de İzmir'e gitmek için onay aldı. Daha küçük olan oğlumun da zaten öğretmeni değişmişti. Bu şekilde İzmir'e gitmeye karar verdik ve kayıt yaptırdık" dedi.

İstanbul'daki yaşam şartlarının da kararlarında etkili olduğunu vurgulayan Yalçın, "Böyle bir şehirde çocuk büyütmek her açıdan zorlaştı. Her şeyin başında İstanbul, bana kalırsa güvenlik sorunu olan bir yer haline geldi" diye konuştu.
 

bilge hanım.jpg
Bilge Yalçın​​​​​​​ / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Bilge Yalçın, İstanbul'da yaşadıkları zorluklara dair şunları anlattı:

İstanbul'da oturduğumuz semtin konumu itibarıyla da iyi okulllara uzaktaydık. Servis gibi ekstra masraflar çıkıyor. Büyük ihtimalle kızımızı kaydettirdiğimiz okulun yakınına ya da o ilçeye taşınacaktık. Yani her durumda evimizden taşınacaktık.

Ve en önemlisi İzmir'de özel okul ücretleri neredeyse yarı yarıya hatta bazı okullarda üçte bir oranında daha ucuz. İstanbul'daki yüksek kiraları ve hayat pahalılığını, yaşanmaz bir şehir hale gelmesini de düşününce İzmir'e gitmek bize çok mantıklı geldi.

 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Gönderebileceğimiz devlet okuluna polis uyuşturucu baskını yapıyor"

Enver Okçu'nun bu sene 2 çocuğu birden LGS sınavına girmiş.

Aslında Okçu ailesinin "İstanbul'dan kaçış" arayışları bu senenin başına dayanıyor.

İlk olarak yurt dışına göç etmeyi düşünmüşler. Olmayınca arayışları hızlanmış.

Devlet okullarının kötü durumu onları da özel bir liseye yönlendirmiş.

Yine de akıllarının bir tarafında halen yurt dışı var. Çocuklarının iyi bir lise eğitimi alıp bir an önce yurt dışında üniversite okuması gerektiğini düşünüyorlar.

Senenin başında çocuklarının lise eğitimini yurt dışında görmesi için çeşitli çabaları olduğunu anlatan Enver Okçu, "Birçok Avrupa ülkesini araştırdık. Çocuklarımızın eğitimine yurt dışında devam etmesini istedik. Hatta bir ülkeye oturma ve çalışma izni için başvuru yaptık; ama sonuç alamadık. Sonrasında sınava odaklandık ve ne yapacağımızı düşünmeye başladık" diye konuştu.

"Çocuklarımızın bu eğitim sisteminde iyi bir eğitim görmesi için seçeneklerimizin çok sınırlı olduğunu biliyorduk" diyen Okçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sınavda çok çok iyi bir derece alamazlarsa gidecekleri okullar neredeyse yok denecek kadar az. Fatih'te oturuyoruz, etrafımızdaki iyi okulların neredeyse hepsi imam hatip lisesi oldu. Oturduğumuz yere yakın gönderebileceğimiz tek okul ise çok kötü durumda, sınıf mevcutları 70 kişiye kadar çıkıyor. Ve okulda çeteler kol geziyor, uyuşturucudan dolayı okula polise baskın yapıyor. Düşünün durumu... Bu sebeplerden dolayı sınavı kazanmalarını çok önemsiyorduk, ama alternatif planlar için de çok yoğun düşünüyorduk.


"Önce ülke değiştirmeyi düşündük, sonra şehir değiştirmeyi..."

Sınav sonuçları açıklandıktan sonra, istedikleri okulların puanını yakalayamadıklarını da sözlerine ekleyen Okçu, "Çocuklarım yüzde 10'luk dilimin içindeydi. Aslında başarılı bir sonuç ama iyi okulların sayısı o kadar azaldı ki... Zamanımızda kendi semtimizde bulunan ve sınavsız girdiğimiz okullar artık yüzde 2'lik dilim ile öğrenci alıyor. Diğer alternatifleri düşünmeye başladık. İstanbul'daki özel okulları fiyatlarını araştırdık. Biz orta halli bir aile olduğumuz için çok ince eleyip sık dokumamız gerekti. Mesela burada gidilebilecek okul olmadığı için Kadıköy'deki okullara bile baktık. Sonra Kadıköy'ün yerlisi olan insanların çocuklarını özel okula gönderdiğini; o liselere de Bağcılar, Esenler gibi ilçelerden çocukları geldiğini gördük" ifadelerini kullandı.

Tüm bu arayışın sonunda, İstanbul dışına çıkmayı da düşündüklerini söyleyen Okçu, şunları anlattı:

Eşimin memleketi olan Kocaeli'de bir özel okulu düşünmeye başladık. Kocaeli'de kiraların daha ucuz olması ve o özel okulların İstanbul'a göre daha uygun fiyat sunması bizi cezbetti. Ayrıca, burada çocuklarımız sosyal olarak daha fazla aktivite içinde olabilecekti.

Açıkçası bu süreçte çok git gel yaşadık. Bu kadar seçeneğin arasından sonunda ilçe değiştirmeye karar verdik. Şişli'deki bir özel okula kayıt yaptırdık. İyi eğitim veren bir lise, köklü bir okul. Çocuklarımız için en iyisini seçmeye çalıştık, iyi bir karar verdiğimizi düşünüyoruz.

 

aa1.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Artık özel okullar iyi bir üniversite kazandırmayı değil, yurt dışı fırsatını sunuyor"

"Bir çocuğun lise eğitimi için; yalnızca bir okula kayıt yaptırmak için bu kadar stres altına girilmesi hiç normal değil" diyen Enver Okçu, "Önce ülke değiştirmeyi düşündük, sonra şehir değiştirmeyi, şimdi ilçe değiştiriyoruz. Artık herkes çocuğu için yurt dışını düşünüyor. İyi bir üniversite eğitiminin daha imkansız olduğunun herkes farkında... Şu çok önemli: Özel okullar artık velilere çocukları için yurt dışını bir seçenek olarak sunuyor, 'biz hazırlarız, göndeririz' diyor. Artık Türkiye'de 'üniversite kazandırırız' diyen özel okul kalmadı. Herkes durumun farkında, veliler de çocuklarını buna hazırlıyor. Bu çok umutsuz bir durum" yorumunda bulundu.


İstanbul'dan Balıkesir'e, sonra Balıkesir'den İstanbul'a...

Hüseyin Aktaş ve ailesi, çocuklarının eğitimi için 2016 yılından sonra 2 defa şehir değiştirmiş.

Önce İstanbul'dan Balıkesir'e giden aile, sonrasında çocuklarının lise eğitimi için tekrardan İstanbul'a dönmüş.

Yine de çocukları için aradıklarını bulamamışlar.

Hüseyin Aktaş, bu süreci şu sözlerle anlattı:

2016 yılında İstanbul'dan Balıkesir'e gitme kararı aldık. Küçük oğlum Ayberk'te dikkat dağınıklığı sorunu vardı. Psikolojik olarak rahat olmasını istedik; daha rahat bir yerde okumasını istedik. Bu yüzden Balıkesir'e yerleştik. Ayberk'i Balıkesir'de bir ortaokula yazdırdık.

Büyük oğlum üniversite okuduğu için İstanbul'da kaldı. İş bulunca o da Balıkesir'e geldi. Ben de küçük bir kafe açtım, eşimle birlikte işlettik. Bu şekilde küçük oğlum ortaokul öğrenimini tamamladı.

Geçtiğimiz sene Ayberk, LGS'de kendisi için tatmin edici bir sonuç alamadı. Ama zaten artık Balıkesir'de kalmak istemiyordu. Çünkü Balıkesir'deki devlet okullarında tatmin edici bir eğitim olmadığını gördük. Mesela oğlumun puanı Balıkesir Burhaniye'de bir anadolu lisesine yetiyordu ancak oranın verdiği eğitim konusunda kafamızda ciddi soru işaretleri oluştu, bu yönde olumsuz şeyler çok duyduk. Balıkesir'de bir okulun en iyi öğrencisi olacağına İstanbul'da daha iyi bir okulda rekabet içinde olmasını istedik. Çünkü üniversite için daha büyük bir rekabet var.

 

Hüseyin Aktaş.jpg
Hüseyin Aktaş​​​​​​​ / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Geçen sene İstanbul'a geri dönme kararı aldıklarını söyleyen Hüseyin Aktaş, "Zor bir karardı. Açtığımız kafeyi kapattık. Büyük oğlum işini değiştirdi. Biraz da küçük oğlumun üniversiteye İstanbul'da hazırlanmasını, büyükşehirdeki rekabet ortamının içinde olmasını istedim" dedi.

Ancak bekledikleri gibi olmadığını anlatan Aktaş, "Bir defa arkadaş ortamı değişti, buna alışması zor oldu. İlk olarak okul puanı ile Maltepe'de bir liseye yerleştirdik. O okula alışamadı, arkadaş ortamına uyum sağlayamadı. Sonra Küçükyalı'da bir okula transfer ettik, en azından çocuğumuzun evimize daha yakın olmasını istedik. Geldiğimiz için pek memnun değiliz açıkçası, ama oğlumuz için en iyisini istedik. Bundan sonra da öyle olacak" dedi.


"Bir gecede tabelalar değişti, bunun sonuçlarını yaşıyoruz"

Öğrenci ve velilerin okul tercihi sırasında yaşadığı sıkıntıları sorduğumuz VELİ-DER Başkanı Ömer Yılmaz, 4+4+4 modeline geçiş ile beraber kasıtlı olarak özel okulların önünün açıldığını söyledi.

Yılmaz'a göre, seneler içinde eğitim sisteminin standartları ortadan kalktı. Çözüm ise, akademik liselere geri dönüş.

Konuyu derinlemesine görmek lazım. Bu sene eğitimdeki birikmiş sorunların üzerine ekonomik kriz de geldi. İnsanlar biraz da bu yüzden memleketlerine gitmeyi tercih ediyor.

4+4+4 modeli hayata geçtikten sonra ortaokul ve liselerde imam hatip okullarının sayısı artırıldı. Mahallelerde düz ortaokul ve liselerin sayısı yok denecek kadar azaltıldı; bazı yerlerde kalmadı. Bir gecede tabelalar değişti. Bunun sonuçlarını yaşıyoruz.
 

Ömer Yılmaz.jpg
VELİ-DER Başkanı Ömer Yılmaz​​​​​​​ / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Veli için en iyi okul en yakındaki okuldur" diyen Ömer Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:

Eskiden düz lise olarak tabir edilen okullar kalmadı ve imam hatip okullarını ya da meslek liselerini tercih etmeyen veliler çocuklarını özel okullara göndermeye başladı. Aslında sistem bir yandan da özel okulların önünü açmış oldu.

Özel okullara kayıtların artması için resmen ortaokul ve liselerde velilere maddi destek verildi, yani teşvik edildi. Şimdi bu uygulama kaldırıldı ancak çok yanlış bir yöntemdi. Devlet kamunun kaynaklarının kamuya harcanmasını savunmalıydı, biz bunu savunuyoruz. Bu sayede özel okulların önü açıldı, aslında bir sektör oluşturuldu.


"Okullar eşit bir niteliğe kavuşursa sorun çözülür"

"Çoğu veli artık mahallesinde çocuğunu gönderecek okul bulamıyor, özel okula da bütçesi yetmiyor. Hatta çoğu öğrenci bile kendi mahallesindeki okula gitmeye çekiniyor ya da istemiyor" şeklinde konuşan Yılmaz, "Bu okullar kaderine terk edildi, birçok sorun var. Bu yüzden aileler büyükşehirlerden taşınıyor, memleketine gidiyor. Öğrencilerin yüzde 83'ü sınav değil, okul puanı ile yerleşiyor. Puanı yetmiyorsa başka ilçeye yönlendiriliyor. İlk başlarda sistem İstanbul'daki öğrenciyi Rize'ye yönlendirdi. Bunlar yaşandı" dedi.

Şu anda kendi kızının eğitim için Kartal'dan Ataşehir'e gittiğini anlatan Yılmaz,"Bu da bize servis ve yemek gibi ekstra bir sürü masraf çıkarıyor. Kızım sabahın 6'sında kalkıp yola çıkıyor. Çocuklarımızın eskiden en azında mahallesindeki okula gidebiliyordu. Belli standarlar vardı, şimdiyse herkes tedirgin ve başını sokacak okul arıyor. Bu sebeplerden dolayı veliler şehir değiştiriyor, memleketlerine dönüyor. Bu şartlarda büyükşehirde çocuk okutmak, çocuğun da bu sorunlarla baş etmesi çok zor" ifadelerini kullandı.

"Ayrıca, lise çağında bir çocuğun şehir değiştirmesi de çok sağlıklı değil" diyen Ömer Yılmaz, "Bir an önce eski sisteme dönülmeli. Bütün okullar eşit bir niteliğe kavuşursa bu sorun çözülür. İmam hatip dayatmasından da vazgeçilmeli, akademik liselere dönüş şart oldu. Bunun için velilerin de mücadele etmesi gerekiyor" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU