İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen, “Şişli Çalışıyor, İstanbul Güçleniyor” programına katıldı. İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ile birlikte 2025 yılı sonunda hizmete alınması planlanan Şişli Afet Koordinasyon Merkezi’nin (Şişli AKOM) temelini attı. İmamoğlu ve Şahan, temel atma töreninin ardında farklı mahallelerde bulunan Yuvamız Şişli kreşleri inşaatlarında, İBB Miras ve Şişli MİRAS tarafından ortaklaşa yönetilen “Feriköy Projesi” alanında incelemelerde bulundu. Programda, İmamoğlu ve Şahan birer konuşma yaptı.
“İstanbul'a daha iyi hizmet sunabilme çabalarımız, hiçbir zaman eksilmeden, azalmadan, artarak devam edecek”
Şahan ile Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden beri yakın çalıştıklarını belirten İmamoğlu, "Emrah Şahan Başkanımızın, şehir plancısı kimliğiyle her zaman masasında iyi hesaplanmış, akla ve bilime uygun bir biçimde hareket etme prensibini mutlak taşıyan, güçlü projeler var etme konusunda da özenli çalışan bir arkadaşım olduğunu biliyorum. Şişli Belediyesi, ‘200 Günde 100 Proje’ kavramıyla hızlı bir giriş yaptı, Şişli'ye değer katan projeleri ortaya koydu. Şimdi de ‘Şişli Çalışıyor, İstanbul Güçleniyor’ mottosuyla hizmet maratonuna devam ediyor” dedi. İmamoğlu, “İBB olarak, yaptıklarımızın yanı sıra, İstanbul ilçelerinin yaptıklarının pozitif biçimde hayata yansıması, İstanbul'un gücüne güç katıyor. Bu anlamda, İstanbul için ortak vizyonla, uyum ve iş birliği içerisinde çalışmalarımız ve İstanbul'a daha iyi hizmet sunabilme çabalarımız, hiçbir zaman eksilmeden, azalmadan, artarak devam edecek” diye konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Uzun yıllardır milletin unuttuğu dayanışma ruhunu yaşıyor, yaşatıyoruz”
“Bunu yaptığımızda da tüm engelleme çabalarını açıkçası birlik, beraberlik ve dayanışma ruhumuzla aşmamız da kolaylaşıyor” diyen İmamoğlu, "Biz, bu yönüyle, belki de uzun yıllardır milletin unuttuğu dayanışma ruhunu, kurumsal anlamda en üst seviyeye taşıma gayretini ortaya konan bir dönemi de İstanbul'da yaşıyor ve yaşatıyoruz” ifadesini kullandı. Deprem ve kentsel dönüşümde iş birliklerinin önemine değinen İmamoğlu, “Sadece belediyeler arasında değil, tüm kamu kurumları arasında, merkezi yönetimle, merkezi yönetimin İstanbul'da bulunan birimleriyle… Bunun adı valilik olabilir, kaymakamlık olabilir, farklı bakanlıkların temsilcisi birimler olabilir…. Aynı zamanda hemşerilerimizle, STK'larla, şirketlerle tüm paydaşların seferberlik içerisinde birlikte hareket etmesiyle sorunların çözüme kavuşacağını biliyoruz. İstanbul'u hep birlikte depreme hazırlamalı, afetlere dirençli hale getirmeliyiz. Aksi takdirde kesinlikle ve kesinlikle bu anlamda iyi bir sınav veremeyiz. Ve hayata dair, tarihe dair ve ülkemize dair çok mahçup oluruz, tabiri caizse çok büyük bir ihanet etmiş oluruz” dedi.
İmamoğlu, şunları kaydetti:
“’Silkele’ dediği bakanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın bugün büyük mucizevi açıklamasını okudum”
Belediyeleri silkeleme’ kavramı ya da tırnak içinde tutumu; milletin vicdanında, milletin aklında, milletin ruhunda, milletin o adalet duygusuna inandığım bakış açısında mutlak cezalandırılacaktır. Bundan kuşku duymuyorum. ‘İnsan hangi yetkiyle bunu söyleyebilir’ diye düşünüyorum. Ben, hiçbir yöneticilik ruhuma bunu sığdıramıyorum. Yani İBB Başkanı olarak diyeceğim ki; ‘Farklı bir siyasi partiyse, şu ilçe belediyesini gidin silkeleyin. Ya da gidin şu ilçe belediye başkanına şunu yapın!’ Bu denir mi? Bu denmez. Yani milletin malının korunduğu, milletin malıyla, millete ait olan kurumların yönetimiyle ilgili kişisel, bireysel bir hareketle, bir cezalandırma yöntemiyle insan konuşur mu? ’Silkele’ dediği bakanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın bugün büyük mucizevi açıklamasını okudum mesela gelirken. SGK borçlarını kaynağından kesecekmiş belediyelerin! Aferin! Madalya aldı şimdi! Bir bakan daha madalya aldı! Ne büyük iş başardı değil mi? Kendisini ispat etti! Kime? Millete değil, bir kişiye. O kendini bir kişiye ispat ededursun, biz arkadaşlarımızla kendimizi milletimize ispat etmeye, milletimize layık olmaya devam edeceğiz.
“Pervasız her davranışınızı millete afişe edeceğiz”
Yani ben, Emrah Başkanıma, ‘Bunu böyle yap’ dediğimde, tam tersini yapmalı Emrah Başkanım. Erdemli yönetici o. Nedir o tersi? Adaletli davranmalı. ‘Hayır, öyle yapamam, yapmam. Bu makam, bu mevki ne sana ne bana ait’ diyebilmeli. Güçlü, karakterli yönetici odur. Aksini yapan, milletine layık yönetici değildir. Olamaz. Bu kadar net. Kaynağından kesecekmiş! Kimin kaynağı? Milletin kaynağı. Kimin parasını keseceksin? Belediyelerin. Hangi belediyelerin? Özellikle CHP'li belediyelerin! Çünkü diğerlerine nasıl para aktardıklarını anımsatalım. Unutmayın bunları sevgili dostlarım… Seçimden önce, AK Partili belediyelerine Cumhurbaşkanlığının örtülü ödeneğinden para yollayarak… O SGK borçları, o belediyelerde o zaman vardı. Tek dertleri ne? Çalışın, İmamoğlu'na karşı seçimi kazanın! MHP'li yol arkadaşı belediyeyi bile dışarıda bıraktı. Bu kadar partizan. Bu kadar akıl dışı. İşte onun için onlar, kullandıkları ve yönettikleri kaynağın, kendi kişisel kaynağı olduğunu düşünüyor. SGK borcuyla ilgili onun için kalkıyor basiretsiz bir bakan, böyle bir açıklama yapıyor. Kaynağından kesecek! Büyük iş! Pervasız her davranışınızı millete afişe edeceğiz.
“Böyle davranırsanız, sizin Türkiye'de yönetecek belediyeniz bile kalmayacak”
Sanırsınız ki ekonominin bütün sorunlarını, SGK borçlarından keserek çözecekler. Millete verdikleri, acınacak durumda bıraktıkları, milletimizin daha da sefil olması için milletimize verdikleri asgari ücreti, sanırsınız ki SGK borçlarını tahsil ederek çözecekler. Halbuki SGK'nın bir yıllık cirosunun yüzde 2’si bile değil belediyelerin borçları. Ayıptır. Bu borç, bütün belediyelerin borçları. CHP'li belediyelerin de değil yani. Böyle davranırsanız, Türkiye'de yönetecek belediyeniz bile kalmayacak. Bu millet yetki vermeyecek böyle davrandığınız sürece. Ben AK Partili, erdemli, ahlaklı, vicdanı çalışan, adalet terazisini ruhunda taşıyan birçok belediye başkanımızın dahi, diliyle söyleyemese de içinden, bütün bu tutum ve davranışları kınadıklarını hissedebiliyorum. Yani, ‘Bize düşmanlık mı yapıyorsunuz, iyilik mi yapıyorsunuz’ diye belediye başkanlarının içinden kınadıklarını biliyorum. 3-4 tanesi bana saldırıyor Türkiye'nin muhtelif yerlerinden. Onlar, görevli memur. Onlara veriyorlar metinleri, ‘Ekrem'e böyle hakaret et!’ Zannediyorlar ki hakaretlerine cevap vereceğim. Muhatap bile almam, yok kabul ederim. Üzülürüm onlara, acırım onlara. Olsun. Onlar bizi değil, aslında vatandaşlarımızı cezalandırmaya devam ediyorlar. Ama biz, her şeye rağmen, hizmet üretmeye devam edeceğiz. Engellere takılmayacağız. İşimizi yapacağız.
“Öyle ‘ey, mey’ demeyle güçlü olunmaz”
Burada bulunacak Afet Koordinasyon Merkezi, İBB AKOM Başkanlığımızla, prensiplerini örtüşecek bir biçimde, dayanışmayı en güçlü seviyeye taşıyacak biçimde birlikte çalışacaklar. Ve temel amacımız; AKOM'la Şişli'de kurulacak bu örnek dayanışma modelini, bütün İstanbul'daki 39 ilçeye taşımak. İlçelerle dayanışma içinde Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi ve oradan da AFAD'la dayanışma ve iş birliği içerisindeki bir modelle, afet anında İstanbul'un el birliğiyle, bütün kurumlarının 360 derece birbiriyle konuşan bir biçimde çalışabilmelerini sağlamaya katkı sunmak. Kurumsallığa hizmet ediyoruz. Ekrem'in ya da Emrah'ın yönettiği belediyelere değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi'nin kurumsallığına, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumsallığına hizmet ediyoruz. Bu bizi dimdik ayakta tutar. Bizi güçlü devlet yapar. Öyle ‘ey, mey’ demeyle güçlü olunmaz. Güçlü devlet, böyle olunur. Biz, bunu ispat etmek için, yoğun çalışma içerisindeyiz. Çünkü biliyoruz ki, zor bir bölgedeyiz. Zor dönemden geçiyoruz. Evet dua ediyoruz; Allah, memleketimizi ve milletimizin her bir ferdini korusun. Ama dua etmenin yanı sıra, biliyoruz ki, Yaradan, çok çalışanı ve hayırlı iş için çalışanı sever. Biz onun için bu kurumsallığa hizmet etmeyi, hayırlı bir iş yapmak, hayırlı bir işe hizmet etmek olarak yorumluyoruz. İbadet eder gibi, milletimize çalışıyoruz. Bu kadar net. O bakımdan, buradaki iş birliğinin AKOM'la yürütülmesi meselesini çok önemsiyoruz.
“Bu kreşler de Türkiye'yi bu kötü koşullara taşıyanların hepsini yenecek”
Bu kreşler Türkiye'yi bu kötü koşullara taşıyanların hepsini yenecek. Kreşler yenecek onları. İşte bu mega projemize hizmet eden bütün insanlarımızı tebrik ediyorum. Aynı zamanda, bu işe, özellikle bu kreş meselesine gönül veren, hizmet eden, etmek için uğraşan gönüllüler var, bağışçılar var. Onlar hiç eksilmesin. Bu dayanışma köprüsü, gizli vicdan köprüsü aynı zamanda. Aynen Askıda Fatura gibi. Bu bizi birbirimize bağlıyor. Sıcaklaşıyoruz. Veren el, alan eli görmüyor. Dayanışma içinde oluyoruz. Kucaklaşıyoruz. Bakın bu kucaklaşmada ne etnik köken var, ne inanç var, ne mezhep var... Hiçbir şey yok. Birbirimize ısımızı veriyoruz. Kötü durumda olan, -Allah düşürmesin, herkes düşebilir- öyle bir durumda olan insanı ısıtan bir ruha kavuşuyor o toplumsal dayanışma. Onun için biz, dayanışmacı belediyeciliği ve halkçı belediyeciliği asla vazgeçmeyeceğimiz iki prensip ve şiar olarak görüyoruz. Çünkü iyi biliyoruz ki, bizi dimdik ayakta tutan bir toplum haline getiriyor.
Başta Ahmet Özer hukuksuzluğa tabi olanların özgürlüğüne kavuştuğu bir 2025 diledi
Kent Lokantalarının ihtiyaç olduğu alanları tespit ederek, bu ihtiyacı karşılamayla ilgili Emrah Başkanımızın attığı bu adımları da hem gezici olanlarıyla hem sabit olanlarıyla, keyifle takip ediyorum. 2 gün sonra adım atacağımız 2025 yılının hepimize, özellikle mutluluk, sağlık, huzur, barış getirmesini diliyorum. Evlerimize bereket getirmesini diliyorum. İnşallah bu kötü ekonomik koşullardan -iktidarın kim olduğunun önemi yok- Yaradan'a dua ediyorum kendi kalbimle, ruhumla; inşallah bu ekonomik zorluklardan, ekonomik sıkıntılardan ülkemizi kurtaracak adımları atarlar. Dua ediyorum. Çünkü ülkemizin kötü ekonomiye sahip olması, kötü adalet uygulamalarına sahip olması, siyasetin adalete müdahale ettiği ortamların var olması hepimizi yıkıyor, hepimizi paramparça ediyor. Onun için diliyorum ve istiyorum ki; bir anda akılları başına gelir ve bu ülkede, bu adaletsiz uygulamaların mağdur ettiği insanların da özgür olduğu, başta Belediye Başkanımız Ahmet Özer olmak üzere, hukuksuzluğa tabi olan herkesin özgürlüğüne kavuştuğu, ülkemizde adaletin, ülkemizde yoksulluğun olmadığı, adaletin olduğu, zenginliğin olduğu bir 2025 diliyorum. Özellikle çocuklarımızın, o kreş yaşındaki mini minnacık çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum.
Independent Türkçe, ANKA