Osmanlı ilim dünyasının Kürd yıldızları (1)

Nurullah Alkaç Independent Türkçe için yazdı

“Hadâiku’r-Reyhan (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde Hazine 1263)” isimli biyografik kitabından Muhtesipzâde Belgrâdi Mehmed Hâkî’nin (ö.1568?) Hafizuddin Muhammed b. Muhammed el-Kürdî’nin minyatüründen bir kare

Yazının başında belirtmek gerekir ki bu yazıda, Kürdlerin çoğunlukta olduğu coğrafyada doğup ilim dünyasına dahil olan ancak Kürdlükleri açıkça belirtilmeyen şahsiyetler yerine, kaynaklarda adlarıyla, sıfatlarıyla ya da nesepleriyle ‘Kürd’ kimlikleri vurgulanan şahsiyetler üzerinde durulmuştur. Tabi şu hususu da gözden uzak tutmamak gerekir, 1300’lerde Kürdlerin yaşadığı yerler ile bugünkü yerler arasında kimi farklılıklar mevcuttur. Örneğin Fatih ve II. Bayezid dönemlerinde yaşayan Mehmed b. Hacı Halil Konevî’nin yazmış olduğu “Tevârih-i Âl-i Osman (Kayseri Raşit Efendi Eski Eserler Kütüphanesi, Raşit Efendi Eki 11243)” adlı Farsça eserinde, Sultan Mehmed zamanında Aydın ilinin Karaburun isimli bir yerinde Kürdlerin yaşamış olduğunu öğreniyoruz.

Dolayısıyla sadece Osmanlı Kürdistan’ında değil; Sivas’tan Edirne’ye, Antalya’dan Trabzon’a kadar birçok diyardan da Kürd alim çıkmıştır. Hatta Avusturya-Macaristan’ın Osmanlı hakimiyet sahasına dahil olmasıyla Kürdler buralara da yerleştirilmiş ve günümüzde de mevcudiyetleri muhafaza edilmiştir. Aynı şekilde ‘Kürdistan Diyarı’ndan çıkıp Kürd olmayan şahsiyetler de bulunmaktadır. 

Osmanlı sahasında 1300’den 1920’lere kadar uzanan zaman diliminde, ‘tezkire’lerden ‘Sicilli-Ahvâl’ kayıtlarına uzanan çeşitli biyografik kaynaklarda, hem Osmanlı Devleti’nin sınırları ve zamanında, hem de daha önce başka coğrafyalarda ve devletlerin sınırları içerisinde yaşayan Kürd ilim adamları/kadınları övgüyle söz edilmiş, kimi kaynaklarda ise minyatürlerle görselleri sunulmuştur. 

Taşköprîzâde Ebu’l-hayr İsâmeddîn Ahmed Efendi’nin (1495-1561) Arapça kaleme aldığı “Şakâ’iku’n-Nu‘mâniyye Fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye (y.1558)”sinde, Osman Gazi’den (M 1299- 1326) başlayarak Kanûni Sultan Süleyman’a (M 1520- 1566) kadar olan dönemdeki ulema sınıfından 521 şahsiyetin hayatı konu edinilmiştir. Kısa sürede Türkçeye birçok tercümesi yapılan eserin, telhisleri, müntehâpları ve zeyilleri yazılmaya başlanmış; XVI. asırdan XIX. asrın sonlarına dek fasılasız bir şekilde bu esere zeyil yazma geleneği devam etmiştir.

Tercüme ve zeyillerle 1900’lü yıllara kadar getirilen bu gelenek sayesinde 1300-1900 yılları arasında Osmanlı sahasında yaşayan onlarca Kürd alimin hayatı hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür.

Muhtesipzâde Belgrâdi Mehmed Hâkî’nin (ö.1568?) Taşköprîzâde Ahmed Efendi’nin henüz hayattayken kendisinden izin alarak 1561’de hazırladığı (ikinci hazırlık 1564’te yapılmıştır) ilk özet tercüme olan “Hadâiku’r-Reyhan (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde Hazine 1263)”da, ressam Nakşî’nin çizimiyle Sultan Yıldırım Bayezid Han devri (1389-1402) bilgin ve âlimlerinden, “Fetâvâ el-Bezzâziyye” adlı esere sahip, İbnü’l Bezzâzî künyesiyle meşhur Hafizuddin Muhammed b. Muhammed el-Kürdî’nin (ö. H. 827) hayatıyla beraber minyatürüne de yer verilmiştir. 

Hafizuddin Muhammed b. Muhammed el-Kürdî’nin minyatürü.jpg
Muhtesipzâde Belgrâdi Mehmed Hâkî’nin (ö.1568?) “Hadâiku’r-Reyhan (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde Hazine 1263)” isimli biyografik kitabında Hafizuddin Muhammed b. Muhammed el-Kürdî’nin minyatürü



Mecdî Mehmed Efendi’nin (ö.1591) Taşköprülüzâde’nin Arapça eserinin genişletilerek oluşturulan Türkçe “Hadâ’iku’ş-Şakâ’ik (y.1587)” isimli eserinde 513 şahsiyetin hayatına yer verilmiştir. Eserde hayatına yer verilen şahsiyetlerden biri de Vezir Hayreddîn olarak bilinen Mevlânâ Tâce’d-din-i Kürdî rahmetu’llâhi te‘âlâ’dır. 

Nev‘î-zâde Atâyî’nin (1583-1637) 940/1533-34 ile 1044/1634-35 yılları arasında vefat eden Osmanlı Devleti’ne mensup 1133 kadı, müderris, şeyh ve devlet adamının hayatlarının ele alındığı “Hadâiku‘l-hakâik fî Tekmileti‘ş-şakâik (y.1632-4)” isimli eseri, Taşköprî-zâde Ahmed Efendi’nin Arapça eserinin Mecdî Mehmed Efendi tarafından yapılan Türkçe çevirisi olan “Hadâiku‘ş-şakâik”ine zeyildir. Eserde “Vilâyet-i Kürdistân”dan el-Mevlâ Şücâ‘u’d-dîn bin Süleymân bin Halîl el-Mahmûdî (Şücâ‘-ı Mahmûdî), el-Mevlâ Sa‘dî bin Mahmûd (Kürd Sa‘dî), “Vilâyet-i Kürdistân’dan zuhur” eden eş-Şeyḫ Sinân (Kürd Sinân Dede), el-Mevlâ İbrâhîm (Kürd İbrâhîm), “Diyâr-ı Kürdistân’dan kudüm” el-Mevlâ Maksûd (Kürd Maksûd Efendi), el-Mevlâ Hasan (Kürd Hasan) ve “Kürdistân semtinden bedîd” el-Mevlâ Burhân’ın (Kürd Burhân) hayatlarına yer verilmiştir. 

Uşşâkîzâde Seyyid İbrâhîm Hasîb’in (1664-1724) kendisi tarafından esere ad verilmemesi hasebiyle birçok adla anılan “Zeyl-i Şakâ’ik (y. 1699-1703)”inde; “menba‘-ı zülâl-i ‘ilm ‘irfân olan diyâr-ı Kürdistân’dan zuhur eden el-Mevlâ Kürd Ahmed Efendi, “Mecma‘-ı yenâbi‘-i fażl ü kemâl ve muksim-i sehâm-ı ‘ilm ü efdâl olan diyâr-ı Kürdistân’dan” el-Mevlâ Kürd Kâsım Efendi, el-Mevlâ el-Fâzıl Kürd ‘Abdu’llâh Efendi, el-Mevlâ en-Nihrîr ‘Abdu’r-rahmân el-Kürdî ve Kürd İshak Efendi’nin hayatlarına; Kürd İbrâhîm Efendi, Kürd Hüseyn Efendi, Kürd Mollâ Çelebi, Kürd Mehemmed Efendi ile Kürd Süleymân Efendi’nin adlarına yer verilmiştir. 

Fındıklılı İsmet Efendi’nin (1845-1904) 25 senesini harcayarak oluşturduğu 8 ciltlik “Tekmiletü’ş-şaka’ik”in ilk versiyonu 1896’da Fındıklı’da çıkan yangınla yok olmuş, ancak İsmet Efendi yeniden, bu sefer Şeyhî’nin “Vekayi‘ü’l-fuzalâ”sına zeyil olarak dört cilt olarak “Tekmiletü’ş-şakâ’ik Fî Hakk-ı Ehli’l-hakâ’ik” kaleme almıştır.

Seyhî’nin 1143 (1730-31) yılına kadar getirdiği söz konusu zeylini İsmet Efendi tezyil ederek bu silsileyi 1314 (1896-97) yılına kadar getirmiştir. Eser bu hâliyle Saka’ik-ı Nu‘mâniyye ve zeyil silsilesinin de son halkasını teşkil etmektedir. İsmet Efendi, eserinde ‘Ömer Efendi (Kürdistân) ile Şeyh Hasan el-Kurdî’nin biyografisine ve Şeyh Mollâ Mahmûd-ı Kürdî, Şeyh Muhammed bin ‘Alâ’ü’d-din-i Kürdî, Şeyh İlyâs-ı Kürdî, Şeyh İbrâhîm-i Kurdî’nin namına yer vermiştir.

Mehmed Zihni Efendi’nin (1846-1913) iki cilt halinde (I. cildinin basımı h.1295/m. 1878 ve II. cildinin basımı h. 1296/m.1879) yayınladığı ve 1282 kadın şahsiyetin tanıtıldığı “Mesâhîru’n-Nisâ (Meşhur Kadınlar Ansiklopedisi)” isimli eserinde ‘Lübâbe el-Kurdiyye (C:2, ss:176)’ye de yer verilmiştir. 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU