Araştırmacılar, küresel felaket karşısında nasıl sığınaklar kurulacağını irdeledi

"Bu cesaret verici"

Araştırmacılar, sığınakların genellikle uç noktalara ve ücra bölgelere kurulması gerektiği fikrine meydan okuyor (Pixabay)

İki bilim insanı, yayımladıkları yeni makalede insanların küresel felaketler karşısında nasıl hayatta kalabileceğini irdeledi.

Kovid-19 pandemisinin örneklendiği makalede küresel felaketler karşısında inşa edilecek güvenli sığınakların izole veya egzotik yerlerde olması gerekmediği sonucuna varıldı.

Ölümcül bir pandemi veya başka bir küresel felaket söz konusu olduğunda insanlığı kurtarmak için ortaya atılan öneriler genellikle izole bölgelerde sığınak inşa edilmesini öngörüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hem araştırmalarda hem de bilimkurguda bu tür sığınaklar yeraltında, su altında, uzayda veya uzak bir adada tasvir ediliyor.

Öte yandan, ABD'deki Küresel Felaket Riski Enstitüsü'nün yöneticilerinden Seth Baum ve Tazmanya Üniversitesi'nden Vanessa Adams sığınak kavramının aslında uyarlanabilir bir konsept olduğunu vurguluyor.

Hakemli bilimsel dergi Risk Analysis'te yayımlanan makalede pandeminin ilk iki yılında hem Çin'in hem de Batı Avustralya'nın nasıl başarılı sığınaklar olarak hizmet ettiği tartışıldı.

Baum, "Uzay gibi egzotik yerler de dahil olmak üzere, küresel felaket sığınakları hakkında önceden araştırma yaptım" diye konuştu:

Bu bir süredir ilgimi çeken bir konu.

"Öne çıkan en büyük örnek Çin'di" diyen araştırmacı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dünyanın en kalabalık ülkesi ve vaka sayıları son derece düşük. Çin izole değil, bir sürü ülkeyle sınırları var. Bunlar epey nüfusa sahip sınırlar ve yine de virüsü dışarıda tutmayı başardılar.

Baum bu nedenle analizde Batı Avustralya ve Çin'e odaklanmayı seçtiklerini belirtti.

İki araştırmacı, Çin'in kalabalık nüfusuna rağmen vaka sayılarını Mart 2020'den Ocak 2022'ye kadar 100 bin kişi başına yaklaşık 1358'le sınırlı tutabildiğine dikkat çekti.

ABD'de bu sayı 98 bin 556, Hindistan'da ise 142 bin 365'di.

Bu arada Batı Avustralya'da da vakalar 100 bin kişi başına 48,8 civarında seyretmişti.

Baum, "Çin bu noktada çok açık bir örnek" dedi:

Dünyanın en uzun kara sınırına sahip olmasına rağmen başarılı oldu.

Makalede Çin ve Batı Avustralya arasında hem farklılıklar hem de benzerlikler incelendi.

Araştırmacılara göre bu iki "pandemi sığınağı" farklı nedenlerle başarılı olmuştu. Çin sıkı karantina önlemleriyle "sıfır Kovid" politikası uygularken, Batı Avustralya uzak konumundan ve yine sıkı önlemlerden yararlanmıştı.

Makalede her ikisi ülkenin de merkezileşmeye elverişli olduğu belirtildi. 

Araştırmacılar Çin'in otoriter yönetimi aracılığıyla, Batı Avustralya'nın da  gelişen madencilik endüstrisinin sağladığı güçlü ekonomisiyle sosyal izolasyonu sağlayabildiğini aktardı.

Ayrıca hem Çin hem de Batı Avustralya pandemi boyunca dışarıdaki ülkelerle ticareti sürdürmüştü.

Baum, "Bu cesaret verici" ifadelerini kullandı:

Çünkü sığınakların pandemiler sırasında dışardıaki nüfuslar için yüksek derecede ekonomik destek sağlayabileceğini, küresel hedeflere ve uygarlığın sürekliliğine ulaşmak için önemli bir unsur olabileceğini gösteriyor.

 

Independent Türkçe, VICE, EurekAlert

Derleyen: Çağla Üren

DAHA FAZLA HABER OKU