Ülke dışındaki çatışmalarda hayatını kaybeden Avustralya ve Yeni Zelanda Ordusu (Anzak) üyelerini onurlandırmak için her yıl 25 Nisan, Anzak Günü olarak anılıyor.
Başlangıçta I. Dünya Savaşı'nda Anzak birliklerinin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Gelibolu'daki muharebelere girmesinin yıldönümünü anmak için başlayan bu ulusal anma gününün kapsamı II. Dünya Savaşı'nda ve sonrasındaki dünya genelinde barışı koruma görevlerinde hayatını kaybedenlere hürmeten genişletildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Anzak Günü, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yanı sıra Cook Adaları, Niue, Pitcairn Adaları ve Tonga'da ve bu ülkelerin gurbetçileri tarafından dünyanın dört bir yanında anılıyor.
1915'teki Gelibolu seferinde İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u ele geçirip önemli bir Alman müttefikini savaş dışı bırakmak için yarımadayı yeniden alma ve Karadeniz yolunu açmaya yönelik girişiminde 8 bin 709 Avustralya askeri ve 2 bin 721 Yeni Zelanda askeri hayatını kaybetmişti.
Kemal Atatürk'ün kuvvetlerine karşı mücadele acımasızdı ve her iki taraf da müthiş zorluklara göğüs gerdi.
Atatürk daha sonra 1934'te Gelibolu savaş alanlarını ve askerlerin karaya ilk kez çıktığı "Anzak Koyu'nu" ziyaret eden ilk Okyanusyalıları bir şiirle karşılayacaktı. Sözleri şu anda sahildeki Arıburnu Mezarlığı'nda bir anıtın ve Kanberra ve Wellington'daki anıtların üzerinde yazıyor.
Anzak askerlerinin Milletler Topluluğu için yaptığı nihai fedakarlığın iki ülke üzerinde de derin bir etkisi oldu. Dönemin "Anzak ruhu" halen ulusal birlik uyandırmak için kullanılıyor.
Bu geleneğe hürmeten 1916'dan beri iki ülkede de 25 Nisan'da anma törenleri düzenleniyor. Törenlerde ilk olarak eski askerler kaybettikleri arkadaşlarının anmak için yürüyor.
Törenler Anzak kuvvetlerinin saldırıya ilk kez çıktığı saate ithafen şafak vaktinde gerçekleşiyor. Söz konusu gelenek de ilk kez 1927'de Sidney'deki Cenotaph anıtında başlamıştı.
Törenlerde çelenkler bırakılıyor, ilahiler söyleniyor ve dua ediliyor. İki ülkenin de milli marşları söyleniyor ve savaş anıtlarında ölenlerin isimlerinin yanına çoğunlukla kırmızı gelincikler bırakılıyor.
Bir alay borazanı "Last Post" (Son Görev) şarkısını çalarken Laurence Binyon'un 1914'te Mons ve Marne muharebelerinde Batı Cephesi'nde hayatını kaybedenler için yazdığı "For the Fallen" (Düşenler İçin) şiirinden mısralar okunuyor:
Onlar, biz geride kalanlar gibi yaşlanmayacak:
Ne yaşlılık yoracak onları ne de yıllar mahkum edecek.
Güneşin batışında ve sabah vakti,
Onları hatırlayacağız.
Bu merasimleri büyük şehirlerde gün boyu askeri geçit törenleri ve başka törenler takip ediyor.
Günün ayırt edici bir diğer özelliğini de Anzak kurabiyesi oluşturuyor. Yulaf, şeker şurubu ve tereyağı kullanılarak geleneksel tarife uygun yapılan ve geçmişle somut bir bağlantı kuran Anzak kurabiyeleri, kederli ev kadınlarının cephede görev yapan eşlerine gönderdiği ve askerlere güçlü biçimde evlerini hatırlatan bir ikramdı.
Benzer şekilde birçok askerin bir daha geri dönmemek üzere Gelibolu'ya çıkmadan önce tattığı son öğüne selamla birçok şafak töreninin ardından romlu kahveyi de içeren "top ateşi kahvaltısı" veriliyor.
Vietnam Savaşı'na dair hayal kırıklığı ve savaşın siyasi amaçlarla sömürülmesine yönelik eleştiriler yüzünden Anzak Günü'nün gördüğü rağbet 1960'ların sonlarından itibaren biraz azalmıştı fakat daha sonra birçok kişinin bu günü önemli bir ulusal tefekkür anı ve Avustralya ve Yeni Zelanda kültürlerinin en iyi yönlerini anma fırsatı olarak görmesiyle yeniden canlandı.
* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/life-style
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent