Sığınmacılar, Türkiye'de sıklıkla tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, önceki gün İstanbul Valiliği tarafından düzenlenen "Ruhani Liderler ve Diplomatik Temsilciler İftar Programı"nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğunu söyledi.
5,5 milyon yabancı var
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise 9.'uncu kuruluş yıldönümlerini kutlayan Göç İdaresi Başkanlığı yetkilerini kabulünde "Halihazırda ülkemizde 3,7 milyon geçici koruma altında Suriyeli var. Yaklaşık 1,4 milyon da çeşitli ülkelerden ikamet izniyle kalan insan var. 318 bin kişi de uluslararası koruma kapsamında bulunuyor. Dolayısıyla yaklaşık 5,5 milyon yabancıya ev sahipliği yapıyoruz" dedi.
Soylu ayrıca 2016'dan bu zamana kadar 2,5 milyon kişinin Türkiye'ye girişinin engellendiğini belirterek, "Aynı periyotta yani 2016'dan beri ülke içinde yakalanan düzensiz göçmenlerin sayısı da 1,4 milyondur. Bu ülkenin kolluk birimleri ülkeye girmek üzereyken ve ülke içinde yaklaşık 4 milyon kaçak göçmene müdahale etmiştir" ifadelerini kullandı.
Soylu'nun 17 Şubat 2022 Perşembe günü verdiği bilgiye göre Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların neredeyse 193 bin 293 bini Türk vatandaşlığı aldı.
İçişleri Bakanı'nın açıklamasında diğer ülke vatandaşlarından kaç kişinin Türk vatandaşlığı aldığına dair bilgi yoktu.
Ancak gayrimenkul şirketi Nevita'nın yabancıya konut satışı özelinde hazırladığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü verileri ile derlediği rapora göre; vatandaşlık programının başladığı Ocak 2017 ile Haziran 2021 arasında toplam 122 farklı ülkeden 17 bin 968 yabancı gerçek kişi 48 farklı şehirden taşınmaz edinerek vatandaşlık almaya hak kazandı.
Taşınmaz alarak vatandaşlık hakkı alan kişilerin mensubu olduğun devletlerden bazıları sırasıyla şöyle: İran, Afganistan, Irak, Yemen, Çin, Filistin, Ürdün, Lübnan, Mısır ve Pakistan.
Oturum iznine sahip yabancı sayısı 1 milyon 327 bine ulaştı
Bir de vatandaş olmayıp oturum izniyle Türkiye'de ikamet edenler var.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre Türkiye'de ikamet eden yabancı nüfusun 2021 sonu itibariyle 1 milyon 792 bin 36 olduğu açıklanmıştı.
Farklı nedenlerle 3 aydan kısa süreli vize veya ikamet iznine sahip yabancılarla geçici koruma statüsüyle ülkede bulunan Suriyeliler bu veriye dahil edilmedi.
TUİK verilerine göre Türkiye'de ikamet eden ülke sıralamasında Irak 322 bin ile birinci konumda. Afganistan, 183 binle ikinci ve İran,128 binle üçüncü sırada yer alıyor.
Milletimiz adına Göç İdaresi'ne soruyorum:
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) April 11, 2022
1. Sığınmacıların eski kimlik bilgileri elinizde mevcut mu?
2. Kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik soruşturmalarından geçirdiniz?
3. Sınırlarımızın delik deşik edilmesini neden izliyorsunuz? Amaç ne? Neyin hazırlığındasınız?
Kılıçdaroğlu, Göç İdaresi'ne soru: Kaç kişiye vatandaşlık verdiniz, hangi soruşturmaları yaptınız?
Rakamlar ortalama bu şekilde. Türkiye'de sığınmacıların olması veya yabancılara vatandaşlık verilmesini savunanlar kadar karşı çıkanlar da var.
Bunun da etkisiyle son dönemlerde Türkiye'de bulunan düzensiz göçmenlerin veya yabancıların karıştıkları kimi adli olaylar, Türk vatandaşlarının karıştığı olaylara göre daha çok ses getiriyor.
Kamuoyundaki tartışmaların da etkisiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklama ile Göç İdaresi Başkanlığı'ndan randevu talep edeceğini duyurdu ama öncesinde Twitter'dan şu paylaşımları yaptı:
Göç İdaresi'nden randevu talep etmeden önce, milletimiz adına sabırla bu soruların yanıtlarını bekleyeceğim. Bu arada şiir yazmayı bırakın, işinizi yapın!
Milletimiz adına Göç İdaresi'ne soruyorum: 1. Sığınmacıların eski kimlik bilgileri elinizde mevcut mu? 2. Kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik soruşturmalarından geçirdiniz? 3. Sınırlarımızın delik deşik edilmesini neden izliyorsunuz? Amaç ne? Neyin hazırlığındasınız?
Soylu'dan sert cevap, CHP milletvekilinden "Ülkesinde suç işleyip Türkiye'ye kaçan kaç kişi var" sorusu
Soylu, Kılıçdaroğlu'nun bu sorularına sert bir cevap vererek, saçmaladığını iddia etti.
Bu cevabının ardından CHP milletvekilleri peş peşe Soylu'yu hedef alan açıklamalarda bulundu.
Onlardan biri olan CHP Mersin Milletvekili Av. Alpay Antmen, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Süleyman Soylu efendiye defalarca sordum: Ülkesinde suç işleyip Türkiye'ye kaçan kaç kişi var? Tecavüz, hırsızlık ve cinayetten geldiği yerde aranan var mı? Yanıt yok" ifadelerine yer verdi.
Türkiye'ye gelen sığınmacılar ya da vatandaşlık alanlar güvenlik soruşturmasından geçiyor mu?
Kılıçdaroğlu'nun paylaşımında en dikkat çeken noktalar "Sığınmacıların eski kimlikleri elinizde mi?" ve "vatandaşlık hakkı verilen yabancıların hangi güvenlik soruşturmalarından geçirildikleri" sorusu..
Vatandaşlık verilenlerin veya Türkiye'de sığınmacı olarak kalanların bir güvenlik soruşturmasından geçip geçirilmedikleri sıradan insanların da aklına takılabilecek sorular.
Yani ülkesinde adli konularda pek çok suça karışmış bir kişi Türkiye'ye gelip sığınmacı olarak kaldığında veya taşınmaz alıp vatandaşlık hakkı kazandığında onun ülkesinde işlediği suçlara dair bilgi resmi makamların elinde oluyor mu?
"250-300 mafyavari, uyuşturucu baronu tipler Türkiye'ye geldi"
Bir dönem Afganistan'da Alman ordusu için danışmanlık yapan kendisi de aslen Afganistan kökenli yazar Esedullah Oğuz, Odatv'ye 21 Şubat 2022'de verdiği demeçte şöyle bir iddiada bulunmuştu:
Son dönemde bildiğim Beylikdüzü civarında 200-300 bu tarz mafyavari, sapkın, uyuşturucu baronu tipler Türkiye'ye geldi. Eski rejimde bunlar emniyet müdürü, ordu komutanı, milletvekili gibi görevlerde de bulunmuştu. Bunlar 250 bin dolar karşılığı vatandaşlık hakkına sahip oldu Türkiye'de. Bunlar karanlık tipler. Afganistan'ın sorunlarını buraya getirdi. Bunlar milyon dolarla Türkiye'ye geldi. Yasadışı, kara parayla getirdiler. Bunlar insanların mallarını gasb eden tiplerdir.
"Bastırıyor parayı alıyor vatandaşlığı"
Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının ardından Oğuz'u aradık. Kendisinin açıklamasında dikkatini çektiği konunun kaçak gelen sığınmacılar değil, bizzat emlak alarak vatandaşlık alan kişiler olduğunu söyledi Oğuz.
Gelenlerin uyuşturucu ve savaş baronları ve kaçakçılar olduğuna dikkati çeken Oğuz, "Onlar kaçak gelmiyor. Direkt vizeyle, kanuni yoldan geliyor" dedi.
Bunların parayı bastırın konut alıp vatandaş olabildiklerini vurgulayan Oğuz, "Paranın gücüyle gelip konut alan ve kısa sürede vatandaş olan insanlar. Ben bunlara dikkat çekmiştim. Türkiye Cumhuriyeti bunları vatandaşlığa alırken sadece parasına bakmadan biraz geçmişinin de araştırılması lazım diye. Zaten onlar hep Afganistan'da kamuoyu tarafından bilinen mafyavari insanlar. Az bir araştırmayla onların ne olduğunu bulursunuz" diye konuştu.
"Kaçak gelenler güvenlik soruşturmasından geçmiyor ama çok sorun da olmuyorlar"
Oğuz, sınırdan kaçak gelenlerin herhangi bir kimliği, kaydı olmadığından güvenlik soruşturmalarının da yapılmadığını savundu.
Bunların arasında tek tük suça bulaşmış gariban insanların da olduğunu vurgulayan Oğuz, "Oradan garibanlıktan kaçıyorlar. Benim dediğim ise bizzat yasal yollardan gelerek, para gücüyle oturum veya vatandaşlık alanlar" diye konuştu.
Oğuz, bu kişilere vatandaşlık veya oturum verilmeden bir güvenlik soruşturması yapıldığını ancak bunun yeterli düzeyde olmadığı aktararak şunları söyledi:
"Bunlara dikkat çekmek istedim. 'Bu adamları vatandaşlığa alırken biraz dikkat edin paranın kaynağını araştırın' dedim. Afganistan'ı zaten bu hale getiren insanlardı bunlar. Eğer onlar zamanında Avrupa'dan Amerika'dan gelen yardımları çarçur etmemiş olsaydı Afganistan çökmeyecekti."
"Önlem alınmazsa birkaç yıl sonra İstanbul, Peşaver gibi büyük bir uyuşturucu ticareti noktası olacak"
Afganistan'da karanlık işlerin içinde olup şu an Türkiye'de olan yüzden fazla insanı bildiğini söyleyen Oğuz, "Afganistan'da her türlü öldürme, gasp olayına karışmış insanlar bunlar. Öldürme, gasp gibi karanlık işlere karışıp, Türkiye'de yat kat alıp, hemen vatandaş olanları biliyorum. Bunları devlet araştırsa bile çok fazla bir şey yapmıyor. Ne diyeyim umursamıyor. Yeter ki para gelsin diye" iddiasında bulundu.
Oğuz, ardından şu iddiada bulundu:
Yıllardan beri şunu söylüyorum: Tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi de olacaktır. Afganistan'daki uyuşturucu trafiği, savaş lordu gibi olaylar birkaç yıl sonra Türkiye'ye yansımaya başlayacak. Bu insanlar şimdilik Türkiye'de yeni. Birkaç yıl geçtikten sonra bunlar dili öğrenecek, çevreye hakim olacak, kendi networklerini kurduğu zaman ne bizim güvenlik güçlerimiz ne MİT, ne başkası önlem alabilir. İstanbul, Peşaver gibi büyük bir uyuşturucu noktası olacak diye korkuyorum. Ama devlet oradan gelenlere parası olanlara çok kolaylık sağlıyor hemen vatandaşlığı alıyorlar.
"Uyarılara karşı vatandaşlık daha da kolaylaştırıldı"
"Bu uyarılarınızın ardından durumda bir değişiklik oldu mu?" diye sorduğumuz Oğuz, "Hiçbir değişiklik yok. Tam tersi kolaylık oldu. Şu anda mesela eskiden bir milyon dolardı emlak alımı karşılığından vatandaşlık şartı. Ondan sonra 500 bin liraya indirildi ve Türkiye'deki ekonomik sıkıntılar bu rakam 250 bin dolarak düştü" diye cevap verdi
"Bazı emlakçılar rüşvet karşılığı 250 bin dolar almış gibi gösteriyor"
Oğuz, "Şu anda gelen paralı insanların bazıları aslında 100 bin veriyor ama emlakçılar rüşvet karşılığı bunu 250 bin dolar gösteriyor ve işi kitabına uyduruyor. Onu da önleme şansınız yok. Nereye el atsanız yolsuzluk var. Çok söylediğiniz zaman da devlet yetkilileri rahatsız oluyor. Oysa bizim amacımız burada tehlikeye dikkat çekmek" şeklinde konuştu.
"Canını kurtarmak için kaçanlara toplum daha anlayışlı olmalı"
Esedullah Oğuz, yoksulluktan kurtulmak için kaçak yollarla gelenlere karşın toplumun bir kesiminin tepkisi olduğuna da dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
Gerek Suriye'den gerek Afganistan'dan gelen bu insanlar keyif için gelmiş değil. Canları, malları tehlikede olduğundan ya da açlık yüzünden gelmişlerdir. Onlara karşı toplum daha anlayışlı olmalı. Tabii ki yüzbinlerce insan geldikten sonra içlerinde hırlı, hırsız da olacak ama birkaç kişi yanlış yapıyor diye bütün insanları töhmet altında bırakmamak lazım. Suriyelileri bilmem ama Afganistanlı sığınmacılar en ağır işlerde çalışıyor. Hiçbirisi yasadışı işlere bulaşmıyor.
"Mülteci olarak gelenlerin güvenlik soruşturması geçirmesi mantıken mümkün değil"
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, en azından mülteci olarak gelenlerin güvenlik soruşturması geçirmesinin mantıken olamayacağını söyleyerek, "Örneğin kısa bir süre içinde 4 milyonu aşkın Ukraynalı sınırı geçti. Bunların hepsinin güvenlik soruşturmasını yapmak mümkün mü? Kitle göçünde olabildiğince çok kişinin kimlik bilgileri ve geldiği yere dair bilgiler alınır geri dönüşleri kolaylaştırsın diye. Bu insanlar canını kurtarmak için geliyor. İçeri almak zorundasın. Ancak kalabalıklar yüzünden adli sicilini soramazsın ki" değerlendirmesinde bulundu.
"Suriyelileri, 'adli sicili var mı' diye Şam yönetimine mi soracaksın?"
Corabatır, işin teknik zorluğunu anlatmak için de şöyle bir örnek verdi:
Ayrıca kime soracaksın? Örneğin Suriyelileri, 'Muhammed Ali nasıl birisindir adli sicili var mı' diye Şam yönetimine mi soracaksın? Ya da Taliban'dan kaçan adamı Taliban'a mı soracaksın?
"Mültecinin beyanı esas"
Bu nedenlerle dünyanın genelinde olduğu gibi öncelikle mültecinin beyanının esas alındığını söyleyen Corabatır, Türkiye'de suça karışan mültecilere de aynı suçu işleyen bir vatandaşa uygulanan prosedürün uygulanması gerektiğini, o kişinin sınır dışı edilemeyeceğini kaydetti.
"Vatandaşlık verilen ciddi bir soruşturmadan geçiriliyor"
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Ali Zafer Sağıroğlu da öncelikle gelen yabancılara iddia edildiği gibi rastgele vatandaşlık verilmediğini onların ciddi bir soruşturmadan geçirildiğini öne sürdü.
"Sığınmacı olanların güvenlik soruşturmasından geçirilmesi teknik olarak zor"
Sağıroğlu, onun dışında sığınmacı olarak gelenlerin güvenlik soruşturmasından geçirilmesinin teknik olarak çok zor olduğunu kaydederek, "Adam kapıdan yasal yollardan gelmiyor ki. Kaçak geliyor. Ona yapacağın bir şey yok ama yasal yollarla gelmiş, vatandaşlık durumunda adamın 7 sülalesi araştırılıyor" dedi.
E-vize ile Afrikalıların ve Suriyelilerin araştırılmasında ve kimlik bilgilerinin temin edilmesinde pek sorun yaşanmadığını, sorunun daha çok doğudaki dağlık alanlardan kaçak gelen Afganlarla alakalı olduğunu dile getiren Sağıroğlu da Corabatır gibi sığınmacıların suç olaylarına karışmasının nadir olduğunu öne sürdü.
© The Independentturkish