Rusya - Ukrayna savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, Fransa ilk turu yarın gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimine odaklandı.
Ülkedeki seçim sistemine göre ilk turda oyların yüzde 50'den fazlasını kazanan aday, ikinci tura gerek kalmadan cumhurbaşkanı seçilebiliyor. Fakat ülke tarihinde şimdiye dek ilk etapta bu kadar oy alabilen bir aday çıkmadı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu seçimlerde de benzer bir senaryo yaşanması, ilk turda en çok oy alan iki adayın 24 Nisan'daki ikinci turda yarışması ve Fransa'nın yeni cumhurbaşkanını seçmesi bekleniyor.
Toplamda 12 adayın katıldığı seçimlerde 5 aday öne çıkıyor. Son anketlere göre Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile radikal sağcı rakibi Marine Le Pen'in ilk turda oyların çoğunu toplayıp, ikinci tura kalması öngörülüyor. Sol partiler genel olarak güç kaybederken Jean-Luc Mélenchon, Macron-Le Pen rekabetini radikal soldan bozabilme ihtimali olan tek aday.
Independent Türkçe, adayların vaatlerini, son anketleri ve Rusya'nın Ukrayna'yı istilasının seçimlerdeki etkilerini inceledi.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu seçimde de ikinci turun favorisi
Kurucusu olduğu Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi'yle (La République En Marche ! -LREM) 2017'deki seçimleri kazanan ve ülke tarihinin en genç cumhurbaşkanı olan Macron, görevine bir dönem daha devam edebilmek için güçlü rakiplere karşı yarışıyor.
Paris-Nanterre Üniversitesi'nde felsefe okuyan ve bir dönem ünlü filozof Paul Ricoeur'ün asistanlığını yapan 44 yaşındaki siyasetçi, daha sonra prestijli Sciences Po'da halkla ilişkiler alanında yüksek lisansını tamamladı.
24 yaşında Sosyalist Parti'ye katılan Macron, 2012-2017 döneminde görev yapan eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'la yakın ilişkiler kurdu.
Ünlü Rotschild bankasında milyarlarca euroluk satış dosyalarını yöneten Macron iş dünyasının önemli isimleriyle tanışırken, Hollande hükümetinde cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcılığı yaptığı gibi 2014'te de Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı görevini üstlendi.
Sosyalist Parti'de yaşanan bölünmeler ve Hollande'ın tekrar aday olmayacağını açıklamasıyla Macron, LREM'i kurdu. 2017'deki seçimlerde ikinci tura kaldığı rakibi Marine Le Pen'i yüzde 66,1 oyla geride bırakarak göreve geldi.
"Sarı yelekliler" ve pandemi
Macron hükümetinde patlak veren önemli toplumsal olaylardan biri "sarı yelekliler" (gilets jaunes) hareketi olarak adlandırılan kitlesel protestolardı. 17 Kasım 2018'de akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak çıkan eylemler hızla hükümet karşıtı protestolara dönüştü.
Kovid-19'un etkisiyle yavaşlayan fakat en yoğun dönemlerinde yüz binlerce kişinin katıldığı protestolarda, eylemcilerle güvenlik güçleri arasında sert çatışmalar da yaşandı. Mediapart internet sitesinin gazeteci David Dufresne'le birlikte yürüttüğü bir çalışmaya göre protestolarda polis şiddeti nedeniyle 127'si gazeteci olmak üzere 770 kişi yaralandı, 5 kişinin eli koptu ve 30 kişi gözünü kaybetti. Toplam 11 sivil yaşamını yitirdi.
Macron ise protestolar üzerine vergi mevzuatında geri adım atarak 2019'da asgari ücrete 100 euro zam yapılması, fazla mesaiden vergi alınmaması ve 2 bin euronun altındaki emeklilik maaşlarından kesinti yapılmaması kararı aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı, pandemi döneminde de uyguladığı katı sokağa çıkma yasaklarıyla da gündeme geldi. Kötü çalışma şartları ve istihdam eksikliği nedeniyle sağlık çalışanlarının protestolarına maruz kaldı. Macron, Fransa Anayasa Mahkemesi'nin ocakta bar, restoran ve sinema gibi mekanlara girmek için 16 yaş ve üstü kişilere "aşı kartı"nı zorunlu kılan yasa tasarısını onaylamasıyla bu sefer de aşı karşıtlarından tepki topladı.
Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle seçimde sadece tek miting düzenleyen Macron, yeniden seçilmesi halinde 62 olan emeklilik yaşını 65'e çıkaracağını söylüyor. Avrupa Birliği'nin (AB) bir parçası olmaktan vazgeçmeyeceklerini belirten Fransa Cumhurbaşkanı, 50 bin yeni sağlık personeli alınacağını ve pandemide görev yapan sağlık çalışanlarına prim verileceğini de ifade ediyor. Macron, vergileri, devlet borçlarını ve enflasyonu indirmek için de çalışmalar düzenleyeceği vaadini veriyor.
Son seçimlerde ilk turda birinci olan Marine Le Pen bu kez tam zafer peşinde
Seçimlerde Macron'un en büyük rakibi Marine Le Pen. İslam karşıtı söylemleriyle sık sık gündeme gelen radikal sağcı Le Pen, seçimlere başkanlığını yaptığı Ulusal Birlik Partisi'nin (Rassemblement national -RN) adayı olarak katılıyor.
Panthéon-Assas Üniversitesi'nde hukuk eğitimi alan 53 yaşındaki siyasetçi, 1992-1998 arasında avukat olarak çalıştı.
Gençliğinden beri siyasetin içinde olan Le Pen, babası Jean-Marie Le Pen'in kurduğu Ulusal Cephe'de 18 yaşından beri Nord-Pas-de-Calais bölgesinin başkanlığı dahil farklı görevlerde yer aldı.
2011'de babasının görevden çekilmesiyle partinin başına geçen Le Pen, partiyi Yahudi karşıtı ve ırkçı imajından uzaklaştırmaya çalışa bile kendi söylemleriyle de sık sık ırkçılık ve Müslüman karşıtlığıyla suçlandı.
Le Pen 2010'da, Müslümanların cuma namazını cami dışında kılmasını "Alman işgaline" benzetince büyük tepki topladı. Bunun üzerine bazı ırkçılık karşıtı insan hakları grupları Le Pen hakkında "dine karşı nefreti körüklediği" gerekçesiyle dava açtı. 2015'te görülen davada siyasetçinin suçsuz olduğuna karar verildi.
2017'deki seçimlerdeyse Le Pen, radikal İslamcılığı Fransa için "ölümcül bir tehlike" olarak nitelediğinde, Macron kendisini ülkeyi bölmek ve "iç savaş" çıkarmaya çalışmakla suçladı.
Le Pen, seçim kampanyasında göreve geldiği takdirde kamusal alanda başörtüsünü tamamen yasaklayacağını da söylüyor.
2004-2017 arasında Avrupa Parlamentosu'nda (AP) milletvekili olarak da görev yapan siyasetçi, 2012 ve 2017'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yarıştı. 2012'deki seçimlerde yüzde 17,90 oyla François Hollande ve Nicolas Sarkozy'nin ardından üçüncü olan siyasetçi, 2017'deyse oy oranını yüzde 33,9'a çıkardı fakat Macron'a karşı seçimi kaybetti. Le Pen bu seçimlerde ilk turda birinci olsa bile ikinci turda herkesin kendisine karşı Macron'u desteklemesiyle mağlup oldu.
Üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olan Le Pen, radikal sağ çizgisiyle seçim kampanyasında yabancıların ülkeye girişlerinin kontrol edilip sınırlandırılması, ciddi suça karışmış ve kamu düzenini tehdit eden yabancılarınsa sınır dışı edilmesini ve tüm kamusal alanlarda başörtüsü takılmasının yasaklanmasını savunuyor.
AB karşıtı tutumuyla da dikkat çeken Le Pen, AB yerine "özgür ve bağımsız vizyona sahip ülkelerin ortaklığından oluşan bir birlik" kurmayı planladığını söyleyerek, bu birliğin AB hukuku yerine daha farklı hukuksal prosedürlere göre işleyeceğini ifade ediyor.
Merkez sağın yüzünü değiştiren Valerie Pecresse
Merkez sağda yer alan Cumhuriyetçi Parti'nin (Parti Républicain -PR) ilk kadın adayı Valerie Pecresse halen Paris'in de içinde yer aldığı Ile-de-France bölgesinin başkanlığını yapıyor.
1967'de Paris'in banliyösü Neuilly-Sur-Seine'de dünyaya gelen Pecresse, prestijli HEC Paris ve Ulusal İdare Okulu'nda (École Nationale d'Administration) hukuk eğitimi aldıktan sonra Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü'nde Anayasa Hukuku dersleri verdi.
54 yaşındaki Pecresse, bir süre Danıştay'da denetçi olarak çalıştıktan sonra 1997-2003 arasında eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın 6 yıl danışmanlığını yaparak ulusal çapta siyasete atıldı.
Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy hükümetinde de aktif rol oynayan Pecresse, 2007-2011 döneminde Yüksek Öğrenim ve Araştırma Bakanlığı, 2011-2012'de de Maliye Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü görevinde yer aldı.
Bundan önce hep asık suratlı, ciddi, orta yaşlı erkek adaylarla yarışa giren PR'nin yüzünü değiştiren Pecresse'in seçim kampanyasında göçmenlik ve güvenlik konuları ön planda yer alıyor.
Siyasetçi, Fransa'ya gelecek yabancıların sayısına ülke ve mesleklere göre kota uygulanmasına dair referandum düzenlenmesini isterken, ülkede 5 yıldır düzenli ikamet etmeyen yabancılara sosyal yardımların durdurulmasını da öngörüyor.
Seçim kampanyasının ilk dönemlerinde daha ılımlı bir tutum sergileyen Pecresse, seçimler yaklaştıkça radikal sağa kayarak söylemlerini de sertleştirdi.
Şubattaki bir açıklamasında İslam karşıtı sözleriyle eleştiri toplayan Pecresse, başörtüsünün "itaatkarlığı temsil ettiğini" savundu.
"Üçte bir Margaret Thatcher ve üçte iki Angela Merkel"
Kendisini "Üçte bir Margaret Thatcher ve üçte iki Angela Merkel" olarak niteleyen Fransız siyasetçi, göçmenlik karşıtı söylemini daha da ileri götürerek "duvar inşa etme" fikrini desteklediğini de belirtti.
Pecresse, "Eğer bazı hükümetlerin yaptığı gibi duvar örme planımız olsa buna destek verirdim. Fransa'nın ötesindeki bölgelere de yayılan göçmenliğe karşı birlikte mücadele etmeyi istiyorum. Eğer bir ülke yasadışı göçmenlerini geri almayı reddederse, benden onlara vize çıkmaz" dedi.
AB yanlısı bir siyaset izleyen Pecresse, Türkiye-AB ilişkilerine dair yorumlarıyla da gündeme geldi. Yunanistan'ın önde gelen gazetelerinden Kathimerini'ye 2 Mart'ta verdiği söyleşide Pecresse, "Türkiye hükümetinin gözdağı beni korkutmuyor. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkacağım…Ben göreve geldiğimde Fransa, İslamcılık'la mücadelede ön cephede yer alacak ve kadın haklarının geleceğini korumayı destekleyecek" ifadelerini kullandı.
Fransa'nın Trump'ı Eric Zemmour
Seçim yarışında açıklamalarıyla tepki toplayan bir başka aday da Eric Zemmour.
Paris'te 1958'de Cezayir asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Zemmour, 1994'te Quotidien de Paris'te başladığı gazetecilik kariyerini 1996'da sağ merkezli Le Figaro gazetesinde sürdürdü.
Ebeveynleri Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransa'ya gelen 63 yaşındaki radikal sağcı siyasetçi, 2020'de katıldığı bir televizyon programında aileleri olmayan göçmen çocuklar için "Buraya ait değiller, bunlar hırsız, tecavüzcü ve katil. Geri gönderilmeliler, başta gelmemeleri gerekirdi" sözleriyle büyük tepki topladı.
Söylemlerini savunan Zemmour, ocakta ırkçı ve hakaret içeren açıklamaları nedeniyle 10 bin euro para cezasına çarptırıldı. Siyasetçi ise kararı "aptalca ve ideolojik" diye niteleyerek itiraz edeceğini söyledi.
Zemmour, 2009'da katıldığı bir başka televizyon programında da benzer şekilde Fransa'daki "suçluların çoğunun Arap ve siyah" olduğunu söyleyerek eleştiri topladı. Mahkeme, siyasetçiye sözleri nedeniyle 2011'de 14 bin dolar para cezası verdi.
Siyasi söylemlerinde İslam ve göçmen karşıtlığı, radikal muhafazakarlık ve milliyetçiliğin ön plana çıktığı Zemmour, seçime geçen yıl kurduğu Yeniden Fetih Partisi ((Reconquete - R!) partisiyle katılıyor. Bazı haberlerde partinin isminin 1492'de İber Yarımadası'ndaki Hıristiyanların, Müslümanların tasfiyesine yönelik çalışmalarına verilen "Reconquista"ya (yeniden fetih) ithafen kullanıldığı da ortaya atılmıştı.
"Fransa'nın Donald Trump'ı" olarak da anılan Zemmour, seçim kampanyasında eğitim sisteminde engelli çocukların ayrı okullarda okutulması gerektiğini söylediği için de eleştirilerin hedefi oldu.
Bu açıklaması üzerine radikal sağcı aday, 12 Mart'ta Moissac bölgesinde bir görüşme için geldiği sırada kalabalıktan bir kişinin saldırısına uğradı.
Éric Zemmour a été visé par un œuf qu'un homme lui a claqué sur la tête à son arrivée à Moissac, où le candidat d'extrême droite battait campagne samedi matin pour la présidentielle pic.twitter.com/oChOUxVBcU
— LN24 (@LesNews24) March 12, 2022
Zemmour'a yumurta atan kişinin, engelli bir çocuğa sahip 70 yaşında emekli bir çiftçi olduğu belirtildi. Kimliği paylaşılmayan çiftçi, saldırıyı radikal sağcı adayın engelli çocuklarla ilgili açıklamaları nedeniyle yaptığını söyledi.
Seçim kampanyasında Zemmour, Fransız vatandaşlığı için gerekli şartların sıkılaştırılması, yabancılara sosyal yardımların durdurulması ve suç işleyen yabancıların sistematik olarak sınır dışı edilmesi gibi vaatler veriyor.
Solun en güçlü adayı Jean-Luc Mélenchon
Seçimlerde Fransız solunu temsil eden Jean-Luc Mélenchon, yarışa 2016'da kurduğu radikal solcu Boyun Eğmeyen Fransa (La France insoumise -LFI) partisiyle katılıyor.
1951'de Fas'taki Tanca şehrinde doğan Mélenchon, 1986'da 35 yaşındayken Fransa Parlamentosu'nun üst kanadı Senato'ya seçildiğinde o tarihe dek bu göreve gelen en genç kişi olmuştu.
2009-2017 arasında Avrupa Parlamentosu'nda da görev yapan Mélenchon, daha önce 2012 ve 2017'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldı. 70 yaşındaki siyasetçi, 2017'deki seçimlerde yüzde 19,58, 2012'deyse yüzde 11,10 oy kazanarak iki seçimde de 4. sırada yer aldı.
Mélenchon, hem Macron hükümetine hem de Türkiye'ye karşı açıklamalarıyla da sık sık gündeme geldi.
Fransız siyasetçi, 15 Şubat'ta resmi Twitter hesabındaki bir paylaşımında, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması çağrısı yaparak "Öcalan 23 yıldır Türkiye'de tutuklu. Neredeyse Mandela kadar. Bu adil değil. Barış için Öcalan'ı serbest bırakmak gerekir" ifadelerini kullandı.
Ocalan est en prison depuis 23 ans en Turquie. Presqu'autant que Mandela. C'est injuste. Pour la paix, il faut libérer #Ocalan.
— Jean-Luc Mélenchon (@JLMelenchon) February 15, 2022
Kovid-19 salgınında Türkiye'nin Fransa'ya tıbbi malzeme yardımını kabul eden Macron'a sert çıkışan Mélenchon, "Türkiye Fransa'ya 40 bin tıbbi maske ve bin koruyucu önlük verdi. Macron bizi daha aşağı düşürebilir mi?" dedi.
Kendisini "anti-Macron" olarak niteleyen tecrübeli siyasetçi, 20 Mart'taki seçim konuşmasında Macron'un emeklilik yaşını 62'den 65'e yükseltme planına karşı çıkarak bunu 60'a indireceğini söyledi.
Seçildiği takdirde ülkesini NATO'dan çıkaracağını ve AB'yle gelecekte serbest ticaret anlaşması yapılmayacağını belirten Mélenchon'un diğer seçim vaatleri arasında asgari ücreti 1400 avroya yükseltmek, oy kullanma hakkını 16 yaşına çekmek ve maaşlarda kadın-erkek eşitliğini sağlamak yer alıyor.
Greenpeace'in Fransa'daki yüzü Yannick Jadot
2002-2008 arasında çevreci sivil toplum kuruluşu Greenpeace'in Fransa'daki çalışmalarını organize eden Yannick Jadot, seçimlere Avrupa Ekolojisi - Yeşiller'den (Europe Écologie - Les Verts -EELV) katılıyor.
2009'dan bu yana AP milletvekilliği yapan 54 yaşındaki siyasetçi, ülkenin ekonomisini yeniden inşa etmek için yıllık 50 milyar euroluk bir yatırım yapılacağını vadederken, cumhurbaşkanlığı görev süresinin de 5 yıldan 7'ye çıkarılması gerektiğini savunuyor.
6 yeni nükleer santralin inşasına yönelik planları onaylayan Macron'un aksine Jadot, 15- 20 yıl içinde ülkedeki nükleer santrallerin kapatılmasını planlıyor.
Jadot seçim kampanyasında iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlarla mücadeleye öncelik vererek 2030'dan itibaren dizel motorlu araçların satışını yasaklamayı da hedefliyor.
Çevreci Paris'in mimarı Anne Hidalgo
Sosyalist Parti'nin (Parti Socialiste -PS) adayı Anne Hidalgo, seçim kampanyasını "toplumu sınıflar arasındaki önyargılardan" kurtarma hedefiyle yürütüyor.
Paris Belediye Başkanı olarak görev yapan 62 yaşındaki Hidalgo, erkek ve kadınlar arasındaki maaş eşitsizliklerini gidermeyi vadederken, rakibi Mélenchon gibi oy kullanma yaşını 18'den 16'ya düşürmek istiyor.
Hidalo, seçim kampanyasında öğretmenlerin maaşlarını iki katına çıkarmayı planladıklarını da belirtiyor. Sosyalist aday, ev kiralarına ilişkin de düzenleme getirmeyi düşündüklerini, özellikle dönemli kiralanan mülklerde merkezi kira denetimi düzenlenebileceğini ifade ediyor.
Komünist partiyi köklerine döndürmek isteyen Fabien Roussel
Seçime Fransız Komünist Partisi'den (Parti communiste français -PCF) katılan Fabien Roussel, PCF'nin 15 yıldan beri çıkardığı ilk aday. Parti en son 2007 seçimlerinde Marie-George Buffet'yi aday göstermiş fakat Buffet'nin 1,93 oranında oy toplaması büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Bunun üzerine parti de 2012 ve 2017'de Mélenchon'a destek vermişti.
52 yaşındaki Roussel, seçim kampanyasında ülkedeki büyük bankaların devletleştirileceğini vadederken, başta öğretmenler ve hemşireler olmak üzere kamu çalışanlarının maaşlarına zam yapılmasını amaçlıyor.
PCF Genel Sekreteri Roussel, asgari maaşın 1800 euroya çıkarılmasını ve istihdam sorununun çözülmesini de hedefliyor.
Le leader kurde, A.Ocalan est emprisonné depuis 24 ans au mépris des conventions internationales.
— Fabien Roussel (@Fabien_Roussel) February 15, 2022
Sa libération permettra d'ouvrir un chemin vers la paix afin de promouvoir le projet progressiste, féministe et écologique dont les Kurdes sont porteurs.#freeocalan
Öte yandan Mélenchon gibi Roussel de 15 Şubat'ta Öcalan'la ilgili Twitter hesabından paylaşım yaparak ""Kürt lider A.Öcalan, uluslararası sözleşmelere aykırı olarak 24 yıldır tutuklu. Serbest bırakılması, Kürtlerin taşıyıcısı olduğu ilerici, feminist ve ekolojik projeyi teşvik etmek için barışın yolunu açacaktır" ifadelerini kullandı.
Troçkist lise öğretmeni Nathalie Arthaud
İşçilerin Mücadelesi (Lutte Ouvrière -LO) adlı radikal sol partiden aday gösterilen Nathalie Arthaud, seçim kampanyasında ekonomik iyileştirmeler vadediyor.
Troçkist LO'nun sözcüsü Arthaud, asgari maaşın 2 bin euro olacağını söylerken, toplumsal eşitsizliklerin giderilmesini, istihdam sorununun çözülmesini ve Fransa'nın NATO'dan çekilmesini amaçladıklarını da belirtiyor.
Lise öğretmenliği de yapan 52 yaşındaki Arthaud, 2012 ve 2017'de de seçimlere girse bile her iki seçimde de yüzde 1'lik oy oranının altında kaldı.
Fransa'nın antikapitalist sesi Philippe Poutou
Yeni Antikapitalist Parti'nin (Nouveau Parti anticapitaliste -NPA) adayı Philippe Poutou, 2019'da kapanana kadar Ford fabrikasında çalışıyordu.
Genel Emek Konfederasyonu (Confédération Générale du Travail, CGT) sendikasının fabrikadaki sekreterliğini yapan 55 yaşındaki aday, 2012 ve 2017'de de cumhurbaşkanlığı yarışına katıldı.
Poutou, 16-25 arasındaki gençlere gelir desteği sağlanmasını, emeklilik yaşının herkes için 60'a ağır işlerde çalışanlar içinse 55'e çekilmesini hedeflerken, EELV adayı Jadot gibi nükleer santrallerin 10 yıl içinde kapatılmasını da vadediyor.
Irkçı, homofobik ve göçmenlik karşıtı söylemler ve uygulamaların sona erdirilmesini amaçlayan radikal solcu aday, gelir eşitsizliğinin kaldırılmasını hedefliyor.
"Fransa'da diktatörlük yaşanıyor" diyen Jean Lassalle
Direnelim (Résistons!) partisinin adayıysa Jean Lassalle. Macron hükümetine karşı sert tavrıyla bilinen Lasalle, Fransa'da şu anda "diktatörlük yaşandığını" savunduğu açıklamasıyla gündem oldu.
66 yaşındaki aday, 27 Şubat'taki bir söyleşisinde "Şu anki duruma bakılırsa Macron seçilecek gibi duruyor. Ülkeye ele geçiren ekonomik güçler buna çoktan karar verdi" ifadeleriyle dikkatleri üzerine çekti. Buna rağmen Lassalle, 17 Mart'ta birçok destek mesajı aldığını söyleyerek kampanyasına devam edeceğini açıkladı.
Lourdios-Ichère komününün başkanlığını da yapan Lassalle, meclise sarı yelek giyerek gidip hükümet karşıtı protestolara destek verdi.
Siyasetçi, seçim kampanyasında asgari maaşın 1400 euro olacağını vadederken, stratejik önemdeki şirketlerin Fransa Kamu Yatırım Bankası (BPI France) tarafından satın alınmasını, AB anlaşmalarının yeniden gözden geçirilmesini ve ülkesinin NATO'dan çekilmesini hedefliyor.
Le Pen'in yakın dostu Nicolas Dupont-Aignan
Ayağa Kalk Fransa (Debout la France -DLF) partisinin adayı Nicolas Dupont-Aignan, rakibi Le Pen gibi AB yerine bağımsız ülkelerin ortaklığından oluşan bir birlik kurulmasını savunuyor.
62 yaşındaki siyasetçi, kampanyasında farklı ülkelerle işbirliği yaparak radikal İslamcı hareketlere karşı önlem alınacağını ve Fransa'nın NATO'dan çekileceğini vadediyor.
Dupont-Aignan, 2012 ve 2017'deki seçimlere de katıldı. 2012'de yüzde 1,79 oy alan siyasetçi, 2017'de 4,7 oy alarak ikinci rauntta yarışa katılamayınca Le Pen'e destek vereceğini açıkladı. Bunun karşılığındaysa Le Pen, kazanması halinde Dupont-Aignan'ı başbakan yapmayı vadetti. Fakat Macron'un seçimleri kazanmasıyla bu plan gerçekleşmedi.
Rusya - Ukrayna savaşı anketlere nasıl yansıdı?
Rusya - Ukrayna savaşı Fransa'daki seçimlerin gidişatında önemli bir etki yarattı.
Savaşta arabuluculuk yapmak istediğini söyleyen Macron'un oylarında dikkate değer bir artış yaşandı.
Macron ivme kazandı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat'ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaştan önce genellikle yüzde 23-25 arasında değişen oy oranlarına sahip Macron'un yakaladığı oy oranı seviyesi savaşın ardından yüzde 30'a kadar çıktı. Fransa Cumhurbaşkanı'nın ikinci tura kalarak seçim yarışına devam etmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
Öte yandan savaş AB'yi Rusya'ya karşı bir araya getirirken, AB karşıtı bazı sağcı adayların geçmişte sergilediği Kremlin yanlısı tutumun sorgulanmasına yol açtı.
Le Pen ve Kremlin bağlantıları
Özellikle ikinci tura kalarak Macron'a rakip olması beklenen Le Pen'in Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhak etmesini yasadışı olmadığını savunması ve Putin karşıtı aktivist Aleksey Navalni'nin hapisten salıverilmesi için çağrı yapmayı reddetmesi, savaşla birlikte yeniden seçim gündemine geldi.
Bunun yanı sıra 2014'te Ulusal Birlik Partisi, Le Pen'in 2017'deki seçim kampanyasını finanse etmek için Rusya'daki bir bankadan 9 milyon euro almıştı. Ayrıca Le Pen'in partisinin seçim broşüründe, sağcı adayın 2017'de Putin'le yaptığı görüşmeden bir fotoğrafın yer alması da basında geniş yankı yarattı.
Ancak yaşananlar, Rusya'nın istilasını açıkça eleştiren Le Pen'in oylarında sadece geçici bir düşüşe neden oldu. Ipsos ve Cluster 17'nin anketlerine göre söz konusu tartışmaların gündem olduğu 2-6 Mart arasında Le Pen'in oyları yüzde 18'den yüzde 14,5'e düştü. Ancak radikal sağcı aday, son dönemde yeniden yükselişe geçerek oy oranını yüzde 22'ye kadar çıkardı.
Mélenchon'un Putin çelişkileri
Solun en büyük adayı Mélenchon ise Putin ve Rusya'ya dair çelişkili açıklamalarıyla gündem olmasına rağmen oy oranlarında ciddi bir düşüş görmedi. 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhakının yasadışı olmadığını savunan radikal solcu aday, Putin'in 24 Şubat'ta savaşı başlatmadan önce Ukrayna sınırına asker yığmasının da "tehdit yaratmadığını" iddia etti.
"Rusya karşıtı politikalar çıkarlarımıza uymuyor" diyen Mélenchon, savaşın hız kesmeden ilerlemesiyle söylemlerini değiştirerek "Savaşa hayır! Putin'e hayır! Hepimiz savaşın korkunçluğunu yaşayan ve direnen Ukraynalılarız" ifadelerini kullandı. Çelişkili tutumuna rağmen Melenchon, yüzde 14-16 arasındaki oy oranlarıyla Le Pen ve Macron'un ardından seçim yarışında üçüncü sırada yer alıyor.
"Putin suçluysa, Batı da sorumludur"
Radikal sağın diğer adayı Zemmour ise savaşı kınarken "Eğer Putin suçluysa, Batı da sorumludur" sözleriyle tepki topladı. Zemmour, çatışmalar sebebiyle ülkesini terk eden Ukraynalı sığınmacıların Fransa'ya alınmaması ve Polonya'da kalması gerektiğini de söyledi. Bu açıklamaların ardından Zemmour'un oylarında iki günde 2,5 puanlık düşüş yaşandı. Radikal sağcı aday, şubatta oylarını yüzde 16'ya kadar yükselterek yer yer Le Pen'i yakalasa bile martta oy oranları yüzde 10'a kadar geriledi.
Pecresse, Zemmour'la 4. sırada
Öte yandan muhafazakar aday Pecresse, Fransız siyasetinde Putin'i destekleyen politikacıların "sorumsuz olduğunu ve ulusal çıkarlara zarar verdiğini" açıkladı. Ukrayna'nın bölgesel bütünlüğünün korunması gerektiğini belirten Pecresse, Macron yönetimine yüklenerek "Fransa'nın cumhurbaşkanı ben olsaydım, Ukrayna sınırındaki tüm ihlaller yaptırımla karşılanırdı" ifadelerini kullandı.
Savaş karşıtı açıklamalarıyla ivme kazanmaya çalışsa bile Pecresse, yarışta hedeflediği oy oranından uzak görünüyor. Yüzde 8-11 oy oranına sahip muhafazakar aday, rakibi Zemmour'la 4. sırada yarışı sürdürüyor.
Yeşiller yüzde 6'yı gördü
Yeşiller'in adayı Jadot, Ukrayna'ya savunma amaçlı silah yardımı yapılması gerektiğini belirtirken, Rusya'ya karşı daha fazla yaptırım uygulanması ve Moskova'nın izole edilmesi gerektiğini savundu.
Öte yandan çevreci adayın Ukrayna'ya desteği ve Rusya karşıtı söylemleri kendisinin oy oranında ciddi bir değişim yaratmadı. Merkez sol çizgideki Jadot, yüzde 4-6 arasındaki oy oranlarıyla solda Mélenchon'un ardından en fazla tercih edilen aday konumunda.
Paris Belediye Başkanı yüzde 3'te
Avrupa'nın Rusya - Ukrayna savaşında barış çabalarının önemli bir parçası olması gerektiğini ve Kiev'e askeri ekipman gönderilmesi gerektiğini savunan Hidalgo ise şimdiye dek en fazla yüzde 3 oranında oy toplayabildi.
Roussel, Hidalgo'ya yetişti
Ukrayna'nın NATO üyeliğine karşı çıkan komünist aday Roussel, Fransa ve AB'nin hem Kremlin hem de Kiev'le diyaloğu koparmadan ateşkes sağlaması gerektiğini belirtti.
Roussel'in anketlerdeki oy oranları yüzde 3-4 arasında değişiyor.
Arthaud yüzde 1'e çıkamadı
Ukrayna'ya silah gönderilmesine karşı çıkan Arthaud, en çok acıyı sivillerin çekeceğini savunarak Rusya'ya ekonomik yaptırım uygulanmaması gerektiğini de savundu.
Savaşın yaşanmasında Putin kadar Batılı liderlerin de sorumlu olduğunu öne süren radikal solcu aday, yüzde 1 oy oranının altında kaldı.
Antikapitalist Poutou ise Ukrayna'nın dış borçlarının silinmesi gerektiğini belirtirken, NATO'nun yayılmacı siyasetinin savaşın fitilini ateşleyen unsurlardan biri olduğunu öne sürdü.
Poutou, en fazla yüzde 1,5 oy alabildi.
"Fransa, Rusya - Ukrayna savaşında tehlikeli bir çatışmanın içine çekiliyor" diyen Dupont-Aignan ise Paris'in NATO ve Kremlin arasında tarafız bir arabulucu rolü oynamasının en iyi seçim olacağını söyledi.
Ukrayna'nın Rusya'nın talep ettiği gibi Ukrayna'nın Donbas'taki hak iddiasından vazgeçmesi gerektiğini savunan Dupont-Aignan, anketlerde yüzde 1-3 arasında değişen oylara sahip.
10 Nisan'daki ilk turda oyların çoğunu alması öngörülen Macron ve Le Pen'in arasındaki rekabetle geçecek ikinci turda, Fransa Cumhurbaşkanı'nın rakibini 2017'deki kadar büyük bir farkla yenip yenemeyeceği merakla bekleniyor.
Le Pen'in zaferinin Fransa'da radikal sağın yükselişini daha da hızlandıracağından endişe edilirken, kimisi de Macron'un izlediği politikaların artık etkisiz olduğunu düşünüyor.
Fransa'daki seçimlerin sonucu yalnız ülkenin değil, başta pandemi daha sonra da savaş nedeniyle tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini yaşayan AB'nin geleceğini de belirleyecek.
Yararlanılan Kaynaklar: BBC, Global News, Time, Le Monde, Guardian, Reuters, Euractiv, New York Times, AFP, ABC News, Kathimerini, The Times, India Today, AA, France Info, Le Figaro, La Depeche, France Bleu, L'express, VICE, Rfi, Mediapart
© The Independentturkish