Türkiye'de farklı iş alanlarında çalışan toplumun birçok kesimi ekonomik sıkıntı yaşıyor.
Bu sıkıntıları yaşayan kesimlerin başında "atık kağıt emekçileri" olarak da bilinen "geri dönüşüm işleri" geliyor.
Yıllardır cadde cadde, sokak sokak dolaşıp atık toplayarak hayata tutunmaya çalışan işçiler, zor durumda.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın "Atık Yönetmenliği"nden sonra yaşam koşulları iyice güçleşti.
Yönetmelikle "Sıfır Atık Belgesi" alan kurum ve kuruluşlara "kendi atıklarını satabilme" hakkı verildi.
Ayrıca yönetmelik, atık toplayıcıların depolama alanları kurmasına müsaade etmiyor.
İşçi temsilcileriyse bunun dolaylı olarak atık toplayıcılığını bitirme anlamı taşıdığını iddia ediyor.
Bu da ülke genelinde atık kağıt toplayan yaklaşık 500 binin insanın daha işsizler ordusuna katılması anlamına geliyor.
Konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Geri Dönüşüm Derneği, atık toplayan emekçilere sefalet koşulları içerisinde çalışmanın bile bırakılmadığını savundu.
Yeni yönetmelikle yüzbinlerce emekçinin işsizlik ve yoksulluğa terk edilmek istendiğine vurgulanan açıklamada, "Bulunduğunuz ilçe ve mahallede, özellikle kurum ve kuruluşların vereceği atıkları toplumsal dayanışma duygusu içerisinde almak isteriz" diyerek dayanışma çağrısı yaptı.
Geri Dönüşüm Derneği Başkanı Dinçer Mendillioğlu, atık kağıt işçilerin yaşadığı sıkıntıları Independent Türkçe'ye anlattı.
"Bu insanların yapacak başka işi yok"
Yaklaşık 2 ay önce çıkan yönetmeliği anlamak için beklediklerini ancak dayanacak güçlerinin kalmadığını kaydeden Mendillioğlu, atık kağıt işçilerinin bitme noktasına geldiğini söyledi.
İki şubesi olan marketten apartman görevlilerine kadar herkesin atık kağıdını sattığını belirten Mendillioğlu, "Herkes atığını satmaya başladı. Devasa bir karaborsa oluşturuluyor" dedi.
İşçilerin kimseye zarar vermeden ekmek parası için sokakta atık topladığını aktaran Mendillioğlu, "Bu insanların kimseye zararı yok. Vatandaşın en fazla şikayet ettiği konu belki çevreyi biraz kirletiyordu. Bu insanlar kimseye yük olmadığı gibi devletin belediyeler üzerinden yapması gereken işi de bunlar yapıyor. Bu işten yüzbinlerce insan ekmek parası kazanıyordu. Yönetmelikle bu insanları önünü göremediği faili meçhul bir bilinmezliğe itekliyorsunuz. Sonrada deniliyor ki kağıt toplayıcılarına dokunmuyoruz, öldür daha iyi. Bu nasıl dokunmamak? Bu insanların yapacak başka işi yok ki" diye konuştu.
"Çöpümüz bazı insanların yaşam alanı"
Mendillioğlu, Türkiye genelinde atık toplayan yaklaşık 500 bin civarında insan olduğu bilgisini paylaştı.
Söz konusu insanların büyük çoğunluğunun yapacak başka işi olmadığı için mecburiyetten yaptığına değinen Mendillioğlu, "Bunu klasik bir eleştiri gibi söylemiyorum, insanlar aç kalınca veya yapacak başka bire şey bulamayınca sokakta atık toplamaya başlıyor. Mesela bugün atık kağıdın değeri 1-1,5 TL civarında diyelim. Günde 150-200 kilo atık toplayan bir işçinin cebine 150-200 TL civarı para giriyor. Ayın 20 günü çalışan bir işçi kimseye yük olmadan kendi hayatını idame ettirebiliyor. Peki, bu nereden sağlanıyordu; attığımız atıklardan sağlanıyordu. Yani çöpümüz bazı insanların yaşam alanı oluyordu" ifadelerini kullandı.
"Depoları kapatmak işi bitirmek anlamına geliyor"
"Şimdi bu atığı kim toplayacak, hangi koşullarda toplanacak" sorusunu soran Mendillioğlu, "Tamam devlet bir yasa çıkarttı, eyvallah. Dünyadaki iklim düzenlemelerin muhteviyatı içerisinde bir pozisyon aldı diyelim ancak Türkiye'de bu atığı toplayacak bir sistem olmadığı gibi o atığa ulaşacak insan sayısı ve maliyet de yok. Peki, şimdi ne olacak? Gönül isterdi ki iktidar bu işin paydaşlarıyla oturup konuşsun ama böyle bir derdi yok gibi duruyor" yorumunda bulundu.
Bir süre önce ilgili bakanla görüştütüklerini ve kendileirne 'depoları yıkacağız' sözü verilmdiğin söyleyen Mendillioğlu şunları kaydetti: "Biz de kendilerine; 'depo dediğiniz yerler insanların yaşam alanı'. Yaşanan durumdan memnun değiliz ama bu insanların başka bir seçeneği yok, ağlamadan ve sızlamadan bu işin bir meslek olduğunu söylüyoruz. Desteğinizle bu işi yapmak istiyoruz. Atık toplama depoları bu işin ayaklarından biridir. Kağıtçı toplar ve topladığı atığı depoya götürür. Depoları kapatmanız otomatikman bu işi bitirmeniz anlamına geliyor' dedik. Bakan Bey 'yok öyle değil' dedi. 'Peki, nasıl olacak?' dedik. 'Siz söyleyin biz yapalım. Devlet sistemi kursun ve gel kağıtçı kardeş desin' diye konuştu. Doğrusu çözüm adına hiçbir öneri sunulmadı. Bizleri Kent Konseylerine yönlendirdi. Konseyler ticari kuruluş değil ki. Şifahi bir kuruluş ne fabrika açabiliyor ne de ticaret yapabiliyor. Bulunduğu coğrafya, il veya ilçenin hemşerilik duygularını geliştirmek, kültür sanat etkinlikleri yapmak gibi görevleri var. Konseylerin kağıt toplayıcılığı ile ne alakası var." |
"Hakkımız için eylem yapmaktan başka çaremiz kalmadı"
Haklarını aramak için yakın zamanda eylem yapmaktan başka çarelerinin kalmadığını vurgulayan Mendillioğlu, "Ali kıran baş kesen değiliz, mafya da değiliz. Böyle bir anlayışımız yok. Ancak insanların bildiği işi de ellerinden almasınlar. Yıllardır bu alanın bir iş olduğunu tarif etmeye çalışıyoruz. Burada yüzbinlerce insan çalışıyor. Çıkarılan yasayla bunları alternatifsiz bırakıyorsunuz. Bu insanlar sokağınızdaki çöpü topluyor, aslında ödüllenmesi gerekiyor" ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Çevre ajansı kuruldu, şimdi de vakıf kuruluyor. Buyurun bakanlık kendisi yapsın. Kağıt toplayıcılarını kendi bünyelerinde istihdam etsinler. Maalesef bu da yapılmıyor. Tamam da çözüm nedir? Çok masumane taleplerde bulunuyoruz. 1-2 aydır bekliyor ve konuyu anlamaya çalışıyoruz ancak bu insanların dayanacak gücü kalmadı. Ülkedeki hayat pahalılığı var olan durumu daha da zorlaştırıyor. İhtiyaçtan kadınların evdeki kağıt ve plastiği toplayıp sattığını görüyor ve duyuyoruz. Yıllardır kağıt toplayan insanların da ihtiyacı olduğunu unutmayalım."
© The Independentturkish