"Oksijen deposu" ya da "bir ülkenin ciğerleri" olarak nitelendirilen ormanlar; bitki, kuş, böcek, mantar gibi binlerce türün yaşam alanı.
Burada meydana gelen bir tahribatta bu türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken; iklim değişikliğinden su kaybı ve toprak kaymasına pek çok kritik çevresel etkilere de neden oluyor.
Türkiye'deki orman alanlarının yalnızca yüzde 1'i barındırdığı biyolojik çeşitlilik nedeniyle korunurken, son yıllardaki aşırı odun üretimi, sürdürülebilir ormancılığa darbe vuruyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
4 yılda yüzde 69,5'luk artış
Odun üretimindeki aşırı artışı görmek için 2005 yılından bu yana meydana gelen üretim miktarlarına bakmak yeterli.
Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) resmi verilerine göre 2005 yılında Türkiye ormanlarından 13,9 milyon metreküp odun üretimi yapılmışken, bu rakam 2017 yılında 18,8 milyon metreküpe, 2021 yılında ise 31,9 milyon metreküpe ulaşmış durumda.
2005 ile 2017 yılları arasında yüzde 35 artırılan üretim miktarının, sadece 2017 ile 2021 yılları arasında toplamda yüzde 69,5 artırıldığı görülüyor.
"Odun üretimindeki aşırı artış, ormanlarımızın geleceğini tehdit ediyor"
Türkiye'deki aşırı odun üretimine karşı yapılması gerekenleri, Orman Haftası dolayısıyla Bartın Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış ile konuştuk.
Odun üretiminin 2017 ile 2021 yılları arasında "rekor" artışın yaşandığını ve bunun ormanların geleceğini tehdit ettiğini belirten Atmış, daha önceki yıllarda azalmakta olan yakacak odun üretiminin son 4 yıl içinde yüzde 25,9, endüstriyel odun üretiminin de yüzde 78,7 arttığını söyledi.
"İhracatı artırıyorlar ama şirketler büyürken ormanlar zarar görüyor"
Atmış, ekonomik kriz, döviz kurlarındaki artışın ahşap esaslı levha sektörünün kapasitesinin kısa sürede 15,5 milyon metreküpe çıkarıldığına işaret ederek, odun ithalatının düştüğü ve ihracatının ise yükseldiğini kaydetti.
Hammaddenin dolarla alınmasının pahalıya geldiğini, karlılıkları düşünce de ormanlarındaki odun üretiminin artması üzerine yürütülen lobi faaliyetlerinden iktidarın etkilendiğini savunan Atmış, "İktidar da ülkede odun üretiminin arttırılması için Orman Genel Müdürlüğü'ne emir verdi. OGM de üretimi planlanan seviyenin çok üstüne taşıdı. Böylece bu sektörler, hammaddeyi iç piyasadan çok ucuza sağlayabildikleri için ürünlerini daha ucuza male ttiler ve dış piyasada daha rekabetçi hale geldi. Bu sektörler pazar paylarını artırmakla övünüyor. İhracatı artırıyorlar ama onlar büyürken ormanlar zarar görüyor" diye konuştu.
2005-2021 arasında yıllık cari artımdaki yükseliş yüzde 31, odun üretimindeki yüzde 130
Son yıllarda odun üretiminde yapılan artışı rakamlar da net bir şekilde gözler önüne seriyor.
2012'de 41 milyon metreküp olan cari artım miktarı, 2021 yılında 47,6 milyon metreküpe, 19,3 milyon metreküp olan odun üretimi miktarının ise 31,9 milyon metreküpe çıktı.
Bu rakamlara göre 2012 ile 2021 yılları arasında artım miktarı yüzde 16 yükselirken, odun üretimi miktarındaki artış yüzde 65'i geçti.
2012'de yüzde 47, 2015'te yüzde 44, 2018'de yüzde 48 ve 2021'de yüzde 67 oldu. Oysa bu oran 2005'te yüzde 38'di.
2005 ile 2021 yılları arasında yıllık cari artım yüzde 31 yükselirken, odun üretimi yüzde 130 arttı.
Yani 16 yılda ülkedeki odun üretimi, yıllık cari artımdaki yükselişin 4 katını aştı.
"Orman ekosistemlerini yok ediyorlar"
Ormandaki üretimin, artıma kıyasla çok daha büyük olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Erdoğan Atmış, orman ekosistemlerinin yok edildiğini ifade etti.
Özellikle 2018 yılından itibaren aşırı üretim artışının net şekilde görüldüğünü ve bu miktarın "kabul edilemez" olduğunu aktaran Atmış sözlerini, "İktisadi gelişme, ekonomi, kar derken ormanlar elden gidiyor" uyarısında bulundu.
"Tomruğu, keresteyi ham şekilde satmak geri kalmışlık örneği"
Türkiye'deki ormanlardan aşırı odun üretimine girişmenin tehlikeli ve yanlış bir hamle olduğu vurgusunu yapan Atmış, odunu kendi ormanlarından elde edip işlemeden hammadde olarak satmayı, "bir geri kalmışlık örneği" olarak niteledi.
"Gelişmiş ülkeler kendi ülkelerindekini kesip, kereste üretip yurtdışına satmaz" diyen Atmış, şöyle konuştu:
Onlar Asya'dan, eski Sovyetler'den, Afrika'dan tomruk ve keresteyi sıfır gümrükle alırlar, kendi sanayi tesislerinde işleyip, işlenmiş ürün olarak ülke içinde satarlar. Fazla gelen işlenmiş ürünü de yurtdışına satıp, ülkeye katma değer ve döviz kazandırırlar. Fazlasını ihraç ederler. Bizim tomruk ve kereste dış ticaretinde ithalatımız düşmüş! Ülke ormanlarını korumak istiyorsak tomruk ve kereste ithalatını artırmamız gerekirken, aksine tomruk ve kereste ihracatımız artmış! Neden tomruğu, keresteyi işlemeden satıyoruz? Bunu gelişmemiş ülkeler yapar, geçmişte alıp işleyip yurtdışına satıyorduk.
Tomruğu, keresteyi işleyip satmamız lazım. Ham şekilde satmak geri kalmışlık örneği! Tomruk ve kereste gibi odun hammaddesi alınması yönünde teşvik verilebilir ve katma değer yaratılması sağlanabilir. Türkiye'de ise devlet, orman ürünleri sektörüne, ülke ormanlarındaki odun üretimini aşırı şekilde artırarak, odun fiyatlarını düşürme yoluyla ülke ormanlarından ucuz odun yoluyla teşvik veriyor. Bu durum sektörün işine geliyor ama tüm bu yapılanlar ülke ormanına zarar veriyor. Aşırı odun üretimi devam ederse Türkiye'de verimli orman kalmayacak.
"Son 20 yılda orman örtüsü yüzde 5,4 azaldı"
Global Forest Watch istatistiklerindeki 'Türkiye'de 2001-2020 yılları arasında orman örtüsünün yüzde 5,4 azaldığı, özellikle 2017'den sonra azalmadaki oranın katlandığı' ifadesini hatırlatan Prof. Erdoğan Atmış, sadece 2019 yılında 36 bin hektar orman örtüsünün yok olduğunu dile getirerek, "Aşırı odun üretimi başta olmak üzere ormanların farklı nedenlerle yok edilmesine karşı harekete geçilmelidir" çağrısı yaptı.
© The Independentturkish