Ahmet Muhsin Tüzer, Diyanet camiası içinde “aykırı” bir imamken, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in istifasının ardından Ali Erbaş’ın bu göreve gelmesiyle birlikte meslekten ihraç edildi.
Suçu, rock müzikle ilgili çalışmalar yapmaktı.
Ünü Türkiye ve dünya geneline yayılınca bu durum Diyanet İşleri Başkanlığı içinde kendi aleyhine esen bir rüzgarı da beraberinde getirdi.
Tüzer bir defa günlerde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’a sıklıkla da dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e şikayet edildi.
Tüzer’e göre Erdoğan bu şikayetlere aldırış etmedi, Görmez ise çalışmalarından rahatsız olmayarak onu Diyanet içinde rock müziğe karşı tavır alan isimlere karşı korudu.
Tüzer bir kez de Erdoğan’la tanıştığını anlatıyor.
2014 yılında bir konser için ABD’de bulunan imam Tüzer, o günlerde ABD’ye gelen Erdoğan’la tanışmak istediğini; bu isteğini Başbakan'ın korumalarına söylediğini, korumaların ise kendisini Erdoğan’a götürdüğünü belirtiyor:
Beni basından tanıyordu. Çok sıcak karşıladı. Benimle tanışmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Tüzer şimdiye kadar yurtdışında üç, yurtiçinde ise yedi konser verdi.
Ulusal ve uluslararası basın kuruluşları onun hikayesini yazdı.
Konserin haberini yapan kurumlardan biri de Anadolu Ajansı’ydı.
Ancak Tüzer açısından işler Diyanet’teki görev değişikliğiyle birlikte kötüye gitti.
Diyanet İşleri Başkanı’nın değişmesinin ardından ihracına uzanan süreç başladı.
Tüzer, rockla ilgili çalışmaları herhangi bir maddi menfaat karşılığında yapmadığını belirtiyor.
Hatta Antalya’nın Kaş ilçesindeki belediye etkinliğinde verdiği konser karşılığında herhangi bir ücret almadığını belgeleyen bir evrak bile aldı.
Kaş’taki konser etkinliğinde, yatsı ezanına beş dakika kala önce konseri izlemeye gelenlere "Hepinizin bildiği üzere ben bir İmamım. Konserimi verdim. Şimdi de gidip Kaş Merkez Süleyman Çavuş Camii’nde ezanımı okuyacağım” diyerek sahneden inen Tüzer gidip yatsı namazını da kıldırmıştı.
Tüzer bunu neden yaptığını şu sözlerle anlattı:
Kamuoyunun takdir ettiği ve saygı duyduğu bir İmam olmam ve zaman zaman vermiş olduğum konserlerden dolayı İmamlık mesleğimin ikinci planda değerlendirilme endişe ve kaygısı ayrıca İmamlığı şöhret olmak için kullanıyor su-i zannı dolayısıyla konserin bitişi ile birlikte namaza önem veren ve mesleğini severek yapan bir İmam imajı sergilemekti niyetim. Konser tamamlandıktan sonra ezan okunmasına rağmen namaza gitmemiş olsaydım bu durum bir İmam olarak bana, kurumuma ve dinime zarar verecek ve türlü dedikodu ve olumsuz düşüncelerin müsebbibi olacaktık. Halbuki bu mesaj tam aksine izleyenlerin nezdinde çok takdir aldı ve olumlu bir intiba bıraktı.
Ancak görevini ihlal etmemesi onu “beklenen son”a yaklaşmaktan alıkoymadı.
Tasavvuf sözlerinin rock müziğe uyarlandığı bir grup da kuran ve ABD’de konser veren Tüzer’in ifadesiyle “Diyanet içinde kendisine karşı savaş açan ve kendisini yok etmek isteyen bir güruh” tarafından imamlık mesleğinden ihraç edildi.
Tüm bunlar yaşanmadan önce ilçe müftüsünün “Yaptıklarının sonucuna katlanırsın” dediği Tüzer, ihraç edilmesine rağmen yılmadı ve ülkenin en katı personel sistemine sahip olan kurumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı bir hukuk savaşı başlattı.
Tüzer hakkında, görev yaptığı ilçe müftüsü dosyaya şu kanaatini yazmıştı:
Dini bilgi ve becerisi ile ilgili olarak, yüzüne Kur’an’ı Kerim okumasının yetersiz olduğu, tecvit bilgisinin zayıf olduğu, bir İmam Hatip olarak ezberinde olması gereken bazı surelerin ezberinde olmadığı, dini bilgilerinin yetersiz olduğu, bu haliyle bir din görevlisinde bulunması elzem olan vakar ve tutuma sahip olmadığı, din adamı olarak topluma fayda sağlayamayacağı tarafımızca (İlçe Müftüsü Fethullah Yavuz, Vaiz Sedat Turhan, Murakıp Hamza Uslu) tespit olunarak bu durum Din Hizmetleri Sınıfı Personelinin Bilgi ve Beceri İzleme Formu EK-15’e soruşturma yapıldığı esnada alelacele yapılarak işlenmiştir.
İmam Tüzer’in bu kanaate yönelik itirazları var:
1990 yılındaki İmam-Hatiplik giriş sınavında üstün başarı gösterdiğini, 2010 yılında tekrar girdiği sınavda yüksek derece alarak mesleğe tekrar geri döndüğünü hatırlatan Tüzer şunları soruyor: “Yetersiz bir imamsam Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav Komisyon Heyeti’nin yaptığı sınavlarda nasıl başarılı oldum? Benim yetersiz olduğum hakkımda soruşturma yapılırken mi anlaşıldı? İmamlık için yetersizsem neden hizmet içi eğitim kurslarına davet edilmedim? Yetersizsem Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmalarında nasıl derece aldım? Zaman zaman TV kanallarında nasıl Kur’an ve mevlid okudum?
Rockçı İmam Tüzer şimdi mesleğinden uzakta olsa ve mahkeme süreci hayal ettiği gibi gitmese de hukuki sürecin bitmesini bekliyor.
Ama her şeye rağmen amacına ulaştığını düşünüyor.
Tüzer, Rock müziğe gönül veren önemli bir kitleye dini sevdirmeye çalıştığı ve bunu da başardığı kanaatinde:
Şöhret peşinde koşan biri olsaydım en başta dinime ve değerlerime zarar verirdim. Lakin tam tersi, bugün Türkiye’de ve dünyanın muhtelif yerlerinde bana ve üstlenmiş olduğum misyona saygı duyan, dua eden, beni bağrına basan insanların olduğunu belirtmek istiyorum. İnsanlara alışılmışın dışında bir proje sunuluyor. İmam denince zihinlerde oluşan imajın çok ötesinde bir proje bu. Başlangıçta malum insanlar projeyi yadırgıyorlar. Ama olayın özünü kavradıklarında, hele hele parçalarımızı dinlediklerinde zihinlerde oluşan olumsuz imaj yerini olumlu bir hakikate çeviriyor. İmam sadece camide değil cami dışında da önderdir, eğitmendir. Dolayısıyla buradaki amaç ortaya koyduğunuz projeyi hangi niyet ve hedef doğrultusunda yaptığınızdır. Gitarın tellerine dokunurken hangi niyetle dokunduğunuz önemlidir. Tebliğ vazifesi sadece cami içerisinde olmamalı. Çünkü herkes camiye gelmiyor. Dolayısıyla cami dışındaki insanlara farklı tebliğ metodu ile yaklaşmak ve bu ulvi vazifeyi yerine getirmek çok önemli.
© The Independentturkish