Yeni üretilen haplardan tartışmalı ilaçlara, Kovid-19'un tedavisine dair bilinen her şey

Pandeminin ikinci yıldönümünde Kovid-19 tedavilerinde ne kadar aşama kaydedildiğini irdeledik

Yeni tip koronavirüs, Çin'in Vuhan kentinde tespit edildikten sonra diğer kıtalara yayılırken, Dünya Sağlık Örgütü, 11 Mart 2020'de Sars-Cov-2 adlı bu virüsün neden olduğu Kovid-19 hastalığını pandemi ilan etti. Bugün pandeminin ikinci yıldönümüne girerken, dünya virüsle mücadelede önemli adımlar attı.

Dünya genelinde 10 milyar doz aşı uygulanırken, yeni Omicron varyantının etkisinin daha hafif olması, birçok ülkede maske ve tecrit önlemlerinin gecşetilmesini sağladı.

Bu arada Kovid-19'un tedavisine dair de çok yol kat edildi. ABD merkezli ilaç firmaları Pfizer ve Merck'ün Kovid-19 tedavisi için geliştirdiği antiviral haplarla birlikte pandemiyle mücadelede önemli bir eşik atlandı.

Merck'ün Molnupiravir etken maddeli ilacı 21 Şubat itibarıyla Türkiye'de de risk grubundaki hastalara dağıtılmaya başlandı. Sağlık Bakanlığı'nın açık ve kapalı alanda maske takmayı gerektiren önlemleri gevşetmesiyle birlikte, Kovid tedavilerine yönelik ilgi de artıyor.

Biz de pandeminin ikinci yılında Türkiye'de ve dünyada Kovid-19 hastalarının tedavisinde uygulanan ilaçlara göz atmaya ve bunların salgın yönetimindeki rolünü irdelemeye karar verdik.

Uzman görüşleri ışığında Kovid-19 tedavilerinin, hafif varyantlar ve aşılarla birlikte salgından kurtulmamızı sağlayıp sağlamayacağı sorusunun peşine düştük. Ayrıca aşı karşıtı kurumların sahte tedavilerden nasıl yarar sağladığına dair bilinenler aktardık.

Hangi tür tedaviler mevcut ve bunların aşıdan ne farkı var?

Pratik Kovid-19 ilaçlarının varlığı, hastalığın sonunda soğuk algınlığına dönüşeceğine yönelik söylemlerle birleşince aşının önemsizleştiği algısına neden olabilir. Bundan endişelenen uzmanlar aşılar ve ilaçların farklı amaçlara hizmet ettiğini vurguluyor.

Basitçe aşı, hastalıktan korumayı amaçlarken ilaç, enfekte olan vücudun virüsle savaşmasına yardımcı olmayı hedefliyor.

Yale Tıp Fakültesi'nden bulaşıcı hastalıklar uzmanı Jaimie Meyer, "Aşı, hastaneye kaldırılmayı önlemek için birinci basamak aracımızdır" diyor:

Birinin yerine ötekini koyamazsınız.

Kullanımdaki Kovid-19 ilaçlarına gelince, bunlar kabaca üç grupta toplanabilir: Antiviraller, anti-inflamatuar ilaçlar ve bağışıklık temelli tedaviler.

Tedavi türlerinin ayrıntılarına geçmeden önce bunların sadece doktor kontrolünde alınması gerektiğini vurgulayalım. Zira doktorlar bireylerin altta yatan diğer hastalıklarına ve sağlık geçmişlerine göre en uygun tedavileri öneriyor.

1. Antiviral tedaviler

Antiviraller, virüslerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan geniş bir ilaç sınıfı. Antibiyotiklerin aksine, bu ilaçlar hedefteki patojeni yok etmiyor ama gelişmesini engelliyor. Diğer bir deyişle antiviral haplar, virüsün vücuda girdikten sonra çoğalmasını engelleyecek şekilde tasarlanıyor. FDA'in kullanımına izin verdiği antiviraller arasında Remdesivir, Molnupiravir, Paxlovid gibi ilaçlar yer alıyor.

İlk Kovid ilacı: Remdesivir

ABD merkezli ilaç firması Gilead Sciences tarafından Ebola ile Marburg virüsüne karşı geliştirilen ilacın kapsamı zaman içinde arttı ve Kovid-19 pandemisinde FDA tarafından kullanıma sunulan ilk ilaç oldu. Remdesivir uzmanlar tarafından hastaya damar yoluyla art arda üç gün boyunca uygulanıyor.

FDA, Mayıs 2020'de "hastaneye yatması gereken 12 yaş ve üzeri ve en az 40 kilogram ağırlığındaki yetişkin ve çocuk hastalarda" ilacın kullanımına izin verdiğini duyurdu. Bunun ardından Avrupa Birliği Komisyonu da ilacı onayladı ve Türkiye de ilacı Kovid hastalarında uygulamaya başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak ilacın kullanımı ilk başta tartışma yarattı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bundan kısa süre sonra, "Antiviral ilaç Remdesivir, Kovid-19 sebebiyle hastaneye kaldırılan hastalara verilmemeli. Hastalıkları ne kadar ileri olursa olsun, bu ilacın iyileşmeyi hızlandırdığına ya da ventilasyona girme ihtiyacını azalttığına dair bir kanıt yok" açıklamasında bulundu.

Öte yandan, sonraki veriler Remdesivir'in koronavirüs tedavisinde etkili olduğuna dair bulgular ortaya koydu. Geçen yıl yayımlanan bir araştırma, ilacın yüksek riskli hastalara erken dönemde verildiğinde hastaneye yatma riskini yüzde 87, ölüm riskini de yüzde 81 azalttığını gösterdi.

Son olarak FDA, geçen ay ilacın kullanım izninin kapsamını genişlettiğini duyurdu. Bu duyuruyla birlikte ilaç artık hastaneye kaldırılacak kadar hasta olmayan, yüksek risk altındaki hastalarda da kullanılabilecek. Bu hasta grubunda monoklonal antikor tedavilerinin veya antiviral hapların kullanılmasına da izin veriliyor. Öte yandan bazı uzmanlar, ilacın hastane ortamında uygulanabilmesi nedeniyle kullanım izninin genişletilmesinin pratikte büyük fark yaratmayacağını düşünüyor.

Pfizer'ın yüksek etkili ilacı Paxlovid

FDA'in acil kullanım için yetkilendirdiği bir diğer ilaç da Paxlovid oldu. ABD'li ilaç devi Pfizer'ın ürettiği antiviral, hap şeklinde ve ağızdan alınıyor. İlaç devi, hapın hastaneye yatışları ve ölümleri engellemede yüzde 89 etkili olduğunu açıkladı.

FDA'in yanı sıra Avrupa İlaç Ajansı (EMA) da Paxlovid'in acil kullanımına onay verdi. İlacı satın alan Avrupa ülkeleri arasında İtalya, Almanya ve Belçika yer alıyor. Türkiye'de ise bu tedavi henüz uygulanmıyor.

Araştırmacılar bu hapı geliştirirken, 2002'de başlayan ve 800 kişiyi öldüren SARS salgınından sonra tasarlanan bir deneysel antiviral ilacın bileşenlerini kullandı. Eski ilacın damardan uygulanması gerekiyordu ama Pfizer araştırmacıları orijinal molekülün Kovid-19'a karşı etkili olduğunu ortaya çıkardı ve formüle ilacın hap olarak kullanılabilmesini sağlayan yeni bir bileşik ekledi. Pfizer ilacı, koronavirüsün insan vücudunu istila ederken kopyaladığı, proteaz diye bilinen çok önemli bir enzimi bloke ediyor. Bu sayede virüsün kendini çoğaltması engelleniyor.

İlaç 5 gün boyunca günde iki kez kullanılıyor. Pfizer bileşiğinin kan dolaşımında daha uzun süre kalmasını sağlayan ritonavir adı verilen ikinci bir ilaçla birlikte alınıyor.

Deneylerin katılımcıları yüksek risk altındaki hastalar arasından seçildiği için hastalığı şiddetli geçirme riski yüksek kişiler, yeni ilacın öncelikli adayları. Ancak uzmanlar kullanımının giderek yaygınlaşmasını bekliyor.

Türkiye'de de dağıtımına başlanan Molnupiravir

Türkiye'nin de dağıtmaya başlamasıyla gündeme gelen Molnupiravir, ABD merkezli ilaç firması Merck tarafından geliştirildi. İlacın Kovid-19'un ilk belirtilerini gösteren vakalarda hastaneye yatış ve ölüm riskini yüzde 50 azalttığı açıklandı.

 

Firma antiviral hapın alt lisansını çoğu Asya ve Afrika'da bulunan 105 ülkedeki şirketlere bedelsiz verdi (Merck).jpg
Firma antiviral hapın alt lisansını çoğu Asya ve Afrika'da bulunan 105 ülkedeki şirketlere bedelsiz verdi (Merck)


Kovid-19 belirtileri ortaya çıkıp da test sonucunun pozitif gelmesinin ardından ilacın, 5 gün boyunca günde iki kez alınması gerekiyor. Zira ilaç, virüsün hızla çoğaldığı ve bağışıklık sisteminin henüz bir savunma kuramadığı evrede, yani belirtiler ortaya çıktıktan sonra mümkün olan en kısa sürede alınması için tasarlandı.

Molnupiravir, koronavirüsü kendi genetik malzemesini kopyalarken ilaçtan yararlanması için "kandırıyor". Bu süreç başladığında ilaç, virüsün genetik koduna hatalar ekliyor ve çoğalmasını önlüyor. Merck'ün yetkili virologlarından Daria Hazuda, "Yeterli sayıda hata oluşturursanız veya virüsün kritik bölümlerine hatalar eklerseniz çoğalamazlar" diyor.

Haplar pandemiyi bitirebilir mi?

Molnupiravir'in yüzde 50 etkinlik oranı, aslında aşağıda bahsedeceğimiz monoklonal antikor tedavilerinin  etkinliğinden daha az. Araştırmalar, bu antikorların hastaneye yatışları ve ölümleri yüzde 85'e kadar azalttığını göstermişti.

Ancak uzmanlar yeni antiviral hapları ayakta ve evde almanın mümkün olduğunu, dolayısıyla ulusal ve küresel düzeyde daha fazla insana ulaşabileceğini vurguluyor. Bunların ithalat-ihracatı da daha kolay. Bu nedenle pandemi üzerindeki genel etkisi antikor tedavisinden daha büyük olabilir.

Öte yandan birçok uzman, hapların pandemiyi sona erdirebileceği yorumuna katılmıyor. Bu kişilerden biri de Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol.

 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev alan Şenol, "Bu beklenti yanlış. Haplarla  pandemi bitmez" ifadelerini kullandı.

"Pandemi olmayan bazı viral infeksiyonları sonlandırıcı etkisini gördüğümüz haplar oldu. Mesela Hepatit C'de böyle oldu" diyen Şenol, aşının önemine dikkat çekti:

Ancak Hepatit C çok küçük, bitirilebilecek bir havuzdu. Ama mesela HIV süregiden bir pandemi ve 30 yıldır da ilacı var. Demek ki ilaç pandemiyi bitirmiyor, aşı olmadan pandemi bitmez.

 

1584613820052-178416-174740856.jpg
Şenol, hapların pandemiyi bitirmeye yetmeyeceğini ifade ederek aşıların önemine dikkat çekiyor (Esin Davutoğlu Şenol)

 

Diğer yandan, Şenol, Molnupiravir'in de uzman gözetimi altında kullanılması gerektiğini dile getirdi. "İlaçların etkisi kadar güvenli kullanılması da önemlidir" diyen uzman, sözlerine şöyle devam etti:

Güvenli kullanılabilmesi için de hastanın kim olduğunun tanımlanıp reçete edilmesi ve hasta ilacın nasıl kullanılacağının ve ne cins bir yan etkisi olursa başvurması gerektiğinin de anlatılması gerek.

Vazgeçilen, antiviral etkili ilaçlar: Favipiravir ve Hidrosiklorokin

Pandeminin ilk günlerinde Kovid-19 tedavisine özel, denenmiş ve onaylanmış ilaçlar mevcut olmadığı için başka hastalıklar için tasarlanan bazı tedaviler Kovid vakalarında uygulandı. Bunlardan biri de grip virüsüne karşı geliştirilen Favipiravir'di. Ancak daha sonra yapılan araştırmalarda, Türkiye'de de pandeminin ilk dalgasından sonra Kovid tedavi protokolüne giren ilacın, iyileşmeyi hızlandırmadığı ortaya çıktı. İlaçla ilgili devam eden araştırmalar da mevcut. Öte yandan, Favipiravir, hala Sağlık Bakanlığı'nın Kovid-19 ilaç rehberinde duruyor. İlacı kullanan kişilerde ise tehlikeli bir yan etki görülmediği ifade ediliyor.

Bir diğer tartışmalı ilaç da sonradan kılavuzdan çıkarılan Hidrosiklorokin oldu. Antiviral etkisi olduğu düşünülen sıtma ilacı, pandeminin ilk döneminde Türkiye'de de uygulanmıştı. Sağlık Bakanlığı'nın tedavi rehberinde Hidroksiklorokin'in başka ilaçlarla birlikte hastalığın durumuna göre 5 ila 10 gün arasında kullanılması tavsiye ediliyordu. Bakanlık Mayıs 2021'de, Türk Tabipler Birliği'nin uzun uğraşları sonucu bu ilacı tedavi rehberinden çıkardı.


FDA de veri analizlerinin ilacın Kovid-19 tedavisinde etkili olmadığını göstermesinin ardından, daha önce verdiği acil kullanım iznini geri çekti.

2. Anti-inflamatuar tedaviler

Anti-inflamatuar, vücutta yangıyı ve ödemi azaltan maddelerin ve tedavilerin ortak adı. Kovid-19 bağlamında organlardaki işlev bozukluğunu ve enfeksiyonla ilişkili iltihaplanmadan kaynaklanan akciğer hasarının tedavisi ya da önlenmesi için kullanılıyor.

Ağır hastalarda Deksametazon

Kortikosteroidler sınıfında yer alan Deksametazon, yaygın bir ilaç ve vücudun çeşitli bölgelerindeki iltihabı hafifletiyor. Özellikle omurga ve beynin tümörleriyle ilişkili ödemi azaltmak ve göz iltihabını tedavi etmek için kullanılıyor.

Araştırmacılar Kovid-19 hastalarında organ fonksiyon bozukluğunu ve akciğer hasarının tedavisi için bu ilaca başvuruyor. Mayo Clinic'e göre ilacın solunum cihazına bağlı kişilerde ölüm riskini yaklaşık yüzde 30, standart oksijen desteğine ihtiyaç duyan hastalarda da yaklaşık yüzde 20 azalttığı tespit edildi.

Hastaneye yatan Kovid vakalarında kullanılan bu ilacın erişilebilir olmadığı durumda Prednizon, Metilprednizolon veya Hidrokortizon gibi diğer kortikosteroidler kullanılıyor. Ancak Deksametazon epey yaygın bir ilaç.

Öte yandan uzmanlar bu ilacın durumu hafif seyreden hastalarda kullanılmamasını öneriyor. Zira steroidler vücudun bağışıklık tepkisini azaltıyor, bu da ilacı durumu hafif seyreden hastalarda kullanmanın yarardan çok zarar getirebileceğini düşündürüyor.

3. Bağışıklık temelli tedaviler

Araştırmacılar plazma tedavisi, mezenkimal kök hücre ve monoklonal antikor tedavileri gibi bağışıklık temelli yöntemleri incelemeyi sürdürüyor. Bunlar genellikle hastane ortamında uzmanlar tarafından uygulanıyor.

Plazma tedavisi

Bu yöntemde Kovid-19'u atlatmış kişilerden alınan kan, hastalıkla boğuşmakta olan kişilerde kullanılıyor. Kovid-19'u atlatan kişinin bağışladığı kanda Sars-Cov-2'ye karşı antikorlar mevcut. Uzmanlar bu kandaki kan hücrelerini laboratuvar ortamında ayırıyor ve geride bir plazma içinde antikorlar kalıyor. İşte bunlar virüsle mücadele yeteneğini artırması için hastalara veriliyor.

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) plazma tedavisine acil kullanım izni verdi. Tedavi hastaneye yatan, Kovid'in erken safhalarında olan veya bağışıklık sistemleri zayıflamış kişilerde kullanılıyor.

Mezenkimal kök hücre

Vücutta çok sayıda hücreye dönüşebilme ve kendini yenileme kapasitesine sahip ana hücrelere mezenkimal kök hücre adı veriliyor. Bu tedavi yönteminde kök hücreler damar yoluyla hastaya veriliyor. Hasarlı organın tamir edilmesi ve kemik iliğinde kan yapımının arttırılması için kullanılabileceği düşünülüyor. Önemli bir etkisi de bağışıklık sistemini gerektiği yerde harekete geçirip, gerektiği yerde yatıştırarak bir düzenleyici görevi görmesi.

Küresel Kök Hücre Tedavisi ve Araştırma Enstitüsü (GIOSTAR), FDA'in hastanede yatan Kovid-19 hastalarında kök hücre tedavisinin acil kullanımına izin verdiğini belirtiyor. GIOSTAR'ın kurucu ortağı Dr. Anand Srivastava, "Kök hücre tedavisi, Kovid-19 semptomlarına karşı mücadelenin yanı sıra uzun süreli Kovid-19 semptomlarına karşı mücadelenin de ön saflarında yer alıyor" diyor:

Akciğer, beyin, kalp, böbrek, karaciğer ve diğerleri dahil olmak üzere birçok organa verilen zararları bu yöntemle tedavi edebiliyoruz.

 

 

Monoklonal antikor tedavisi

İnsan vücudu bir çok farklı türde antikor üretiyor. Bunların en güçlülerine "etkisizleştiren antikorlar" adı veriliyor. Bilim insanları bu antikorları eleyerek en güçlülerini, virüse yapışmakta en mahir olanlarını seçip laboratuvarda çoğaltıyor. Bunların büyük miktarlarda üretimi yapılabiliyor. Bu yöntemle elde edilen antikorlara tek bir antikor hücresinden klonlandıkları için monoklonal antikor deniyor. Söz konusu antikorlar hastalara verildiğinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Monoklonal antikor ilaçları arasında bamlanivimab ve etesevimab'ın kombinasyonuyla elde edilen bir ilaç, casirifimab ve imdevimab'ın birleştirilmesiyle elde edilen bir diğer tedavi ve bunların yanı sıra sotrovimab, tocilizumab (Actemra) gibi ilaçlar yer alıyor. Bunlar FDA'in izni dahilinde kullanılıyor.

FDA ayrıca, bağışıklık sistemi zayıf veya Kovid-19 aşısına şiddetli reaksiyon gösteren bazı kişilerde hastalığı önlemek için Tixagevimab ve Cilgavimab'ın karıştırıldığı antikor kokteyline acil kullanım izni veriyor.

Söz konusu ilaçlar, Kovid-19'u ağır geçirme riski daha yüksek olan kişilerde, hastalık hafif ila orta şiddette seyrederken uygulanıyor. Hastanın koluna bir iğneyle enjekte edilen bu ilaçların etkisinin daha yüksek olması için, Kovid semptomları başladıktan hemen sonra ve hastaneye yatmadan önce verilmesi gerekiyor.

Antikor tedavisi ve Omicron

Öte yandan, bu tedavilerden bir kısmının koronavirüsün son baskın varyantı Omicron'a karşı etkili olmadığı düşünülüyor.

Bu tedaviler arasında bamlanivimab, etesevima, casirivimab ve imdevimab var. O yüzden sotrovimab ve bebtelovimab'ın Omicron kaynaklı vakaların tedavisinde kullanılabileceği belirtiliyor.

Türk bilim insanından Kovid tedavisi: Tüm varyantlara karşı etkili olabilir

ABD'deki Jackson Laboratuvarı'nda çalışmalarını yürüten, immünolog Prof. Dr. Derya Unutmaz, yaklaşık iki yıllık çalışmanın sonunda Kovid-19'a karşı ilaç tedavisi üzerinde önemli ilerlemeler kaydetti.

Prof. Unutmaz, yeni yöntemle virüsün hücrenin içine girmesini engelleyerek, bağışıklık sisteminin aktif hale getirildiğini belirtti. Virüse bir tür tuzak kurulduğunu söyleyen Unutmaz, ilacın sentetik biyoloji yöntemiyle geliştirildiğini ve tüm varyantlara karşı etkili olabileceğini ifade etti.
 

thumbs_b_c_d9208c2f5f27cd32c3248422124516e2.jpg
Unutmaz, Jackson Laboratuvarı'ndaki ekibiyle birlikte tüm varyantlara karşı etkili bir ilaç geliştiriyor (Derya Unutmaz)


"Çalışmamız laboratuvar düzeyinde, henüz insan denemelerine geçmedi. Aslında bu çalışmaya gelecekte çıkabilecek daha kötü varyantlara karşı nasıl bir tedavi geliştirebiliriz sorusuyla başladık" diyen Unutmaz, sözlerine şöyle devam etti:

Virüsün yüzeyinde, spike protein dediğimiz bir kısım var, bu hücrelerimizde ACE2 adı verilen bir reseptöre bağlanıyor. Birini anahtar birini kilit olarak düşünebiliriz. kilit hücrenin yüzeyinde normalde oluyor ve virüs buna bağlanarak hücrenin içine giriyor, virüs kendisini devamlı geliştiriyor ve bu anahtar daha iyi hale geliyor. Omicron'da Delta'ya nazaran, Delta'da Alfa'ya nazaran daha iyi bağlanıyor.

"Bizim geliştirdiğimiz sentetik molekül de bu kilidin aynısını içeriyor" diyen Unutmaz, tedavinin biyolojik işleyişini şöyle aktarıyor:

Bir nevi tuzak kurmuş oluyoruz, yani virüs hücrenin yüzeyine bağlandığını zannederek bizim geliştirdiğimiz moleküle bağlanıyor ve kendisini ne kadar geliştirirse, bizim geliştirdiğimiz sentetik moleküle daha iyi bağlanmış oluyor. Elimizdeki veriler de Delta'ya karşıda orijinal virüse karşı da daha iyi çalıştığını gösteriyor.

Profesöre göre tedavi bu kadarla da kalmıyor. Aynı zamanda bağışıklık sisteminin ordusu diye bilinen T hücrelerini aktif hale getiriyor.

Bunlar arka planda olan hücreler, bir anlamda kesin nişancı da diyebiliriz. Bu hücrelerin görevi, virüs kilidi açıp hücrenin içine girdikten sonra o hücreleri bulup yok etmek. Virüsün girmiş olduğu hücreleri tanıyarak bir şekilde yok etmeleri lazım ki virüs hücrelerin içinde üremesin ve diğer hücrelere geçmesin. Bu şekilde bu geliştirdiğimiz sentetik molekülün ikinci tarafı da bu T hücrelerini aktif hale getiriyor. 'Bu hücrenin içinde virüs var gidin bu hücreyi yok edin' komutu olarak da düşünebilirsiniz.

Öte yandan Unutmaz, bu iki yönlü tedavinin piyasaya sürülecek hale gelmesi için önünde uzun bir yol olduğunu vurguluyor:

Şu anda hayvan deneylerine başlayacağız. Hayvan deneyleri bittikten sonra ciddi bir yan etki oluşmazsa insan deneyine geçeceğiz. İnsan deneylerinin de tabii ki bir ilaç firmasıyla ortak yapılması gerekecek.

Aşı karşıtları Kovid-19 ilaçlarına nasıl bakıyor?

Kovid-19 tedavileri denince akla gelen sorulardan biri de aşı olmaya tereddüt eden kişilerin veya doğrudan aşı karşıtlarının hasta olduklarında bu antiviral hapları kabul edip etmeyeceği.

 The Washington Post Company etiketi altında yayın yapan kültür dergisi Slate'e göre bu kişilerin antiviral hapları benimsemesi mümkün. Aşı olmadığını söyleyen 28 yaşındaki Immanuel Carrothers, "Bir hapı fizyolojik olarak içselleştirmek daha kolay" diyor:

"Çünkü hapları geçici bir şey olarak düşünüyoruz. Enjeksiyonun etkileri kalıcı gibi hissettiriyor."

Dergiye konuşan uzmanlar, aşıların kalıcı etkileri olmadığını vurguluyor ama hapların psikolojik açıdan daha etkileyici olabileceğini kabul ediyor. Bu noktada ABD'de faaliyet gösteren, Ratner's adlı Ortodoks Yahudi cemaati örnek veriliyor. Bu cemaatten birçok kişinin Kovid-19 aşılarına direnç gösterdiği ama hasta olduklarında monoklonal antikor tedavisini kabul ettikleri belirtiliyor.

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise bazı hasta yakınlarının tedaviyi reddedebildiğini belirtiyor:

Yoğun bakımda hastanın entübe edilmesini ve verilen ilaçları reddeden hasta yakınları var. Bu durumlarda hasta kendisi reddedebilecek durumda olmuyor.

Sahte tedaviler

Öte yandan, aşı karşıtı kitle içinde uzmanları endişelendiren tuhaf bir eğilim de var: Kovid-19'da işe yaramayan ilaçları kullanma veya tamamen sahte olan uygulamaları benimseme eğilimi. Bunlar geniş bir kitlenin benimsediği Ivermectin'den idrar içme gibi sıradışı uygulamalara kadar uzanıyor.

Ivermectin üzerinden nasıl kâr sağladılar?

2020'de bazı uzmanlar, genellikle hayvanlarda kullanılan İvermektin'in Kovid-19'a karşı da kullanılabileceğini öne sürdü. Bunun ardından ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri şubatta, İvermektin ve koronavirüs üzerine çalışmaların çoğunun eksik bilgiler içerdiğini, örneklemin sınırlı ve sonuçların genellikle belirsiz olduğunu bildirdi.

Buna rağmen 2021'de Mississippi ve Louisiana gibi eyaletlerde bazı ABD'lilerin Kovid-19 enfeksiyonunu önlemek veya hastalığı tedavi etmek için kendi kendilerine İvermektin kullandığı öğrenildi. FDA, İvermektin kullandıktan sonra çok sayıda kişinin hastaneye kaldırıldığını şu sözlerle duyurdu:

Siz at veya inek değilsiniz. Hey hepiniz, biz ciddiyiz. Yapmayın!

FDA ve diğer kurumlar Ivermectin'e dair uyarılar yayımlarken, ilaç özellikle aşı karşıtı topluluk içinde popülerleşti ve hatta hareketin simgelerinden biri oldu. Özellikle ABD ve Birleşik Krallık'ta reçete edilmeye devam ediyor.

Kamuoyu araştırmaları, Ivermectin ve sonradan kullanım izni geri çekilen Hidrosiklorokin üzerinden aşı karşıtlarının milyonlarca dolar kazandığını ortaya koyuyor. The Intercept'in ele geçirdiği, sızdırılan veriler, Donald Trump yanlısı doktorları desteklemek için kurulan America's Frontline Doctors adlı organizasyonun Kovid hastalarını teletıp sitesi SpeakWithAnMD.com'a yönlendirdiğini, hastaların burada 90 dolar karşılığında doktorlarla görüştürüldüğünü ve sonunda Ivermectin gibi ilaçların önerilerek, evlere teslim edildiğini gösteriyor. Hastaların bu hizmet için toplamda 15 milyon dolar harcadığı tahmin ediliyor.

İlacın bu bağlamda reklamını yapan Covid-19 Critical Care Alliance (FLCCC) ve British Ivermectin Recommendation Development (BIRD) adlı iki sivil toplum kuruluşu daha var. ABD merkezli FLCCC'nin Başkanı Pierre Kory, Ivermectin'i "Kovid-19'un penilisini" veya "mucize ilaç" diye niteliyor. BIRD ise Birleşik Krallık'ta faaliyet gösteriyor.

Hem FLCCC hem de BIRD, önde gelen aşı karşıtı kuruluşlarla ilişkilendiriliyor. İki organizasyon eylül ayında Avustralya, Yeni Zelanda, İzlanda ve Cayman Adaları'ndaki sağlık kurumlarına Ivermectin'i savunan mektuplar gönderdi. Mektuplarda ünlü aşı karşıtı Robert F Kennedy Jr.'ın derneğinin de aralarında yer aldığı bir dizi kurumun imzası vardı.

Kennedy Jr., Facebook ve Twitter'da paylaşılan, Kovid-19'la ilgili tüm yanıltıcı bilgilerin yüzde 65'inden sorumlu olduğu belirlenen 12 kişiden biriydi.
 

Untitled-4-10.jpg
Kennedy Jr., 2005'te kızamık aşısının nörolojik problemlere yol açtığını iddia etmişti. O zamandan beri aşı karşıtı hareketin önderlerinden biri olarak görülüyor (AFP)


"Bilimin dışına çıkarsak kâr kişiselleşir"

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, bu noktada Ivermectin'in zararlarına işaret ediyor. Şenol'un aktarımına göre, Ivermektin, en fazla yan etkisi olan ilaçlardan biri.

Çok zorunda kaldığımız ve tedavi edemediğimiz paraziter enfeksiyonlarda kullanıyoruz. Afrika'da paraziter enfeksiyon çok olduğu için Afrika bunu çok yoğun kullanıyor ama burada ilaç kaydı ve ilaç yan etkisi kaydı tutulmuyor.

Şenol, aşı karşıtı hareketin önde gelen isimlerinin bu tür ilaçları tavsiye ederek kâr sağladığını vurguluyor.

"Aşı karşıtı grupların bitkisel ürün satarak kâr elde eden veya muayenehanelerinde insanlara çok fazla vitamin veren kişilerin peşine takıldıkları fark ediliyor" diyen Şenol, sözlerini şöyle sürdürüyor:

İvermektin neden bu kadar çok tuttu derseniz, aşı karşıtlığının lşiderliğini yapan kişilerin elde ettiği kârlarla yakın ilişkili. Bilimin dışına ne kadar çıkarlarsa kâr da o kadar kişiselleşiyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU