Geçen günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Rusya ziyaretinde Devlet Başkanı Vladimir Putin'le dört metrelik uzun bir masada karşılıklı görüştükleri anlara dair görüntüler tüm dünyada ilgi çekti.
Birçok kişi araya neden bu kadar mesafe konulduğu sorusunu yöneltmiş, kimileri de bunu Putin'in tavrı olarak yorumlamıştı.
Ancak Reuters'ın iki Fransız kaynağa dayandırarak hazırladığı bir habere göre, katı sosyal mesafe kurallarına uyularak yapılan görüşmeye Ruslar'ın Macron'a PCR testi yapmak istedi. Bu yöntemle Macron'un DNA'sına ulaşılacaktı. Bunun genellenmesi için PCR testi reddedilince araya böyle mesafe konuldu.
Macron'dan bir hafta sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Moskova'ya giden Almanya Başbakanı Olaf Scholz da Rus PCR testini yapmayı reddetti.
Bunun yerine test Moskova'daki Alman Büyükelçiliği'ndeki yine Alman olan bir doktorun eşliğinde yapıldı.
Kimi büyük ülkelerin liderlerinin yurtdışına yaptıkları ziyaretlerde sağlık bilgilerine ulaşılmasını engelleyecek verilerin ele geçirilmesini engellemek için önlemler alındığına dair iddialar zaman zaman gündeme gelir.
Bush'un Türkiye ziyaretinde getirdiği özel tuvaleti gündem olmuştu
Örneğin ABD Başkanı George W. Bush'un 2004 yılındaki Türkiye ziyaretinde beraberinde portatif bir klozetin getirildiği, başkanın sadece bu tuvaleti kullanacağı, bu süreçteki bütün dışkı ve idrarın ABD'ye götürüleceğine dair haberler basına yansımıştı.
Gazeteci Fatih Altaylı, 24 Haziran 2004'te Hürriyet'teki köşesinde alınan bu güvenlik önleminin nedenini "Çünkü bu dışkıdan ABD Başkanı'nın genetik özelliklerinin belirlenmesi, buradan hareketle kişiye özel bazı ilaçlar veya zehirler üretilmesi veya bazı maddelere karşı hassasiyetinin tespit edilmesi mümkün" sözleriyle açıklamıştı.
Mossad'dan Esad'ın idrarını elde etmek için Kral Hüseyin'in cenazesinde operasyon
ABD'li yetkililer haksız değil. Bu konudaki en büyük örneklerden birine yakın müttefikleri İsrail imza attı.
İngiliz The Sunday Times gazetesinde çıkan habere göre 1998'de İsrail Gizli Servisi Mossad, tedavi amaçlı Fransa'ya gelen dönemin Suriye lideri Hafız Esad'ın sağlık durumuyla ilgili bir rapora bu ülkede yaşayan Yahudi bir doktor aracılığı ile ulaştı.
Bu rapora göre Esad'ın sağlık durumu iyi görünmüyordu. Yerine oğlu Beşar Esad'ı hazırladığı iddiaları da çıkan Hafız Esad'ın sağlık durumuyla ilgili daha net bilgiler elde etmek isteyen Mossad, idrar örneğinin ele geçirilmesi için harekete geçti.
Böylece Esat'ın hangi rahatsızlıkları olduğu, ne gibi ilaçlar kullandığı ve ortalama ne kadar ömrü kaldığı hesaplanacaktı.
İsrailli ajanlar aradıkları fırsata Ürdün Kralı Hüseyin'in 7 Şubat 1999 yılındaki ölümünün ardından Amman şehrinde yapılan cenaze töreninde kavuştu.
Bu törene katılanlardan biri de Hafız Esad idi. Mossad ajanları, işbirliği yaptıkları Ürdünlü güvenlik görevlileri aracılığı ile Esad'ı tören sırasında özel bir tuvalete yönlendirdiler.
Durumdan habersiz Esad'ın idrarı kanalizasyona değil tuvaletin altında özel bir düzeneğe akarak buradan incelenmek üzere bir kavanoz içinde Tel
Aviv'deki Tel Hashomer Tıbbi Araştırma Merkezi'ne gönderildi.
İncelenen idrardan Esad'ın kanser olduğu anlaşıldı
İsrail yönetimine de iletilen detaylı analizin sonuçlarıyla ilgili olarak İsrail askeri istihbarat biriminin eski başkanı Dr. Danny Shoham, ‘Esad her iki ayda bir kanının değiştirilmesi için hastaneye yatıyor. Suriye liderinin tedavi edilebilir bir kansere yakalandığını ve şeker hastası olduğunu, daha önce kalp krizi geçirdiğini biliyoruz' demişti.
Gerçekten sağlık durumu kötüye giden Esad, sonraki süreçlerde bazı önemli ziyaretlerini gerçekleştiremedi çok değil bir yıl sonra 10 Haziran 2000 günü yaşamını yitirdi.
"Lider idrarını yaptıktan sonra veri alınmasın diye hemen sifon çekiliyor"
Emekli Büyükelçi Yalım Eralp da ülkelerin özellikle yurtdışı seyahatlerde liderlerin sağlık bilgisine dair bilgi verecek DNA içeren verilerinin ele geçmemesi için önlemler alındığını kaydederek, özellikle ABD'li liderlerin her zaman özel tuvaletleri, aşçıları ve sularıyla geldiğini belirterek, bu tür haberlerin Clinton döneminde de çıktığını ifade etti
Eralp, liderin tuvalete idrarını yapması halinde hemen sifonun çekilmesi gibi önlemlerin de alındığını bu tip önlemler aldığını belirtti.
"Diğer ABD başkanları da seyyar tuvalet götürür, büyük, küçük ihtiyaçlar geride bırakılmaz"
Başkent Üniversitesi Stratejik Araştırma Merkezi Danışmanı Ercan Çitlioğlu, "Özellikle güçlü ülkelerin liderlerinin sağlık bilgilerinin karşı tarafın eline geçmemesi için DNA'larının korunmasına yönelik önlemler aldıklarını söyleyerek, sadece Bush'un değil, diğer ABD başkanlarının da gittikleri yerlere seyyar tuvalet götürdüklerini söyleyerek, "Bu özel tuvaletlere yapılan büyük ve küçük ihtiyaçları hiçbir şekilde geride bırakmazlar" dedi.
Diğer ülkeler de önlemler alıyor
Mossad ajanlarının Hafız Esad'ın idrar örneğini ele geçirerek kanser olduğu bilgisine ulaşmasının bu konudaki en somut örnek olduğunu tekrarlayan Çitlioğlu, "Genelde ABD'nin başkanların DNA bilgilerinin ele geçirilmemesi için aldığı önlemler bilinse bile diğer ülkelerin de benzer önlemleri var. Bu sonuçta doğal bir durum, herkes kendine göre önlem alır" diye konuştu.
Erdoğan'ın yediklerine içtiklerine dikkat ediliyor
"Türkiye liderlerin DNA'sı ele geçirilmesin diye önlem alıyor mu?" sorusu üzerine de Ercan Çitlioğlu, özel tuvalet götürülmesi gibi bir önlem alınıp alınmadığını bilmediğini ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olası bir zehirlenme girişimine karşı korunması için yeme ve içme konusunda birtakım önlemler alındığının bilindiğini de kaydetti.
© The Independentturkish