1980 askeri darbenin ürünü olduğu gerekçesiyle Yükseköğretim Kurulu yıllardır eleştirilerin hedefinde.
Bugüne kadar pek çok parti, seçim öncesinde YÖK'ü kaldırma sözü verdi.
Ancak iktidara her gelen bu sözünü unuttu ve YÖK'e dokunmadan yoluna devam etti.
YÖK'ün yapısına dokunmadı ama eğitimdeki tablo birçok defa değiştirildi.
Bu nedenle Türkiye eğitim sistemi için "yapboz tahtası" tabiri çok kullanıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Önceki yıllarda yüz binlerce kontenjan açığı olmasına rağmen YÖK ve ÖSYM, puanları sıfırlamak bir yana 3-5 puanlık esnekliğe bile karşı çıktı.
Gerekçeleri de çok netti: Kalite düşer! Ama alınan bir kararla üniversiteye girişteki baraj puanı tamamıyla kaldırıldı.
Bundan sonra sınava giren öğrenci, alacağı puana orta öğretim başarı puanı eklenerek bir üniversiteye kayıt olabilecek.
Tabii ki almış olduğu puan bölümlerin belirlenmiş puanını tutuyor veya aşıyorsa.
Üniversite sayısı hızla arttı
YÖK'ün internet sitesindeki bilgilere göre Türkiye'de 129'ü devlet, 74'ü vakıf ve 4'ü de yine Vakıf Meslek Yüksek Okulu olmak üzere toplamda 207 eğitim-öğretim kurumu var.
3 milyon 114 bin 623 kişi bu üniversitelerin ön lisans programlarında okuyor. 4-5 ve 6 yıllık lisansta (fakültelerde) okuyan öğrenci sayısı ise 4 milyon 676 bin 657.
Ayrıca 343 bin 569 kişi yüksek lisans yaparken, 106 bin 148 kişi de doktora eğitimi görüyor.
1980 yılından bu yana uygulanan ve zaman zaman ismi değiştirilerek sürdürülen üniversite sınavlarına her geçen yıl daha fazla kişi müracaat ediyor.
2 milyon 600 binden 815 bin 365 kişi kayıt yaptırdı
Çok gerilere gitmeye gerek yok. 2012'de 1 milyon 895 bin 478 kişi sınava girerken, 2021'de ise 2 milyon 607 bin 715 kişi terk döktü.
10 yılda üniversite sınavına başvuran ve kazanıp bir yere kayıt yaptıranların sayısı şöyle:
Yıl | Sınava giren | Kayıt yaptıran |
2012 | 1,895,478 | 865,631 |
2013 | 1,924,547 | 877,787 |
2014 | 2,086,115 | 922,275 |
2015 | 2,126,681 | 983,090 |
2016 | 2,256,367 | 961,864 |
2017 | 2,265,844 | 825,397 |
2018 | 2,381,412 | 857,240 |
2019 | 2,528,031 | 904,176 |
2020 | 2,436,858 | 921,886 |
2021 | 2,607,715 | 815,365 |
Yıllara göre değerlendirme yapıldığında üniversite sayısının artışına paralel olarak yükselen bir kayıt olmadığı net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Sadece 2021 rakamları bile çok şey anlatıyor.
Geçen sene YKS'ye 2 milyon 607 bin 715 kişi başvurdu.
Bunlardan 815 bin 365 kişi bir ön lisans veya lisans programına girebildi.
1 milyon 509 bin 379 lise çıkışlı öğrenciden 538 bin 272 kişi bir yerlere girmeyi başardı.
Sınava müracaat eden 632 bin 452 meslek lisesi çıkışlı öğrencilerden 190 bin 292 kişi bir üniversiteye kayıt yaptırdı.
181 bin 907 imam-hatip çıkışlı olan öğrencilerden ise 82 bin 411 öğrenci başarılı sayıldı.
10 bin 973 öğretmen lisesi çıkışlı öğrenciden ise 4 bin 160'ı bir eğitim kurumuna girebildi.
224 bin 71 kontenjan boş kaldı
Alan Yeterlilik Testi'ni (AYT) geçtikleri halde bir kuruma kayıt yaptırmayanlar da oluyor. Bu nedenle her sene kontenjanlar dolmuyor. ÖSYM geçen sene pandemi gerekçesiyle boş kontenjanların dolması için ek yerleştirme süresini bile uzattı. Ancak buna rağmen 126 bin 354 lisans, 97 bin 677 ön lisans olmak üzere üniversitelerde 224 bin 31 kontenjan boş kaldı.
İki sınavda bir milyon 792 bin kişi elendi
2021-YKS'de tam 800 bin aday 150 puan barajını aşamadı ve sistem dışında kaldı. İkinci sınavın sonunda ise 815 bin 715 kişi barajı geçip kayıt yaptırdığına göre 992 bin 350 kişi de böylece üniversiteye giremedi.
Kesin olan şu: Üniversite sınavına çok kişi giriyor. Büyük bir bölümü 150'lik baraj puanına takılıyor. İkinci büyük kısmı ise ikinci sınavdaki 180 puanlık barajı geçemeyince üniversitelerdeki kontenjanlar boş kalıyor.
İşte YÖK bu kontenjanı doldurmak için baraj puanını kaldırdı. Zaten YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Barajın kaldırılması sınavsız üniversite demek değil. Kalitenin düşeceğini söylemek de makul bir eleştiri değil. Bu puan üstünlüğüne dayanan bir düzenleme" dedi.
Erol Özvar, "En yüksek puanı alabilen öğrenciler ancak programlara yerleşebilecek. Puanları tutmayanların kayıt yaptırma hakkı olmayacak. Tartışmayı bu çerçevede görmek lazım. Daha fazla öğrencinin aslında kontenjanlara ulaşılabilir olması lazım. Bu açıdan sistem aslında daha dinamik bir sürece girmiş oluyor" ifadelerini kulandı.
Özcan: Düşük bölümlerde ciddi kalite sorunu baş gösterir
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, bu kararın olumlu tarafları olduğu gibi beraberinde ciddi sorunlar getirecek yönlerinin de bulunduğunu söyledi.
Özcan'a göre bu durum öncelikle yüksek puan gerektiren bölümlere olumsuz bir etki yapmayacak. Zira bunların puanlarının düşmemesi halinde yine öğrenciler çok çalışarak buralara girmek durumundalar. Dolayısıyla sınav stresi azaltılmış olsa bile rekabeti ortadan kaldırmıyor.
Prof. Dr. Özcan, yeni sistemin hayata geçirilmesiyle birlikte yine tıp, eczacılık, diş, hukuk, mühendislik ve öğretmenlik gibi meslekleri tercih edecek gençlerin arasında çetin bir rekabet yaşanacak.
"Düşük puanla öğrenci kabul eden bölümlerde ciddi bir kalite sorunu baş gösterecek" diyen Özcan, şunları söyledi:
"Öğrencilerin hissettikleri sınav öncesi stres azalır. Boş kontenjanlar dolar. YÖK'e dolayısıyla iktidara yöneltilen kontenjan dolduramama eleştirisi ortadan kalkar. YÖK'ün denklik vermediği komşu ülkelerin üniversitelerine giden öğrenci sayısı azalır."
"Hedefi yüksek olmayanların önü açılmış olacak"
Özcan'a göre yüksek puan alan öğrenciler için hiçbir zaman bu durum bir olumsuzluk teşkil etmez. Zira onlar elde edecekleri yüksek puanlarla diledikleri bölümleri tercih edebilecekler. Ancak hedefi büyük olmayan baraja takılıp bir yere yerleşmeyen kişileri önü açılır ama bunlarda iyi okullara giremezler.
"Sorun burada yaşanır" diyen Prof. Dr. Özcan, "Düşük puanlı bölümlerde eğitim kalitesi kötü. Eğer buralara bir el atıp kalite yükseltilmezse işte o zaman felaket yaşanır. Oraları tercih eden gençlerin seneleri heba edilmiş olur" diye konuştu.
"Üniversitelerin lise düzeyine düşme riski var"
Türkiye'nin üniversite sayısının yüksek olduğunu ancak kalitesinin sorgulandığının altını çizen Prof. Dr. Özcan, şuunları kaydetti:
"Üniversite sayısı yüksek ama kayıt yatıran kişi sayısı azalıyor. Mevcut durum sürdürülürse yükseköğretimdeki birçok bölüm lise düzeyine düşer. Türkiye'deki durumun bir benzeri Malezya'da da yaşanıyor. Onlar sıkıntıyı aşmak için bir yıl hazırlık şartını ortaya koydular. Türkiye'de aynı şeyi yapabilir. Barajı aşamayan öğrencilerin temellerinin zayıf olduğu bir gerçek. İşte onun için ister 2 yıllık ister 4 yıllık bölüm ve fakülteler olsun mutlaka 6 veya bir yıl hazırlık dersleri verilmelidir. Bu şekilde düşük puanla öğrenci alacak bölümlerin kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor."
© The Independentturkish