Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte en düşük oy alan partiler bile artık denkleme dahil edilerek hesaplar buna göre yapılıyor.
Türkiye'de şu anda iki ittifak var. Cumhur ve Millet ittifaklarının çeşitli bileşenleri bulunuyor.
Bunlar, kendileriyle birlikte hareket edecek partileri yanlarına çekmek için çaba sarf ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cumhur İttifakı'nın büyük ortağı Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle Saadet Partisi'ni kendi tarafından çekmek için uğraştı ve bu amaçla çeşitli görüşmeler yaptı.
Var olan ittifaklardan birisiyle yakınlaşarak hatta birlikte hareket ederek siyasi varlığını sürdürme eğiliminde ise onlarca parti mevcut.
Bileşenini artıran ittifakın cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüsleyeceği ifade ediliyor. Onun için bugünlerde ittifakını genişletme ihtimali yüksek olan Millet İttifakı ile ilgili çok şey konuşuluyor.
Özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu adaylığını açıklayıp yardımcılarının İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan olacağını açıklaması halinde seçimin galibi olacağı iddia ediliyor.
Bilindiği gibi Türkiye'de bu iki ittifakla birlikte hareket etmeyen partiler de var. Her ne kadar yerel seçimlerde Millet İttifakı'na destek verse de cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl bir tavır takınacağı tartışılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) bunların başında geliyor.
Üçüncü ittifak "Halk" mı olacak?
HDP'nin yüzde 10 aşan oyuna her ittifak razı olabilir. Ama HDP'ye yönelik bakış açısı bunu bazen imkansız hale getiriyor.
İşte bu nedenle Türkiye'de farklı ittifakların kurulabileceği ifade ediliyor. Bazen Saadet, Gelecek ve DEVA'nin da birlikte hareket etmeleri halinde baraj sorunları olmayacağı dile getiriliyor.
Ama en çok sol partilerin dillendirdiği "Halk İttifakı"nın mümkün olup olmayacağı tartışılıyor.
Gelecek seçime kadar mevcut ittifakların devam edip etmeyeceği, dağılıp ya da genişleyeceğini şimdiden kestirmek zor ama HDP öncülüğünde üçüncü bir ittifakın kurulması pek olası görünüyor.
Aslında HDP, 2023 seçimleri öncesi ve sonrasına dönük tavrı ve ilkelerini 27 Eylül'de açıkladığı "Tutum Belgesi"yle yeni bir ittifakın işaretini verdi.
Üçüncü ittifak çalışmalarını sürdüren HDP, şimdiye kadar 10'larca siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, emek ve meslek örgütü ile bir araya geldi.
HDP, ittifakta toplumun geniş kesimlerinin yer alması amacıyla ziyaretlerini sürdürüyor.
HDP'nin de içinde yer alacağı "Halk İttifakı" ya da "Demokrasi İttifakı" oluşturulabilir mi? Kürt, sol ve HDP, ittifak için ne diyor?
Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan konunun muhatapları, üçüncü ittifakın gerekliliği hususunda hem fikir.
"Faaliyetlerimiz devletin nizamını yeniden restore etme yaklaşımı içeriyor"
HDP'nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Sultan Özcan, HDP'nin devletin nizamini yeniden restore etmeyi değil, devleti, Cumhuriyet’i ve toplumu demokratikleştirmeyi hedeflediğini söyledi.
Halkların, kadınların, gençlerin, emekçilerin, tüm toplum kesimlerin içinde yer aldığı bir ittifaka ihtiyaç olduğunu kaydeden Özcan, "Mevcut iktidardan kurtuluşun ve Türkiye'yi değişim ve dönüşüm rotasına koyacak adil bir düzenin çerçevesini oluşturma gayretimiz sürüyor" dedi.
Sadece sandıkla sınırlı bir yaklaşımı doğru bulmadıklarını ve bunu görüştükleri tüm kesimlere ifade ettiklerini kaydeden Özcan, "Bir mücadele ortaklığı öngörüyoruz. Seçimi de gören, iktidardan kurtulmayı ve demokratik bir geleceği denge ve denetleme sistemini oluşturacak, yerinden yönetim kanallarını güçlendirecek bir yönetim ortaklığının görüşmelerini yürütüyoruz" diye konuştu.
"Yakında ortak masa etrafında ilk toplantımızı gerçekleştireceğiz"
Şimdiye kadar CHP, DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi'nin de içinde olduğu birçok siyasi parti ile bir araya geldiklerini aktaran HDP'li Özcan, "Önümüzdeki günlerde bu görüşmelerimizi TKP'den EMEP'e, TİP'ten Sol Parti'ye, Halk Evleri'nden SMF'ye kadar, genel başkan ve merkez yöneticiler düzeyinde ortak masa etrafında yüz yüze ilk toplantımızı gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.
Özcan, şunları kaydetti:
"Biz sadece sol siyasal güçlerle bir ittifakla sınırlı kalmamayı, bütün demokrasi güçlerini hem mücadele ortaklığında hem sandık ve seçim güvenliği hem de Türkiye'nin yakın geleceğini şekillendirmek konusunda çoklu ittifak buluşmalarını gerçekleştiriyoruz. Şu ana kadar konuyu sekteye uğratacak önemli bir yaklaşım görmedik. Biz ittifaktan umutluyuz ama ittifakın gerçekleşmesinde sadece HDP'nin umutlu olması yetmez. Bu otoriter zihniyetin altında sessiz bırakılan topluma karşı hepimizin yükümlülüğü var. Kimsenin bu yükümlülükten kaçacağını düşünmüyorum."
"Birlikte halkın öfkesini umuda çevirmeliyiz"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş da yaşanan ciddi yönetim krizi ve halkın maruz kaldığı ekonomik yıkımın toplumsal muhalefete büyük bir görev yüklediği görüşünde.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) için "ucube yapı" ve iktidar için de "tek adam rejimi" nitelendirmesinde bulunan Taş, Türkiye'nin bir an önce bunlardan kurtulması gerektiğini savundu.
"Ve iş bununla da bitmiyor" diyen Taş, "Er ya da geç sona erecek bu sistemden sonra güzel bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Bunun için emekten, adaletten, laiklikten, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan yana olan tüm kesimlerin bir araya gelmesini önemsiyoruz. Bunu yapmalı ve hemen bugünden başlayarak birlikte halkın öfkesini umuda çevirmeliyiz" yorumunda bulundu.
Halkın temsilcilerinin sürece el koyarak mahallede, sokaklarda, iş yerlerinde okullarda, kısacası hayatın her alanında yan yana durması gerektiğini dile getiren Baş, dostları gibi TİP olarak kendilerinin de yoğun çaba içerisinde olduklarını belirtti.
"Dost bildiğimiz tüm partilerle görüşüyoruz" Yan yana gelişin seçimlerden ibaret olmaması, bir karışıklık yaratmaması ve seçim sonrası halkın sesinin en gür biçimde sağlaması gerektiğini kaydeden Baş, şunları söyledi: "Önümüzdeki seçimde CHS denilen tek adam rejimini ortadan kaldırma taahhüdü veren bir aday etrafında ortaklaşabileceğine inanıyoruz. Yeter ki bize sağcılar arasından bir sağcı, tek adamlar arasından bir tek adam seçimi dayatılmasın. Bu yapılabildiğinde cumhurbaşkanlığı konusunda hiçbir sorun yaşamayacağımızı öngörüyoruz." Türkiye'nin yeni kurucu iradesini seçerken, emekçi düşmanlığı, Kürt, kadın, genç, LGBTİ düşmanlığına mecbur olmadıklarını belirten Baş, geçen seçim ittifak yaptıkları HDP'nin öncelikli görüşülen partiler arasında yer aldığını ifade etti. "Bizim düşüncemiz, TİP'in geniş bir ittifakın parçası olması ve kendi amblemini de oy pusulasına taşımasıdır" diyen Baş, sözlerini şöyle tamamladı: "Yaptığımız değerlendirmeler, saha ve masa başı çalışmaları böyle bir durumda, bu ittifakın mecliste birden fazla gruba da erişebileceğini gösteriyor. Böylece kimse pazarlık yapmadan, ilkeler çerçevesinde bir araya gelip, mümkün olan en geniş gücü mecliste de yaratabilir. Bu çerçevede dost bildiğimiz tüm partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, halk temsilcileriyle görüşüyoruz. Önerilerimizi dile getiriyoruz, onların fikirlerini dinliyoruz. Yapıcı bir sürecin ilerlediğini ve Tarihsel sorumluluğumuzu hep birlikte yerine getireceğimize inanıyorum." |
"Üçüncü ittifak için yoğun temaslar devam ediyor"
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, yarın (pazar günü) Türkiye'nin çıkış yoluna dair tespit, saptama, çözüm önerileri ve aynı zamanda ittifak görüşmeleriyle nasıl bir birliğe ihtiyaç duyulduğuna ilişkin bir deklarasyon açıklayacakları bilgisini paylaşarak söze başladı.
Toplantıdan sonra sürecin daha da hızlanacağını dile getiren Akdeniz, EMEP olarak başından beri geniş ve güçlü bir ittifakı savunduklarını belirtti.
Sosyalistlerin ya da ilerici demokratik partilerin ittifakla ilgili genel yaklaşımını değerlendiren Akdeniz, üçüncü ittifakı kurma ihtiyacı konusunda epey yoğun bir temaslarının olduğunu söyledi.
Bir yandan TKP ve Sol Parti ile uzunca bir süredir toplantılar yaptıklarını ve zaman zaman Türkiye Komünist Hareketi ve Halk Evleri'nin de dahil olduğu bilgisini paylaşan Akdeniz, "Burada sol, sosyalistlerin bakış açısında şöyle bir ortaklık var; sadece seçim-sandık odaklı değil, mücadele eksenli bir birlik, yan yana duruş sergileme, bir odak olma ihtiyacı görüşü var. Bu anlamda görüşmelerimiz devam ediyor" dedi.
"İttifak olabildiğince geniş bir alanı kapsamalı"
Seçim ve ittifaklar konusunda henüz bir görüş birliğinin ortaya çıkmadığını kaydeden Akdeniz, "Tutum Belgesi yayınlandıktan sonra merkezi heyetler düzeyinde HDP ve TİP ile ikişer görüşmemiz oldu" dedi ve ekledi:
"Farklı derelerden akan hareketleri tek ırmakta birleştirmek için mücadele ediyoruz. Olumsuz bir durum yok. Bu bir sabır ve emek işi. Dolayısıyla biraz beklemekte fayda var. En güçlü ve geniş ittifakı istiyoruz ve başından beri bunu savunuyoruz. Bazı yapılar, daha dar ve sadece sosyalistlerin bir arada olduğu bir ittifak düzenini tartışıyor. Biz bu yapıları da önemsiyoruz ama bizim düşüncemiz bu değil. Çok daha geniş bir alanı kapsamalı. Özellikle demokrasi güçleri ve emek meslek örgütlerinin mutlaka bu sürecin içinde yer alması lazım. Bir Cumhur ve Millet ittifakı varsa bir tane de sosyalist ittifak değil, sosyalistlerin de merkezinde olduğu geniş bir Halk İttifakı olmalıdır. Üçüncü seçeneğin adı budur. Burada HDP, TİP, TKP, Sol Parti, Halk Evleri ve diğer bütün örgütlerin yer alması gerekir. Bizim bakış açımız budur. Yani iki blok dışında kalan herkesi kapsamalıdır. Biz böyle bakıyoruz."
"Özgürlük ve demokrasi ittifakı hayati önümde"
Geçen seçimlerde HDP ile ittifak yapan partilerden biri de Kürdistan Komünist Partisi (KKP).
KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek de üçüncü seçenek olarak geniş ulusal özgürlük ve demokrasi ittifakının hayati önemde olduğunu vurguladı.
Türkiye ve Kürdistan halklarının kritik bir süreçten geçtiğine dikkati çeken Çiftyürek, "Kritik süreç, sadece ekonomik kriz ve sosyal kansere dönüşen ağır sonuçlarıyla sınırlı değildir. Ciddi bir siyasal kriz de yaşanıyor" yorumunu yaptı.
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Turgut Özal'dan farklı olarak klasik siyaset kodlarının dışında davranan Erdoğan'ın siyasi yol haritasında muhalefet lideri koltuğuna oturmak gözükmediğinden seçimleri kazanamaması durumda siyaseti bırakabileceği tespitinde bulunan Çiftyürek, devamında şunları aktardı:
"Bu nedenle AKP ve Erdoğan'ın planı; erken ya da 2023'te ‘seçimi nasıl kazanırız' üzerine kurulu. Fakat 2023'de seçime gitmek istiyor ekonomik kriz kitle tabanını daralttığından gidemiyor, erken seçime gitmek istiyor sandıktan çıkamayacağını görüyor gidemiyor. Böyle olunca, iktidardaki siyaset kurumu sokakları geren bir politika izliyor. Birileri; ‘Sizi burada istemiyoruz' tutumunu bu kez üniversite-sokağa taşıyıp yine Kürtler üzerinden süreci germenin işaretleri veriyor. Bununla da yetinmeyip alenen Kürt siyaset kadrosunun ‘iç kavgası'nda medet uman açıklamalar yapılıyor."
"'Kürdistani ittifak çalışması' genişleyip kalıcılaştırılmalı" Çiftyürek, muhtemel bir Millet İttifakı iktidarının ekonomik ve siyasal krizi yumuşatabileceğini ancak çözemeyeceğini savunanlardan. "HDP çatısı altında üçüncü seçenek olarak Kürdistan ve Türkiye halklarını, emek ve inanç dinamiklerini kucaklayacak geniş ulusal özgürlük ve demokrasi ittifakı hayati önemde" yorumunda bulunan Çiftyürek, devamında şu ifadelere yer verdi: "Böyle bir geniş cephe; hem Cumhur İttifakı'nın sandıktan çıkmasını engeller hem de Millet İttifakı iktidar olursa üzerinde ciddi bir demokratik basınç uygular. KKP bu yönde atılacak her adımı destekler, gelişmesi için çaba harcayacak. Üçüncü yol ya da cephe ittifakı, elbette seçimleri içermeli ama seçimden seçime yapılan bir ittifak olmamalı. Bu ittifakın iki temel ayağı olarak Kürdistan ulusal demokratik güçleri ile Türkiye devrimci demokratik güçlerini bir çatıda buluşturmalı. Bu amaçla ‘Kürdistani ittifak çalışması' genişleyip kalıcılaştırılmalı. KKP bu perspektifle 2018 genel seçimlerinde HDP'yi destekledi. 2019 yerel seçimlerinde ise HDP çatısı altında ‘Kürdistani ittifak çalışması' olarak katıldı." |
"Cumhur ve Millet ittifakı birbirine paralel duran iki çizgi gibi"
İnsan ve Özgürlük Partisi (İÖP) de yerel ve genel seçimlerde HDP ile ittifak yapan partilerden biri.
İÖP Genel Başkanı Mehmet Kamaç, Türkiye'deki bu mevcut siyasal gerçekliğin doğal olarak üçüncü bir ittifak ya da üçüncü yol diyebilecek yeni bir oluşumu zorunlu kıldığı görüşünde.
Hem zorunluk hem de ihtiyaç olan ittifak çalışmalarını önemseyip değer verdiklerini dile getiren Kamaç, "Çalışmanın esasta birbirine paralel iki çizgi gibi duran Millet ve Cumhur ittifakı arasında sıkışmış, sorun çözmekten ziyade kendisi sorun haline gelmiş Türkiye siyasetine bir nefes aldırma imkanı barındırması itibarıyla da çok önemli görüyoruz" dedi.
Cumhur İttifakı'nın demokrasi, insan hakları, özgürlükler, hukuk ve adalet kavramlarının içini boşaltmak suretiyle başta HDP olmak üzere ötekileştiren, yok sayan, kriminalize etmeye çalışan bir siyaset izlediğini savunan Kamaç, "Buna karşı Millet İttifakı'nın Cumhur İttifakı'nın siyasetine karşı toplumsal kesimleri kucaklayıcı, ülkenin temel sorunlarına çözüm olacak cesur bir siyaset üretememesi, dahası Cumhur İttifakı'nın kendilerini dizayn edici siyasetine boyun eğen, özellikle Kürtler söz konusu olunca ittifak ortaklarının bile farklı tavır sergilediği zayıf ve kırılgan yapısı HDP ve bir kısım muhalefetin Cumhur ya da Millet ittifakının içinde yer almasına imkan bırakmıyor" diye konuştu.
"İttifak ideolojik dar kimliklere sıkıştırılmamalı"
Üçüncü ittifak çalışmalarında esas ve ilkelerinin açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerektiğine değinen Kamaç, "Herkes için özgürlüğü ve adaleti önceleyen, özgürlükçü siyasetin imkanlarını sonuna kadar savunan, toplumsal kazanımları önceleyen, güçlünün sözüne değil sözün gücüne önem veren, karşıtlık üzerine değil çözümcü bir yaklaşıma sahip, içinde bulunacak her kesimin ortak aklının ürünü bir çerçeveye sahip bir ittifak olmalı" önerisinde bulundu.
Çalışmanın bir takım handikaplarının da olduğuna vurgu yapan Kamaç, ittifakın ideolojik dar kimliklere sıkıştırılmaması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
Bunu ne planladığınız değil daha çok nasıl adım attığınız ve ne söylediğinizi belirler. Bunun için toplumsal kesimleri temsil kabiliyetine sahip olabilecek en geniş yelpazeyi oluşturmak durumundasınız. Evet, 2019 yerel seçimlerinde HDP ile ittifak yapmıştık. Yaptığımız ittifakın doğru olduğunu bugün de söylüyor, bu ittifakın geliştirilmesini savunuyor, ilkesel bir çerçevesinin olması gerektiğine de inanıyoruz. Ama ittifak doğası gereği birden fazlaya tekabül ediyor ve doğal olarak tarafların öncelikle benzer yaklaşımda olması gerekiyor ki bir müzakere ortamı olsun. Her ne kadar 2019 da bir zemin oluşturmuşsak da (ki bizce birlikte çalışma kabiliyetini ölçme noktasında önemli bir adımdı) ittifakın ilkesel zemininin oluşması için bir dizi çalışmaya ihtiyaç vardır. Biz İÖP olarak parti ilkelerimiz ile çelişmeyen ve sözümüzü söyleyeceğimiz bir ittifakı müzakere etmeye, oluşturmaya her zaman varız.
© The Independentturkish