"Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı... Özal: DÇM'nin yükü vatandaşın sırtına yıkıldı, inşallah gelecek nesiller ders alır

Erdoğan'ın açıkladığı "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" modeli, Cumhuriyet tarihinde başka hükümetler tarafından uygulanmıştı. Başarılı sonuçlar vermeyen bu model ile ilgili eski Başbakan Özal, eleştirilerde bulunmuştu

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Kabine Toplantısı sonrası döviz kurundaki hareketliliği durdurmak için alınacak yeni tedbirleri açıklamıştı.

Buna göre, parasını TL'de tutan vatandaşlara, döviz kurunda yaşanan artışın farkı devlet hazinesinden ödenecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, yeni uygulamanın "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" hesabı olduğunu duyurmuştu.

Sözkonusu uygulama, "Dövize Çevrilebilir TL Mevduat Hesapları" (DÇM) ya da "Dövize Endeksli Mevduat" (DEM) kavramı isimleriyle de biliniyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aynı model başka hükümetler döneminde de uygulandı

AK Parti hükümetinin uyguladığı bu modelin benzerleri, Cumhuriyet tarihi boyunca başka hükümetler tarafından da kullanıldı.

Türkiye'de ilk kez 1960'larda gündeme gelen DÇM, dışarıdan döviz girişini teşvik etmek amacıyla uygulandı. 

Merkez Bankası bu hesaplara kur farkının Hazineden karşılanması garantisini verdi.

Ekonomide olumsuz etkiler oluşturabileceği nedeniyle vazgeçilen modelin 1967'de ilk kez uygulanmasına karar verildi.

DÇM'ler enflasyonun hızlanmasına  ve devlet hazinesine yük binmesine neden oldu

Sözkonusu modelin hayata geçmesi sonrası yurtdışındaki işçileri ve ihracatçılar ilk hesaplarını açtı.

Bununla birlikte toplamda 3,5 milyar doları bulan döviz Türkiye piyasalarına geldi.

Daha sonra ise DÇM'lerin para arzı artışına ve enflasyonun hızlanmasına neden olmaya başladığı gerekçesiyle kullanımına sınırlandırmalar getirildi.

DÇM hesaplarına yapılan ödemeler, devlet hazinesine aşırı yük binmesine neden oldu ve daha sonra kaldırıldı.

Demirel uygulamayı geri getirdi

Tarihler 1974'ü gösterirken Demirel hükümeti, döviz talebi basıncı ve "petrol krizi"nin etkilerini iç piyasaya yansıtmamak için DÇM'yi yeniden gündeme aldı ve 8 banka bu konuda yetkilendirildi.

Yine amaç yabancı ülkelerde yaşayan Türklerin dövizlerini ve yabancı bankaları ülkeye çekmekti.

DÇM modeli Demirel döneminde de başarısız oldu

1977'ye kadar devam eden bu sistem süresince, bugün doğalgazda olduğu gibi, Demirel Hükümeti de petrol türevlerinin fiyat artışlarını fiyatlara yansıtmadı.

1977 yılının ilk aylarından sonra yeni hesap açılması yavaşlamaya başlayınca Merkez Bankası ve bankalar, eski DÇM'lerin vadesi gelenlerinin paralarını geri ödemede zorlanmaya başladı. 

Hazine'nin DÇM ödemelerini yapamaz duruma gelmesi sonrası, sistem 1978 yılında sonlandırıldı ve bu borçlar, 1981 yılından sonra devlet tarafından üstlenildi.

1978'de ise DÇM sağlayan ve Türkiye ekonomisi üzerinde belirleyici söz hakkına sahip hale gelen bankalar, IMF koşullarını, IMF olmadan dayatmaya başladı. Bu nedenle hükümet yolu direk IMF'nin kapısını çalmakta buldu.

Daha sonra TL devalüe ( paranın değerini düşürmek) edildi. Fakat bu durum için geç kalındığı anlaşıdı ve 24 Ocak kararlarına neden olacak bir kriz yaşandı.  Bu durum 80'li ve 90'lı yıllarda yaşanan kronik enflasyonlara neden oldu.

Özal: İnşallah gelecek nesiller ders almış olur

Merhum Başbakan Turgut Özal görevde olduğu sürede, 1989 yılında önceki dönemlerde uygulanmış olan DÇM'leri yönelik eleştirilerde bulundu.

Milliyet Gazetesi'nin 17 Eylül 1989 tarihli haberinde, DÇM'yi  'bilgisizliğin vesikası' olarak nitelendirip şunları kaydetmişti:

İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur.

Haberde, Özal 84-89 arası yaşanan enflasyon-emisyonun ortalama yüzde 50'sinin DÇM ödemeleri yüzünden yaratıldığını belirtiyor.

WhatsApp Image 2021-12-21 at 16.18.21.jpeg
Fotoğraf: Milliyet Gazetesi arşivi


Özal, DÇM'lerin yükünün yıllarca halk tarafından üstlenildiğini vurgulayarak, "Benim memurum, işçim, esnafım diyenler, DÇM'nin yükünü vatandaşın sırtına yıktılar, orta direğin sırtına yıktılar. Bu borcu siz ödediniz" ifadelerini kullanıyor.

Özal: DÇM'ler kendini uyanık sananların başvurduğu dalavere

Özal DÇM borçlarının ödenmiş olması nedeniyle Ankara'da verilen kokteylde şu ifadeleri kullanıyor:

1970li yıllarda o zaman kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Tam 221 bankaya borçlandık ve Türkiye bunları ödeyemedi.

 

(Bu haberin yazımında ODTÜ İktisat Yüksek Lisans Mezunu Aytek Soner Alpan'ın ekonomik kaynakçalardan yararlanarak hazırladığı bilgilendirme ve Gazeteci Batu Bozkürk'ün yaptığı arşiv taramasından da faydalanılmıştır.)

 

Independent Türkçe, Euronews Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU