Viyana… Başarısızlıktan sonraki gün

Müzakerelerin başarısızlığından sonraki gün önceki günden farksız olacaktır

Fotoğraf: Reuters

İran ile Viyana'da yürütülen nükleer müzakerelere katılan ülkeler, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmaması için bir çıkış yolu arayacak.

Müzakelerin yapısı göz önünde bulundurulursa görüşmelerin sona erdiğinin duyurulması mümkün değil. Zira böyle bir durum barışçıl çözümlerin sona erip başka seçeneklere gidileceği anlamına gelir.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen salı günü yaptığı açıklamada sert bir dille Tahran'ı ülkesinin ve müttefiklerinin tepkisi konusunda uyararak müzakereler başarısız olursa harekete geçmeye hazır olduklarını söyledi.

Yine de "en iyi seçenek olarak gördükleri diplomasinin halen sürdürüldüğünü" vurguladı.


İran ile yapılan nükleer müzakerelerle birinci dereceden ilişkisi olan ABD yönetimi en iyi seçeneğin diplomasi olduğunu düşünüyor. Bu nedenle yeni seçenekleri de son derece ihtimal dışı ve sınırlı olacaktır.

Şu an güç kullanımı imasında bulunan bu yönetim, önceki ABD yönetimini Tahran'a karşı azami yaptırım politikası uyguladığı için sert bir dille eleştirmişti.

Aynı şekilde Donald Trump yönetimine nükleer anlaşmadan çekilme kararı yüzünden pek çok kez sert ifadeler yönelterek ne geri çekilmenin ne de yaptırımların İran'ı nükleer projesinden vazgeçirebileceğini söylemişti.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Görünen o ki Başkan Joe Biden'ın yönetimi, özellikle yaptırımların somut bir sonuca yol açmayacağını düşündüğü için İran'la nasıl başa çıkacağı konusunda neredeyse sıkışmış durumda.

Peki, Tahran sert tavrını sürdürürse Biden yönetimi alışılmadık baskı araçlarını kullanmak zorunda kalacak mı?!.

Şu ana kadar İran'ın müzakerelerdeki tutumu değişmedi. Halen inatçı ve vakit kazanmaya çalışıyor. Tüm yaptığı müzakerecileri yormak ve onları istemedikleri bir çarpışmadan kurtaracak bir başarıya varmak için az bir şeyi dahi vermeye kabul etmeye zorlamaktır.

Yaptığı zaman harcamaya dayanan, sınırlı bir manevra çerçevesinde bilinçli bir geri çekilmedir.


Bu sıkıntı, müzakerelerin başarısızlığa uğradığının açıklandığının ertesi günü Washington'ın ne yapabileceği gibi zor bir soruyu gündeme getiriyor.

Nitekim askeri seçeneğe yönelik konuşmalar artıyor. Askeri seçeneklere başvurulması durumunda muhtemelen İran'ın nükleer güçlerini geliştirmesine darbe vurmak için nükleer tesisleri hedef alınacaktır.

Ancak bu durumda da şöyle bir soru ortaya çıkıyor:

Söz konusu saldırı gerçekleşirse Irak'taki Osirak Nükleer Santrali'nde ve Suriye'deki el-Kibar Nükleer Santrali'nde yapılanlara benzer şekilde yıkıcı olacak mı?!.


Pentagon, İran'ın nükleer tesislerinin dağılımı ve ürettiği ürünler hakkında yeterli bilgiye sahip. Bu, saldırının İran'ın nükleer projesini bozacağı ancak ortadan kaldırmayacağı anlamına geliyor.

Bu da görevi daha zora sokarak İran'a müzakerelerden kalıcı olarak çekilmesi ve kendisini bir nükleer silaha sahip olmaya yaklaştıran oldukça yüksek uranyum zenginleştirme oranlarına veya onu daha katı bir şekilde müzakere masasına geri getirecek nükleer güçlere ulaşana kadar nükleer projeyi daha hızlı ve kısıtlama olmaksızın yürütmesi için bir bahane verecektir.
 


İran'ın eylemleriyle başa çıkma ikilemi, Biden yönetiminin benimsediği mantığa göre şu anki müzakere turunun başarısızlığı, diplomasi yolunun sonuna gelindiği ve Washington'ın Tahran'a karşı güç kullanmak zorunda olacağı veya üçüncü bir tarafın kullanmasına izin vereceği anlamına gelmediği inancını pekiştiriyor.

Zira ABD'li yetkililer bu müzakere turuna ilişkin yaptıkları açıklamalarda İsrail'in Tahran'a yakın bir zamanda saldırmayı düşündüğünü sanmadıklarını söylediler. Bunu, İsrail'in gerilimi artırmasını Tel Aviv'in İran ile yapılacak nihai bir anlaşmada daha katı şartlar getirme çabasına bağladılar.

Bu müzakere turunda en göze çarpan ABD Savunma Bakanlığı oldu. Sert diplomasi hattına giren bakanlık, İran'ın füze programını geliştirmeye devam ettiğini, Körfez'de deniz seyrüseferini tehdit etmeyi sürdürdüğünü ve bölgeyi sarsan davranışlarına son vermediğini vurgulayarak İran ile Viyana'da gerçekleştirilen müzakerelerin sonunun belirsiz olduğunu bildirdi.

Bu yüzden seçenekleri konusunda halen kafası karışık olan Washington, Tahran ile arasındaki kırılgan ilişkileri korumayı tercih ediyor. Washington, Tahran'a karşı müsamahakar davrandığında kendine zarar verdi.

Ona baskı yapmaya karar verdiğinde kendini sıkıntıya soktu. Dolayısıyla müzakerelerin başarısızlığından sonraki gün önceki günden farksız olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU