Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan ddayı Ekrem İmamoğlu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Seçime 48 saat kala hakkında yapılan yorumlar ve çıkan haberleri değerlendiren İmamoğlu, “Yerel seçime giderken yapılan manevralara, atılan taklalara da benim aklım ermiyor” dedi ve devam etti:
Asimetrik taklalar vardır, jimnastikte atılan taklalar vardır. Ben iyi bir spor takipçisiyim, atılan taklalara yorum bile yapamıyorum. Benim esas sorguladığım: Ne var bu İstanbul’da ya? Bizib bir hayli tespitimiz var da, acaba tespit edemediğimiz daha neler var. Neden endişe ediyorlar?
“Biz İstanbul’da ne olduğunu çözeceğiz” diyen İmamoğlu, “Bu kadar feryat figan, atılan taklalara, yapılan manevralara sebep olanın ne olduğunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gelir gelmez bulacağız. Milletimizle paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın “Belediye Başkanlığı düşebilir” ifadesi hakkında: Vız gelir tırıs gider
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyon kanalları ve sosyal medyada yayınlanan ortak yayında yaptığı “Belediye başkanlığı düşebilir” yorumu hakkında İmamoğlu şunları söyledi:
Seçime iki gün kala Ekrem İmamoğlu’nu tehdit edecekler. Ortada bir suç duyurusu yok, mahkeme yok bir şey yok, şimdiden suçu tanımlayacaklar, görevden meni tanımlayacaklar… Ya ne oluyor bu İstanbul’da ya? Mesele Ekrem İmamoğlu hakaret etti etmedi meselesi değil. O mektup yazdı falan da değil. Her gün şapkadan tavşan çıkarmaları, tehdit etmeleri… Sayın Yıldırım güzel demişti geçen hafta: Vız gelir tırıs gider. Millet var arkamızda. Hem de milyonlarca.
Öcalan'ın mektubuna yorum
Ekrem İmamoğlu, Abdullah Öcalan’ın mektubunun millet ittifakı oylarında düşüşe yol açıp açmayacağı konusunda ise şu yorumu yaptı:
Ben onu bilmem ama 24 Haziran’dan sonra birilerinin tansiyonunun düşeceği kesin. Oy meselesini bilmem. 24 Haziran’dan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ne olup bittiğini anlattığımda o bir avuç insanın tansiyonunun düşeceğini görüyorum.
"Ortak yayında kamera arkasından tutulan kağıtta 'Çaya davet' yazıyordu"
Ekrem İmamoğlu, 16 Nisan’da cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırım ile çıktığı ortak yayında birinin kameraların arkasından beyaz bir kağıt gösterdiğine yönelik görüntüler hakkında şunları söyledi:
Birilerinin hararetle sağ tarafımda kağıt indirip kaldırdığını gördüm. Son dakikalardı. Baktım ‘Çaya davet’ yazıyor. Yani çaya davet fikri de Sayın Yıldırım’ın fikri değildi. Herhalde onun için benim meydanlarda ısrarla ‘Çaya davet edin’ dememe rağmen davet gelmedi. Herhalde afişi kaldıranın davetiydi. Ne yapalım Sayın Yıldırım davet etmezse onunla bile çay içerim.
"Sayın Vali imzasının sınırını bilsin"
Bir gazetecinin “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 35 milyon liraya ihale ettiği Bakırköy Ataköy Uluslararası Gençlik Merkezi inşaatı Gençlik ve Spor Bakanlığı’na devredilmek için protokol hazırlığında olduğu haberlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusuna yanıt ise şöyle oldu:
Biz bilerek dün bunu meydanlarda söylemedik. Çünkü bu, bir oy mevzusu değil ama benim 24 Haziran’da üzerinde duracağım bir mevzu. Vali Bey’e defalarca çağrı yaptık. Böyle acizlik olmaz. Büyükşehir’in zabıtaları sağda solda afiş kesiyor. Vali Bey, sizden istirham ediyorum. Bizim yerimize orada vekalet ediyorsunuz. Vekalet etmenizin tek bir sebebi var: Hukuksuz karar. Bu süreçte bari siz ortada durun. Bu işlere girmeyin, bu protokol önünüze geldi diye imzalamayın. Bu iş, şehrin iradesidir. Siz, şu anda vekalet ediyorsunuz. Kaldı bir buçuk, iki gün. Ne aceleniz var da protokol imzalıyorsunuz? Pazartesi seçilen imzalar. Devlet adamlığına yakışan bir imza değildir. Gelir gelmez hukuki tarafına bakacağız. Bakanlığa devrediyorsun? Neyi? Kimin malını? Partizanlık mı yapıyorsunuz?
“Ben o Spor Bakanlığı’nın nasıl partizanlık yaptığını yaşamış bir belediye başkanıyım” diyen İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde yaşadıklarını anlattı:
Şimdiki Bakan belki bilmez ama… Beylikdüzü Belediyesi’ne ait spor salonunu devretmemekte attığı taklaları geçmişteki iki spor bakanını ziyaret ederek anlattım. O dönemde Sayın Başbakan’ı da ziyaret ettim. Kimdi Başbakan? Sayın Yıldırım’dı. ‘Haklısınız’ dedi ama tek bir hamle yapamadı. Tapusu bizim, mal bizim, mülk bizim, Meclis kararı bizim, bize vermemek için bakanlığın attığı taklalar… O dönemde Bakan’ın sözü de aynen şöyle: Şu partili belediyeye vermeyin. Burası parti ülkesi mi? Burası Türkiye Cumhuriyeti. Herkes haddini bilecek. Ben de haddimi bileceğim. Devlet adına ama… Birine bağımlılık olarak ya da birinin emrinde değil, devletin emrinde. Vali Bey, imzasının kıymetini ve sınırını bilsin. Pazartesi göreve geldiğimizde hukuki olup olmadığına bakacağız. Hukuki haklarımızı ve dava açma hakkımızı kullanacağız.
Independent Türkçe
