TSK'da piyade tüfeği çeşitliliği arttı: Birliğe ve göreve göre silahlar var

Bir zamanlar ağırlıklı olarak G-3 piyade tüfeğinin kullanıldığı TSK'da son yıllarda farklı tüfekler de devreye girdi. G3'lerin yerine kullanıma sokulan HK33'lerin yetersiz görülmesiyle üretimine başlanan milli piyade tüfeği (MPT) kabul gördü

Milli piyade tüfeği (MPT) son yıllarda TSK'da kullanımı en yaygın silah / Fotoğraf: AA

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin piyade tüfekleri 18.yüzyıldan beri orduların temel silahı olmayı sürdürüyor.

Osmanlı ordusunun envanterine 15. yüzyıldan itibaren giren tüfeğin yaygınlaşıp ana silah haline gelmesi 19. yüzyılın başlarında Yeniçeri Ocağı'nın yerine yeni ordu kurulmasıyla mümkün oldu.

O tarihten sonra önce ordu tarafından kullanılıp sonra halka da inen "Martini" gibi tüfekler için türküler bile yazıldı.

Türk ordusu, cumhuriyetten sonra da dönemin ihtiyaçlarına göre farklı modellerde piyade tüfekleri kullandı.

Ancak 1970'lerin sonundan 2000'leri başına kadar ağırlıklı olarak Almanya'dan lisansı alınarak Türkiye'de Makine Kimya Endüstrisi (MKE) fabrikasında üretilen G-3'ler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ana piyade tüfeğiydi.

M-16 gibi ABD yapımı tüfekler ise özel kuvvetlerde veya seçkin komando birliklerinde görülüyordu. Fakat son yıllarda artan sayıda ve çeşitte piyade tüfeğinin envantere girdiği dikkat çekiyor.

Son olarak Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, Kale Kalıp ve Sarsılmaz tarafından üretilen 5,56 milimetre piyade tüfeklerinin jandarma ve kara kuvvetlerine teslim edildiğini açıkladı.

TSK, gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı operasyonlardan dolayı piyade tüfeğini sıcak çatışmalarda belki en yaygın kullanan düzenli orduların arasında geliyor.

Dolayısıyla yaşanan bu çatışma deneyimleri de ihtiyaçlar doğrultusunda yeni tüfeklere gereksinim doğuruyor.

TSK'nın elindeki piyade tüfeklerini ve seçilme nedenlerini savunma sanayi araştırmacısı Burak Yıldırım ile konuştuk.

SSB tarafından üretimi tamamlanan 5,56 kalibrelik tüfeklerin silahlı kuvvetlere teslim edildiği duyuruldu / Video: Twitter@IsmailDemirSSB

 

"Farklı modellerde tüfekler envanterde"

Öncelikli olarak TSK'da şu an aktif olarak hangi piyade tüfekleri kullanılıyor?

TSK, tüm envanterindeki teçhizatlar gibi piyade tüfeği teçhizatını da yerlileştirmek amacıyla uzun zamandır gerekli çalışmaları yürüttü. Piyade tüfeği dediğimiz şeyin stokta tutulması gereken adedi de uçak ya da tank kadar olmadığından üretimi, dağıtımı ve bunların planlanması uzun bir süreçtir. Envanterde bulunan başlıca piyade tüfekleri G3, HK33, AKM türevleri ve MPT76 - MPT55 olarak söylenebilir. MPT serisi piyade tüfekleri yerli tasarım ve yerli üretimdir, bu silahlar MKEK, Kale ve Sarsılmaz tarafından üretilirler. Bunların dışında özel kuvvetler envanterlerinde ise AUG, HK416, FN SCAR, M4A1, M16, TAR21 gibi farklı özelliklere sahip silahlar bulunur. Daha az sayıda başka tipte silahların bulunması da mümkündür. Tüm envanteri ve adet miktarını bilmesek daha iyi olur diye düşünüyorum.

g3.jpg
G3, halen eğitim birliklerinde yaygın kullanılıyor / Fotoğraf: AA

 

"G3'ün en büyük sorunu tam dolu haliyle ağırlığıydı"

TSK, kendisiyle özdeşleşmiş olan G3 silahı yerine neden arayışa girdi?

Envanterdeki her piyade tüfeğinin ayrı bir sebebi ve hikayesi var. TSK envanterindeki silah çeşitliliği de anormal sayılamaz, denk ordularda da silah çeşitliliğinde benzer durum söz konusudur. G3, 1968 yılından beri envanterdedir. Lisans altında MKEK tarafından üretilmiştir. Ancak 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda görev alan tüm birliklere bile dağıtılamamıştır. G3 iyi bir piyade tüfeğidir, saçılımı azdır, isabet oranı yüksektir. 50 yıllık görevini yerine getirmiştir. Zorunlu askerlik kapsamında hizmetlerini yerine getirenler genelde tutukluk probleminden bahsederler ancak onlarca yıldır milyonlarca acemi erin elinden geçmiş tüfeklerle ilgili elbette bakım sorunları nedeniyle bu tür durumlarla karşılaşılabilinir. G3 ile ilgili ortaya atılan şehir efsanelerinin birçoğunun karşılığı da yoktur. G3'ün en büyük eksisi tam dolu haliyle oldukça ağır bir silah olmasıdır. Muharebe şartlarında tek erin üstünde taşıması gereken yükü oldukça arttırır. Modern muharebe alanında bu çok ciddi bir sorundur.

"5,56 kalibreli tüfekler PKK'nın elinde 7.62'lik tüfeklere karşı sorun oldu"

200'lerin başında G-3'lerin yerine geçecek diye birliklere dağıtılan HK33'ler neden kabul görmedi?

G3 ile ilgili bir değişiklik ve yerlilik ihtiyacı hasıl olduğu dönemde NATO da piyade tüfekleriyle ilgili ittifak paydaşlarına yeni bir doktrini kabul ettirmeye çalışıyordu. 7,62 kalibreden 5,56'ya geçiş ile ilgili NATO'nun makul ve anlaşılabilir bir planı vardı. Tüm üye ülkelerle birlikte Türkiye de ilgili STANAG (NATO standardizasyon anlaşması) kapsamında ağırlıklı olarak 5,56 kalibre piyade tüfeklerine geçiş yapmak için çalışmalarını yaptı. Türkiye bu geçişe oldukça soğuk bakmaktaydı. İç güvenlik ve sınır ötesi operasyonlarda 7,62 kalibre düşman unsurlara karşı istenilen operasyon açıklığını sağlamaktaydı. Yine de 5,56 kalibre HK33 ile denemeler başladı. G3 ile hemen hemen aynı özelliklere sahip olan bu tüfek NATO baskısıyla 1999 yılında envantere girmeye ve birliklere dağıtılmaya başlandı. G3 kadar ağır olmaması, kalibrenin düşmesiyle birlikte daha az sekmesi, tek erin daha fazla mühimmat taşınmasını sağlaması nedeniyle olumlu bir intiba da uyandırmıştı. Ancak ilk kullanım anından itibaren geri bildirimler oldukça olumsuzdu. 7,62 ile operasyonel açıklık 600 metreye kadar korunabilirken 5,56 ile bu açıklık 300 metreye düşmüştü. PKK'nın elinde ise 7,62 kalibrelik AKM türevleri bulunuyorken bu çok ciddi bir sorun oluşturmuştu.

burakyıldırım.jpg
Burak Yıldırım / Fotoğraf: Twitter@ltburakyildirim

 

"Türkiye, 7,62 kalibreyi kullanmak için NATO'ya ısrarcı oldu"

NATO, neden 5,56 kalibreli tüfek konusunda ısrarcı oldu?

NATO'nun Türkiye'ye 5,56 kalibreyi şart koşmasının da belirli sebepleri vardı. Türkiye ABD'den sonra en fazla kolorduya sahip olan NATO üyesidir, hatta bu yüzden harekat planlarında sadece ABD ve Türkiye kolorduları çift harfle kodlanırlar. Bu kolordulardan bazıları yüksek seviyeli hazırlık kolordularıdır. Hızla farklı bölgelere sevk edilmeleri amaçlanır. Tüm NATO üyeleri depolarında ağırlıkla 5,56 kalibre mühimmat bulundururken 7,62 kalibreli piyade tüfeğine sahip bir Türk kolordusu söz gelimi Doğu Avrupa'da gerçekleşebilecek bir muharebede nasıl ikmal edilecektir? Bu durum da NATO ile TSK kurmayları arasında derin bir anlaşmazlık oluşturdu. Ancak enteresan bir şekilde Türkiye ısrarında başarılı oldu. Bugün Türk kolordularına çizilen potansiyel harekât bölgelerindeki üye ülkeler sırf Türk kolorduları için depolarında kendi ihtiyaçlarından daha fazla 7,62 kalibre mühimmat bulundurmaktadır. Türkiye haklı ve zorunlu ısrarında başarılı olarak ilgili STANAG'ın bir kısmını baştan yazdırabilmiştir. Konuyla ilgili kişiler bunun büyük bir iş olduğunu anlayabilecektir.

kaleşnikoflar.jpg
Yıldırım, operasyonlarda kullanılan kalaşnikofların da kullanıldığını söyledi / Fotoğraf: AA

 

"Operasyonlarda ele geçirilen kalaşnikoflar da kullanılıyor"

Ordunun elinde AKM olarak bilinen kalaşnikoflar da kullanılıyor. Onlar nereden tedarik ediliyor?

TSK envanterindeki AKM türevlerinin neredeyse tamamı iç güvenlik bölgelerinde ve terörle mücadele kapsamında yapılan sınır ötesi operasyonlarda PKK ve diğer terör örgütlerinden ele geçirilen silahlardan oluşmaktadır. AKM türevleri de 7,62 kalibrede olduğundan herhangi bir ikmal problemi olmadan kullanıma alınmıştır.

Son zamanlarda yaygın kullanılan MPT tüfeği nedir?

MPT, "Milli Piyade Tüfeği'' kısaltmasıdır. Türkiye için gerçekten çok önemli bir projedir. Bu tüfeği kullanan muvazzaf askeri personelden herhangi bir şikâyet duymadım. Kullanan herkesin genelde memnun kaldığı bir silah. Modüler bir tasarıma da sahip. Özelleştirmeye oldukça müsait. İstediğiniz optiği takabileceğiniz rail'leri var. NATO ordularında kullanılan birçok piyade tüfeğinin pimleri, şarjörleri ve diğer yardımcı ekipmanlarıyla oldukça uyumlu. Bu tüfeğin 7,62 ve 5,56 kalibrelerinde 2 farklı çeşidi var. Saçılımı da düşüktür, yakın zamanda MPT'leri daha da hafifletecek bir versiyon üretime girdi. TSK da giderek profesyonelleştiğinden ve öngörülebilir gelecekte zorunlu askerlik uygulamasından vazgeçeceğinden bu silahların dağıtımları da farklılaşabiliyor. Her birliğin seferberlik görevleri farklılaştığından MPT76 ya da MPT55 kullanımlarında da değişkenlik olabiliyor.

operasyon.jpg
Operasyon birliklerinde farklı modellerde silahlar kullanılabiliyor / Fotoğraf: AA

 

"Gelecekte kullanılacak tek silah MPT"

Özetlemek gerekirse birkaç silah birden kullanılıyor yani?

Özetle artık hizmetten çıkarılması düşünülen G3'ler, terörle mücadele kapsamında ele geçirilen binlerce tüfek de depoda çürümeye terk edilmesinler diye dağıtılmış AKM türevleri, NATO baskısı sonucu denenen HK33 ve yerli olarak üretilen ve yakın gelecekte TSK'nın tamamen profesyonelleşmesiyle kullanılacak tek silah olan MPT envanterde biraz kalabalık yaratıyorlar.

Silah seçiminde yapılan göreve de bakılıyor mu?

Silahların kullanım alanları teknik özelliklerini de belirler. Daha kısa namluya ve daha küçük kalibreye sahip silahlar daha dar operasyonel açıklıklarda kullanılır. Ormanlık alanlar, meskûn mahaller, yakın mesafe çatışma alanları buna örnektir. Daha açık alanlarda ve ateş üstünlüğünün daha büyük öneme sahip olduğu senaryolarda ise daha uzun namlulu ve daha büyük kalibreli silahlar kullanılır. Jandarma ile ilgili sorunuza örnek vereyim, Jandarma Özel Harekât hem şehirde hem kırsalda anti-terör operasyonlar icra eder. Yani her Jandarma Özel Harekât birliği de aynı tipte silah kullanmaz.

MPTYENİ.jpg
Operasyondaki askerin elindeki MPT / Fotoğraf: AA

 

Profesyonellere MPT, acemilere G3

Hangi birliklerde ağırlıklı hangi tip piyade tüfekleri kullanılıyor?

MPT gibi modern ve etkili silahlar ise birincil kademedeki profesyonel birliklerde dağıtımdadır. G3 ise ikincil kademedeki eğitim birlikleri gibi birliklerde kullanılır, eline muhtemelen ilk defa silah alan ere maliyet-etkin çözüm olarak bu silah verilir. Yani envanterdeki her piyade tüfeği aslında TSK'nın görev icra ettiği her bölgede bulunur.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU