Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tutuklu bulunan Osman Kavala'nın serbest bırakılması için çağrıda bulunan 10 büyükelçi ile ilgili açıklamalarını yorumladı.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'a mülakat veren Meyer-Landrut, büyükelçilerin sınır dışı edildiği takdirde AB'nin nasıl bir tavır takınacağıyla ilgili soruya, "Türkiye, hangi adımı atar atmaz, spekülasyona girmem. Ama uygun adım ne olabilir? Türkiye, Avrupa Konseyi'nin (AK) kurucu üyesi olmaktan haklı olarak gurur duyuyor. Fakat AK kurucu üyesi olarak da bütün üye devletlerin olduğu gibi Türkiye'nin de bu konseyin kurumlarına riayet etmesi gerekiyor" dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de bu kurumlardan biri olduğunu ve Türkiye'nin mahkemenin kararlarına uygun hareket etmesinin beklendiğini vurgulayan Meyer-Landrut, "Biz Avrupa ülkeleri olarak bütün üye devletlerin bu kurumları kabul etmelerini ve saymalarını, bütün ülkeler gibi Türkiye'nin de bu kararlara riayet etmelerini bekliyoruz" diye konuştu.
"Maalesef bir geriye gidiş, bir kötüleşme var"
AB Komisyonu, geçen hafta yayımladığı dönem raporunda Türkiye'nin demokratik kurumlarının işleyişinde "ciddi eksiklikler" olduğunu, "demokrasi ve insan hakları alanlarında gerilemenin devam ettiğini" kaydetmişti.
Söz konusu rapora ilişkinde konuşan Meyer-Landrut şunları kaydetti:
Ben aslında ortak çıkarlarımızın sarih olduğu alanlar üzerinde çalışmaya çabalıyorum. Ve işbirliğimizi geliştirebileceğimiz alanlara odaklanmaya çalışıyorum. Tabii bu, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı bizim ilgili olmadığımız alanlar anlamına gelmiyor. Komisyon hafta başında raporunu yayımladı. Burada da duruma dair AB'nin düşüncelerini, bizim düşüncelerimizi görebilirsiniz. Maalesef bir geriye gidiş, bir kötüleşme var. Raporda da bu ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Bu rapor aslında AB'ye katılım anlamında bir rapor ve bu da Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmediği anlamına geliyor ve müzakereler donmuş vaziyette diyebiliriz. Raporun bu vurgularıyla da değişecek gibi değil. Ama iklim konusunda, sağlık, mülteciler ve göç gibi uluslararası konularda birlikte çalışmayabileceğimiz anlamına gelmiyor.
BBC Türkçe, Independent Türkçe