Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’le gerçekleştirdiği söyleşiyi yazdı. Çekirge yazısına Bakan Gül’ün adli yıl açılışında yaptığı konuşmadaki, “Diyelim ki, vatandaş savcıya gitti, bir konuda şikâyetçi oldu. Savcı şikâyetin konusuna bakacak. Ve vatandaşa, ‘Senin bu şikâyetin şu kadar günde sonuçlanacak’ diye bir belge verecek. İşte bu makul süre belgesi. Vatandaş bilecek ki şu kadar günde sonuç alacak...” sözlerini hatırlatarak başladı.
Telefonla aradığı Bakan Gül’ün ilk sözlerinin “Vatandaş diyor ki... ‘Karar adil olsun. Yargılama makul sürede bitsin...’ Biz vatandaşın bu beklentisini nasıl karşılarız. Neler yapmalıyız. Buna kafa yorduk. Ve böyle bir uygulama gelişti. Adil karar verilmesi için bu reformda onlarca, yüzlerce hedefimiz var” olduğunu belirten Çekirge, makul süre konusunda ise şunları söylediğini aktardı:
Amaç çabuk yargılamak değil. Makul sürede yargılamak... Düşünün ki, savcıların önünde yüzlerce şikâyet dosyası ve bir o kadar dava var. Şimdi yapılan uygulamaya göre bir dava hangi sürede bitmelidir. Eğer bu süreyi aşarsa orada bir SOS vardır. Sistem alarm verir. O alarmın nedeni incelenecek. Sonuç olarak vatandaş dava açarken, yargı bir taahhütte bulunuyor. Diyor ki senin bu davanı şu kadar günde, ayda, yılda artık konusu neyse sonuçlandıracağım.
Yazıya göre, Bakan Gül makul sürenin nasıl hesaplandığını ve uygulamanın nasıl işleyeceğini de şöyle açıkladı:
“Elbette dava konularına göre makul süre nedir diye, hâkimler, savcılar, akademisyenler, uzmanlar oturdular ve günlerce yüzlerce başlık altında çalıştılar. Örneğin, yaralamayla ilgili bir soruşturmanın makul süresi nedir? 50 ya da 80 gün diyelim. Bu belirlenen süre sisteme kaydedilmiş. Diyelim ki herhangi bir adliyede böyle bir yaralama davasında süre aşılmış. Sistem alarm veriyor. Neden gecikti? İşte o alarm üzerine oraya dönülecek bakılacak. Diyelim ki savcı görevini yapmış. Polise yazmış, adam yurtdışına çıkmış aranıyor. Eğer gecikmede makul bir şey varsa mesele yok. Ama orada bir birikim varsa ona bakılacak, personel mi eksik, mevzuatta tıkanıklık mı var. Onlara bakılacak.
...Davalarda da öyle. 150 günde bitmesi gereken bir dava neden gecikti. Bu sistemde görülecek. Bu dava uzamışsa nedenine bakılacak. Sık sık hâkim değişmiş olabilir. Taraflar da davayı uzatmış olabilir. Bunlar ortaya çıkacak. Ve uygulamaya göre düzeltmeler yapılacak.
...Daha önce bu sistemi hazırlamıştık. Ama pandemi erteledi. Bu adli yılla birlikte diyeceğiz ki: Ey vatandaşım, senin savcılığa yaptığın şikâyetin konusuna göre ne zaman sonuçlanacağına dair belge vereceğim. Orada makul süre yazacak... Yani savcı şikâyete gelen vatandaşa diyecek ki; senin bu şikâyet konuna göre ben bu davayı şu kadar zamanda ya açacağım, ya da takipsizlik vereceğim. Aynı şey davalar için geçerli. Mahkeme o makul süreyi vatandaşa verecek... Diyelim ki tazminat davası açtın. Devlet bir belge veriyor. Şu kadar günde bitireceğim diye... Bu bir devrim tabii.
Hürriyet