Daha çok Hamas-Fetih ya da Gazze-Ramallah şeklinde karşımıza çıkan bölünme, bunu üretmek ya da körüklemeye yönelik dışarıdan bir müdahale olmuş olsa bile özünde Filistin'in yaptığı bir şeydir.
Zira dış müdahale olması, bu bölünmenin Gazze'deki devrimci doğasından tutun temelde ciddiyetsiz bir şekilde bu bölünmeyi bitirmeye yönelik bütün çabaların başarısız olmasına kadar, Filistin'in bundan sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmez ya da azaltmaz.
Filistin bölünmesi ilk baştaki haliyle kalmadı. Bilakis daha derine, çıkmaza ve parçalanmaya doğru hızla evrildi.
Bu da Filistinlileri mantıksız bir duruma düşürdü; bölünmeyi sona erdirmeye duyulan ihtiyaç ne kadar artarsa, bunu sürdürmek ve derinleştirmek için de bir o kadar çaba sarf edildi.
Asıl feci olan, bu Filistin-Filistin bölünmesine İsrail'in Filistin topraklarını ve insanları bölmesinin eşlik etmesi. İsrail ilk kez Oslo Anlaşması ile A, B ve C formatına göre toprağı bölmeye başladı.
Bu, ilk başta bunun geçici bir düzenleme olduğunu düşünen Filistinlilerle yapılan bir anlaşma çerçevesinde gerçekleştirildi.
Oysa bu düzenlemenin her zaman süreceği Filistinlilerin akıllarına bile gelmemişti. Dahası bu, harita üzerindeki sınırları hiç hükmüne indiren İsrail için artık yeterli değildi.
İsrail Batı Şeria'ya kuralların olmadığı, istediğini dişlerinin arasına aldığı, istediği zaman baskın yaptığı, istediği yere inşaat yapıp istediği yeri yıktığı ve kendisi için mübah gördüğü bir bölge olarak muamele etmeye başladı.
İş toprakları bölmekle de kalmadı. Bu bölmenin, İsrail tarafının kendi çıkarları ile bağlantı derecesine göre sınıflandırdığı insanları kapsayan uzantıları var.
İnsanları bu şekilde bölmenin etkili bir silahı var. O da Filistin iş dünyasında İsrail'e yakın duran kişilere kolaylıklar sağlamak, İsrail'i sevmeyenlere ise şiddetli baskı uygulamak.
Örneğin İsrail, Filistin'in sosyal ve ekonomik hayatında güçlü bir etkiye sahip olan ve sayıları fazla olan işçi sektörüne ve işçilere, halkı çıkar ve ihtiyaç dengesine göre bölme alanlarından biri olarak muamele ediyor.
İşçi sektöründe çalışan işçilerin vatanseverliğinden kimse şüphe edemez. Filistinlilerin bu sektöre bağlı kişilerin çoğuna iş imkanı sağlayamaması nedeniyle İsrail'de çalıştıkları için pratik ve mantıksal olarak sorumlu tutulmaları mümkün değildir.
Bu sektörde yüz binlerce insan çalışıyor. Bu sektör Filistin toplumu ve ekonomik yaşamı üzerindeki ana etkenlerden biri.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gelirleri bakanların maaşlarının 3 katına tekabül eden işçi sektörünün bir uzantısı olarak iş insanları sektörü var. Bu sektörde çalışanların çoğuna seyahat etme izni veriliyor.
Zira bu izin olmadan bu kişiler başarısız olup iflas ediyorlar. Bu kişilerin sayısı 20-30 ya da 200-300 değil; aksine binlerce.
Savaşçı ve kuşatma altında olan Gazze'deki iş insanları bile 2 bin izin belgesi aldı. İsrail, ekonomi ve üretim durumunun yanı sıra güvenlik durumunun göstergelerine ve gereksinimlerine göre olmak şartıyla bu sayıyı ileride artıracağına söz verdi.
En büyük sektör yönetim sektörü. İsrail bu sektörün çıkarlarını, başlık ve içerik olarak siyasi bir çözümden ekonomik bir çözüme kayan politikalarının çarkına bağlamak için gece gündüz her yolu deneyerek çalışıyor.
Filistin yaşamındaki temelini işlevleri ve görevlerinden alan bu sektör, alternatif olmaması ve İsrail'in tüm siyasi ve ahlaki değerlendirmeden paçasını kurtardığı despot yönetimi yüzünden İsrail'in istihdam yapmasından kurtulmak için mücadele ediyor.
İsrail'in tüm siyasi ve ahlaki değerlendirmelerden paçayı sıyırmış olmasından ötürü bu büyük ve temelde ulusal olan sektör, İsrail yönetiminin gündemiyle bağlantılı uygulamaların insafına kalıyor.
170 binden fazla çalışanı olan bu sektör, asıl geçim kaynağı olan maaşı için sürekli endişe içerisinde. İsrail bu çalışanların maaşlarını transfer etmeyi defalarca kez durdurdu.
Bu da günlük ve kamusal yaşamı sekteye uğrattı ve sürekli devam eden bir endişe hali yarattı.
İsrail'in bu durumla başa çıkma yaklaşımı, çözüm bulmanın veya tekrar sorun çıkarmanın sadece kendi elinde olduğu temeline dayanıyor.
Bu konuda yazılan son şey, başka kaynaklardan para alamadıktan sonra otoriteye kendi parasından borç verme hikayesi oldu.
İsrail'in mali davranış biçiminde, kötü bir durumda olan Filistin ekonomisini iyileştirdiğini iddia ettiği kolaylıklardan daha çok tahakküm ve kontrol etme arzusu görülüyor.
Filistinliler çeşitli kesimleri, sektörleri ve geçim alanları ile İsrail'in bu davranış biçiminin yeterince ve hatta iyice farkındalar.
Zira onlar bu davranış biçimini derilerinin içine işlemiş gibi her an yaşıyorlar. Bu davranış biçimini uzun süreli işgalin uyandırdığı emrivakiye bağlıyorlar.
Filistinlilerin bir halk ve toplumdan ziyade, karar alıcılar olarak suçlandıkları şey, parçalanma noktasına gelmiş köklü bölünmenin bitirilmesine yönelik hiçbir çaba göstermeden devam etmesine müsaade etmeleri.
İsrail'in "havuç ve sopa" olarak adlandırılan kolaylık sağlama siyaseti ile insanları ve toprakları bölmesine gelince, bu, Filistin bölünmesini engellemek için ayrıcalıklı bir yere konulamaz.
Özetle; yukarıdaki anlattığım her şey, şu anki durumun nesnel açıdan değerlendirdiğim bir tasviridir. Ancak bu anlattıklarımın içerisindeki şifre şu anki durumun işgalin getirilerinden biri olduğudur.
Filistinliler işgal ile zorlayıcı bir emrivaki olarak uğraşmak zorunda kalsa bile bu, daha derindeki gerçeği silemeyecek.
Bu gerçek de Filistin halkının, baskı ve temel haklara el konularak değişen yaşamsal kolaylıklar ne kadar artarsa artsın, işgale karşı tamamen isteksiz ve dirençli olduğudur.
İşte "havuç ve sopa"yı elinde tutanı korkutan ve güvenlik ve huzur serabına ulaşmak için amansız bir çaba içerisinde yaptığı şeyler karşısında kendisini huzursuz eden bu.
İşgalci gücün bölücülüğü işgal var olduğu sürece devam edecek. Bu işgalin süresinin daha fazla uzamaması için Filistinlilerin İsrail'in bölücülüğünün içeriye sızdığı bütün delikleri kapatmaları gerekiyor.
Bu deliklerin en başında da kendi aralarındaki bölünme geliyor. Küçücük bile olsa ilerleme göremediğimiz şey işte bu aralarındaki bölünme.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Harun Yılmaz
© The Independentturkish