Çin, Afganistan'ın 1 trilyon dolarlık yeraltı kaynaklarına mı göz dikti?

Bloomberg'de yayımlanan makalede Çin ve Taliban arasındaki ilişkiye dikkat çekildi

Taliban'ın iki numaralı ismi Molla Abdülgani Birader ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Temmuz 2021'de Tiencin kentinde bir araya geldi (Reuters)

Taliban'ın kontrolü sağladığı Afganistan'da ortaya çıkan hem siyasi hem de toplumsal kriz pek çok soruyu beraberinde getirdi. Bunlardan biri de dünyanın en zengin maden yataklarından birine sahip ülkede bu servete kimin konacağı.

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg'de 24 Ağustos'ta yayımlanan makalede Çin'in, başta lityum olmak üzere değerli madenler için Afganistan'da oynamakta olduğu tehlikeli kumar ele alındı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Büyük miktarda lityumun yanı sıra demir, bakır, altın, kobalt ve nadir toprak elementleri Afganistan'ın dört bir köşesine yayılmış durumda. ABD'li askeri uzmanların ve jeologların 2010'da hazırladığı bir rapora göre bu madeni varlığının değeri yaklaşık 1 trilyon dolar (yaklaşık 8 trilyon 375 milyar TL). Ancak Taliban'ın devirdiği Afgan hükümeti, bu değerin üç kat daha fazla olduğunu duyurmuştu.

Öte yandan yeşil enerji için önem arz eden bu madenlere ihtiyaç, teknolojinin her an ilerlemesi ve iklim krizinin pençesinde giderek artıyor.

Iain Marlow and Enda Curran imzalı yazıda Afganistan'da 40 yıldır süren savaşların, çok değerli ve bir o kadar da gerekli madenlerin olduğu yerde kalmasına yol açtığı yazıldı.

İkili, bu durumun kısa vadede değişmesinin beklenmediğini, ancak Çin'in yeraltı kaynaklarını kullanmak için girişimlere başladığını kaydetti.

Çin ve Taliban ilişkisi

Çin ve Taliban arasındaki ilişki dikkat çekiyor. İki taraf, temmuzun sonlarında Tiencin kentinde görüşmüştü. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Afganistan'ın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını, bu ülkenin iç işlerine karışılmaması konusunda ısrarcı olduklarını vurgulamıştı.

Yi, Washington yönetiminin Afganistan politikasının başarısızlığa uğradığını belirterek, ülkedeki tüm tarafların, "Afganistan'ı Afganlar yönetmeli" ilkesi temelinde bir an önce barışı tesis etmesi gerektiğinin altını çizmişti.

Taliban sözcüsü Sühely Şahin de geçen hafta Çin Merkez Televizyonu'na (CCTV) yaptığı açıklamada, Çin'in Afganistan'ın yeniden inşasında büyük rol oynayabileceğini söylemişti.

Çin'de devlet basını da Taliban'la daha yakın ilişkiler için zemini yumuşattı. Örneğin Çin Komünist Partisi'nin İngilizce yayın organı Global Times, Çin yatırımlarının Afganistan'da "epey kabul göreceğini" kaydederken başka bir haberde şöyle yazıldı:

ABD, nadir madenler de dahil olmak üzere Çin'le Afganistan arasında herhangi bir potansiyel işbirliğine müdahale edecek konumda değil.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nda 2003-2020 yılları arasında görev yapan emekli albay Zhou Bo ise geçen hafta New York Times'taki makalesinde şu cümleleri kaleme aldı:

ABD'nin çekilmesiyle Pekin, Kabil'in en çok ihtiyaç duyduğu şeyleri sunabilir: Siyasi tarafsızlık ve ekonomik yatırım. Afganistan da Çin'in en çok değer verdiği şeylere sahip: Altyapıyla sanayi inşasında fırsatlar (Çin'in kapasitesinin tartışılmaz bir şekilde eşsiz olduğu alanlar) ve kullanılmayan maden yataklarındaki 1 trilyon dolara erişim.

Öte yandan Taliban'ın diğer ülkelerle ilişkileri hâlâ sarsıntılı. G7 ülkeleri salı günkü zirvenin ardından, kurulacak Afgan hükümetinin uluslararası yükümlülüklere uyması, terörizme karşı koruma sağlaması ve başta kadınlar, çocuklar, etnik ve dini azınlıklar olmak üzere tüm Afganların insan haklarını güvence altına alması gerektiğini kaydetmişti.

 

 

Zirvenin ardından yayımlanan bildiride, insani yardım ve mültecilerin desteklenmesi sözü verilmişti:

Bunu yaparken Afgan partilerini sözleriyle değil, eylemleriyle değerlendireceğiz. Özellikle, Taliban'ın terörü önleme, kadın hakları, kız çocukları ve azınlıkların insan hakları ve Afganistan'da kapsayıcı bir siyasi çözüm arayışı konusundaki eylemlerinden sorumlu tutulacağını bir kez daha teyit ediyoruz.

Zira ABD, Taliban'ı ve yeni hükümeti dünya sahnesinden tecrit etme ve pek çok şirketin Afganistan'a yatırım yapmasını engelleme gücünü elinde bulunduruyor. Washington halihazırda Afganistan Merkez Bankası'nın 9,4 milyar dolarlık (yaklaşık 80 milyar TL) parasına el koydu. Uluslararası Para Fonu (IMF) da ülkeye dağıtılması planlanan 500 milyon dolarlık (yaklaşık 4 milyar TL) finansmanı durdurdu.

Bloomberg'deki yazıda Taliban'ın tahliyeleri kolaylaştırarak, iç savaşı önlemek için müzakere yürüterek ve insan hakları ihlallerini durdurarak bu paralara erişme ihtimali yaratabileceği kaydedildi.

Çünkü Taliban tanınmak ve yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Taliban sözcüsü Şahin, cezaların ekonominin yeniden inşasına zarar vereceğini söyledi:

"Daha fazla yaptırım için baskı, önyargılı bir karar olur. Bu, Afganistan halkının iradesine aykırıdır."

Çin'in ağzı daha önce Afganistan'da yandı

Çin'in çok uluslu Çin Metalurji Şirketi'nin (Metallurgical Corporation of China - MCC) Afganistan'ın Lovgar vilayetinde bakır madenciliği üzerine halihazırda 3 milyar dolar değerinde 30 yıllık bir kira sözleşmesi var.

Ancak bölgede tarihi eserlerin keşfedilmesi ve güvenlik gibi sebeplerle bu sözleşme uygulanmaya bir türlü konamadı. MCC 2020'deki raporunda dönemin Afgan hükümetiyle sözleşme hakkında müzakere edildiğini bildirmişti.

Taliban'ın durumu ne?

Afganistan'ın eski Pakistan ve Çin büyükelçisi Canan Musazay, Taliban'ın diyalogla ilerlemesi halinde ekonominin yükselişe geçebileceğini ifade etti.

Afganistan Maliye Bakanlığı'nın eski danışmanlarından Nematullah Bizhan'a göreyse örgütün en büyük sorunlarından biri, becerikli siyasetçilerin ve yöneticilerin olmaması:

Taliban daha önce Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası gibi kilit pozisyonlara vasıfsız kişileri atadı. Örgüt aynısını yaparsa bunun ekonomi ve Afganistan'daki büyüme için olumsuz etkileri olacaktır.

 

Independent Türkçe, Bloomberg, AA

Derleyen: Uğurcan Yıldız

DAHA FAZLA HABER OKU