TEKEL'in özelleştirilmesi, tütün piyasasının yüzde 90 oranında yabancı şirketlerin elinde olması, üretiminin kısıtlanması nedeniyle sayıları 18 yılda 405 binden 57 bine gerilen tütün üreticisini bugünlerde hayli ilgilendiren bir tarih var: 1 Temmuz 2021.
Bu tarihten itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan "yetki belgesi" almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapmak yasaklanıyor.
Sözkonusu uygulama için 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nunda 2017'de düzenleme yapılmış, uygulamaya geçmesi için verilen Haziran 2020 tarihi bir yıl daha ertelenmişti.
Yüzlerce kısıtlamaya 2000'lerin başından beri alışık olan tütün piyasası için "yetki belgesi zorunluluğu" yeni değil.
4733 sayılı Tütün Kanunu, şartları yerine getirmeyenlere para cezası verileceğini söylüyordu.
Ancak yeni uygulamada yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası da verilebilecek.
Ve sözkonusu ceza, üreticiden, köşe başında çuval içinde tütün satan bakkala kadar herkes için işlemde olacak.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yeni düzenleme sigara tütünü için değil, kıyılmış tütün için geçerli
Yasanın detaylarını, AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere anlattı.
Aydın'ın açıklamasına göre çıkarılan yasa, sarma sigarada kullanılan, kıyılmış tütün ile alakalı.
Türkiye'de 19 milyon insanın tükettiği, her 10 kişiden üçünün tiryakisi olduğu sigaranın içindeki tütün ise kıyılmış tütünden farklı.
Zaten sigara tütününün üretimi ve satışı 2002'den beri, büyük sigara şirketlerinin üreticilerle yaptığı anlaşmalara, yani sözleşmeli şekilde belirleniyor.
Yasayla ilgili ilk önergeyi 2008'de kendisinin hazırladığını söyleyen Aydın, "Kıyılmış tütünün geçmişte üretimi dahi yasaktı. Ürünle ilgili ilk adımı AK Parti olarak biz attık. O zaman üretimi, kişi başı 50 kilogram serbestliğine kadar getirmiştik" dedi.
Satış yalnızca kooperatifler üzerinden olacak
Dışarıdan da çok tütünün geldiğini, kayıtdışılığının arttığını ifade eden Aydın, bunun engellenmesi gerektiğini, dolayısıyla yasal bir zemine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Aydın'ın açıklamasına göre ilk önce sivil toplum kuruluşlarından görüş alındı ve üreticilerden oluşan kooperatifler kurulması gerektiği kararına varıldı.
Üretici yine ürününü üretecek ancak satışı yalnızca kooperatifler aracılığı ile olacak. Ancak bu kooperatiflerin kurulması için şartlar var. Bunlardan biri, bir kooperatifin en az 250 tütün üreticisinden oluşması.
Geçen sene yönetmeliğin yayınlanmasından sonra Adıyaman'da 12 adet kooperatif kurulduğunu söyleyen Ahmet Aydın'ın açıklamasına göre bu kooperatiflerde 300 üyesi olan da var, çoğu da yetki belgeli.
Hizmet bedeli düştü, "yeni teknoloji" zorunluluğu kalktı
"‘Kaçak' olarak adlandırılan sarmalık kıyılmış tütün ilk defa yasal hale geliyor" diyen AK Parti'li vekil, kooperatif kurulurken ödenmesi gereken hizmet bedellerinin de 10'da bir oranında düşürüldüğünü söyledi:
Yani 70-80 bine bir kooperatif kurulurken bu maliyeti, 7-8 bine düşürdük.
Ayrıca daha önce kooperatiflerin tesis açabilmesi ve işletebilmesi için yeni teknoloji, yeni sanayi, yeni makina zorunluluğu vardı ki bu çok maliyetliydi. 'Kooperatifler bunu karşılayamaz' dedik.
'Yeni teknoloji' zorunluluğunu kaldırdık. İkinci el makina ile daha düşük maliyetle tesis de açabilecekler. İşlettiği ürünü kayıt altına alarak piyasaya arz edecekler.
CHP döneminde özelleştirme kapsamına alındı, AK Parti döneminde özelleşti
"Tütünü sanki biz yasaklıyoruz gibi bir algı oluşturuyorlar. Tam tersine tütün, geçmişte yasak olan bir üründü. Yasal zemine biz getiriyoruz" diyen AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, tütün üreticisinin geçmişte kırsal kalkınma desteğinden yararlanamadığını ancak yönetmelikte bununla da ilgili değişiklik yapıldığını belirtti.
Ahmet Aydın, 2002 yılında "Kemal Derviş yasalarıyla" özelleştirme kapsamına alınan, British American Tobacco'ya satışı ise 2008'de gerçekleşen TEKEL ile ilgili de şunları söyledi:
TEKEL'in özelleştirilmesi, tütünü tamamen bitirdi, dibine dinamit koydu.
AK Parti öncesi ithal tütün neredeyse zorunlu hale getirilmişti. TEKEL'in özelleştirilmesi, tütüne kota uygulanması Kemal Derviş dönemiyle oldu. Bir bakıma CHP döneminde tütün bu noktaya geldi. Biz tüm engelleri aşağı yukarı kaldırdık.
Şartlar çok kolaylaştırıldı. Yeter ki bu iş samimi şekilde, yasal zeminde yapılsın.
"Yönetmelik üç yılda çıkamadı, altı ayda çiftçinin hazır olmasını bekliyorlar"
CHP kanadı ise kaçakçılıkla mücadele yasasına karşı değil ancak yasadaki bazı detayların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'ye göre gözden geçirilmesi gerekenlerin başında çiftçiye tanınan süre var.
Zira yasa, 2017'de hazırlanmış olsa da. Ne şekilde uygulanacağını açıklayacak yönetmeliğe ihtiyaç vardı. Ancak söz konusu yönetmelik ancak Aralık 2020'de çıktı.
Abdurrahman Tutdere, "Aralıktan bu zamana 6-7 ay gibi bir süre var. Sokağa çıkma yasaklarını düşersek yaklaşık dört aylık bir zaman diliminden bahsediyoruz. Üreticiden bu sürede kooperatifini, tesisini kurması, üst kuruldan yetki alması bekleniyor ki bu mümkün değil. Çok fazla bürokratik işlemi olan bir süreç. Önümüzde ise 9-10 günlük bir süre kaldı. Tüm Türkiye'de kooperatiflerin yetişmesi çok zor" dedi.
"1 gram tütün satsa, uyuşturucu muamelesi görecekler; Hapis cezası kenevirden bile ağır"
Tutdere ve partisi, yönetmeliğin uygulamaya geçmesinin, çiftçiye zaman tanımak adına bir yıl daha ertelenmesi gerektiğini söylüyor:
Hem pandemi şartları hem yönetmeliğin geç çıkmasından dolayı hükümete diyoruz ki; Siz bu süreçte mücbir sebep nedeniyle her şeyi ertelediniz. Türkiye'de hem tütün üreticileri, hem tütün satışı yapan esnaf, hem de bu insanların aileleri var. Milyonları ilgilendiren bir konu. Bu süre verilmezse, nefes aldırılmazsa, bu kadar insan yarın cezaevi yolunu tutmak zorunda kalacak.
Türkiye zaten şu anda işsizlikle boğuşuyor. Tütün aile boyu istihdam sağlayan bir ürün. Yönetmeliğin 1 Temmuz'da uygulanmaya başlamasıyla çiftçi üretimden çekilir, işsizler ordusunun büyür, sosyal travmalar artar.
İzmir'den Hakkari'ye kadar tütün satan esnaf var. Şanlıurfa'da, Adıyaman'da tütün pazarları var. 2018 verilerine göre sadece İstanbul'da 26 bin satış noktası var.Artık kişi bir gram bile satsa, uyuşturucu muamelesi görecek.
2020'de 562 milyon dolarlık tütün ithalatı yapılmış. Tanzanya'dan bile tütün almışız. Hem bu ülkenin milli servetini dışarıya veriyorsunuz, hem ülkenin çiftçisini hapis cezası ile karşı karşıya bırakıyorsunuz. Alt sınırı üç yıl. Kenevirden daha ağır hapis.
Kanun "yedi üye yeterli" diyor; Tütün kooperatifine 250 üye şartı getiriliyor
CHP'nin itirazlarından biri kooperatifler için getirilen "en az 250 üye" şartı ve tütün üretiminin, Tarım Bakanlığı'na değil Ticaret Bakanlığı'na bağlanması.
Tutdere, "Kooperatifler Kanunu'na göre yedi üyeyle kooperatif kurulabiliyorken tütün üreticilerine 250 şartı getirdiler ve Ticaret Bakanlığı'na bağladılar" açıklamasını yaptı.
"Tütün bir tarım ürünü. Dolayısıyla kooperatifleşmenin, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri statüsünde değerlendirilmesi gerekiyordu" diyor Abdurrahman Tutdere Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada.
Tutdere'nin açıklamasına göre kooperatifler Ticaret Bakanlığı'na bağlandığında, üreticiler kırsal kalkınma hibesi alamıyorlar. Alamazlarsa örgütlenmeleri zorlaşıyor.
"Kooperatiflere ilişkin bir düzenleme yapıldı ama kooperatiflerin altyapısına ilişkin düzenleme yapılmadı" diyen CHP'li vekil, "Eğer bu kooperatifler kamu eliyle desteklenmezse büyük şirketler karşısında varlıklarını sürdürme imkanı yok. Türkiye'nin her tarafını ele geçiren büyük sigara şirketlerine karşı ‘Hadi gidin kooperatifinizi kurun' demek çözüm değil" değerlendirmesini yaptı.
Vergi yükünün de çok yüksek olduğunu belirten Abdurrahman Tutdere, "Yüzde 40 ÖTV, yüzde 18 KDV. Stopajlarla birlikte yüzde 62-63'lere varan vergiden bahsediyoruz" dedi ve ekledi:
Vergi indirimi yapıldı evet. Ancak bunu sadece kooperatifler için yapmadılar. Şirketler de bundan faydalanıyor. Türkiye'de üretim yapan özel firmalar da faydalanacak. Yine kooperatife avantaj yok. Kooperatiflerin pozitif ayrımcılıkla desteklenmesi lazım.
Eğer iktidar samimiyse öncelikle çiftçiye verilen süre uzatılsın. Daha sonra kooperatifler, makine ve kredi desteği anlamında desteklensin.
"AK Parti'den önce yerli tütün oranı yüzde 50'ydi, şimdi beş yılda yüzde 30'e çekmeye çalışıyorlar"
Ahmet Aydın'ın "tütün üreticisine kırsal kalkınma desteği geçmişte yoktu, biz bunu değiştirdik" şeklindeki açıklamasını sorduğumuz Abdurrahman Tutdere, "'AK Parti döneminde tütün üreticilerini rahatlatan adımlar atıldı' demek zor olur" açıklamasını yaptı.
TEKEL'in özelleştirilmesinin 2008'de tamamlandığını hatırlatan CHP'li vekil, "Tütün ithalatında yurtdışından gelen tütünden yüzde 40 civarında vergi alınıyordu ve fona aktarılıyordu. Bu fonu sıfırlayan ve dışarıdan tütün girmesinin yolunu açan AK Parti iktidarı oldu" dedi ve şöyle devam etti:
AK Parti'den önce sigara fabrikalarının yerli tütünü yüzde 50 seviyesindeydi.
Sürekli gündeme taşımamız üzerine bir kanun getirdiler ve yerli tütün kullanım oranını artırıcı şekilde bir düzenlemeye geçildi.
Mevcut durumda yüzde 11 oranında yerli tütün kullanılıyor. Bunun 2022'de yüzde 17, 2023'te yüzde 21 ve ancak 2025'te yüzde 30 olmasını şart koştular.
"Tütünü yoksul tüketiyor"
Bir kooperatifin tesis kurması için daha binanın yapım aşamasında imar planında "tütün tesisi" yazması gerektiğini söyleyen CHP Adıyaman Milletvekili, "Hangi kooperatifin böyle bir imkanı var ki tesisi kuracak ve imar ruhsatında "tütün tesisi" yazacak. Bu durum tabii ki büyük şirketlerin işine geliyor" dedi.
Milletvekilliği öncesinde Adıyaman tütün platformunda sözcülük yaptığını söyleyen hukukçu, Abdurrahman Tutdere, "Asgari ücretin 2800 lira olduğu bir ortamda yoksul insanlar sarma tütün alıyor. Bir sigara olmuş 15-20 lira. Üreticiyi de tüketiciyi de cezalandırıyorsunuz" dedi.
Rekor üretimden tasfiyeye: Bir TEKEL hikayesi
Tütünün dışarıdan alınmasının yasaklanması için 1862'de kurulan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğü (TEKEL), 1883'te Osmanlı Devleti'nin dış borçları nedeniyle Almanya-Avusturya-Osmanlı ortaklı Tütün Rejisi'ne devredildi.
TEKEL'in 1925'te millileştirilmesinden 10 yıl sonra tütün ekilen arazi büyüklüğü 20 bin hektarı geçmişti. 1940'a gelindiğinde ise bu alan çoktan yüzde 240 artmıştı.
36 bin ton tütünün üretildiği 1935'te hektar başına düşen verim 1560 kilogramdı. Ancak bu verime bir daha ulaşılamadı. 1970'te hektar başına 453 kilogram olan tütün verimi, 2002'de 775 kilograma kadar yükselebilmişti.
2002, TEKEL'in sonunu hazırlayan yıldı.
2001 mâli krizi sonrası, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından, Dünya Bankası'ndaki görevinden çağırılarak Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine getirilen Kemal Derviş, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerin de başındaki isimdi.
Ancak "özelleştirme" meselesi, Derviş'ten önce başlamıştı.
Türkiye'nin IMF'ye 18 Aralık 2000 tarihli olarak ilettiği niyet mektubunda, 7,4 milyar dolarlık ilave fon kaynağına karşılık, "bankacılıkta alınacak kritik tedbirler", "büyük miktarda döviz girişi için özelleştirmeler" ve "yapısal reformlar" vaat ediliyordu.
2000 yılında özelleştirmelerden 7,5 milyar dolar gelir hedeflenirken, 3,5 milyar dolar gelir elde edilebildiğini söyleyen Türkiye, TEKEL için şunları söylemişti:
Tütün için destekleme alım politikalarını ortadan kaldıran, tütün alımlarında ihale mekanizmasını oluşturacak Tütün Kanunu 2001 Ocak ayı sonuna kadar çıkarılacaktır.
TEKEL, verilen taahhütlere uygun olarak, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 05 Şubat 2001 tarih ve 2001/06 sayılı kararı ile özelleştirme programına alındı. Üç yıl içerisinde özelleştirileceği sözü verildi.
Yasanın çıkması ise Derviş döneminde oldu.
13 Mart 2001'de göreve başlayan Kemal Derviş, nisanda gazetecilere verdiği röportajda şunları söylemişti:
Türkiye zor günler geçiriyor ancak bu şekilde devam edemeyiz. Son 10 yılda yurtiçi borç, gayrisafi milli hasılaya oranla iki katına çıktı. Yabancı desteğini sağlamak için çalışmalar devam ediyor. Türkiye'nin IMF ve Dünya Bankası'ndan 10 milyar dolar ile 12 milyar dolar arası kaynağı alabilmesi için birkaç güne ihtiyacı var.
14 Nisan 2001'de Derviş öncülüğünde açıklanan "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'' ise 2002 üretim döneminden itibaren devlet nam ve hesabına tütün alımı yapılmayacağını söylüyordu.
Kamuoyunda "Tütün Yasası" olarak bilinen, "Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun" 3 Ocak 2002'de çıkarıldı.
Kanun, tütündeki devlet desteğini kaldırıyor, üretilecek tütüne kota koyuyor, ürünün firmalarca satın alınacağını söylüyor ve sözleşmeli üretim dönemini başlatıyordu.
Tütünün ticaretini devlet tekelinden alıp, uluslararası firmaların tekeline veren sözleşmeli üretim modelinde firmalar, hangi üretici ile bir anlaşmaya imza attıysa, ancak o üretici tütün üretebiliyor. Kalanı ise açık artırma ile satılıyor.
Dönemin TEKEL Genel Müdürü Mehmet Akbay, 5 Mart 2002'de yaptığı basın açıklamasında TEKEL'in o yıl kişi başı yalnızca 200 kilogram tütün alacağını, Tekel'in ihtiyacından çok tütün almayacağını, "kurumun şirketleşerek kar edebilir bir yapıya kavuşacağını" söylemişti.
Ekim belgesi alacak üreticiler ile tütün tüccarları arasında bir yazılı sözleşme olacağını söyleyen Akbay, bu sözleşmeyi şöyle açıklamıştı:
Alıcı ve satıcıların serbestçe belirleyeceği miktarda üretilen tütünler, sözleşme şartları dahilinde alıcılar tarafından satın alınacak. Yazılı sözleşme dışında üretilen tütünler ise 2003 yılına kadar oluşturulacak açık artırma mahallerinde satılacak. Açık artırma mahallerinde satılamayan tütünler, üreticilerin bakım ve sorumluluğunda kalacak"
Akbay'ın dediği gibi bir "şirketleşme" olmadı.
Ani olan bu değişime üretici hazır değildi. Üreticileri destekleyen bir örgüt de bulunmayınca çiftçiler tütün tarımını terk etmeye başladı. Ekim alanları daraldı. Tütün piyasası yüzde 95 oranında yabancıların eline geçti.
2002'de çıkan yasadan, TEKEL'in tamamen özelleşmesine kadar altı yıl geçti.
Kurumun sigara bölümü, 2008'de 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco'ya satıldı.
TEKEL'in İstanbul, Adana, Bitlis, Malatya, Tokat ve yılda 90 milyon lira kâr eden Samsun Ballıca Fabrikası kapatıldı. Yüzlerce insan işsiz kaldı.
Tütün üreticisi 18 yılda yüzde 85 azaldı
2002'de 405 bin olan tütün üreticisi sayısı yüzde 85 düşüşle 2020'de 57 bine kadar geriledi. Bu, hem sözleşmeli hem de sözleşmesiz üreticilerin sayısı.
Üretim (ton) | Üretici sayısı | |
2002 | 159 bin 521 | 405 bin 882 |
2008 | 93 bin 403 | 181 bin 588 |
2011 | 53 bin 667 | 65 bin 152 |
2012 | 45 bin 613 | 50 bin 881 |
2013 | 73 bin 284 | 71 bin 26 |
2014 | 93 bin 158 | 87 bin 865 |
2015 | 73 bin 74 | 74 bin 695 |
2016 | 67 bin 989 | 62 bin 144 |
2017 | 74 bin 238 | 64 bin 464 |
2018 | 93 bin 665 | 64 bin 541 |
2019 | 75 bin 276 | 55 bin 871 |
2020 | 82 bin 791 | 57 bin 296 |
Kilogramı 23,2 liraya mâl oluyor, firmalar en fazla 27,5 liradan alıyor
Tütün Eksperleri Derneği'nin verilerine göre kayıtlı yaprak tütün üretiminde en yüksek pay, yüzde 57 ile Ege Bölgesi'nin. Ege'yi yüzde 29 ile Güney ve Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor.
Ege Bölgesi'nde 2020'de üretilen ve alım satımı 2021'de yapılan tütünün kilogramı için anlaşılan maksimum sözleşme fiyatı, 27,5 lira. Bu değerin yurtiçi ortalaması ise 21,31 lira.
Ancak Egeli üreticinin kilogram başına katlandığı ortalama maliyet ise 23,2 lira.
Hane başına yıllık üretimin ortalama 1500 kilogram olduğunu söyleyen Tütün Eksperleri Derneği, üretici gelirinin asgari geçim seviyesinin altında olduğunu, ütün üreticisinin eline kendi işçilik yevmiyesi dışında bir şey geçmediğini söylüyor.
Bunun yanı sıra çok önemli bir kısmı ihraç edilen Ege bölgesi tütünlerinde, uzun yıllardan sonra alım fiyatı, 4 dolar altına gerileyerek 3,50 dolar civarında gerçekleşmiş oldu.
Yukarıdaki veriler sözleşmeli tütün üretimine ait.
Sözleşmesiz tütün üretiminde ise en büyük pay yüzde 87 ile Güneydoğu Anadolu'nun. Kalan yüzde 13 ise Doğu Anadolu.
"20-25 bin sarmalık kıyılmış tütünün yalnızca 14 bin tonu yasal"
TEKEL'İn tasfiyesinden sonra kurulan ancak 2017'de kapatılan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu ile Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin 2016'da hazırladığı bir araştırmaya göre o dönem konvansiyonel sigaralara göre yüzde 80 daha ucuz olan ve yoğunlukla Adıyaman, Diyarbakır ve Bitlis illerinde üretilen sarmalık tütüne talep, 2010'dan itibaren yükselen vergiler nedeniyle artış gösterdi.
Makalede, sarmalık kıyılmış tütün, tütün yaprağının ve/veya tütün bitkisi parçalarının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan ürün olarak açıklanıyor.
Ziraat Mühendisleri Odası'nın 2018 tarihli Tütün Raporu'na göre yaprak sigara kağıdına sarılarak tüketilen bu ürün, TEKEL'in piyasadan çekilmesi ile boşlukta kalmış bulunan tütün üreticilerine alternatif oluşturdu.
"Yıllık yaklaşık 20-25 bin ton tütün üretiminin olduğu tahmin edilmektedir" diyen Ziraat Mühendisleri Odası, 2018'de bu üretimin yalnızca 11 bin tonunun kayıtlara geçtiğini söylüyor.
Tütün Eksperleri Derneği ise 2020'de kayda geçen sarmalık kıyılmış tütün miktarını 14,5 bin ton olarak açıklıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre 2020 yılında yurtiçinde bulunan ve iç piyasaya sarmalık kıyılmış tütün mamulü arz eden on üç firmanın gerçekleştirdiği satış, 2 milyon 399 bin 506 kilogram. Yani yaklaşık 2 bin 400 ton.
2019'da bu miktar 944 bin 228 kilogramdı. Yani bir yılda 2,5 kat artış oldu.
2003'te 76 bin 700 kilogram olan iç piyasaya kıyılmış tütün üretimi, 2008'de 270 kilograma kadar gerilemişti.
Ürün 2011'de 270 bin 900 dolarlık ihracat değerindeyken, 2020'de 476 bin 134 dolara ulaştı.
20 dal sigaranın 16'sı vergi
TAPDK ve Ege Üniversitesi'nin makalesinde de yer verdiği şekilde; Türkiye'nin 2004 yılında imzaladığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinde yer alan hükümler doğrultusunda sigaralara uygulanan vergi oranı 2010 yılında yüzde 78,25'e, 2011 yılında ise yüzde 84,25'e yükseltildi.
ÖTV oranındaki bu artış, kaçak sigara piyasasının büyümesine de yol açtı. 2020 yılı itibarı ile sigara üzerindeki vergi yükü, yüzde 63'ü nispi ÖTV olmak üzere ortalama yüzde 81 civarında.
Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl'ün, "Vergiye Dair" adlı kişisel internet sitesinde yer alan makaleye göre 16 liralık bir sigarada vergi oranı, satış fiyatının yüzde 81,28'ine tekabül ediyor.
Bingöl'ün açıklamasına göre 16 liralık paket sigaranın yüzde 63'ü nispi ÖTV, yüzde 3,03'ü maktu ÖTV, yüzde 15,25'i KDV ve yüzde 18,72'si üretici fiyatı, dağıtıcı ve bayi payları toplamı. Yani bir paketteki 20 dal sigarının 16'sı vergi.
Bingöl, ayrıca "Alkol ve tütün ürünlerinde uygulanan vergi politikalarının toplum sağlığını korumak ile bir ilgisini bırakmamış hatta sadece gelir odaklı bir vergi politikası belirleyerek bu politikaları yaşam tarzına müdahale aracına dönüştürmüşüz" açıklamasına yer veriyor
Mayıs 2020'de Sözcü Gazetesi'ne konuşan Bingöl, 2006 yılından bu yana sigaradan kesilen ÖTV ve KDV gelirlerinin toplam 375 milyar liraya ulaştığını söylemişti.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın kayıt dışı üretimin yasal zemine çekilebilmesi için hayata geçirdiği yasal düzenleme kapsamında; sarmalık kıyılmış tütün mamulünde ÖTV oranı, 26 Mart 2020 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "2301 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yüzde 63 ten yüzde 40'a çekilmişti.
Kaçak tütün artıyor, kaçak sigara azalıyor
Tütün Eksperleri Derneği raporunda tütün ürünlerinin yasa dışı ticaretine de yer verildi.
Derneğin, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele raporlarından derlediği verilere göre 2015'te ele geçirilen tütünün miktarı 2015'te 40 bin 307 kilogramdı.
Bu miktar, 2018'de 177 bin 229 kilograma çıktı. 2019'da ise 304 bin 807 kilogram oldu.
Kaçak sigarada ise azalma var.
2015 yılında ele geçirilen kaçak sigara miktarı 143,4 milyon paket ile zirve yapmıştı. Bu tarihten sonra ise azalarak 2019 yılında 8,7 milyon pakete geriledi.
Tütün Eksperleri Derneği raporuna göre sigara ve diğer tütün mamulleri kaçakçılığının azalmasında, iç piyasada bulunan sarmalık kıyılmış tütün tüketimine olan yönelme ile birlikte güney sınırındaki güvenlik önlemlerinin artması rol oynadı.
17 yılda devletin ihraç ettiği, 42 milyon kilogramdan 91 bin 930 kilograma geriledi
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre 2003 yılında kamunun ihraç ettiği tütün miktarı 42 milyon 76 bin 458 kilogramdı. Ve bu ihracatın değeri 71 milyon 667 bin 191 dolara denk geliyordu.
Özel şirketler ise aynı yıl 70 milyon 353 bin 752 kilogram tütünü 258 milyon 614 bin 511 dolara ihraç etti.
Toplamda 112 milyon 430 bin kilogramlık ihracatın değeri 330 milyon 281 bin 701 dolardı.
2019'a gelindiğinde ise devletin ihraç ettiği miktar 91 bin 930 kilograma kadar geriledi. Bu miktardaki ihracattan elde edilen gelir 43 bin 700 dolar oldu.
Buna karşılık 46 milyon 423 bin 190 kilogram tütün ihraç eden özel sektörün eline geçen 253 milyon 373 bin 985 dolar oldu.
2003'ten 2019'a toplam ihracat toplam ihracat miktarı yüzde 34 düştü ve 46 milyon 515 bin 120 kilogram oldu. Bu ihracatın da değeri 253 milyon 417 bin 685 dolar.
Tütün ihracatının ithalat karşısındaki üstünlüğü 2021'de bitti
2019'da ithal edilen 106 milyon 938 bin 435 kilogram tütünün değeri 544 milyon 358 bin 364'tü.
Tam 10 yıl önce, yani 2009'da değeri 388,5 milyon dolar olan ithal tütünün miktarı 77 milyon 266 bin 310 kilogramdı.
2009 yılında Türkiye'nin tütün ithalatı, tütün ihracatından düşüktü. O yıl toplamda 97 milyon 183 bin 802 kilo tütün ihraç edilmiş ve 480,2 milyon dolar elde edilmişti.
Fındık ve üzümden sonra ülkenin en önemli tarımsal ihraç ürünü tütün, 2012 yılından itibaren ithalat karşısında üstünlüğünü yitirdi
Türkiye 2020 yılında 51 bin 845 ton tütün ihracatına karşılık, 115 bin 459 ton tütün ithal etti.
2020 yılında 279 milyon dolarlık ihracata karşılık 562 milyon dolarlık tütün ithalatı yapıldı.
Yerli tütün oranı yüzde 42'den yüzde 11'e kadar düştü
Tütünle ilgili bir diğer önemli veri ise Türkiye'deki tütünün ne kadarının yerli ne kadarının ithal olduğu.
Türkiye'de yerleşik olan sigara üretim firmalarının yerli tütün kullanımı 2003'te yüzde 42'ydi. Bu oran 2006'da yüzde 35'e geriledi.
2008'de TEKEL'in sigara biriminin özelleştirilmesi ve tütün fonun da sıfırlanması ile birlikte 2020 yılı itibarıyla yüzde 11' e kadar geriledi.
Hedef yerli tütünü yüzde 30'a çıkarmak
Tütün Yasası'nın çıkarıldığı 9 Ocak 2002'den bu yana ilk kez yerli tütün kullanımının artırılmasına yönelik bir düzenleme 2020 yılında yapıldı.
4733 sayılı kanunun altıncı maddesine eklenen hükümle, "Tütün mamulü üreticilerinin, bir takvim yılı içinde yurtiçi piyasaya arz amacıyla ürettikleri ve ithal ettikleri; sigara, nargilelik tütün mamulü, sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün, kategori bazında en az yüzde 30'unun Türkiye'de üretilen tütün olması zorunludur" şartı getirildi.
Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde 45'e kadar artırmaya yetkili.
Bu düzenlemeye geçiş sağlamak üzere tütün mamulü üreticileri, 2022'de yüzde 17, 2023'te yüzde 21 ve 2024'te yüzde 25, nihai olarak yüzde 30 yerli tütün kullanmak zorunda olacak. Sözkonusu karar ile yerli tütün kullanım miktarında üç yıl içinde 7 milyon kilogram artış bekleniyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre 2019 yılında en fazla ithalatın yapıldığı 10 ülke ABD, Almanya, Arjantin, Arnavutluk, Azerbaycan, Bangladeş, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya ve Bulgaristan'dı.
En fazla ihracatın yapıldığı ülke ise yine ABD.