Rusya’da Türkiye’yi yakından izleyen isimlerden biri olarak bilinen Alexandr Dugin, yazısında “Türkiye çok kutuplu dünyada nerede duracak” sorusuna yanıt aradı. Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlatan ve “Batı’nın stratejik bir parçası” tespitini yapan Dugin, “Bu, Soğuk Savaş’ın ve iki kutuplu dünyanın kalıntısı ve ataletidir” dedi ve bu konumun geçerliliğini yitirdiğini savundu.
Dugin’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Rusya Türkiye için fiili bir tehdit oluşturmuyor, tam tersine ABD, Türkiye’nin kendi egemenliğini tekrardan tesis etmesi yönündeki adımlarından rahatsız. Bunun haricinde Türk toplumu, küresel liberal ideoloji ile Türkiye’nin kurucu ideolojisi ve tarihsel-dini değerlerinin çeliştiğini çok daha net bir şekilde görüyor. Buradan hareketle mantıksal şu çıkarımı yapabiliriz: Türkiye’nin yeri çok kutuplu dünya taraftarlarının kampındadır.
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman bir ülke olan Türkiye, Arap ve İran kültüründen ayrışıyor. Türkiye, kendine özgü geniş bir medeniyet alanı olarak birkaç geleneği bünyesinde toplamış durumda: İlk Göktürk Kağanlığı’ndan Gök Orda’ya kadar Türk Turan devletleri, İslam halifeliği, Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Devrim. Bu geleneklerin kesişmesi Türkiye’yi yarattı.
Bu sebeple çok kutupluluk bağlamında Türkiye, çok önemli bir rol oynayabilir, öyle ki, kısmen Avrasya uygarlığına, kısmen İslam uygarlığına, kısmen de Avrupa uygarlığına aittir. Bu, Ankara’ya çok geniş imkânlar sunuyor, Avrasya ittifakının ve İslam dünyasının önde gelen kutuplarından biri olma şansını veriyor. Bununla birlikte Türk-Rus ittifakı, Batı karşısında Türkiye’nin konumunu sağlamlaştırıyor. Suriye krizi sırasında Rusya’yla sağlanan koordinasyon, iki ülkenin ortak hareket ettiği zaman yakalayabileceği başarıları gösteriyor. Avrasya’nın ekonomik açıdan sunduğu fırsatlar da Türkiye açısından hayati önem taşıyor. Bu sebeple çok kutuplu dünya Türkiye için her anlamda bir güvencedir.
Independent Türkçe