Korona ile mücadeleye oldukça iyi bir başlangıç yapmıştık.

Dünyayı vurmaya başlayan bu salgına karşı zamanında ve etkin önlemler almıştık.

O günlerin İtalya'sı, İspanya'sı gibi olmamayı başarmıştık.

O kadar ki, "Biz muhalefetiz; iktidar iyi şeyler de yapsa biz yine de iktidar iyi şeyler yapıyor diyemeyiz" zihniyetindeki muhalifler bile bu başarıyı takdir ediyordu.

O günlerde ana muhalefet CHP'nin sözcüsü Faik Öztrak şöyle diyordu:   

Ülkemiz koronavirüsün en son girdiği coğrafyalardan oldu. Burada Sağlık Bakanlığı çalışanlarımızın çok ciddi gayretleri olduğunu tespit ettik. Bu çerçevede tüm sağlık çalışanlarına ve Sağlık Bakanlığı'na teşekkür ediyoruz.

Evet, ana muhalefet CHP de bu başarıyı böylesine takdir ediyordu.

Gerçekten de başkomutanından neferine kadar sağlık ordumuz başta olmak üzere, ülkemizin bu başarısı takdire şayandı.

Bu başarının sonucunda o dönemde dünyada ve komşularımızda çok büyük sayıda vaka ile ölüm varken, Türkiye'de bu sayı oldukça düşük kaldı.

Kısacası, devlet ve millet el ele verip korona ile mücadeleye oldukça iyi bir başlangıç yaptı.

Derken bir de baktık devlet koronaya karşı aldığı yaşamsal tedbirleri zamanından çok önce kaldırmaya başladı.

"Ekonominin çarklarını döndürmek için bunu yapmaya mecburuz" demeye başladı.

Çünkü devletin koronaya karşı yaşamsal tedbirleri sürdürebilmesi için işyerlerini kapattığı, işsiz bıraktığı kişilere gereken maddi destekleri sağlaması lazımdı.

Bunun için de devletin böylesine dönemler için kullanacağı ihtiyat akçesinin olması gerekirdi.

Oysa devletin hazinesi, Merkez Bankası'nın kasası tam takır kuru bakır haldeydi.

Hal böyle olunca da koronaya karşı kapanım sürecinin yerini açılım süreci aldı.

Devlet bununla da kalmadı.

Devlet millete çok kötü örnek olmaya başladı.

Devleti yöneten partinin kongrelerinde on binlerce kişi maskesiz, mesafesiz bir halde toplandı.

Devlet yöneticilerinin katıldığı cenaze törenlerinde on binlerce kişi maskesiz, mesafesiz bir halde toplandı.

Devlet yöneticilerinin katıldığı Ayasofya Camisi'nin açılışı gibi açılış törenlerinde yüz binlerce kişi maskesiz, mesafesiz bir halde toplandı.

İmam böyle yaparsa cemaat ne yapmaz misali, millet de koronaya karşı kişisel olarak alması gereken tedbirleri giderek boşladı.

Devlet yöneticileri korona tedbirlerine sıkı sıkıya uymazsa, millet korona tedbirlerine sıkı sıkıya uyar mı?

Sonuçta korona vakaları, korona ölümleri patladı.

Korona salgınının başlangıcında en az korona vakası olan ülkeler arasındaki Türkiye, giderek en fazla korona vakası olan ülkeler arasına katıldı.

Koronayla mücadelede şampiyonluğa oynayan Türkiye, şimdi küme düşecek halde ne yazık ki! 

Şampiyonluğa oynayan bir ülkeyi küme düşecek hale getirenler halkın gözünden de, iktidardan da düşmezler mi?

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.