Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Twitter hesabından protesto gösterileri sırasında ses ve görüntü alınmasını yasaklayan İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) genelgesini şu notla birlikte paylaştı:
İçişleri Bakanlığı'ndan 1 Mayıs öncesi personelini garantiye alma genelgesi. Personeliniz görevini ifa ederken işkence yaparsa kayıt da alınır, delil de toplanır. Çünkü tekrarla, işkence yapmak görev sınırlarınızda değil, suçtur!
27 Nisan 2021 tarihli genelgede görevli polislerin ve sivillerin ses ve görüntü kayıtlarının sosyal medyada paylaşılmasının, "özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği" ayrıca ses ve görüntü almanın da polisin görevini yapmasını engellediği iddia edildi.
Genelgede, "Personelimizin görevini ifa ederken bu tür ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek danışlara fırsat vermemeleri, eylemin veya durumun niteliğine göre kayıt yapan kişileri engellemeleri, kanuni şartlar oluştuğunda adli işlem yapmaları gerektiği hususlarında tüm personelimizin bilgilendirilmesi" ifadeleri de yer aldı.
İçişleri Bakanlığından 1 Mayıs öncesi personelini garantiye alma genelgesi.
— ÇHD İstanbul Şube (@CHDistanbul) April 29, 2021
Personeliniz görevini ifa ederken işkence yaparsa kayıt da alınır, delil de toplanır. Çünkü tekrarla, işkence yapmak görev sınırlarınızda değil, suçtur! pic.twitter.com/AFiARI20yT
Sosyal medyada da eleştirilere neden oldu
Sözkonusu genelgeyi sosyal medyada eleştirenler genelge ile protestolar sırasında güvenlik güçlerinin aşırı sertlik içeren müdahale görüntülerinin gizlenmek istendiği iddiasında bulundu.
Sosyal medyada eleştirilere neden olan genelge akıllara şu soruları getirdi:
- Genelge kamuya açık alanlarda yapılan protestolarda görüntü alınmasının önünü kapar mı?
- Genelge iddia edildiği gibi kötü muamale iddialarına delil olacak görüntülerin çekilmesini engellemeyi mi amaçlıyor?
- Toplumsal olaylarda görüntü çekilmesi özel hayatın ihlali midir?
- Söz konusu genelge insan haklarına uygun mu?
"Hukuka aykırı talimattır"
Bu soruları ilk olarak İstanbul Barosu İnsan Hakları İzleme Merkezi Başkanı Avukat Tuğçe Duygu Köksal'a yönelttik.
Köksal, genelge ile kolluğun görevini ifa ederken görüntü alınmasına fırsat verecek davranışlardan kaçınmaları ve görüntü alınmasını engelleyerek şartları oluştu ise görüntü alan bireyler hakkında adlı işlem başlatılması talimatı verildiğini hatırlatarak şöyle konuştu:
Bu genelgede atıf yapılan kişisel verilerin korunması kanunu ve ceza kanunundaki görüntü ve ses kaydı yapılması ve özel hayatın ihlali suçunun kolluğun gerçekleştirdiği iddia edilen kötü muamele iddialarının belgelenmesini ve denetimini sağlayan görüntü alınması faaliyetiyle hiçbir ilgisi yoktur. Aksine bu iddiaların belgelenmesi ve denetimin sağlanması devletin etkin soruşturma pozitif yükümlülüklerinin parçasıdır. Genelgede kötü muamele teşkil eden davranışlardan kaçınmaya vurgu yapmak ve denetimi etkin şekilde artıracağını söylemek yerine bu tür muameleleri belgelemeye yarayacak ispat araçlarına karşı adli işlem başlatmayı tavsiye etmek tam olarak hukuka aykırı bir talimattır.
"Floyd'un ölümünü de yansıyan görüntüler belgelemişti"
Köksal, geçen 21 Nisan ABD'de George Floyd un ölümüne neden olan polisin mahkum olduğunu hatırlatarak, "Bu hesap verilebilirliği sağlayan görüntülerin kamuya yansıması ve belgelenmesi oldu" diye konuştu.
Fransa'da şu anda Anayasa Konseyi önünde bekleyen ve Meclis'ten geçen Genel Güvenlik Yasası'nda kolluğun görüntülerinin yayınlanmasının yasaklanmasına ilişkin hüküm olduğunu hatırlatan Köksal, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu hüküm Fransa'da protesto gösterilerine neden oldu. Aynı Fransa'da kolluğun yaka kamerası takma zorunluluğu vardır ve kamera ile toplanan kişisel verilerin denetimini sağlayan ayrı bir kişisel veri koruma mekanizması kurulmuştur.
"Orantısız müdahaleye teşkil edecek bir talimatın genelgeyle verilmesi hukuk devleti ile bağdaşmaz"
Avrupa Birliği'nin bu konuda kolluk tarafından toplanan kişisel verilerin denetimi ile ilgili direktifi olduğunu da söyleyen Köksal, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
Türkiye, yasal düzenleme olarak bu teminatların hiçbirini sağlamıyor. Kolluk tarafından toplanan veriler kişisel verileri koruma kanunu kapsamı dışında. Bununla birlikte, kötü muamele iddiaları gündeme gelmesin diye tedbir almak yerine ya da bu konuda etkin denetim mekanizması ve hatta yaka kamerası zorunluluğu getirmek yerine, bu iddiaları belgelemeye yarayacak ve ifade özgürlüğünün kullanımı ile orantısız bir müdahaleye teşkil edecek bu yönde bir talimatın genelge ile verilmesi hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Kolluk gözetim komisyonunun kuruluş amacına bakın. Hesap edilebilirlik ve denetimin sağlanması bu yönde alınacak tedbirlerle mümkündür. Hukuka aykırı düzenlemelerle değil.
"Tam tersine görüntü almaları yurttaşlık görevidir"
Eski bir polis memuru olan, bir dönem Eski Başbakan Bülent Ecevit'in korumalığını da yapan Avukat Ayhan Erdoğan da genelgeye tepkili.
Erdoğan, "Öncelikle genelge hukuk dışı dayanakları bakımından ileri sürdükleri geçerli değil zira kamu görevlilerinin görevleri süresinde özel hayatlarına ilişkin bir tespit yapılmıyor eğer böyle bir durum olsaydı karakollarda emniyet müdürlüklerinde hatta olması gerektiği gibi nezarethanelerde kameralar bulunmazdı" diyerek sözlerine başladı. Ve devamında vatandaşların haklarıyla ilgili şunları söyledi:
Tam aksine ceza muhakemesi kanunu delil serbestisi içerisinde suç işleyen kamu görevlisinin yargılanmasını temin etmek, işlemiş olduğu suç nedeniyle cezalandırılmasını delili olmak üzere bu tür görüntü almaları yasal hakları hatta yurttaşlık görevidir. Genel müdürün genelgesinde ki dayanakları sadece bir dayanak olsun maksadıyla konulmuş ama talebi ile uyumlu olmadığı gibi geçerli de olmadığı kanaatindeyim.
"Genelge yasaları çiğneyen kamu görevlilerini korumak, cesaretlendirmek anlamındadır"
Erdoğan eleştirilerini şöyle sürdürdü:
Bu genelge, genel olarak toplumsal olaylar öncelikli olmak üzere polisin müdahale ederken hukuk dışı davranışlarına yasayı açmaları, ihlallere süreklilik kazandırıp hatta şiddeti artırarak sürdürmesi karşısında yasaları çiğneyen kamu görevlilerini korumak ve onları cesaretlendirmek anlamındadır.
"Çocuk ölse boynuna kimi bastığı belli olmayacaktı"
Erdoğan, devamında şu iddialarda bulundu:
Siz işkence şiddet yasa ihlalleri yapabilirsiniz bunların görüntülerinin çekilmesini engelleyip sizin yargılanmamızın önüne geçeceğim demenin genelge biçimidir bu. Bir örnek vermek gerekirse daha yeni İzmir'de 1 Mayıs basın açıklaması yapan bir gruptan bir gence polisin müdahalesi Amerika'daki ölümle sonuçlanan Floyd müdahalesinin birebir benzeridir orada bu çocuk ölse kimin boynuna bastığını tespit etmeniz mümkün olmayacaktır. Genelde orada ölümle sonuçlansa katili koruyan bir içerik taşımaktadır. Genel müdürün genelgeyi bu anlamda düşünmesi gerekiyor.
"Sokaklar kameralarla dolu. Bu kameralar da toplatılacak mı?
Toplumsal olaylarda görüntü alınmasının doğru ve yasal olduğunu söyleyen Erdoğan, genelge dayanak gösterilen özel hayatın ihlali gerekçesine de şöyle itiraz etti:
Genelgenin ne kadar hukuk dışı olduğunu gösteren bir başka biri karakollardaki ifade ettiğim kameralar dışında bütün cadde ve sokaklarda özel şirketlerin bankaların hatta kişisel olarak evlerin güvenlik açısından koymuş olduğu kameralar bulunmaktadır hatta devletin de kendisinin sokaklarda kameraları doludur dolayısıyla bu kameraları da toplatacak mıdır? Genel müdür görevli suç işlerken çektiğiniz görüntüleri imha edin diye bir genelge mi yayınlayacaktır. Herkes suç işleyenin kimliğine bakmaksızın görüntü alabilir hatta işlenmekte olan suçu adli makamlara bildirmekle mükelleftir.
"Yasa ihlallerinin tespit edilmesini önlemeye yönelik genelge yayınlanmıştır"
Erdoğan, bu genelde ile EGM'nin kimi kamu görevlilerinin yasaya uygun davranmadığını ikrar ettiğini öne sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
Ancak yasaya uygun çalışmalarını temin etmek yerine yasa ihlallerin tespit edilmesini önlemeye yönelik bir genelge yayımlamıştır. Hiçbir karşılığı yoktur. Kanuni dayanakları da yoktur. Bu genelgeye dayanarak müdahale edecek olan kamu görevlilerini şimdiden uyarayım kendileri de ayrı bir suç işlemiş olacaktır. Yapmaları gereken şey kamu görevlilerinin kanun nizam içerisinde görevlerini yapmalarını temin etmektir.
"Kayıtlar hukuka aykırı eylemlerin tespitini sağlar"
Avukat Gökhan Ahi de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün (EGM) personeli için yayınladığı genelgenin birçok yönden hukuka aykırı olduğunu öne sürerek, şöyle konuştu:
EGM, kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesinden ve özel hayatın gizliliğinin ihlalinden bahsederken, sıradan vatandaşın anayasal hakkı ile kamu hizmeti veren polisin kamusal alandaki davranışlarını birbiriyle eşitlemeye çalışmıştır. Oysa, görevini yapan herhangi bir kamu görevlisinin tüm eylem ve davranışları hukuka uygun olmak zorundadır ve bu eylem ve davranışlar herhangi birisi tarafından sesli ve görüntülü olarak kayda alınabilir. Bu kayıtlar, hukuka aykırı eylem ve davranışların tespitini sağladığı gibi aynı zamanda 'de facto' bir denetim mekanizması ve yargı makamları için güçlü bir delil olanağı sağlamaktadır. Kaldı ki, vatandaşın herhangi bir ses veya görüntü kaydetmesi, gerektiğinde "meşru müdafaa" şartları içinde bile değerlendirilmeye oldukça müsaittir.
"EGM, özel hayata saygı gösterdiğini ispatlamak istiyorsa önce kendi kurumundan başlamalı"
"Eğer EGM, kişisel verilere ve özel hayata saygı gösterdiğini ispatlamak istiyorsa, önce kendi kurumundan başlamalı, hız kameraları, mobese kameraları, polis kameraları, vücut kameraları hakkında kamuoyunu aydınlatmaktan başlamalıdır" diye konuşan Ahi, sözlerini şöyle tamamladı:
Ne tür ses ve görüntü kaydedildiğini, bu ses ve görüntülerin ne amaçla kullanıldığını, kimlerle paylaşıldığını ne kadar süreyle saklandığını ve ne zaman silindiğini açıklamakla işe başlamak zorundadır. Genelgede andıkları KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu), EGM'ye bunu yapmalarını emretmektedir.
© The Independentturkish